Prof. Dr. Sinsi
|
Sivilceler Ve Lavanta Kürü
Sivilceler ve Lavanta Kürü
Değerli okuyucu, bayanların kullandıkları pek çok pahalı kremlerin temelinde ciltteki sorunları gizlemek ve örtmek yatar Halbuki, ciltlerindeki lekeleri ve sivilceleri uygulayacakları lavanta kürü ile hiçte saklamaya veya örtmeye ihtiyaçları kalmayacaktır Çünkü, lavanta kürü kısa zamanda bu sıkıntılarına çare olacaktır Kürün uygulama süresi içerisinde her geçen gün ciltlerinin daha sağlıklı görünmeye başladığını, cilt renginin açıldığını ve sivilcelerin giderek yok olmaya başladığını hayretle gözleyebileceklerdir Kullandıkları bazı kremler her ne kadar nemlendirici özelliğe sahip ise de, ek olarak içerdikleri parafin ve vazelin cildin havayla temasını kesmektedir Havayla teması kesilen cilt, ancak akşam yatağa giderken temizlendiğinden, ortalama sekiz saatlik bir uyku esnasında havayla temas edebilmekte ve kendisini toparlamaya çalışmaktadır Şüphesiz ki, bu yeterli değildir Çünkü, akşam yatağa gitmeden önce yapılan uygulama ile, gün boyu taşınmış olan krem ve fonlar uzaklaştırıldığında, cildin ihtiyacı olan doğal gün ışığı olmadığı için cilt kendisini rejenere edememektedir (yenileyememektedir) Sabah kalkıldığında tekrar sürülen kremler, dolgular ve fonlar cildin tekrar doğal ışıkla temasını kesmektedir Burada belirtmeden geçemeyeceğim bir noktada şudur Kullanılmakta olan bir çok krem doğal olmayan ve tabiat ananın tanımadığı (tabiat ananın kendi üretmediği) değişik kimyasal maddeler içermektedir
Gün ışığı bu kimyasal maddeler ile reaksiyona girerek cildinizin üzerinde oluşmuş olan lekelerin hem daha kalıcı olmasına hem de kontürlerinin daha belirgin olarak ortaya çıkmasına neden olabilmektedir Bununla da kalmayarak yer yer yeni lekelerin de ortaya çıkmasına neden olmaktadır Belli bir müddet sonra kremsiz, dolgusuz ve fonsuz olarak dışarı çıkmak istemeyeceğinizi anlarsınız Lavanta kürü size doğal cilt güzelliğinizi geri kazandıracaktır Dalga dalga lekelerinizin kaybolmaya başladığını ve var ise sivilcelerinizin de yok olmaya başladığını hayretle göreceksiniz Cilt renginizin açıldığını ve mükemmel bir canlılık kazandığını hayretle gözleyebileceksiniz Yaşınız ne kadar genç ise lavanta kürünün etkisini o kadar çabuk farkedersiniz Eğer, yaşınız orta yaşı geçmiş ise bu farkı, kürü uygulamaya başladıktan en geç onbeş gün sonra belirgin bir şekilde gözleme imkanı bulabilirsiniz Yaşınız kaç olursa olsun, cildinizin sivilcelerden ve lekelerden arındırılmış olarak doğal güzelliğini görmek ve de korumak istiyorsanız, lavanta kürü mükemmel bir çaredir Lavanta kürünü uyguladıktan sonra doğal güzelliğiniz ile hiçbir krem ve fon kullanma ihtiyacı duymayacaksınız Bazı sanatçıların kremsiz ve fonsuz olarak kameralara yakalandıklarında ilk dikkatinizi çeken onların nasıl solgun ve lekeli bir cilde sahip olduklarıdır Ancak lavanta-maydanoz kürünün nasıl bir mucizevi etkisi olduğunu bir bilseler…
Lavanta kürünün başarı oranını çok daha fazla yükseltmek ve daha hızlı bir biçimde sonuca ulaşabilmek için beslenme şeklinize dikkat ederek bazı takviye uygulamalar da yapabilirsiniz İşte bunlardan bazıları; hergün öğle yemeklerinden yarım saat önce hiç bir şey ilave etmeden tüketeceğiniz bir porsiyon preslenmiş çilek lapası, karaciğer yetmezliğine karşı önemli bir takviye oluşturur Preslenmiş çilek lapası, çileklerin çatalla veya kaşıkla iyice ezilerek hazırlanmasıdır Ezme işlemi tamamlandıktan sonra fazla bekletmeden tüketilmesi gerekir Tüketeceğiniz çileklerin hormonsuz olmasına özen gösteriniz Genel olarak, karaciğer metabolizmasının sağlıklı ve düzenli çalışmasında enginarın katkısı da yabana atılamayacak kadar büyüktür Haftada iki-üç defa bir porsiyon, az suda haşlanmış (dilimlenmiş olarak) enginar tüketmenin bu konuda çok yararı vardır Tuzlamayınız ve porsiyon başına bir çorba kaşığından fazla sıvı yağ kullanmayınız Var ise, artakalan haşlama suyunu içiniz Taze kayısının karaciğerin dostu olduğunu unutmayınız Buradan, lavanta kürünün başarılı olabilmesi için mutlaka yukarıda bahsetmiş olduğum beslenme şekline uyma zorunluluğu yoktur Ancak bu beslenme şekli ile karaciğerin yükü hafiflemekte ve karaciğer daha rahat çalışmaktadır
Değerli okuyucu, karaciğer yetmezliği, kronik karaciğer enfeksiyonu, hepatit-B veya hepatit-C şikâyeti olanların beslenmelerinde, aflatoksin içeren besinlerden de mutlaka uzak durmaları gerekir Nedir, aflatoksin? Aflatoksin, Aspergillus flavus adı verilen bir mantarın salgıladığı zehirdir (toksin) Örneğin, ekmeğin üzerinde oluşan yeşilimsi küf, aflatoksine verilebilecek en güzel örnektir Nemli veya uygun olmayan koşullarda ve ortamlarda depolanmış buğdayın, fıstığın, biberin veya fındığın üzerinde oluşabilen mantarın salgıladığı küf, aflatoksine örnektir Bir başka örnek, uygun olmayan şartlarda ve ortamlarda saklanan elmanın üzerinde de küf olarak adlandırabileceğimiz mantar oluşabilmekte ve patulin adı verilen zehiri (toksini) salgılamaktadır
Aflatoksin ve patulin karaciğer kanserinin oluşumunda etkin rol oynayan maddelerdir Ekmeğin üzerinde oluşmuş küf (mantar) var ise, ekmeğin tamamının hiç bir şeklide tüketilmemesi gerekir Çünkü, ekmeğin yüzeyinde oluşmuş olan mantarın kökleri, gözle tesbit edilemeyecek kadar küçük bir şekilde ekmeğin içine doğru yayılmıştır Küflü bölgeyi bıçakla kesip atmak çözüm değildir Aynı şekilde üzerinde mantar oluşmuş tüm sebze veya meyve çeşitlerini hiç bir şeklide kullanmayınız Unutmayınızki, bir besini pişirmekle de içerdiği aflatoksini yok etmek mümkün değildir Kısaca, aflatoksin pişirilme veya haşlama esnasında yok olmaz Küflü ekmeklerinizi hayvanlara da kesinlikle vermeyiniz Küf (mantar) içeren bir ekmeği sütünden istifade ettiğiniz bir hayvana verirseniz, hem hayvanın sağlığını olumsuz etkilersiniz, hem de sütünü içtiğiniz taktirde de aflatoksin size geri dönmüş olur Küf içeren ekmeği, en doğrusu toprağa gömmektir Sonuç olarak, üzerinde mantar oluşmuş besinlerin (tahıl, sebze, meyve, ekmek gibi) hiç bir şekilde tüketilmemesi gerekir Özellikle, karaciğer metabolizması sağlıklı çalışmayanların sebze, meyve ve tahıl tüketimlerinde tazeliğe önem vermelerini öneririm Besicilik yapanların, büyükbaş hayvanlara verdikleri yemleri mantar oluşumuna fırsat vermeyecek bir şekilde uygun şartlarda korumaları gerekir Doksanlı yılların ortalarında Avrupa’ya ihraç edilen kırmızı pul biberimizde aflatoksin bulunduğundan dolayı uzun müddet bu biberimizin ihracatı yapılamamış idi Çünkü, toplanan kırmızı biberler uygun olmayan depolama koşullarında bekletilirken üzerinde oluşan mantar, aflatoksin salgılamıştı
Aflatoksinin varlığı ilk defa 1960 yılında ortaya konmuştur İngiltere’de, 1960 yılında bir defada ani olarak yüzbinin üzerinde tavuk ölmüştür Yapılan araştırma ve soruşturmalar, İngiltere’nin o yıl Brezilya’dan tavuk yemi olarak ithal ettiği fındık ununun aflatoksin içerdiğini ortaya çıkarmıştı Bu felaketin sonucunda da aflatoksin adı verilen zehir, ilk defa o yıllarda ortaya konmuş oldu
Karaciğer yetmezliğine ve Hepatit-B virüsüne karşı önermiş olduğum lavanta kürü, hepatit-C’ ye karşı oldukça zayıf kalıyordu Bu nedenle, Hepatit-C’ yi de kapsayan yeni bir lavanta kürünün uygulama şeklini geliştirmem ve de optimize etmem gerekiyordu Aşağıda, kür 1’ de vermiş olduğum lavanta kürü hem hepatit-B’ ye, hem hepatit-C’ ye ve hem de genel karaciğer yetmezliğine karşı geliştirmiş olduğum bir kürdür Bu kürün hazırlanması ve uygulaması çok daha kolaydır Ancak, dört dakikalık demleme süresi tamamlandıktan hemen sonra fazla bekletmeden süzülmesi kesinlikle şarttır
|