Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
barış, hzhasanın, ile, imzalaması, muaviye

Hz.Hasan'ın Muaviye İle Barış İmzalaması...

Eski 07-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hz.Hasan'ın Muaviye İle Barış İmzalaması...



Muaviye’nin Irak’a gelisi, zaten bir arada zor duran Hz Hasan’in ordusunun maneviyatini daha da bozmustur Çünkü bu ordu yukarida da vurgulamaya çalistigimiz gibi bir birine düsman ve aralarinda bir çok savas meydana gelmis olan farkli kümelerden olusuyordu Kûfeli askerlerin bu özelligini gayet iyi bilen Muaviye, Irak’a gelir gelmez bu orduyu dagitmanin yollarini aramaya basladi Buna Hz Hasan’in öncü kuvvetleri komutani Ubeydullah b Abbas ile baslamayi uygun buldu ve kendisini yarisi pesin, yarisi Kûfe’de ödenmek üzere 1000000 dirhem karsiliginda saflarina katmayi basardi[1] Yakubî, Ubeydullah’in Muaviye’nin saflarina sekiz bin kisilik bir grup ile katildigini söylemektedir[2] Isfehanî ise tek basina ve gece gizlice katildigini, sabahleyin ordunun sabah namazina kalktiginda kendilerine imamlik yapmak üzere onu aradiklarini ve bulamadiklarini, bunun sonucunda da Muaviye’ye katildigini anladiklarini, daha sonra kendilerine Kays b Sa’d’in namaz kildirdigini belirtmektedir[3] Ubeydullah’in Muaviye’nin ordusuna katilmasi Hz Hasan’in ordusundaki çözülmeyi hizlandirmistir Ubeydullah, Hz Hasan’in yakin akrabasiydi, Hz Ali’nin amcasinin ogluydu Yakin akrabasinin Hasan’a ihanet edip saf degistirmesi, gönülsüz olarak bu mücadelede yer almis olan, fakat kaçmanin yolunu arayan kitle üzerinde etkili olmus, Muaviye’nin saflarina katilmalarina neden olmustur Ya’kubî’nin Ubeydullah ile 8000 kisinin Muaviye’ye katildigini söylemesi de bu çözülme ile alakalidir Kaynaklar Kays ile beraber 4000 kisinin kaldigini söylemektedirler Öncü kuvvetlerinin tamami ise yukarida da ifade ettigimiz gibi 12000 kisi idi Dolayisiyla Muaviye’ye 8000 kisi katilmis olmaktadir ki bu Ya’kubî’yi dogrulayan bir rakamdir

Ubeydullah’in Muaviye’nin saflarina katilmasiyla Hz Hasan’in ordusunun öncü kuvvetlerinin basina Kays b Sa’d geçmisti Kays, ordusunun hizli bir sekilde dagildigini görmüs, bunun önüne geçmek için [4] Ubeydullah’i ihanetle suçlamis agir hakaretlerde bulunmustur[5] Ancak Kays’in bu girisimleri hiçbir ise yaramamistir Irak ordusunda Muaviye’nin bekledigi çözülme hizla sürmektedir Kays’in ordusunda bulunan sadece siradan askerler degil, Kûfe’nin ileri gelenleri de Muaviye’ye giderek ona biat etmislerdir Hatta bunlardan bazisi temsil ettikleri kabileler adina biat etmekteydiler[6] Kûfe’deki durum da savas alanindan çok farkli degildi Meclisî, savasa gitmeyip Kûfe’de kalan insanlarin da Muaviye’ye mektuplar yazarak onu sehre davet ettigini söylemektedir[7] Dolayisiyla Hz Hasan sadece ordusunun üzerindeki kontrolünü yitirmekle kalmamis, ayni zamanda Kûfe’yi de yitirmisti Zaten bunu anlamasi da çok fazla sürmeyecektir

Öte taraftan Ibn A’sem el-Kûfî’nin de belirttigi gibi Kays b Sa’d, bütün gayretlerine ragmen, ordusunun yasadigi çözülmenin önüne geçmeyi basaramayinca durumu Hz Hasan’a bildirdi[8] Kays’dan gelen mektup, Hz Hasan’in moralini daha da bozdu ve Kûfelilere asagidaki konusmayi yapti:

“Ey Iraklilar babam Ali’yi savasa ve tahkime zorlayanlar sizlerdiniz Sonra ona muhalefet edenler (yine) sizler oldunuz Sonra bana geldiniz Muaviye gelince ileri gelenleriniz ona biat ettiler Beni kendim ve dinim hususunda aldatmayiniz”[9] Ibn A’sam’a göre ise konusmanin metni su sekildedir: “Ey Iraklilar siz benimle ne yapmak istiyorsunuz Iste Kays’in mektubu, sizin ileri gelenlerinizin Muaviye’ye katildiklarini yaziyor Vallahi bu sizin tek kötülügünüz degildir Babami tahkime zorlayanlar [yine] sizlerdiniz Bunu kabul edince de ona muhalefet ettiniz Sizi Muaviye ile ikinci kez savasmaya çagirinca buna yanasmadiniz Sonra ona, Allah’in kendisine uygun gördügü sey oldu Sonra bana itaat edip isyan etmeyeceginize dair biat edenler yine sizlerdiniz Biatinizi aldim ve bu amaçla hareket ettim, bu hareketimde neyi amaçladigimi Allah bilir Olan yine sizden oldu Ey Iraklilar sizden çektigim yeter Bana dinim hususunda eziyet etmeyiniz Ben Müslüman bir kimseyim Hilafeti Muaviye’ye birakiyorum”[10]

Bu konusmanin içeriginden Hz Hasan’in içinde bulundugu haleti ruhiyenin ipuçlarini yakalamamiz mümkündür Yine yukaridaki ifadeler Hz Hasan’in Sabât’ta yaptigi konusmanin sadece bir ihtimali dile getirdigini göstermektedir

Öte taraftan Ubeydullah’i kendi tarafina çeken Muaviye, Hz Hasan’in ordusuna son darbeyi vurmak için Busr b Ebî’l-Ertât komutasinda bir orduyu Kays b Sa’d’in üzerine sevk etmisti[11] Kays ile Busr arasinda meydana gelen savasta, Busr büyük bir yenilgiye ugramakla kalmamis, Samlilardan pek çok kimse öldürülmüstü[12] Bunun üzerine Muaviye, Ubeydullah b Abbas’i saflarina kattigi metotla, Kays’i da kendisine baglamak istedi ve ona da Ubeydullah’a yaptigi teklifin aynisini yapti Ancak Kays, bu teklifi kabul etmeyip, siddetle reddetti[13] Kays’i kendi tarafina çekmeyi basaramayan Muaviye, onun komutasindaki 4000 kisilik kuvveti büyük bir ordu ile kusatti

Dineverî, Muaviye’nin Kays b Sa’d’i kusattigi esnada, Abdullah b Âmir’in de Medain’de bulunan Hz Hasan’i kusattigini, Hz Hasan’in kusatmayi yarmak amaciyla harekete geçmek istedigini, ancak askerlerini savasa gönderemedigini ve onlarin isteksizligini gördükten sonra da Abdullah b Âmir’e, Muaviye ile sulh yapmak istedigini belirttigini aktarmaktadir[14] Bagdadî ise Hz Hasan’in bütün bu olanlara ragmen bu zor karari yalniz basina vermedigini ordusunun ileri gelenleri ile istisarede bulunduktan sonra Muaviye ile baris yapmanin hem kendisi ve hem de askerleri için daha dogru olacagi neticesine vardigini ve onunla anlasmak için harekete geçtigini söylemektedir[15] Ibnu’l-Esîr, Bagdadî’nin belirttigi bu istisareyi aktarmakta ve Hz Hasan’in arkadaslarina asagidaki konusmayi yaptigini söylemektedir:

“Andolsun, Samlilar hakkindaki kanaatimiz eskisi gibi devam ediyor ve hiçbir süphe ve pismanlik duymus degiliz Samlilar ile selamet ve sabirla çarpisip duruyoruz Ancak sonunda selamet büyük bir düsmanliga dönüsecektir Bu sabir da zaten [simdiden]eleme dönüstü Çünkü sizler Siffin savasina giderken dininizi dünyanizin önüne almis bulunuyordunuz Bunun arkasindan siz öldürülen iki kisi arasinda kaldiniz Bir kesim Siffin’de öldürüldü ve siz onlarin da intikamini almaya çalisiyorsunuz Geri kalanlariniz ise zaten kaçip gitmistir Aglayanlariniza gelince; onlar da bize isyan etmis durumdadir Biliniz ki Muaviye bizi hiçbir izzet, seref ve adalet yönü bulunmayan bir hususa çagirmistir Eger ölümü tercih edecek olursaniz hemen Muaviye’nin bu teklifini kesinlikle reddeder ve onu Allah’in hükmü ve kiliçlarinizin agziyla muhakeme ederiz Eger dünya hayatini tercih edecek olursaniz bu hususta rizanizi aliriz”

Hz Hasan’in bu konusmasi üzerine orada bulunanlarin hepsinin bir agizdan, hayatta kalmak istediklerini bagirdiklari rivayet edilmektedir[16] Bu konusma sonrasinda oradakilerin verdigi cevaplar da Hz Hasan’in arkasindaki destegi tamamen yitirdigini, baris disinda yapacagi bir seyinin kalmadigini ortaya koymaktadir

Hz Hasan’in arkasindaki destegi yitirdigi için hilafeti Muaviye’ye devretmek zorunda kaldigini bize gösteren baska veriler de bulunmaktadir Sadece Sünnî kaynaklar degil Siî kaynaklar da Hasan’in hilafeti devretmesinin en önemli nedeninin, arkasindaki destegi yitirmis olmasi gerçegi oldugunda hem fikirdirler Örnegin Siî dünyanin en önemli bilginlerinden biri olan Müfid, Hz Hasan’in etrafinda hemen hemen hiç kimsenin kalmadigini, tam bu esnada Muaviye’nin kendisine baris teklif ettigini söylerken,[17] Tabersî de buna katilmaktadir[18] Yine bir baska Siî müellif olan Meclisî de hilafet devrinin temel nedeninin güç kaybi oldugunu vurgulamakta ve asagidaki haberi aktarmaktadir: Hz Hasan kusatma altinda iken “Zeyd b Vehb el-Cüheynî, kendisine bundan sonra ne yapmayi düsündügünü sordugunda cevabi söyle olmustur:

Vallahi Muaviye’nin benim için bu insanlardan daha hayirli oldugunu düsünüyorum Bu insanlar benim taraftarim olduklarini söylüyorlar, fakat beni öldürmek istiyorlar, malimi yagmaliyorlar Vallahi Muaviye’den kendim ve ailem için bir güvence alip, canimizi ve malimizi kurtarmam savasmamdan daha hayirlidir Vallahi Muaviye ile savasacak olursam, bunlar beni bogazimdan tutarak kendisine teslim edeceklerdir”[19]

Yillar sonra Medine’ye gelenler Hz Hasan’i, iktidari Muaviye terk ettigi için elestirince onun baris antlasmasinin gerekçesi olarak “Kûfelilerin savasmak istememeleri”ni zikretmesi[20] söz konusu antlasmasinin yegane nedeninin güç kaybi oldugunu açik bir sekilde ortaya koymaktadir

Ibn Miskeveyh, Hz Hasan’in arkasindaki destegi yitirmesi kadar Kûfe’de kalanlara da güvenmemesini gerekçe olarak zikretmektedir Ona göre; Hz Hasan, hilafeti Muaviye’ye teslim etmeden kisa bir süre önce ordusuna yapmis oldugu asagidaki konusma da bunu ortaya koymaktadir “Ey Iraklilar! Sizden gördügüm üç sey beni yaralamistir Babami öldürmeniz, beni yaralamaniz ve malimi zorla gasp etmeniz”[21]

Bütün bu gerçeklere ragmen kimi tarih yazicilari olaya tamamen dinî bir veche kazandirmaya çalismaktadirlar Örnegin; Ibn Arabî Müslümanlar arasinda bir savasin meydana gelmemesi için Hz Hasan’in, hilafeti Muaviye’ye devrettigini söyledikten sonra, Hz Peygamber’in “Benim bu oglum seyyiddir Allah bununla iki Müslüman kitlenin arasini bulacaktir ” dedigini aktarmakta ve onun bu gaybî habere binaen savasmak istemedigini ve bu yüzden Muaviye ile baristigini söylemektedir Kalkasandî de bu anlasma ile Hz Peygamberin bir mucizesinin gerçeklestigini söylemekte,[22] söz konusu hadise atifta bulunmaktadir[23] Ancak yukarida da ifade etmeye çalistigimiz gibi eger Hz Hasan gerçekten böyle bir hadisi bildigini ve bu hadis ile amel edip bunun sonucu olarak, Muaviye ile savasmak niyetinde olmadigini kabul etsek, savas için asker toplamasini, askerlerini Muaviye’nin üzerine göndermesini, hatta bu iki ordu arasinda savasa meydan vermesini ve bu savasta bazi insanlarin ölümüne sebep olmasini izah edemeyiz Bize göre; Hz Hasan’i temize çikarmak için ortaya atilmis olan bu iddia dogru olmus olsaydi, onun Kûfe’den hiç hareket etmeksizin hilafeti Muaviye’ye devretmesi gerekirdi Nitekim, Hz Hasan’in ta Medain’e kadar gelip hilafeti burada Muaviye’ye teslim etmesinin hiçbir mantiki gerekçesi bulunmamaktadir Yine Kûfelilere hitaben yapmis oldugu konusmalar bizim bu kanaatimizi hakli çikarmaktadir Hz Hasan basindan beri vurgulamaya çalistigimiz gibi son derece zeki, akli basinda ve gelecegi görebilen bir devlet adami idi Binlerce insanin ölümüne veya eziyet ve sikinti çekmesine engel olmak için hilafeti Kûfe’de Muaviye’ye teslim etmek ona en uygun düsen tavir olacakti Evet Hz Hasan hilafeti Muaviye’ye devretme niyetinde olmadigi ve onunla savasi düsündügü gibi bunda basarili olabilecegi ümidi de tasiyordu Ama sartlar onu baris masasina oturmak zorunda birakmistir

[1] Belâzûrî, Ensâb, III, 284; Yakubî, Tarih, II, 214; Taberî, VI, 79; Isfehanî, Mekâtil, 65; Kesî, Ricâl, I-II, (thk Es-Seyid Mehdî er-Reaî), Kum 1404, I, 330; Isterabadî (Kesî’nin Ricâl’i ile bir arada), I, 269 Nuveyrî Ubeydullah b Abbas’in Hasan’in Muaviye ile sulh yapma niyetinde oldugunu anlayinca kendisi için bir takim menfaatler elde etmek amaciyla Muaviye’nin saflarina katildigini söylemektedir XX, 289

[2] Bkz Yakubî, Tarih, II, 214

[3] Bkz Isfehanî, Mekâtil, 65

[4] Ibn Sa’d, VI, 53; Yakubî, Tarih, II, 214; Isfehanî, Mekâtil, 73; Kesî, 330; Nuveyrî, XX, 289; Isterabadî, I, 269

[5] Belâzûrî, Ensâb, III, 284

[6] Halid b Muammer, Rebîa kabilesi adina, Affâf b Sureyhbil, Temîm kabilesi adina Muaviye’ye biat ettilerBkz Belâzûrî, Ensâb, III,284-285 Ayrica bkz Müfid, 172

[7] Bkz Meclisî, 44, 43

[8] Bkz Ibn A’sem, IV, 157

[9] Belâzûrî, Ensâb, III, 285

[10] Ibn A’sam, III/IV, 391

[11] Belâzûrî, Ensâb, III, 284

[12] Belâzûrî, Ensâb, III, 284; Isfehanî, Mekâtil, 73

[13] Belâzûrî, Ensâb, III,284; Yakubî, Tarih, II, 214; Taberî, VI, 79; Isfehanî, Mekâtil, 74

[14] Dineverî, 218

[15] Bkz Bagdadî, Tarih, I, 139

[16] Bkz Ibnu’l-Esîr, Tarih, III, 414

[17] Müfid, 173

[18] Bkz Ebû Mansûr Ahmed b Ali b Ebî Talib et-Tabersî, (ö6yy), el-Ihticâc, I/II, (thk Muhammed Bakir el-Musevî el-Horasanî), Beyrut 1981, 289

[19] Meclisî, 44/20

[20] Bkz Dineverî, 221

[21] Bkz Ibn Miskeveyh er-Razi,(421/1030), Tecâribu'l-Ümem, I-II, (thk Ebû'l-Kasim Imamî), Tahran, 1987, I, 388

[22] Kalkasandî, Meâsiru’l-Inâfe, 108

[23] Demircan “Hz Hasan’in ümmetin selameti mülahazasiyla hilafeti Muaviye’ye teslim etmesinin hakikat payi tasidigini söyledikten sonra, bu nedenin tek basina hadiseyi açiklamak için yeterli olmadigini da ilave etmektedir Bkz Demircan, 69

Barış Şartları

Baris antlasmasi konusunda da yukarida zikrettigimiz siyasî gruplar farkli sartlarin bulundugunu ileri sürmüslerdir Her grubun zihninde çok degisik meziyetlere sahip bir Hz Hasan portresi bulundugu için söz konusu gruplar zihinlerindeki Hasan’a uygun sartlari antlasma metninde var oldugunu iddia etmislerdir Baris müzakereleri esnasinda Abdullah b Âmir b Kureyz ve Abdurrahman b Semure,[1] Muaviye adina; Abdullah b el-Hâris b Nevfel b el-Hâris b Abdulmuttalib ise Hz Hasan adina elçilik görevi yürütmüslerdir[2]

Antlasma sartlari ile ilgili en detayli bilgiler Belâzûrî tarafindan aktarilmaktadir Adi geçen yazar, biri Muaviye’den Hz Hasan’a, digeri ise Hz Hasan’dan Muaviye’ye olmak üzere iki mektubun bulundugunu kaydetmekte ve bunlari oldugu gibi nakletmektedir Daha muahhar olan diger kaynaklarda bulunan bilgiler de asagi yukari buna yakindir Önce Belâzûrî’nin naklettigi mektuplari, sonra da büyük bir ihtimal ile Belâzûrî kaynakli olan, diger eserlerdeki bilgileri aktaralim:

“Bismillahirrahmanirrahim Hasan b Ali’ye Muaviye b Ebî Süfyan’dan

Ben seninle, benden sonra hilafetin sana ait olmasi hususunda anlastim Bu konuda Allah ve Peygamberi aramizda kefil gösteriyor ve sana söz veriyorum Sana karsi hiç bir entrika çevirmeyecek ve düsmanlik yapmayacagim Kim sözünden dönerse Allah’in en siddetli azabi onun üzerine olsun Sana beytulmaldan yilda 1000000 dirhem ile Fesâ[3] ve Derâbcird’in[4] haracini verecegim, simdiden oraya görevlilerini gönder senin için çalissinlar

Abdullah b Âmir, Amr b Selem el-Hemedânî, Abdurrahman b Semure, Muhammed b Es’âs el-Kindî sahit olup, mektup h41 yili Rebiulevvel ayinda yazildi”[5]

Belâzûrî, ikinci mektubun Hz Hasan tarafindan gönderildigini söylemektedir Ona göre; Hz Hasan Muaviye’nin kiz kardesinin oglu olan Abdullah b el-Hâris b Nevfel b el-Hâris b Abdulmuttalib’i Muaviye’ye göndererek, kendisine biat edecegini bildirmistir[6] Muaviye Hz Hasan’a alti imzali olan bos bir kagit göndermis ve sart olarak üzerine yazacagi her seyi kabul etmeye hazir oldugunu belirtilmistir[7] Hz Hasan da Muaviye tarafindan gönderilen kagida sunlari yazmistir:

“Bismillahirrahmanirrahim Hasan b Ali ile Muaviye arasinda (hilafete geçtikten sonra) Muaviye’nin Allah’in kitabi, Resulünün sünneti ve Hulefa-i Rasidîn’in sireti üzere amel etmesi, kendisinden sonra veliaht tayin etmemesi ve kendisinden sonraki halifenin sura ile belirlenmesi, insanlarin mallarina, canlarina ve ailelerine eman vermesi (dokunmamasi), Hasan b Ali’ye gizli veya açik hiç bir entrikada bulunmamasi ve dostlarindan hiç birine hiç bir sey yapmayacagi sartiyla ona hilafeti teslim edecegine dair yapilan anlasmadir Buna Abdullah b el-Hâris ve Amr b Seleme sahittir”[8]

Yukarida adini zikrettigimiz yazara göre; Hz Hasan tarafindan yazilan bu mektup Muaviye’ye ulasinca, tüm sartlari kabul ettigini bildirmis, bunun üzerine bu iki sahis Kûfe’de bir araya gelmisler ve Hz Hasan ona H 41 yilinin Rebiulahir ayinda biat etmistir[9] Belâzûrî konuya dair yukarida zikredilen bu iki mektup disinda ilave hiçbir bilgi aktarmamaktadir

Ibn Miskeveyh ve Kalkasandî ise, Hz Hasan’in Muaviye’ye su üç sarti ileri sürdügünü belirtmektedirler:

1Irak Beytu’l-Malinda bulunan paranin kendisine verilmesi

2Derâbcird’in haracinin kendisine verilmesi

3Ali’ye lanet edilmemesi[10]

Ibn Miskeveyh bunlari söyledikten sonra Basralilarin Derâbcird’in kendilerine ait oldugunu söyleyerek, buranin haracini Hz Hasan’a vermediklerini de ilave etmektedir[11] Belâzûrî de bunu dogrulamaktadir Ona göre Muaviye’nin emri üzerine Abdullah b Âmir Basralilari organize etmis ve söz konusu iki yerlesim biriminde bulunan Hasan’in görevlilerini oradan çikartmistir[12]

Ibn A’sem ve Nuveyrî ise Hz Hasan’in, Muaviye’den sonra hilafetin kendisine birakilmasini sart kostugunu aktarmaktadirlar[13] Ibn A’sem disindaki Siîlere gelince; Sia’nin en muteber hadis bilginlerinden biri olarak kabul edilen Kesî, Hz Hasan’in sart olarak sadece Hz Ali taraftarlarina iyi davranilmasi, onlarin geçmiste yaptiklarindan dolayi cezalandirilmamalarini ileri sürdügünü aktarmaktadir[14] Meclisî ise Hz Hasan’in Derâbcird’in haracini istedigini kabul etmekle beraber bu istegin Cemel ve Siffin’de yakinlarini kaybeden ailelere yardim amaçli oldugunu söylemektedir Ancak bunun neden Hz Ali tarafindan, Derâbcird kendisine bagli iken, yapilmadigini ise izah edememektedir[15] Meclisî daha sonra Hz Hasan’in sart olarak “Muaviye’nin Kur’an ve sünnete uymasi, hilafeti kendisinden sonra suraya birakmasi, Ali’ye sövülmemesi, her yil kendisine 50000 dirhem verilmesi ve herkese hakkettigi atâlarin ödenmesini sart kostugunu” iddia etmektedir [16] Yine Siî temayüllü olarak taninan Dineverî daha farkli sartlarin bulundugunu belirtmektedir Ona göre yukaridakilerden farkli olarak Hz Hasan su sartlari ileri sürmüstür “Iraklilardan hiç birine hile yapilmayacak, siyah beyaz herkese eman verilecek, Ahvaz’in yillik haraci her yil kendisine verilecek, her yil kardesi Hüseyin’e 200000 dirhem verilecek, Hasimogullari atâ ve namazda Ümeyyeogullarina öncelenecektir”[17]

Yine Siî müelliflerden Isfehanî ise antlasma sartlarini çok farkli tespit etmektedir Ona göre Hz Hasan, Muaviye’den sonra hilafetin kendisine birakilmasini, Kûfe Beytu’l-Malinda bulunan her seyin kendisine verilmesini, adi belirlenen bir yerin haracinin kendisine birakilmasini ve buranin haracinin her yil ona gönderilmesini, Hz Hasan’a danisilmadan hiçbir seye karar verilmemesini sart kosmustur ki[18] bizce bunlar abartili iddialardir Zira hem halifeye biat etmek hem de bir anlamda da onu kendine bagimli kilmak anlamina gelen bu sartlar pek de tutarli görünmemektedir Siî müelliflerden Müstevfi el-Kazvinî ise Sia’nin, Imamlarin imametlerini gizlemelerinin nedeni olarak sürekli aktarmakta oldugu “can emniyeti teorisine” basvurmaktadir O, “Hz Hasan, Muhtar b Ebî Ubeyd es-Sekafi tarafindan yakalanip Muaviye’ye teslim edilecegini anlayinca, onunla baris yapmanin daha makul oldugu sonucuna vardi ve kendisi ile anlasti” demektedir[19]

Kanaatimizce antlasmanin büyük bir ihtimalle Ehl-i Sünnet ve Sia’nin ortak olarak aktardiklari kismi dogru, aykirilik arzeden yanlari tarafli ve yanlistir Farklilik ve birbiriyle çeliskiler arzeden kisimlar tarihi süreç içerisinde kurgulanmis ve daha erken bir döneme yerlestirilmistir

Ehl-i Sünnet ve Sia’nin ittifak ettigi sartlar ise sunlardir:

1Hz Hasan, ailesi ve taraftarlarina eman verilecektir

2Hasan’a hayatini idame ettirecek bir gelir saglanacaktir

Bunun disindaki sartlari dikkatle tahlil ettigimizde dönemin kosullarina pek de uygunluk göstermediklerini de anlariz Simdi farklilik arzeden bu sartlari gözden geçirelim Belâzûrî’nin aktardigi her iki mektupta sart olarak Muaviye’den sonra hilafetin ne olacaginin gündeme geldigi aktarilmaktadir Birinci mektuba göre Muaviye hilafeti kendisinden sonra Hasan’a birakmakta, ikinci mektuba göre ise veliaht tayin etmeyecegi ve kendisinden sonra hilafeti sûrâya birakacagi sarti kabullenmektedir Belâzûrî’deki bu bilgilere yakin rivayetler Nuveyrî tarafindan da aktarilmaktadir[20] Antlasma esnasinda böyle bir sartin gündeme gelmis oldugunu dogrulayan farkli bilgilere sahip degiliz Aksine kaynaklar Muaviye’nin hicri ellilere kadar hilafetin kendinden sonraki durumunu hiç düsünmedigini, bu dönemde Mugire b Su’be’nin telkinleri ile oglu Yezid’i veliahd tayin etmeye karar verdigini aktarmaktadirlar[21] Yine Muaviye’nin oglu Yezid’i veliaht tayin ettigi zaman Islam aleminde aylarca süren tartismalarin meydana geldigi de aktarilmaktadir Bu tartismalar esnasinda Muaviye’ye yöneltilen suçlama ise hilafeti saltanata dönüstürme istegidir[22] Bazi rivayetler Hz Hasan ile Sa’d b Ebî Vakkas’in, hilafeti Yezid’e birakmak isteyen Muaviye tarafindan, ona rakip olabilecekleri gerekçesi ile zehirletilerek öldürüldügünü belirtilmektedir Ancak hiçbir rivayet Hz Hasan’in Muaviye’ye benim hakkimi ogluna veremezsin dedigini aktarmamaktadir Aksine kimi rivayetlere göre; Kûfeli Süleyman b Surad ve diger bazi kimseler Hz Hasan’i antlasma metnine böyle bir sart yazdirmadigi hususunda suçlamislardir[23] Bütün bunlar, bize göre, Hz Hasan ile Muaviye’nin baris görüsmeleri esnasinda hilafetin Muaviye’den sonrasini müzakere etmediklerini açik bir sekilde ortaya koymaktadir

Dahasi Hz Hasan’in zihninde Muaviye’nin kendisinden sonra oglu Yezid’i veliaht birakacagina dair herhangi bir kuskunun olduguna dair en ufak bir bilgi kirintisina rastlanmamaktadir Aksine gerek Islam öncesi kabile reislerinin seçiminde gerekse ilk halifelerin hilafete gelislerinde böyle bir sistem uygulanmadigi için Hz Hasan’in Muaviye’den süphelenerek böyle bir sart koydurmasi da pek makul degildir

Isfehanî’nin aktardigi “Hz Hasan’in Muaviye’nin yaptigi her seyi önce kendisine danismasini istemesi” sarti ise gerçege hiç uymamaktadir Çünkü bu cümle Hz Hasan’in Muaviye’nin üstünde bir konum kazanmasi, en azindan kendisinden görev bekledigi anlamina gelmektedir Oysaki Hz Hasan böyle bir beklentinin içinde olmadigi gibi Muaviye tarafindan kendisine önerilen görevleri siddetle reddetmis,[24] Medine’ye dönerek hayatinin geri kalan kismini son derece sade bir sekilde geçirmistir [25] Muaviye’nin politikalarindan memnun olmayanlar onu sürekli isyana tesvik ettilerse de Hz Hasan hiçbir zaman bu oyuna gelmedi, Muaviye’ye biat ettigini, o yasadigi sürece biatini bozup, ona ihanet etmeyecegini söyleyerek, bu tür insanlarin beklentilerini bosa çikardi[26]

Sonuç olarak Kûfelilerin biatini aldiktan sonra halife olarak tarih sahnesindeki yerini alan Hz Hasan, Hilafete geldikten sonra Muaviye ile mücadele etmek için harekete geçmis, ancak ordusu tarafindan yalniz birakildigi için onunla anlasmak zorunda kalmis ve hilafeti kendisine devretmistir Hilafeti devrettikten sonra Medine’ye yerlesmis, siyasî hadiselerin hiç birinin içerisinde yer almamistir Onun bu tarihsel tutumu sonraki kusaklar tarafindan yeniden kurgulanmis, degisik boyutlariyla veya tek tarafli yaklasimlarla ele alinarak kullanilmaya çalisilmistir


[1] Belâzûrî, Ensâb, III, 286; Taberî, VI, 74; Isfehanî, Mekâtil, 74; Nuveyrî, XX, 227; Yakubî, ise Abdullah b Âmir’in yaninda Mugire b Su’be ile Abdurrhman b Ümmi’l-Hakem’in de bulundugunu söylemektedir Bkz Tarih, II, 214

[2] Belâzûrî, Ensâb, III, 286

[3] Fars bölgesinin önemli kentlerinden biri olan Fesa, Ibnu’l-Belhî’ye göre Isfehan’in birkaç kati büyüklükte idi Fesa kenti ve çevresinde zengin su kaynaklari bulundugu için bol miktarda tarim yapilmaktaydi Havasinin uygun olmasi nedeniyle sicak bölgelerde yetisen meyvelerin yani sira soguk bölgelerde yetisen meyvelerin de yetistirildigi kaydedilmektedir Ibnu’l-Belhî her bahçede ceviz, narinciye, üzüm, incir gibi farkli iklimlerde yetisen meyveleri görmenin mümkün oldugunu belirtmektedir [Genis bilgi için bkzAhmed b Ali b Ahmed b Ali Ibnu’l-Belhî, Kitabu Farsnâme, (nsrGLStrange-RANicholson), Londra 1921, 129-130] Himyerî ise Fesa’yi Siraz kenti ile karsilastirmakta ve Fesa’nin Siraz’in büyüklügünde bir kent oldugunu, ancak havasinin Siraz’in havasindan daha güzel, pazarlarinin da daha canli oldugunu söylemektedir Ona göre Fesa’nin ekonomisi büyük ölçüde tarima dayanmaktaydi Burada yas sebze ve meyve, hububat, tuz, ceviz, ayva, turunç, iyi cins seker kamisi üretilmekteydi [Bkz Muhammed b Abdulmün’im el-Himyerî, Revdu’l-Mi’târ fi Haberi’l-Aktâr, (thkIhsan Abbas), Beyrut 1980, 442] Makdisî, Fesa’da Islam aleminin hemen hemen her yerine ihraç edilen ince ipek elbiselerin yani sira sergi ve havlu çesitleri ve degerli mendillerin üretildigini söylemektedir Bkz Ibnu’l-Besârî el-Makdisî, Ahsenu’t-Tekâsim fi Ma’rifeti’l-Ekâlim, (thk Muhammed Mahzûm), Beyrut 1987, 337

[4] Fars bölgesinin önemli yerlesim birimlerinden biri olan Derâbcird, genis tarimsal sahasinin yaninda, bol maden yataklarina da sahip idi[Bkz Yakut, II, 446] Bu durum söz konusu yerlesim biriminden Emevîler döneminde büyük miktarda haraç gelirinin elde edildigini göstermektedir

[5] Belâzûrî, Ensâb, III, 286 Nuveyrî, mektubu bu kadar teferuatli vermemesine ragmen 5000000 dirhemi bulan Kûfe Beytu’l-Mal’indaki parayi, Fars bölgesindeki Derâbcird’in haracini ve bulundugu yerde Hz Ali’ye sövülmemesini sart olarak kostugunu aktarmaktadir Bkz XX, 227

[6] Belâzûrî, Ensâb, III, 286 Meclisî ise bu mektubun Cündep b Abdullah el-Ezdî tarafindan Muaviye’ye götürüldügünü söylemektedir Bkz Meclisî, 44, 39

[7] Belâzûrî, Ensâb, III, 286; Nuveyrî, XX, 227

[8] Belâzûrî, Ensâb, III, 286

[9] Belâzûrî, Ensâb, III, 287

[10] Ibn Miskeveyh, I, 386-387; Kalkasandî, Measiru’l-Inâfe, 108; Hamdullah b Ebî Bekir b Muhammed b Nasr b Mustafa el-Kazvinî, el-Müstevfi, Tarih-i Güzide, (nsr Abdulhüseyin Nevâî), Tahran 1339, 199

[11] Ibn Miskeveyh, I, 388

[12] Bkz Belâzûrî, III, 290

[13] Bkz Ibn A’sem, III/IV, 292; Nuveyrî, XX, 229

[14] Bkz Kesî, I, 285

[15] Bkz Meclisî, 44/3

[16] Meclisî, 44/56

[17] Dineverî, 218

[18] Isfehanî, 58

[19] Bkz el-Müstevfi, Tarih, 199

[20] Büyük bir ihtimalle bu bilgiler Belâzûrî’den alinmistir Çünkü Belâzûrî’nin, Nuveyrî’nin en önemli kaynaklarindan biri oldugu bilinmektedir

[21] Ibnu’l-Esîr, h 56 yili hadiselerini anlatirken bu yilda Muaviye’nin Yezid’i veliaht tayin ettigini söyledikten sonra bunu hazirlayan nedenlere deginmekte ve Muaviye’nin oglu Yezid’i veiahd tayin etmeyi hicri ellilerden önce düsündügünü vurgulamaktadir Ona göre; Mugire b Su’be, Kûfe valiliginden azledilecegini anlayinca Sam’a gitmis, Muaviye’ye kendisinden sonra oglu Yezid’i halife tayin etmesini önermis idi Muaviye “bunu basarabilir miyiz?” diye sorunca da Kûfe’yi kendisine birakmasini, buranin biatini alacagini söylemistir Böylece Kûfe emirligini kurtarmis olan Mugire, sehre geldikten sonra Yezid lehine biat almistir Bu konuda ciddi bir tepki ile de karsilasmamistir Ibnu’l-Esîr, III, 504

[22] Nitekim Mervan b el-Hakem, Medine Mescidi’nde Muaviye’nin kendisinden sonra veliahd olarak oglu Yezid’i tayin ettigini bildirince; Hz Ebûbekir’in oglu Abdurrahman, Mervan’a ümmetin hayrini düsürmek için böye bir ise kalkismadiklarini, aksine Bizans yönetimini örnek aldiklarini, yönetimi babadan ogula geçirmek istediklerini söyler Orada bulunan Hz Hüseyin, Hz Aise, Abdullah b Ömer ve Abdullah b Zübeyr de ayni gerekçelerle biat etmeyi reddederler Bkz Ibnu’l-Esîr, III, 507

[23] Bkz Belâzûrî, III, 291

[24] Hz Hasan hilafeti Muaviye’ye teslim ettikten sonra Medine’ye gitmek için yola çiktiginda, yeni halife kendisine haber göndererek onu Haricîler ile savasa göndermek istemis, ancak Hz Hasan Muaviye’nin bu istegine karsi çikmistir Genis bilgi için bkz Belâzûrî, Ensâb, III, 289; Ibnu’l-Esîr, el-Kâmil, III, 417; Nuveyrî, XX, 273

[25]Taberî, VI, 80; Kalkasandî, Subhu’l-A’sa, III, 266; Ibnu’l-Esîr, el-Kâmil, III, 415; Nuveyrî, XX, 232 Hz Hasan, Medine’ye döndükten sonra buradan hiç ayrilmadi, hiçbir siyasi hadisenin içerisinde de yer almadi [Kalkasandî, Meâsiru’l-Inâfe, 109] Medine’de vefat eden Hz Hasan, Abbas b Abdulmuttalib’in kabrinin yaninda Baki mezarligina defnedildi Hz Hasan’in vefat nedeni ise tartisilmaktadir Rivayetler esi Ca’de bnt el-Es’as tarafindan zehirlendigini belirtmektedir [Kalkasandî, Meâsiru’l-Inâfe, 107] Bu iddiaya sahip olan rivayetlerin büyük bir kismi Muaviye b Ebî Süfyan’in bu hadisede dahli oldugu yönünde kanaat serdederler Bkz Müstevfi, 200

[26] bkzIbn Kuteybe, el-Imame, I, 164

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.