Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ego, mekanizmaları, savunma

Ego Savunma Mekanizmaları

Eski 07-22-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ego Savunma Mekanizmaları



Ego, Freud’un yapısal kişilik kuramına göre kişiliğin üç ana sisteminden biridir İçgüdüler ve ilkel dürtülerden oluşan ve kişiliğin temel sistemi olan idin isteklerinin doyuma ulaşması için egoya gerek vardır Ego, kişinin dünya ile alışverişe girdiği, idin isteklerini uygun bir nesne bulana kadar erteleyen ve ilkel dürtüleri gerçeklik ilkesi sayesinde bastırma görevinde olan bir sistemdir Ego, eyleme giden yolları denetleyerek hangi içgüdülere doyum sağlanacağının kararını verir İd gerçeklikten habersizdir ve denetimsizce isteklerde bulunur, ego ise gerçekliği kavrar ve idi yönetir Ego ve id birbirine bağlıdır, ayrı düşünülemez İd olmasaydı ego da varlığını sürdüremezdi Egonun amacı idin isteklerini bastırmak ve engellemek değil, gerçeklikle sınayarak uygun olanı seçmek ve eylemleri yönlendirmektirKişiliğin son sistemi olan süperego ise, sadece idden gelen isteklere doyum bulmaya çalışan ve bu amaç için uygun obje arayan egoya karşılık, idden gelen dürtüleri toplumun onayladığı davranışlara yönlendirmeye çalışır Kişinin toplumsallaşması ve diğerleri ile bir arada yaşayıp, toplumun normlarına uygun davranışlar sergileyip, davranışlarını bu normlara göre ayarlaması süperegonun görevidir Kişinin vicdani ve ahlaki yönü de süperego sayesinde gelişir Süperego, çocukluk yıllarında ailenin çocuğa hangi davranışların uygun hangilerinin uygun olmadığını öğretmesi ile başlar ve ceza-ödül yöntemi ile gelişip, kişiliğin bir parçası halini alır Çocuk önce ailesinin yönlendirdiği davranışları seçerken ilerleyen yaşlarda toplumun öngördüğü şekilde davranmaya başlar ve toplumun onayını almak ister Bu nedenle de toplumun kişi için uygun gördüğü davranışları kabullenir ve bu davranışların dışına çıkmamaya özen gösterir Süperego insanın mükemmel olma çabasında kendini gösterir

Ego bir yandan idden gelen istekleri yönlendirmeye çalışırken diğer taraftan süperegonun mükemmel olma çabaları ile baş etmek zorundadır Ego bu zorlanmalarla mücadele edemediğinde ise anksiyete gelişmektedir Anksiyete en genel anlamı ile korku ve kaygı durumudur Freud, anksiyeteyi gerçekçi anksiyete ve nevrotik anksiyete olmak üzere ikiye ayırır Gerçekçi anksiyete kişinin normal yaşamında karşılaştığı tehlike yaratan durumlara ve nesnelere karşı geliştirdiği mantıklı açıklamaları olan korku durumu olarak tanımlanır Dışarıda korku yaratacak gerçek bir neden bulunmaktadır ya da yaklaşan bir tehlike algılanıp anksiyeteye yol açmaktadır Bu durum herkesin yaşadığı ve korunma ihtiyacından kaynaklanan olağan bir duygudur Nevrotik anksiyetede ise hiçbir nedene bağlı olmayan, tehlikesiz objelere yönelik mantık dışı korkular görülmektedir Anksiyete davranışta gerilime neden olur Kişi bu gerilimden kurtulmak için çeşitli savunmalar geliştirerek gerilimi azaltmayı amaçlar
Freud baskıyı birincil savunma mekanizması olarak açıklamış ve tüm savunma mekanizmalarının temeline koymuştur Baskı, tehlike yaratan ve anksiyeteye neden olan durumlarda idden gelen dürtülerin insanın kendi isteği dışında bilinçdışında tutulması ve bilince çıkmalarının önlenmesi olarak açıklanabilir Freud, baskıya önem vermiş ve baskı dışında birkaç savunma mekanizması olduğunu belirtmişse de savunma sözcüğü ilk kez Sigmund Freud’un kızı olan Anna Freud tarafından kullanılmış ve diğer savunma mekanizmaları Anna Freud tarafından geliştirilmiştir
Kişi günlük yaşantısında türlü olaylarla karşılaşır ve çoğu zaman zorlanmalar yaşar Sürekli yeni durumların ortaya çıkışı ve bu durumlara ayak uydurmak zorunda oluşu bireyi zorlar Bu zorlanmalarla başa çıkabilmek için çabaya yönelik davranışlar sergilenir Kişi uyum sağlayabilmek için davranışlarını değiştirir ve bir süreci kapsayan davranış değişikliğinde çaba harcar Savunma mekanizmalarının ortaya çıkışının nedeni ise bu zorlanmalarla karşı karşıya olan kişinin psikolojik dağılmaya karşı kendini korumasıdır Kişinin dengesini ve değerini koruması için gerekli olan bu tür savunma mekanizmaları, abartılı yaşanmaya başlanırsa nevrotik düzeye gelmektedir Her insan benliğinin değerini korumak için çeşitli savunma mekanizmaları kullanır; fakat kişi savunma mekanizması kullansa da gerçekte olanın farkındadır ve bu mekanizmaların kendini esir almasına izin vermez Bazı kişiler ise her zorlanma anında gerçek olanı yadsıyarak ya da bastırarak savunma mekanizmalarını zor durumlarla baş edebilmek için bir araç olarak kullanır Kişinin savunma mekanizmalarını abartılı kullanımı olayların yanlış yorumlanmasına, sorunların göz ardı edilip daha da büyümesine ve gereksiz kaygılara neden olur

Birçok savunma mekanizmasının olmasına karşın en önemli olanların ve günlük hayatta daha sık karşılaştığımız savunma mekanizmalarının üzerinde durarak açıklamaya çalışacağım
Bastırma
En sık kullanılan savunma mekanizmasıdır Diğer savunma mekanizmalarının da büyük kısmı bastırma ile birlikte kullanılır İdden gelen dürtülerin egoda gerçeklik ilkesinin engeline uğrayıp tekrar ide geri gönderilmesi birincil bastırma olarak adlandırılır Birincil bastırmada kişi bastırılan dürtülerin farkında değildir ve hiçbir zaman bilinç düzeyinde yaşanmamıştır İkincil bastırmada ise kişinin bilinçli olarak yaşadığı olaylar, anılar ve duygular vardır Kişinin önceden yaşadığı bir olayı hatırlamak istemeyip bilinçdışına göndermesi ya da duygu ve düşüncelerini bilinçten farkında olarak uzaklaştırması ikincil bastırma olarak açıklanır
Freud önceleri bastırmayı tek ve temel savunma mekanizması olarak açıklamış daha sonra yansıtma ve karşıt tepki oluşturma gibi savunma mekanizmaları üzerinde durmuştur Anna Freud’ a göre ise tüm savunma mekanizmaları baskı ile birlikte çalışır ve bastırmanın eksik kaldığı noktaları diğer savunma mekanizmaları doldurur Bastırma ilkeldir ve temel bir savunma mekanizmasıdır Kişinin doğal korunma amacına hizmet eder
Yadsıma
Kişinin herhangi bir tehlike karşısında o tehlike ile mücadele edecek gücü bulamaması ve tehlikeyi yok saymasıdır Kişi, görmezden gelerek olayların korku yaratıcı gerçekliğinden uzaklaşmaya çalışır Kişi birçok sorunla karşı karşıya kalmasına rağmen çevresine mutlu görünüp bu mutluluğu kanıtlamaya çalışabilir Yadsımanın abartılı yaşanması durumunda kişi gerçeklerden uzaklaştığı için benliği tehlike içine girer
Yansıtma
Kişiyi rahatsız eden bir dürtü ya da düşünceyi başkasına atfetmektir Kişi kendi eksikliklerinin sorumluluğunu başkalarına yükleyerek, rahatsız edici dürtüden ve düşünceden uzaklaşır Suçluluk duygusuna sebep olan düşünceler diğer insanlara mal edilir Karşısındaki kişinin kendisini sevmediğini düşünen bir kişi aslında o kişiye karşı nefret duygularına sahip olabilir ve kendi nefret duygusunu karşısından kendine yöneltiliyormuş gibi düşünebilir
Ödünleme
Kişinin yetersizliklerini gidermek yerine başka bir yönünü geliştirip ilgiyi başka bir alana yöneltmesidir Kişinin yetersizlik duygularına karşılık kullanılan bu savunma mekanizmasında kişinin bedensel eksikliklerini gidermek isteyebileceği gibi imgesel eksikliklerin de ödünlenmesi söz konusudur Ödünleme, kişinin eksik yönüne karşı başka bir yönünü geliştirmesi bakımından olumlu bir savunma mekanizması olarak görülse de, olumsuz duyguların gelişimine de neden olabilmektedir Kişi eksikliklerini başkalarının da zarar görmesini sağlayarak da ödünleyebilir Aşağılık duyguları ile baş edemeyen bir kişi, başkalarını küçümseyebilir, hakaret edip bu şekilde aşağılık duygusu ile başa çıkmaya çalışabilir
Yüceltme
Toplum tarafından hoş karşılanmayan cinsellik ve saldırganlık gibi dürtülerin yön değiştirerek toplumun onayının alınacağı alanlara yönelmesidir Saldırganlık dürtüsü ile baş edemeyen bir kişi bu dürtüleri açıkça sergilemek yerine şiddet içeren bir spor dalına ilgi duyabilir, böylece toplum tarafından kabul edilmiş olur
Karşıt tepki oluşturma
Suçluluk duyguları yaratan duygu ve düşünceleri bastırmak mümkün olmadığında, kişi bu duygu ve düşüncelerin tam karşıtı bilinçli tutumlar sergiler Kişi bu şekilde suçluluk duygularından kurtularak, benliğinin değerini korumuş olur Aşırı cinsel istekler abartılmış bir ahlak savunuculuğu olarak ya da insanlara duyulan nefret duygusu sevgi gösterileri ile ortaya çıkabilir
Neden bulma
Kişinin kendi davranışını haklı göstermek için gerekçeler ortaya koymasıdır Bahane bulmak olarak da adlandırılan bu mekanizmada kişi kendi değerini korumak için davranışlarının haklı olduğuna kendini inandırmak ister ve akılcı nedenler bularak kendini doğru kararlar verdiğine inandırır
Yalıtma
Bir anının ya da bir fikrin duygusal yanının yok sayılarak anlatılması ya da yaşanması durumudur İşkenceye uğramış bir kişinin olayın sadece nasıl geliştiğini anlatıp hiçbir duygu belirtisi göstermemesi ve başkası yaşamış gibi duygudan uzak anlatışı bu savunma mekanizmasına örnek olabilir
Yapma-bozma
İlk çocukluk yıllarından itibaren birey bir suç işlediğinde ceza alması gerektiğini cezanın ardından ise bağışlanmanın geldiğini öğrenerek gelişimi bu ilke üzerinden şekillenir Bu mekanizmaya göre kişi bir suç işlediğinde süperego suçluluk duyguları ile kişiyi rahatsız eder ve katı bir süperegoya sahip kişi suçluluk duygularının esiri olur Kişi suçluluk yaratacak bir düşünce ile karşılaştığında çevresinin onayını kaybetmemek için ya bu düşünceden vazgeçer eğer vazgeçme imkânı yoksa da bu durumu onarma yolunu seçer Özür dilemeler ve bağışlanma beklentiler bu mekanizmanın getirdikleridir Kişi zaman zaman bu suçluluk duygusu ile baş edemez ve suçluluk duygusu anksiyeteye yol açar Anksiyeteden kurtulmanın yolu ise cezalandırmadır Kişi kendi isteği ile cezalandırmayı seçebilir ve ancak bu şekilde suçluluk duygusu ile baş edebilir Suç işleyen bir kişinin suçunu itiraf edip cezasını çekmek istemesi bu mekanizmaya örnektir
Belirlenen birçok savunma mekanizması olmasına karşın yukarıda yazılanlar en sık kullanılan savunma mekanizmalarıdır Kişinin benliğinden gelen tehlikelere karşı geliştirilen bu savunma mekanizmaları benliğin bütünlüğünü koruma amacı taşısa da, ilerleyen boyutlarında uyumsuzlukları arttırabileceği gibi nevrotik bir hal alabilir Anna Freud savunma mekanizmalarını tanımlayarak psikanalize yeni bir boyut katmıştır Psikanalistin görevi önceleri sadece idden gelen istekleri ortaya çıkarıp tedavi etmekken, savunma mekanizmalarının belirlenmesi ile tedavi sürecinde direnç olarak ortaya çıkan savunma mekanizmaları da tedavinin devamında bir araç olarak kullanılmaya başlanmıştır Kişinin hangi savunma mekanizmalarını kullandığının belirlenmesi tedavide olumlu bir gelişme sağlamaktadır Birçok kişilik bozukluğunun belirlenmesinde de savunma mekanizmalarından yararlanılır







Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.