Cilalı Taş Çağı... |
07-17-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Cilalı Taş Çağı...Büyücü ve Rahip Olarak Sanatçı (Cilalı Taş Çağı) Meslek Olarak Evde Yürütülen Zanaat Olarak Sanat Arnold Hauser Yontma Taş Çağı hayvan betimlemelerinin yaratıcıları, büyük bir olasılıkla “meslekten avcıydılar -onların hayvanları çokiyi tanımalarından bu sonuca kesin gözüyle bakabiliriz Buyaratıcıların, ister “sanatçı”, isterse başka bir şey sayılsınlar,yiyecek sağlamanın yüklediği görevlerden tümüyle uzak bulunmaları olasıdeğildir Ancak belirli işaretler, bir meslek ayrımlaşmasının belki-yalnızca bu alana özgü olmak la birlikte- o çağda gerçekleşmişolduğunu her türlü kuşkudan uzak ortaya koymaktadır Eğer hayvanlarınbetimlenmesi, var saydığımız gibi, gerçekten büyüsel amaçlar güttüyse,o zaman bu tür yapıtları üretebilecek kişilerin aynı zamanda büyüyeteneğine sahip sayıldıkları ve büyücü olarak saygı gördüklerikuşkusuzdur; buna bağlı olarak da, bu kişilere belli bir ayrıcalık,yiyecek arama görevlerinden de bağışıklık tanındığı kesindir AyrıcaYontma Taş Çağı resimlerinin gelişmiş uygulanımı da bu yapıtlarınamatörlerin değil, yaşamlarının önemli bir bölümünü sanatlarınıöğrenmek ve uygulamakla geçirmiş, eğitim görmüş uzmanların elindençıktığını kanıtlamaktadır; bu uzmanlar başlı başına bir meslek koluoluşturmuşlardı Dahası, öteki anıtların yanında bulunan çok sayıdaki“kaba çizimler”, “taslaklar” ve düzeltilmiş “öğrenci resimlerinden,okulları, ustaları, yöresel akımları ve gelenekleri bulunan, sankiuzmanlaşmış bir sanat yaşamının varlığını çıkarmak olasıdır Buna göre,sanatçı-büyücü, uzmanlaşmanın ve işbölümünün ilk temsilcisi olarakgörünmektedir O, bilinen büyücünün yanında, ayrımlaşmamış yığıniçersinde ilk sivrilen kişi niteliğiyle ortaya çıkar ve özelyeteneklerin taşıyıcısı olarak asıl rahip sınıfının öncüsü- dür Bukişi, olağanüstü yeteneklerin ve bilgilerin yara sıra, bir büyüleyimin(karizma) taşıyıcısı olduğu savını da ileri sürecek ve her türlü günlükçalışmadan kaçınacaktır Bununla birlikte, bir sınıfın doğrudan yiyecekarama görevinden bir ölçüde de olsa uzak tutulması, ilerlemiş birortamın varlığını gösterir; bu durum toplumun ar tık boş zamanların birlüks sayılabilecek varlığına katlanabildiğini de ortaya koyar Henüztümüyle yaşamı, sürdürme çabasından bağımlı ilişkiler açısından,zenginliğin sanatsal üreticiliği öğretisi kesinlikle geçerlidir;gelişmenin bu evresinde sanat ya pıtlarının varlığı gerçekten, yaşamısürdürme araçlarından bir fazlalığın ve doğrudan yiyeceksıkıntılarından görece bir özgür oluşun belirtisidir Ancak bu, dahagelişmiş koşullara çekincesiz uygulanamaz Çünkü ressam ve yontucularınvaroluş olasılıklarının, her zaman toplumun bu “üretici olmayan”uzmanlarla paylaşmaya hazır olduğu bir bolluğun varlığını kanıtladığıdoğruysa da, bu ilke hiçbir zaman, sanatın yükselme dönemleriniekonomik gelişme dönemleriyle eşzamanlı tutan ilkel bir toplumbiliminiçerdiği anlamda uygulanamaz Dinsel sanat ve dinsel-olmayan ayrımıylabirlikte, Cilalı Taş Çağı’ndaki sanat çalışmaları büyük bir olasılıklaayrı ellere geçmiştir Bu dönemde, başka deyişle Canlıcılık Çağında-eğer insanbilimin araştırmalarından tarih öncesine ilişkin sonuçlarçıkarmak olasıysa- ağır basan sanat niteliğini kazanan gömüt sanatının,put yontularının ve tapınma danslarının, yalnızca erkeklerin, özelliklebüyücülerin ve rahiplerin eline geçmiş olması büyük bir olasılıktır,Buna karşılık uygulamalı sanatlar düzeyine indirgenmiş ve saltsüsleyici görevler yüklenmiş olan dinsel-olmayan sanat, büyük birolasılıkla, tümüyle kadınların elindeydi ve ev endüstrisinin birbölümünü oluşturuyordu Hörnes, Cilalı Taş Çağı sanatınıngeometrik özyapısıyla kadının yaradılışı arasında bağlam kurar‘Geometrik biçem her şeyden önce kadınlara özgü bir biçemdir, kadınsıbir özyapı taşır ve aynı zamanda evcilleştirmenin ve yetiştirmeninkendine özgü belirtilerini sergiler” Gözlemin kendisi doğru olabilir:ancak açıklaması bir ikircillikten temellenmektedir Hörnes bir başkayerde de şöyle der: “Geometrik süsleme kadının eve dönük,titiz-düzenliliği sever ve bunun yanı sıra boş inanlı-özgeci özyapısınaerkeğinkinden daha uygun düşer Bu özyapı, salt estetik açıdanbakıldığında kılı kırk yaran, yayan, geliştirdiği tüm görkeme vealacalılığa karşın yine de belirli sınırlar içersinde kalan, ama bukısıtlılığı içinde sağlıklı beceri içeren, çalışkanlık ve görünüştekisüslülükle göze çarpan bir sanat biçimidir, kadının sanattakianlatımıdır” Eğer bu eğretilemeci biçimde bir anlatıma gidilmekistenirse, geometrik biçem ile erkeğin katılığı, sıkıdüzenlieğiticiliği, çileci ve buyurgan özyapısı arasında da bir bağlantıkurulabilir Sanatın bir ölçüde ev endüstrisi ve evde kadın işgücünedayanan üretim içersinde erimesi, başka deyişle sanat çalışmalarınınöteki çalışmalarla birleşmesi, işbölümü ve meslek ayrımlaşmasıaçısından bir gerilemedir İşlevler arasında bir bölünme artık meslekkolları arasında değil, yalnızca erkek ve kadın arasındagerçekleşmektedir Bu durumda tarıma dayalı uygarlıklar, genel olarakuzmanlaşmayı destekleseler bile, meslek olarak sanatçılığa geçiciolarak son verirler Yalnızca kadının uğraştığı sanat dalları değil,erkeğin üzerinde kalan sanatlar da bir yan uğraş niteliğiylesürdürüldüğünden, sözü edilen değişim çok daha köklüdür Gerçi buevrede henüz zanaat uğraşının tümü -belki silah yapma sanatınındışında- bu tür bir “yan uğraştır”; ama bir noktanın unutulmamasıgerekir: Öteki zanaat uğraşlarının tersine, sanatsal çalışmanın ardındakendine özgü bir gelişim süreci vardır ve bu çalışma ancak şimdi az çoközenci bir boş zamanlan değerlendirme uğraşına dönüşür Bağımsızsanatçılığın, biçimlerin yalınlaştırılmasının ve şemalaştırılmasınınbir nedeni mi, yoksa bir sonucu mu olduğunu söylemek güçtür Geometrikbiçem, yalın ve geleneksel örgeleriyle (motifleriyle) hiç kuşkusuzdoğalcı biçem kadar özel yetenek ve köklü hazırlık gerektirmez; bubiçemin olası kıldığı özencilik ise biçimlerin kabalaştırılması büyükkatkıda bulunur Tarım ve hayvancılık insana bol zaman bırakırTarımsal çalışma ancak belirli mevsimlerde yapılabilir Kış uzundur veönemli bir çalışmayı gerektirmez Cilalı Taş Çağı sanatı bir ‘köylüsanatı” özyapısındadır; bunun nedeni yalnızca bu sanatın, nesnel vedireniş eğilimindeki biçimleriyle, köylü sınıfının gelenekçi ve tutucuyapısına uygun düşmesi değil, aynı zamanda bu boş zamanın bir ürünüolmasıdır Ancak bu sanat, kesinlikle bugünün köylü sanatı gibi bir“halk sanatı” değildir Durum en azından köylü toplamlarınınsınıflaşması gerçekleşmediği sürece böyledir Çünkü, daha önce debelirtildiği gibi, “halk sanatı”, ancak “egemen sınıfın sanatının birkarşıtı” olarak anlam taşır; buna karşılık “egemen ve ezilen sınıflar,yüksek, güç beğenen ve aşağı alçakgönüllü sınıflar” biçimindebölünmemiş olan bir halk yığınının sanatı, “halk sanatı” olaraknitelendirilemez; çünkü ortada bundan başka sanat yoktur CilalıTaş Çağının köylü sanatı, yukarıdaki ayrımlaşma tamamlandıktan sonra,artık “halk sanatı” değildir; çünkü o zaman yoğrumlu sanatlarınyapıtları yalnızca varlıklı üst sınıfındır ve bu sınıfça, başkadeyişle, çoğu kez bu sınıfın kadınlarınca yaratılır Penelopehizmetçileriyle birlikte dokuma tezgâh başında otururken, bir ölçüdehenüz zengin bir köylü kadınıdır ve Cilalı Taş Çağı kadın sanatınınmirasçısıdır Daha sonra aşağı görülen el emeği çalışma burada, enazından kadınlarca evde yapılan iş niteliğini taşıdığı ölçüde, henüzonur vericidir Tarihöncesi çağın sanatsal anıtları, sanatıntoplumbilimi açısından özel bir önem taşır Bunun nedeni, yalnızca buanıtların toplumsal koşullardan daha ileri ölçüde bağımlı olmasıdeğildir; bu anıtlar toplumsal varlık ile sanatsal biçimler arasındakibağıntıları, daha sonraki çağların sanat ürünlerinden çok daha açıkbiçimde sergiler Tüm sanat tarihinde bir biçem değişikliğiyle,ekonomik ve toplumsal koşulların eşzamanlı değişimi arasındakibağıntıyı, Erken Taş Çağı’ndan Geç Taş Çağına geçiş kadar belirgingösteren bir örnek daha yoktur Tarih öncesi kültürler, toplumsalvarlık koşullarına dayanan kaynaklarının belirtilerini daha sonrakikültürlerden çok daha açık biçimde ortaya koyarlar; sözü edilen sonrakikültürler de, geçmişten birlikte getirilen ve bir ölçüde artık donupkalmış biçimler, yeni ve henüz canlılığını koruyan biçimlerle çoğu kezbirbirinden ayrılması olanaksız bir konumda karışmıştır Sanatınıaraştırdığımız evre ne denli gelişmişse, bağıntıların örgüsü de o denlikarmaşık ve bu bağıntıların dayandığı toplumsal temel o denli siliktirBir sanat türünün, bir biçemin, bir cinsin yaşı ne denli ileriyse,gelişmenin kendine özgü, içkin, dışardan “etkilenmeyen” yasalara göregerçekleştiği yollar da o denli uzundur; bu özerk gelişme evreleri nedenli uzun olursa, o sırada söz konusu biçim bütününün tek teköğelerini toplumbilimsel açıdan yorumlamak da o denli güçleşir CilalıTaş Çağı’nı izleyen ve köylü kültürlerinin daha devimsel, endüstri vetecime dayanan kent kültürlerine dönüştüğü çağ, çok karışık biryapıdadır; bu yüzden belli olayların toplumbilimsel yorumu artık çokdoyurucu sonuçlar vermez Geometrik süslemeci sanat bu noktadasarsılmaz biçimde kökleşmiştir; bu sanat, belli bir toplumsal nedengösterilemeksizin, uzun süre geçerliliğini korur Tarih öncesindeolduğu gibi, henüz her şeyin yaşama dolaysız bağlı bulunduğu,özerkleşmiş biçimlerden, eski ile yeni, aktarılmış ve yeni yaratılmışarasındaki ilke ayırımlarından söz edilemeyeceği yer de, kültürolgularının toplumbilimsel açıdan temellendirilmesi henüz kolaydır vesınırları belli olacak biçimde gerçekleştirilebilir niteliktedir Türkçesi : Ahmet Cemal, Argos- Şubat 1992 |
|