Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hadicetül, hanımı, ilk, kübra, peygamberimizin

Peygamberimizin İlk Hanımı: Hadice-Tül Kübra

Eski 07-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Peygamberimizin İlk Hanımı: Hadice-Tül Kübra



Hazret-i Hadice; güzelliği, malı, aklı, iffeti, hayâsı ve edebi ile Arabistan'da büyük şöhreti olan bir hanımefendi idi Bu sebeple, her taraftan kendisine talip olan ve rağbet eden pek çok kimse vardı Fakat gördüğü bir rüya gereği, o hiç kimseye iltifat etmemişti

Gerçekleşen rüya
Rüyasında, gökten ay inip koynuna girmiş, ayın nuru, koltuğundan çıkıp, bütün âlemi aydınlatmıştı Sabahleyin, bu rüyayı, akrabasından olan Varaka bin Nevfel'e anlattı Varaka dedi ki:
- Ahir zaman Peygamberi, seninle evlenir ve senin zamanında Ona vahiy gelir Dininin nuru, âlemi doldurur En önce iman eden sen olursun O Peygamber, Kureyşten ve Haşimoğullarından olur

Hazret-i Hadice, bu cevaba çok sevindi ve o Peygamberin gelmesini beklemeye başladı Hazret-i Hadice'nin ilmi, malı, şerefi, iffeti ve edebi pek fazla idi Ticaret ile uğraşan, devrin büyük tüccarlarındandı Memurları, katipleri ve köleleri vardı Ticareti, adamları veya ortaklık suretiyle yapardı

Peygamber efendimiz yirmibeş yaşlarında iken, Hazret-i Hadice, Şam'a ticaret kervanı göndermek istiyordu Bunun için de güvenilir birini arıyordu Bunu işiten Ebu Talib, Hazret-i Hadice'ye giderek, yeğeni olan Peygamber efendimizin bu işi yapabileceğini söyledi

Bunun üzerine Hazret-i Hadice, Resulullah efendimizi, görüp konuşmak üzere evine davet etti Efendimiz teşrif edince, pek ziyade tazim ve hürmette bulundu Peygamber efendimizin nezaketini, nezih ve pâk cemalini görüp hayran kaldı Resulullah efendimize dedi ki:
- Doğru sözlü, güvenilir, emniyetli ve güzel huylu olduğunuzu biliyorum Bu iş için hiç kimseye vermediğim ücretin, kat kat fazlasını vereceğim

Sonra bu hizmette lazım olacak elbiseler vererek, kalb huzuru içinde uğurladı Yanına kölesi Meysere'yi de verdi Hazret-i Hadice validemiz, bilgili bir hıristiyan olan amcasının oğlu Varaka bin Nevfel'den, peygamberlik alametlerini öğrenmişti Resulullah efendimizin bu ziyaretinde de, peygamberlik vasıflarını üzerinde teşhis etmişti Bu sebeple Meysere ismindeki kölesine dedi ki:
- Kervan Mekke'den ayrılacağı zaman, devenin yularını Muhammed aleyhisselamın eline ver ki, Mekkeliler herhangi bir dedikodu yapmasınlar Şehirden uzaklaşıp gözden kaybolunca, bu kıymetli elbiseleri Ona giydir!

Canını esirgeme
Sonra develerinden en güzelini, sultanlara lâyık bir şekilde donattı Meysere'ye şu talimatı verdi:
- Onu bu deveye büyük bir hürmet ile bindirip, yularını eline al ve kendini o hazretin hizmetkârı bil! Ondan izinsiz bir iş yapma ve Onu muhafaza etmek, tehlikelerden korumak için canını esirgeme! Gittiğiniz yerlerde çok eğlenmeyiniz ve çabuk geliniz! Böylece Haşimoğulları katında mahcup olmayalım Eğer bu dediklerimi harfiyen yerine getirirsen, seni azat eder ve istediğin kadar da mal veririm

Peygamber efendimiz ve Hazret-i Hadice'nin kervanı hazırlandı Mekkeliler yakınlarıyla vedalaşmak üzere, büyük kalabalıklar hâlinde toplandılar

Peygamberimizin halası, Allahü teâlânın Resulünü hizmetçi elbisesi ile ve devenin yularını eline almış görünce, dizlerinin bağı çözüldü Ağlayıp feryat etti Gözlerinden yaşlar dökerek, “Ey Abdülmuttalib! Ey Zemzem kuyusunu kazan büyük zat! Ey Abdullah! Kabirlerinizden kalkıp, başınızı bu tarafa çevirip de, şu mübareğin hâlini görün” diyerek acılarını dile getirdi

Beni sakın unutmayın!
Ebu Talip de aynı duygular ve aynı hâller içinde idi Resulullah efendimizin, mübarek gözlerinden inci gibi yaşlar döküldü ve buyurdu ki:
- Beni sakın unutmayın! Gurbet elde gam ve keder çektiğimi yâd eyleyin

Bu sözleri işitenlerin hepsi ağlaştı

Nihayet kervan yürüyüp, Mekke görünmez olunca, Meysere, aldığı emir üzerine, kıymetli elbiseleri sevgili Peygamberimize giydirdi Çeşitli kumaşla örtülmüş ve pek güzel süslenmiş deveye bindirdi Yularını da kendi eline aldı

Bu yolculukta, kervandakiler, âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamberimizin üzerinde, Onu gölgeleyen bir bulutun ve kuş şekline giren iki meleğin, Onunla birlikte, sefer bitinceye kadar hareket ettiğini gördüler

Yolda yürüyemeyecek derecede yorulup, kervandan geri kalan iki devenin ayaklarını, eliyle sığamasından sonra, develerin birden süratlenmesi gibi ince hâllerini görünce, Onu son derece sevip, şanının çok yüce olacağını anladılar

Meysere, Resulullah efendimizde gördüğü ve hakkında duyduğu her şeyi zihnine nakşediyor ve Ona olan hayranlığı gitgide artıyordu Meysere'nin kalbinde, Âlemlerin Efendisine karşı büyük bir muhabbet hasıl olmuştu Artık Ona, zevkle ve hürmetle hizmet ediyor, en küçük bir işaretini büyük bir aşkla yerine getiriyordu

Götürülen mallar satılmış, Peygamber efendimizin bereketiyle her zamankinden kat kat fazla kâr edilmişti Kervan dönüşe geçti Merr-uz-zahran mevkiine geldikleri zaman, Meysere, sevgili Peygamberimize, Mekke'ye müjde haberi götürmesini teklif etti Efendimiz de kabul buyurarak, kervandan ayrılıp, Mekke'ye doğru devesini süratlendirdi

Bulut gölge yaptı
Nefise binti Müniyye Hatun anlatır:
“Kervanın gelme zamanı yaklaşmıştı Hadice Hatun, hergün hizmetçileriyle evinin üzerine çıkıp, kervanın yollarını beklerdi Böyle birgün Hadice'nin yanında idim Ansızın, uzaktan deveye binmiş bir kimse göründü Üzerinde bir bulut ve kuş şekline girmiş iki melek Ona gölge yapıyor, Peygamberimizin mübarek alnındaki nur, ay gibi parlıyordu

Hadice Hatun gelenin kim olduğunu anlayıp, ferahladı Fakat bilmezlikten gelip sordu:
- Bu sıcak günde gelen kim olabilir?

Hizmetçiler; "Bu gelen Muhammed-ül-Emin'e benzer" dediler ve gördüklerinden dolayı hayrete düştüler

Az sonra Resul-i ekrem efendimiz, Hadice validemizin yanına geldi ve durumu anlattı Verdiği müjde ile onu çok sevindirdi

Hazret-i Hadice'nin kervanı Mekke'ye geldikten sonra, Meysere, Hazret-i Hadice validemize, yolculuk esnasında, iki bulutun Peygamber efendimizi gölgelediğini, rahip Nastura'nın söylediklerini, zayıf develerin nasıl süratlendiğini ve buna benzer gördüğü nice fevkalâde hâlleri tek tek anlattı Peygamber efendimizi dili döndüğü kadar methetti

Kimseye söyleme!
Hazret-i Hadice, bunları biliyordu, fakat bu sözler onun yakinini artırdı Meysere'ye; “Bu gördüklerini kimseye söyleme” diyerek tembih etti

Hadice validemiz, bu işittiklerini haber vermek üzere, Varaka bin Nevfel'e gitti Olanları büyük bir hayranlıkla dinleyen Varaka dedi ki:
- Ey Hadice, bu anlattıkların doğru ise, O, bu ümmetin peygamberi olacaktır

Bunun üzerine Hazret-i Hadice'nin sevgi ve itimadı daha da arttı Onun hanımı olup, hizmetiyle şereflenmeye meyletti

Nefise binti Müniyye, bu hâli sezip, araya girdi Bu niyetle Resul-i ekremin yüksek huzuruna geldi ve dedi ki:
- Ya Muhammed! Zat-ı âlinizi evlenmeden alıkoyan nedir?

Peygamberimiz buyurdu ki:
- Evlenmek için yeterli para elimde mevcut değildir
Ya Muhammed! Eğer iffetli ve şerefli, mal ve cemal sahibi bir hatunla evlenmek istersen, hizmetine hazırım
- O hatun kimdir?
- Hadice binti Hüveylid'dir

Bunun üzerine Resulullah efendimiz buyurdu ki:
- Bu işe kim vesile olur?

Nefise Hatun, “Bu işi ben yaparım” deyip, huzurlarından ayrıldı Hazret-i Hadice'ye varıp müjdeyi verdi

Hazret-i Hadice, akrabası Amr bin Esed ile Varaka bin Nevfel'i çağırıp durumu anlattı Ayrıca Resulullah efendimize haber gönderip, belli bir saatte teşrif etmesi için davet etti Ebu Talip ve kardeşleri de hazırlıklarını yaptılar ve Peygamber efendimizle birlikte gittiler

Çeşitli hediyeler verdi
Hazret-i Hadice validemiz, evini donatıp süsledi Bugünün şükranesi olarak hizmetçilerine çeşitli hediyeler verdi Resulullah efendimiz, Hadice validemizin evini, amcaları ile teşrif ettiler Ebu Talip dedi ki:
- Yaradanımıza hamdolsun ki, bizi İbrahim aleyhisselamın evladından ve İsmail aleyhisselamın neslinden eyledi Bizi, Beytullah'ın muhafızı kıldı İnsanların kıblesi ve âlemlerin tavaf ettiği o mübarek hâneyi, her kötülükten koruduğu Harem-i şerifi bize müyesser eyledi

Kardeşim Abdullah'ın oğlu Muhammed aleyhisselam öyle bir kimsedir ki, Kureyşten her kim ile kıyaslansa üstün gelir Gerçi malı azdır, lâkin mala itibar olunmaz Çünkü mal gölge gibidir Elden ele geçerek gider Yeğenimin şerefi, üstünlüğü hepinizin mâlumudur

Şimdi Hadice binti Huveylid'i, yeğenim Muhammed için helallığa talep eder, ne kadar mehr verilmesini istersiniz? Yemin ederim ki, Muhammed'in mertebesi yüksek olsa gerektir

Varaka bin Nevfel, Ebu Talib'in bu konuşmalarını destekler mahiyette konuştu Hadice validemizin amcası Amr bin Esed de dedi ki:
- Şahit olun ki, Hadice binti Huveylid'i, Muhammed aleyhisselama hâtunluğa verdim

Böylece nikâh akdi tamam oldu

Hepsi size aittir
Bir rivayete göre mehr; dörtyüz miskal altın, bir rivayete göre beşyüz dirhem gümüş, başka bir rivayete göre de 20 deve idi

Ebu Talib, düğün ziyafeti için bir deve kesip, o güne kadar görülmedik bir yemek verdi Evlilik vâki oldu Hazret-i Hadice validemiz, bütün varlığını Peygamber efendimize hediye etti ve dedi ki:
- Bu malların hepsi yüce şahsınıza aittir Ben de sana muhtacım ve minnetin altındayım

Hazret-i Hadice validemiz, evlilik hayatı boyunca, Peygamberimiz Muhammed aleyhisselama daima hizmet edip, yardımcısı oldu Peygamber efendimizin bu evliliği, Hadice validemizin vefatına kadar yirmibeş sene sürdü Bunun onbeş senesi bisetten önce, on senesi bisetten sonra idi

Hazret-i Hadice'nin Peygamber efendimizle olan bu evliliğinden dört kız ve iki erkek olmak üzere altı çocuğu oldu Kızlarının adları Zeynep, Rukayye, Ümm-i Gülsüm, Fâtıma, oğullarının ise, Kâsım ve Abdullah'tı Kâsım'dan dolayı Resulullaha “Ebül-Kâsım” denildi

Kâsım, nübüvvetten önce Mekke'de dünyaya geldi Onyedi aylık iken vefat etti Hadice-tül-Kübra'dan olan son çocuk Abdullah'tır Nübüvvetten sonra doğup memede iken vefat etti Tayyib ve Tahir de denilir

Abdullah vefat edince, Âs bin Vâil, "Muhammed ebter oldu, yani soyu kesildi" dedi Kevser suresi gelerek, Âs kâfirine Allahü teâlâ cevap verdi

Resul-i ekrem efendimiz, Hazret-i Hadice validemizle evlendikten sonra da ticaretle meşgul oldu Kazançlarıyla; misafirleri ağırlarlar, yetimlere ve fakirlere yardım ederlerdi

Beni örtünüz! Beni örtünüz!
Cebrail aleyhisselamın, Hira dağında, ilk vahyi getirip, Peygamber olduğunu bildirdikten sonra, oradan ayrılıp hâne-i saadetlerine doğru hareket ettiler Bu sırada, yanından geçtiği her taşın, her ağacın, “Esselamü aleyke ya Resulallah” dediğini işitti Evine gelip buyurdu ki:
- Beni örtünüz! Beni örtünüz!

Ürpermesi geçinceye kadar, istirahat ettiler

Sonra gördüklerini Hazret-i Hadice validemize anlattılar ve buyurdular ki:
- Cebrail (aleyhisselam) gözümden gayb oldu Lâkin onun heybet, şiddet ve korkusu üzerimden gitmedi Bana mecnun diyeceklerinden ve dil uzatıp kötüleyeceklerinden korktum

Peygamber efendimizin, ilk vahyin gelişini anlatmasından sonra, bu hâlleri, bu günleri bekleyen ve buna hazır olan Hazret-i Hadice dedi ki:
- Hak teâlâ sana hayır ihsan eder ve senin için hayırdan başka bir şey dilemez Allahü teâlânın hakkı için, bu ümmetin Peygamberi olacağına inanıyorum Zira sen, misafiri seversin

Doğru söylersin ve eminsin Âcizlere yardım eder, yetimleri korur, gariplere yardımda bulunursun İyi huylusun Bu hasletlerin sahibinde, bahsettiğin korku olmaz

Son peygambersin
Sonra, bu durumu sormak üzere, Varaka bin Nevfel'e gittiler Varaka, Resulullah efendimizin anlattıklarını dinledikten sonra dedi ki:
- Müjde ey Muhammed aleyhisselam! Allahü teâlâya yemin ederim ki, sen, Hazret-i İsa'nın haber verdiği son Peygambersin Sana görünen melek, senden evvel Musa aleyhisselama gelen Cebrail aleyhisselamdır Âh! Keşke genç olsaydım Seni Mekke'den çıkardıkları zamana yetişseydim de, yardımına koşsaydım Çok yakın bir zamanda tebliğle emrolunursun

Hazret-i Hadice, Peygamber efendimiz davete başladığında, Onun bildirdiklerine hiç tereddüt etmeden, hemen iman ederek inanan ilk hür kadın oldu Peygamberimiz, Hazret-i Hadice validemize, Cebrail aleyhisselamın öğrettiği gibi abdest almasını öğretti Sonra, Peygamber efendimiz imam oldu, birlikte iki rekat namaz kıldılar

Hazret-i Hadice validemiz, sevgili Peygamberimizin her sözüne, her emrine, en mükemmel şekilde, itaat etti Böylece Allahü teâlânın katında pek yüksek derecelere kavuştu Resulullah efendimiz üzülse, inkâr edenlerin alay etmesiyle elem çekse, Onu teselli eder, kederini giderirdi Derdi ki:
- Ya Resulallah! Hiç üzülme, gam çekme! Sonunda dinimiz kuvvet bulup, müşrikler helak olurlar Kavmin sana itaat eder

Hazret-i Hadice validemizin bu yardımlarından ötürü, birgün, Cebrail aleyhisselam gelip, “Ya Resulallah! Hadice'ye, Allahü teâlânın selamını bildir” dedi Peygamber efendimiz “Ey Hadice! İşte Cebrail (aleyhisselam), Allahü teâlânın sana selamını bildiriyor” buyurdu

Peygamber efendimiz bir defasında da buyurdu ki:
- Allahü teâlâ bana cennette inciden bir ev ile Hadice'ye müjde vermemi emretti Orada hastalık, üzüntü ve başağrısı yoktur

Hüzün senesi
Resulullah efendimizin dert ortağı, yirmibeş senelik hayat arkadaşı olan mübarek Hazret-i Hadice validemiz de, dert ve üzüntülerle geçen üç senelik muhasaradan sonra, Hicret'ten üç sene önce, Ramazan ayının başında, 65 yaşında vefat etti Resulullah efendimiz, onun ayrılığından, çok hüzünlendiler Çünkü Hazret-i Hadice validemiz, en önce imana gelen ve Resulullah efendimizi tasdik eden idi Herkes düşman iken, o, bütün kalbini açmış ve Peygamberimizin muhabbetiyle dolmuş idi Bütün malını, servetini, nesi varsa İslâmiyet uğruna harcamış, sevgili Peygamberimizin hizmetini görmek için, gecesini gündüzüne katmıştı

Aynı sene içinde Hazret-i Hadice validemizin ve amcası Ebu Talib'in vefatı, Peygamber efendimizi üzüntüye boğmuştu Bundan dolayı bu seneye Senet-ül-hüzn, yani hüzün senesi denildi

Birgün Hazret-i Hadice, Peygamberimiz dışardayken, Onu aramak için çıkmıştı Cebrâil aleyhisselam insan kıyafetinde Hazret-i Hadice'ye göründü Hadice validemiz, ona, Peygamber efendimizi sormak istediyse de, düşmanlardan olma ihtimalini düşünerek geri döndü Sevgili Peygamberimizi evde görünce, hadiseyi anlattı Fahr-i kainât efendimiz buyurdu ki:
- Senin gördüğün ve beni sormak istediğin o zatın kim olduğunu biliyor musun? O, Cebrâil (aleyhisselam) idi Selamını sana bildirmemi söyledi Şunu da sana bildirmemi söyledi ki; cennette senin için, incilerden yapılmış bir bina hazırlanmıştır Tabiî orada böyle üzüntülü, sıkıntılı, zahmetli ve külfetli şeyler bulunmayacaktır

Ev işlerini tanzim eden hatun
Hazret-i Hadice, Peygamber efendimize, evladına, müslümanlara ve insanlara çok şefkatliydi Ev işlerini iyi bilip, mükemmel iş görürdü Peygamberimiz bu hususta, onun için, (Hem çocuk annesi, hem de ev işi tanzim eden hatun) buyurdu

Peygamberimize karşı çok hürmetkâr idi Ne buyurulursa, itiraz etmeden kabul ederdi Bu her zaman böyle oldu Resulullah efendimiz de onu her zaman methederdi Hatta birgün yine onu methederken, Hazret-i Aişe dayanamayıp dedi ki:
- Cenab-ı Hak size daha iyisini verdi

Resulullah efendimiz buyurdu ki:
- Herkes bana yalancı dediği günlerde, o bana inandı Herkes bana eziyet verirken, o bana yâr oldu Üzüntülerimi giderdi

Peygamberimiz buyurdu ki:
- Şu dört hanımın faziletleri, bütün dünya hanımlarının faziletlerinden üstündür Meryem binti İmran, Firavun'un i-man etmiş hanımı Asiye, Hadice binti Hüveylid ve Fâtıma binti Muhammed

Hazret-i Aişe buyurdu ki: Resulullahın zevceleri arasında, Hazret-i Hadice'ye gayret ettiğim gibi, başkasına gayret etmedim Hâlbuki, onu görmemiştim Çünkü, vefat etmiş olduğu hâlde, ondan çok bahsederdi Ne vakit bir koyun kesip dağıtsa, mutlaka bir parçasını da Hadice'nin akrabasına yollardı Bunu görünce, bir defasında, “Allahü teâlâ, sana, sanki, Hadice'den başka kadın vermedi mi, hep onun iyiliklerinden bahsediyorsun” dedim Yine Hadice'nin birçok faziletini saydı Ondan çocuklarının olduğunu da söyledi

Ahde vefa
Peygamber efendimiz, ihtiyar bir kadına ikramda bulundu Sebebini soranlara buyurdu ki:
- Bu kadın, Hadice hayatta iken bize gelir giderdi Ahde vefa, dindendir

Peygamber efendimiz, Hazret-i Hadice ile ilgili olarak buyurdu ki:
- Bana Hadice'yi cennette inciden bir sarayla müjdelemem emredildi Orada ne gürültü, patırtı vardır, ne de yorgunluk ve meşakkat

Hazret-i Hadice'nin babasının adı Hüveylid, annesininki Fâtıma'dır Nesebi Peygamber efendimiz ile baba tarafından Kusay, anne tarafından Lüey sülâlesiyle birleşmektedir Cahiliye devrinde lâkabı Tâhire idi Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir Ancak milâdi 555 olabileceği bildirilmektedir

alıntı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.