Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bin, huzeyfe, peygamberimizin, sevgili, sırdaşı, yemân

Sevgili Peygamberimizin Sırdaşı: Huzeyfe Bin Yemân

Eski 07-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sevgili Peygamberimizin Sırdaşı: Huzeyfe Bin Yemân



Huzeyfe bin Yemân hazretleri şöyle anlatıyor:
"Hendek savaşının en şiddetli safhaya ulaştığı bir sırada, bir gece yarısı Eshâb-ı kirâmdan bir grup olarak Resûlullahın yanında idik Öyle bir gecede bulunuyorduk ki, ondan daha karanlık bir gece görmemiştik Bu şiddetli karanlıkla birlikte gök gürültüsünü andıran korkunç bir rüzgâr da esmeye başlamıştı

Ok ve taş atma
Bu sırada müşrik ordusu, telâşa kapılıp, kendi aralarında anlaşmazlığa düşmüşlerdi Peygamber efendimiz bize onların bu hâlini haber verdi Resûluluh efendimiz gece bir miktar namaz kıldıktan sonra yanıma geldi Soğuktan ve açlıktan iki dizim üzerine çöküp büzülerek oturuyordum Bana dokunarak buyurdu ki:
- Git şu kavim ne yapıyor bir bak! Yanıma dönüp gelinceye kadar onlara, ok ve taş atma Mızrak ve kılıç vurma Sen benim yanıma dönüp gelinceye kadar, ne soğuktan, ne sıcaktan zarar görmeyeceksin, esir edilip, işkenceye de uğramayacaksın

Resûlullahın bu sözlerinden anladım ki, bana hiç bir zarar gelmeyecek Kılıcımı yayımı aldım, gitmek üzere hazırlandım Resûlullah efendimiz benim için duâ etti:
- Allahım, onu önünden, ardından, sağından, solundan, üstünden, altından koru!

Müşriklere doğru yürümeye başladım Sanki hamamda yürüyor gibiydim Vallahi içimde ne bir korku, ne bir üşüme, ne de bir ürperti vardı Nihâyet müşriklerin ordugâhına vardım Reisleri Ebû Süfyân ve diğerleri ateş yakmışlar, başında ısınıyorlardı Ebû Süfyân daha o zaman Müslüman olmamıştı

Hemen aklıma Ebû Süfyân'ı orada öldürmek geldi Ok çantamdan bir ok çıkarıp, yayıma yerleştirdim Ateşin ışığından faydalanarak onu vurmak istedim Tam atacağım sırada Resûlullahın, "Benim yanıma dönüp gelinceye kadar bir hâdise çıkartmayacaksın" buyurduğunu hatırladım ve onu öldürmekten vazgeçtim

Bundan sonra kendimde kuvvetli bir cesâret buldum Müşriklerin yanına sokulup ateşin başına oturdum Görülmemiş derecedeki şiddetli rüzgâr ve Alllahü teâlânın görülmeyen ordusu melekler, onlara yapacağını yapıyordu Rüzgârda, kap kacakları devriliyor, ateşleri ve ışıkları sönüyor, çadırları başlarına yıkılıyordu Bir ara müşrik ordusunun kumandanı Ebû Süfyân ayağa kalkıp dedi ki:
- İçinizde gözcüler ve casuslar bulunabilir, dikkat ediniz, herkes yanındakinin kim olduğuna baksın! Herkes yanında oturanın elini tutsun!

Durulacak yerde değilsiniz
Ebû Süfyân, aralarına bir yabancının girdiğini sezer gibi olmuştu Hemen ellerimi uzatıp, sağımda ve solumda bulunan iki kişinin ellerinden tutup, onlardan, önce isimlerini sordum Böylece tanınmamı engelledim Nihayet Ebû Süfyân:
- Ey Kureyşliler, siz durulacak gibi bir yerde değilsiniz Atlar, develer kırılmaya, ölmeye başladı Kıtlık her tarafı sardı Rüzgârdan, başımıza gelenleri görüyorsunuz Hemen göç edip gidiniz İşte ben gidiyorum, diyerek devesine bindi

Müşrik ordusu perişan bir hâlde toplanıp, Mekke'ye doğru hareket etti Rüzgârdan üzerlerine yağan taş ve çakıl sesini işitiyordum

Müşrik ordusu çekip gidince, ben de Resûlullahın yanına döndüm Yolun yarısına geldiğimde karşıma yirmi kadar beyaz sarıklı süvâri şeklinde melekler çıktı Bana dedilir ki:
- Resûlullaha haber ver Allahü teâlâ düşmanı perişan etti!

Resûlullahın yanına geldiğimde, bir kilim üzerinde namaz kılıyordu Fakat ben döner dönmez, gitmeden önceki üşüme ve titreme hâlim tekrar başlamıştı

Huzeyfe bin Yemân, Eshâb-ı kirâm arasında Peygamberimizin sırdaşı olmasıyla meşhurdur Peygamberimiz ona, Eshâb-ı kirâm arasına karışarak kendilerini gizleyen ve böylece fitne çıkarmak isteyen münâfıkların kimler olduğunu tek tek bildirmiştir Bundan başka vukû bulacak hâdiseleri de bildirmişti

Eshâb-ı kirâm arasında çok sevilir ve ayrı bir itibar gösterilirdi Çünkü o, Resûlullahın verdiği sırlarla dolu idi Resûlullah gizli kalması lâzım olan bir çok şeyi, Hazret-i Huzeyfe'ye söyledi

Lâzım olanı bildirdik
O ve Ebû Hüreyre buyurdular ki:
- Server-i âlem, âlemin yaratıldığı zamandan, yok olacağı güne kadar, olmuş ve olacak şeyleri bize bildirdi Bunlardan bildirilmesi lâzım olanları size bildirdik Lâzım olmayanları, sakladık, bildirmedik

Hazret-i Huzeyfe, Peygamber efendimizin sağlığında Hendek'ten sonraki savaşların hepsine katıldı Resûlullahın vefâtından sonra Hazret-i Ebû Bekir, onu ordu kumandanı ta'yîn etti Dinden dönenlerle savaşmak üzere Umman'a gönderdi Kendisine katılan İkrime ile birlikte Umman halkını tekrar İslâma döndürdü Bundan sonra Umman'da, önce zekâtları toplamakla, sonra da vâli olarak vazîfelendirildi Sonra da Mezopotamya taraflarında yapılan savaşlara katıldı Irak'ın ve İran'ın fethinde bulundu

Nihâvend savaşında Nu'man bin Mukarrin şehîd olunca, İslâm sancağını Huzeyfe eline alarak Hemedân, Rey ve Deynura'yı fethetmiştir Cezîre'nin fethinde bulunarak, Nusaybin vâliliğine ta'yîn olundu

Hazret-i Ömer yeni bir vâli ta'yîn ettiği zaman, oranın halkına mektup yazarak, "Yeni vâli, âdâletle hükmettiği müddetçe; siz de onun emirlerine uyunuz" derdi Hazret-i Huzeyfe'ye verdiği mektupta ise şöyle yazdı:
"Ey Nusaybin halkı! Bu gönderdiğim vâlinin, bütün emirlerine uyun Her isteğini yerine getirin"

Nusaybinliler, karşılamaya çıktılar Onu gördükleri zaman; hayvanı üzerinde, bir parça kuru etle ekmek yiyordu Selâmlaştılar Sonra halîfenin emirnâmesini gösterdi Onlar da dediler ki:
- Hazret-i Ömer'in emirleri, başımız üzerine! Sen de hoş geldin, safâ geldin Lâkin, bizden isteklerin ne ise; şimdi söyle Belki karşılıyamıyacağımız şeylerdir!

Yeni vâli tebessüm ederek şu cevabı verdi:
- Aranızda kaldığım müddetçe sizlerden; sâdece, kendimin ve hayvanımın yiyeceğini istiyorum Başka hiçbir şey istemem

Duâ eden kurtulur
O şehirde, epeyce müddet bulundu Görevini, kusursuz yapmaya çalışıyordu Bilhassa Cum'adan önce, Müslümanlara vaaz ve nasîhat eylerdi Bir defasında buyurdu ki:
- Ey Mü'minler! Fitne, önce kalblerde filizlenir Su katılmamış şarap bile; fitne kadar, insan kalbini çelemez, bozamaz Sizler, fitneye doğru gitmeyiniz Allaha yemîn ederim ki fitne insanları; selin, çöpleri sürüklediği gibi sürükler götürür!
- Yâ "Huzeyfe! Fitneden nasıl kurtulabiliriz?
- Duâ eden, kurtulur
- Ne zaman duâ edelim?
- Namazdan sonra Çünkü kulları, güzelce abdest alıp, namaza durdukları zaman; cenâb-ı Hak da namaz kılanlara yönelir İşte o anlarda duâ ediniz! Fakat sizler; hayırlı kimseler olmak istiyorsanız; geçici olan dünya için âhireti terketmeyiniz!

Hazret-i Huzeyfe, Medâyin şehrinde uzun müddet vâlilik yaptı Oranın halkı, onun idâresinden son derece memnun olup, kendisini çok sevmişlerdi Nihayet bir akşam, Hazret-i Ömer'den haberci geldi Artık, Huzeyfe'nin Medîne'ye dönmesini istiyordu

Emir üzerine hazırlandı, helâllaştı, vedâlaştı ve yola çıktı Dönüşünü bekleyenler arasında, halîfe de bulunuyordu Az çok yaklaşınca, Halîfe dikkatle baktı Gördü ki; Medâyin vâlisi gönderdiği gibi dönüyor! Bunca yıl sonra; aynı hayvan üzerinde, aynı sâde elbiseler içinde

Yan yana geldiler ve selâmlaştılar, kucaklaştılar Halîfe sevinçle:
- Sen, benim kardeşimsin Ben de, senin kardeşinim, diyerek, hislerini belirtti

Cenâzesini niçin kılmadın?
Hazret-i Ömer halîfeliği zamanında Huzeyfe'nin bir cenâzenin namazını kılmadığını görerek, ona sordu:
- Niçin cenâze namazını kılmadın?

Resûlullahın sırdaşı Hazret-i Huzeyfe dedi ki:
- Resûlullah efendimiz, bana o kişinin münâfık olduğunu açıklamıştı Bunun için onun namazını kılmadım
- Allahın Resûlü münâfıklar arasında Ömer'i de saydı mı yâ Huzeyfe?
- Hayır, yâ Ömer
- Peki memurlarım arasında münâfık var mı?
- Sadece bir tane var Ancak ismini söylemeye memur değilim

Huzeyfe hazretleri, Hazret-i Ömer'in bütün ısrârına rağmen ismini söylememiştir Sonra o münâfık Hazret-i Ömer tarafından uzaklaştırılmıştır

Bundan sonra Hazret-i Ömer, Huzeyfe'nin gitmediği cenâzeye gitmemiştir Çünkü onun gitmemesini, ölenin münâfık olduğuna işâret sayardı

Birgün Hazret-i Ömer, huzurunda bulunan ba'zı Eshâb-ı kirâma sordu:
- Resûlullah efendimizin fitne hakkında olan sözü hatırında olan var mı?

İçlerinden Huzeyfe dedi ki:
- Ey mü'minlerin emîri! Peygamberimizin bu konudaki sözü aynıyla benim hatırımdadır buyurdu ki,
"Kişi ailesinden, malından, çocuklarından ve komşusundan dolayı fitneye düçar olur Böyle günâhlara oruç tutmak, namaz kılmak ve iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak keffâret olur"

- Maksadım o değil, deniz gibi dalgalanacak fitneyi soruyorum
- Ey mü'minlerin emîri! Senin için endişelenecek bir şey yok Senin zamanınla onun arasında bir kapalı kapı var

Kapı kırılacak mı?
- Yâ Huzeyfe! Bu kapı kırılacak mı, yoksa açılacak mı?
- Ey mü'minlerin emîri! O kapı kırılacak

Bu cevap üzerine Hazret-i Ömer:
- Desene ümmet-i Muhammed kıyâmete kadar bir araya gelemeyecek! diyerek üzüntüsünü dile getirdi

Daha sonra Huzeyfe'ye o kapının ne olduğu sorulduğunda şu cevabı vermiştir:
- O kapı Hazret-i Ömer idi

Hazret-i Ömer'in bunu bilip bilmediği sorulunca da:
- Akşam ve sabahın olacağını bildiği gibi biliyordu, cevabını vermiştir

Nitekim daha sonra Hazret-i Ömer şehîd edilmiş, Hazret-i Osman devrinin sonlarında alevlenen fitne târih boyunca bitmemiştir

Kötü zaman gelecek mi?
Hazret-i Huzeyfe şöyle anlatıyor:
Herkes Resûlullah efendimize hayırdan sorardı Ben ise ileride hâsıl olacak fitnelerden sorardım Çünkü bunların şerrine yakalanmaktan korkuyordum Dedim ki:
- Yâ Resûlallah, biz, Müslüman olmadan önce kötü kimselerdik Allahü teâlâ, senin şerefli vücudun ile İslâm ni'metini, iyiliklerini bizlere ihsân etti Bu saâdet günlerinden sonra yine kötü zaman gelecek mi?
- Evet gelecek
- Bu şerden sonra, hayırlı günler yine gelir mi?
- Evet gelir Fakat o zaman bulanık olur
- Bulanıklık ne demektir?
- Benim sünnetime uymıyan ve benim yolumu tutmayan kimseler ortaya çıkar İbâdet de yaparlar Günâh da işlerler

Cehenneme çağıranlar
- Bu hayırlı zamandan sonra, yine şer olur mu?
- Evet, Cehennemin kapılarına çağıranlar olacaktır Onları dinleyenleri Cehenneme atacaklardır
- Yâ Resûlallah! Onlar nasıl kimselerdir?
- Onlar da bizim gibi insanlardır Bizim gibi konuşurlar
- Onların zamanlarına yetişirsem ne yapmamı emredersiniz?
- Müslümanların cemaatına ve hükümetine tâbi ol!
- Müslümanların hükümeti yoksa ne yapalım?
- Bir kenara çekil Aralarına hiç karışma, ölünceye kadar yalnız yaşa

Huzeyfe, Hazret-i Osman'ın halîfeliği sırasında Azerbaycan ve Ermenistan taraflarının fethine gönderildi Buradaki hizmetlerinin yanında mühim bir hizmeti de, Kur'ân-ı kerîm nüshâlarının çoğaltılmasına sebep olmasıdır Çünkü o, Azerbaycan ve Ermenistan tarafına gittiğinde,

Kur'ân-ı kerîmin değişik lehçelerle okunduğunu görerek, Kur'ân-ı kerîmin Kureyş lehçesi üzerine çoğaltılmasını Hazret-i Osman'a teklif etti Bunun üzerine Hazret-i Osman, Kur'ân-ı kerîm nüshâlarını çoğaltıp; belli merkezlere gönderdi

Hayatının çoğu savaşlarda geçen Huzeyfe bin Yemân, Hazret-i Osman şehîd edildiğinde Medîne'de bulunuyordu Bu sırada yaşı oldukça ilerlemişti Dördüncü halîfe Hazret-i Ali'nin, ilk günlerinde hastalandı Artık iyice ihtiyarlamıştı Müslümanlar akın akın ziyâret ediyorlardı

Bir arkadaşına 300 dirhem vererek buyurdu ki:
- Bu parayla, kefen alıverin

Desenli bir kumaş getirdiler Onu görünce:
- Bu kefen değil, gömlek içindir Kefen, boydan boya iki bez parçası olur, dedi

Dost ânî geldi
Sonra da yavaş bir sesle buyurdu ki:
- Hem sizin arkadaşınız iyi bir Müslüman ise, cenâb-ı Hak; kabirde o kefeni, daha iyisiyle değiştirir Kötü ise, daha kötü şeylere hazırlanmalıdır

Hazret-i Ali'nin hilâfetinin 40 günü, 656 senesinde, Huzeyfe hazretleri de, sırlarıyla birlikte sevgili Peygamberimize kavuştu

Hazret-i Huzeyfe ölüm döşeğinde yattığı vakit şöyle duâ etmiştir:
- Dost ânî bir baskınla geldi Pişmanlık fayda vermez Allahım, fakirlik ve hastalıktan hakkımda hayırlı olanı bana ver Ölüm hakkımda yaşamaktan hayırlı ise, sana ulaşıncaya kadar ölüm yolunu bana kolaylaştır

alıntı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.