![]() |
&Quot;Kemalist Ekoloji&Quot; |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() &Quot;Kemalist Ekoloji&Quot;(ÇEVRECİ) EMPERYALİZMİN AÇLIKLA İMTİHANI! : ““ KEMALİST EKOLOJİ ”” Emperyalizmin ve post-mode rnist !! Sömürgeciliğin abartılmış cilalanmış çevreci yalanları ile sürdürülen “Ilımlı sürdürülebilir kalkınma” masalı; 1973 yılında Stockholm Konferansında gelişmemiş ülkeler için gündeme getirilen “Büyümenin sınırları” zerro growth (sıfır büyüme) Roma kulübü abartılı raporunun ılımlı bir versiyonudur ![]() ![]() ![]() Konuya bu açıdan yaklaştığımızda; Sürdürülebilir gelişme/kalkınmanın yeniden formüle edilmesi gerekliği vardır ![]() “Gelişmiş, sanayi devrimini tamamlamış ülkelerin bugünün ihtiyaçlarını 3 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gelişmiş ülkelerde, varsıllıktan kaynaklı ekolojik kirlilik ve aşırı büyümenin sınırları konusu gündemde iken, gelişmekte olan ülkelerde de Yoksulluktan kaynaklı kirlenme ve yoksulluğun /açlığın sınırları koşulları geçerlidir ![]() ![]() Dünya nüfusu çoğalıyor…tarım alanları azalıyor gıda gereksinimi var diyerek GDO’ lu ürünleri ve hormonlu 3 ![]() ![]() ![]() İşte “Çevre(bilim)cilik”!! gibi uyduruk bagajlarındaki söylencelerin, Ekoloji kuramı ile özdeşleştirme ve ikame etme yalanı da bu dönemde ortaya atılan bir kurmaca söylencenin bir marka ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır ![]() ![]() ![]() Emperyalizmin ontolojik gerekçesi ve temel hipotezi: Geri kalmış bölgelerde yaşayan cahil yoksul ve tercihan açlık sınırında yaşayan kişilerin bilinçli ve programlı olarak, (sömürü eşik değerini aşmayacak,) belirli bir oranda tutulması temel kabulüne dayanır ![]() ![]() Üç çeşit emperyalizm (tahakküm) vardır ![]() 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başta; AB, NAFTA, FAO, BM (GEF fonu) ve Dünya Bankası eli ile sürdürülen, Küreselci emperyalizmin kullandığı yöntem şudur; (Ülkeden ülkeye sıralama değişiklik göstermektedir) a) Açlık yaratmak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() b) Yoksulluk yaratılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() c) Orta sınıf toplumu ise, iş güç ile meşgul ederek geçim sıkıntısı içinde bol bol yerli ve yabancı film seyrettirilerek beyinlerinin düşünme ve muhakeme gücü zayıflatılır ![]() ![]() ![]() ![]() d) Üst sınıfın kafası çalışanları, pragmatik olanlarını da, kendi istedikleri doğrultusunda yerel çıkarlarını seslendirmek için ulusal kamuoyunda kullanırlar ![]() ![]() ![]() ![]() e) Bizim gibi okur-yazar Ulusal ekolojist, Kemalist tayfası da, zamanından önce erken aydınlanmış kişiler olarak, bunları yazar durur… ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kyoto iklim değişikliği sözleşmesi, CO emisyon borsasına yönelik serbest piyasa çevreciliği üzerine temellenmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşlerine gelen yatırımlara ÇED işlerine gelemeyenleri ÇED sürecinden azad tutarlar ![]() ![]() Kyota iklim değişikliği sözleşmesi, CO emisyon borsasına yönelik serbest piyasa çevreciliği üzerine temellenmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eski bir Greenpeace üyesi olan Bjon Lomborg, dünyadaki ne kadar veri varsa, alt alta koymuş ve ortaya iyimser bir tablo çıkartmış ![]() “Kuşkucu Çevreci’ diye bir kitap yazmış ve tam aksini, yani dünyanın iyiye gittiğini iddia ediyor ![]() Anne sütündeki DDT kalıntıları düşüşte… Kurşun kirliliği azalma eğiliminde, Su kirliliği de öyle ![]() Doğal afetlerden ölenlerin sayısında da azalma var ![]() En önemlisi dünya nüfusu ![]() Lomborg’a göre, nüfus artışı artık kontrol altında ![]() 21 ![]() ![]() Bir de bu milyarları doyurmak için ‘GDO’ larayani genetik değişime uğramış ürünlere ihtiyaç duyulmayacağını söylüyor ![]() Kyoto ile ilgili iddiasını şöyle savunuyor: ‘Kyoto Protokolünü uygulamak yılda 150 milyar dolara mal olacak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Somali’ye yapılan 84 milyon yardım günah çıkartmak amacıyla Somali’ye aktarılırken, Fransa Libya’nın işgali için 160 milyon avrosunu silaha yatırıyor ![]() ![]() Somali’de 500 000 den fazla çocuk ölüm sınırındayken, Brad Pitt’in eşinin Somalili 2 çocuğu evlat edinmesi bile bazen durumu kurtarmaya yetmiyor…”Hollywood” bile keza öyle ![]() Lomborg’un bu kitabı ile en son olarak, paniğe kapılan İngiltere asilzade majesteleri geleneksel pozitivist! Bilim akademisi engisizyon! alt kurulunca aforoz edildiği ve insan içine çıkacak yüz bırakılmadığını! ve çevrecilerin hedefi haline getirildiğini biliyorum ![]() ![]() Lomborg’un kitabına kısmen katılıyorum ![]() ![]() ![]() Çözüm: (Öneri bir model) · “Toplumsal Ekoloji hareketinin enönemli isimlerinden Murray Bookchin'e göre, insanın insana tahakküm etmesi anlayışı, doğayı tahakküm altına alma anlayışından önce oluşmuş ve kabile hiyerarşileri, erkek-egemen avcı ve savaşçı toplulukları gibi yapılarla pekişmiştir ![]() ![]() Bookchin, insanlık tarihinde egemen olan her siyasal yapının özgürlükçü bir alternatifinin bulunduğunu savunmaktadır: Bugünün toplumunun da alternatifi vardır ![]() ![]() ![]() ![]() Dolayısıyla “tahakkümün” azaltılmasına yönelik anti-emperyalist bir yaklaşım hem “Toplumsal Ekoloji” kuramının hem de, Kemalist ideoloji kuramının özünü oluşturan ortak ontolojik kabullerdir ![]() Her kuramın bir toplumsal ideoloji ile ilişkisinin kurulması gereğine birde Kemalizm ile Ekolojizm arasındaki epistemolojik, ontolojik ve felsefi yakın ilişki de eklenince, kitabın ismi belirginleşmiş oldu ![]() Bu yazıda, kendi dogmatik amaçları için bazı "sosyalistlerin" kullanabilecekleri şu ya da bu büyüklükteki kitleler bulabilen, "sol"daki unsurların bazı kavram ve terimleri aşırmaları konusuna değineceğim ![]() ![]() ![]() Evrensel gerçek; Bir ekosistemin sürdürülebilirliği; dışsal veya içsel bir enerji üretimi ve de bu enerji üretimini tekrar üretime sokacak dengeli bir dağılımı ve bölüşümü (dağıtımı) sağlayacak bütünün yönetimi ile mümkündür ![]() ![]() "Düşünsel Ekoloji" alanında da aslında durum, yukarıdaki "doğal" gerçeği yansıtır ![]() Liberal düşünsel ekol, dinamizmi sağlar, bir üretim olacaktır ki, bu enerji alanının, sosyal adalet ilkelerine göre toplumsal bölüşümü mümkün olsun ![]() ![]() ![]() ![]() Aksi takdirde, indirgemeli bir düşünsel yaklaşımın ürünü olan "Marx"ın ve Adam Smith'in insanlık tarihine armağan ettikleri bu iki değer her zaman toplumsal alanda "çevrecilik", bilimsel alanda ise "çevrebilim" olarak isimlendirilen sanal ve de sahteci bir söyleme mahkum bırakılacaktır ![]() ![]() ![]() ![]() Aksi takdirde, yaşadığımız ekolojik yıkımların sebebini, iktisadi akılda ve de sanayinin yarattığı çevre kirliliğinde aramaya devam edeceğiz ![]() Bu satırları yazarken; liberalizmin ve sosyalizmin çok ötesinde ve de aynı zamanda bu iki kavramı da içselleştiren, üçüncü bir düşünce ekolü olan "Kemalizmi" düşündüm ve Mustafa Kemal'e inancım bir kat daha arttı ![]() Ekoloji kavramını, çevreye (çevrecilik) indirgeyen, Kemalizmi ise; Atatürkçülük (sağ-sol) olarak Türkçeye(!) tercüme eden "biçim sevdalıları" aslında, ekolojik yıkımların da, gerçek bilimsel(!) nedeni değiller miydi? Ekolojist düşünce, ulusal mıdır? Evrensel midir? Tartışmasını yapanlara duyurulur ![]() “Kemalizm”’i bir ideoloji olarak görmeyen ve de anti- Kemalist bir entel zümrenin; Atatürk, ekolojist miydi? ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Neo-liberal çevrecilik, Eko-sosyalizm, Yeşiller, Toplumsal ekoloji,Demokratik ekoloji gibi kavramlar nasıl oluyorsa , KemalistEkoloji de olur ![]() Orijinal Kemalist kuramına(1919-1938) ve ideolojisine hayran olan bir yazar olarak; 6 oka bütünüyle sahip çıkan ve okların ucunun gösterdiği hedefinin de demokrasi olduğunu kavrayan bir Kemalist olarak; Kemalist ilkelere bir ok ilave edilmesi gerekse, onun da ( 7 ![]() ![]() Atatürk ekolojist miydi? Diyenlere; Marks’ın döneminde ekolojik sorunlar var mıydı? Yada Neo-liberallerle, adam simith ne zaman da beri çevreciydi de haberimiz yoktu? Eko-faşistlere de, Hitlerin hayvan sevgisi nereden kaynaklıdır? Der…tebessüm eder geçerim ![]() ![]() ![]() ![]() Ülkeler ulusal ekoloji ve doğal kaynaklar stratejilerini belirlemelidirler ![]() ![]() Temel amaç; “yerel üret, yerel tüket”, “ulusal üret fazlasını küresel sat” olmalıdır ![]() Şekeri, fındığı, mısırı, çayı çikita muzunu dışarıdan satın alan bir Türkiye, Avrupa’yı kendine manav seçmişse bu durum Türkiye’de bu ürünlerin ekilemediğinden kaynaklıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dolayısıyla,gelişmiş ülkelerde tarımın payı da azalır ![]() ![]() ![]() Sanayi toplumu, tarım toplumu ve bilgi toplumu arasında geçişler yaşayan ve bu süreçleri hızlandırılmış ve geç kalmış bir şekilde tamamlama aşamasında olan bir toplumun yaşadığı paradoksların hepsinin teker teker veya toplamını yaşamak zorunda kalıyoruz ![]() Topraklarımız, ekolojik tarım için uygundur ![]() ![]() ![]() ![]() A ![]() ![]() Birlik hükümlerine teslim olunmamalı ve angeje olunmamalıdır ![]() ![]() ![]() Aklımızı başımıza alır Kemalizm’in ve Ekolojizmin özü itibariyle “anti emperyalist” bir ideoloji olduğunu, açlık ve yoksullukla mücadelede var olan ekolojik kaynaklarımızın etkin ve taşıma kapasitesini aşmayacak şekilde kaynak kullanımını iyi yönetebilirsek Yani “KemalistEkoloji” kuramını geliştirir, bu paradigmanın özellikle pratiğini ortaya koyabilirsek ulusal hedeflerimize varabiliriz ![]() Emperyalizmi açlıkla imtihan eder ve kendi topraklarında yetiştirmek zorunda kalacakları GDO’ lu ürünlerini kendilerine yedirebilir isek; Batının nüfus artış sorunu da çözülmüş! olur ve anti emperyalist bilinçli ve ekolojist bilincine varmış bir çağa hazır fikri özgür demokratik ve evrenle barışık bireyler yaratılmış olur ![]() Bizleri yoksulluk ve açlıkla imtihan eden sömürgeciliğin çevre(bilim)cilik!! hali ve salt vahşi kalkınmanın sözde sürdürülebilirliğine dayalı sürdürülemez politikaları ULUSAL EKOLOJİ duruşumuzla kesintiye uğratabiliriz ![]() Kaç dişi kaldığı bilinmeyen batıyı bizim gibi ülkelere yaptıkları gibi kalbinden, midesinden vurmaya gerek bile kalmadan, geçmişte olduğu gibi, aşil topuğuna nişan almamız bile zaten gerisini kendiliğinden getirecektir ![]() ![]() Günümüzde emperyalizmin temel hedefi, su kaynakların konsorsiyomik yönetimi ve alternatif enerji sektöründe de özellikle maden alanlarını ve işletimlerinin mülkiyet haklarının ellerine geçirilmesi üzerine yoğunlaşmaktadır ![]() Kemalizm ideolojisi ve Ekoloji kuramı yeniden doğmuyor ![]() ![]() ![]() ![]() Gelecekte, sırasıyla Modernist dönem, Post-Modernist dönemden sonra yaklaşan yeniçağın adı Ekolojizm ve yükselen Kemalizm olduğunu da hatırda tutmamızın bizlere ileride hatırı sayılır yararları olacağından hatırlatmayı, hatırı kalmaması açısından kendime görev adlederim ![]() Her nerede, nasıl ve kimler tarafından ve de hangi vatan ekosisteminde yaşatılıyorsan… Tahir ÇALGÜNER Kemalist-EKOLOJİST 2011 |
![]() |
![]() |
|