Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
sivas

Sivas

Eski 07-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sivas



SİVAS
Sivas'in yazili tarihi MÖ 2000 yili baslarinda Hititlerle baslamakta olup merkez Tatlicak Köyü ile Uzuntepe Köyündeki Höyükler, Divrigi Maltepe Köyünde bulunan höyük ve Gürün Sugul vadisindeki Hititçe yazilar baslica Hitit yerlesim alanlaridir Balkanlar üzerinden Anadolu'ya gelen Frig'lerin Hititleri ortadan kaldirmalari sonucu Sivas'ta Frig egemenligine girmistir Frig yerlesimi Hitit yerlesim alanlarinin üst katlarinda görülmektedir Lidya'lilar zamanindaki meshur Kral Yolu da Sivas'tan geçmektedir Anadolu'daki Pers egemenliginden sonra kurulan sehir devletlerinin zamanla Roma Imparatorluguna baglanmasi sonucu, önemli yol kavsagi üzerinde bulunan simdiki sehir merkezinin iskan edildigi ve Sebasteia adini aldigi görülmekte veya ilin isminin Hitit Kavmi olan sibasip adindan geldigi gibi, Roma Imparatoru Aguste tarafindan sehre yunancada sehir manasina gelen "Sebasteia" adinin verildigi ve yine Selçuklular zamaninda üç degirmen anlamina gelen "Sebast" kelimesinden geldigi rivayet edilmektedir
Tarihin kaydedildigi zamandan beri önemli bir yerlesim merkezi olan Sivas, asirlar boyunca önemini korumus ve özellikle Milli Mücadele yillarinda milli mücadeleye baslangiç olmasi ona tarihin en kiymetli degerini vermistir

SAĞLIK TURİZMİ
Kangal Balıklı Çermik : Sivas a 96 km Kangal Ilçesine 13 km uzaklikta ve Kangal in kuzeydogusunda Kavak deresi vadisindedir Suyun sicakligi 36 - 37 derece C, havuzlarin toplam debisi, 130 lt/sn dir Kimyasal karakteristigi; PH 740, radyoaktivite 6 eman, toplam mineralizasyon 5909 mg/lt Fiziksel karakteristigi; kaplica suyunda en büyügü 10 cm boyunda olan binlerce küçük balik yasar Baliklar havuza girenlerin sivilce ve yara kabuklarini yemekte, deriye kaplica suyunun temasini artirmaktadir Kaplica suyu her türlü romatizma hastaliga, sinir hastaliklarina, kirik, çikik, ezik vb durumlara, deri ve böbrek hastaliklarina olumlu etki yapmaktadir Yapilan arastirmanin sonuçlarina göre Balikli Kaplica sahasi, gerek jeotermal enerji potansiyeli gerekse bu enerjinin kullanim imkanlari yönünden önemli bir alan olarak ortaya çikmaktadir Kangal Balikli Kaplicasi ülkemizin termal özelligini daha da artirmaktadir Çünkü modern tipta simdiye kadar fayda göremeyen cilt hastaligi olan insanlar (sedefli hastalar) için Kangal Balikli Kaplicasi en son ümit kaynagi olmaktadir

Tahris olmus durumdaki veya herhangi bir enfeksiyonla olusmus cilt dokusundaki yaralari, egzama, cerahatli sivilceler ve sedef hastaligi olusumlari; 2-10 cm büyüklügündeki Cyprinide (Sazangiller familyasindan), Cyprinion Macrostamus (Beni baligi) ve Garra rufa (Yagli balik) türündeki baliklar tarafindan iyilestirilmekte ve ciltteki izleri kaybolmaktadir

Kaplicada havuza giren kisilerin etrafinda ince kahverengi, gri ve bej rengindeki sazan ve kayabaligi türü baliklar dolasmaya ve ciltte hastalik belirtisi olan yerleri temizlemeye baslarlar Disleri olmayan bu baliklar, 36 - 37 derece C sicakliktaki suyun yumusatmis oldugu kabarik yara kabuklarini kopararak cilt pürüzsüz hale gelinceye kadar temizlerler Tedaviden olumlu sonuç alinabilmesi için üç hafta (21 gün) süresince günde üç defa havuza girmek ve iki saat suda kalmak gerekmektedir Ayrica, sabahlari aç karnina birkaç bardak sifali sudan içmeyi ihmal etmemek gerekir Diger taraftan yerden kaynayan su içindeki kabarcikla ve baliklarin vücut üzerine yaptigi darbelerle vücutta bir gevseme ve dinlenme görülmektedir Tedavi tamamen yan etkisiz olup, kesinlikle herhangi bir ilaç kullanilmamaktadir

Su anda kaplica bünyesinde 24 saat elektrigi, çok hatli telefonu, internet baglantisi olan iki ayri motelde toplam 300 yatak bulunmaktadir Ayrica kaplicada kamp ve karavan turizmine uygun olan 100 adet çadir yeri, kamp-karavan yeri, lokantasi, gazinosu, çocuk parki, market ve saglik kabini gibi yan üniteler vardir Çermik kirsal bir alanda olup, yesil bir vadi içerisindedir Bayanlar ve erkekler için ayri ayri girilebilen üstü açik, bir adet üstü kapali havuz, saglikli insanlarin girebilecegi yari olimpik ölçülerde yüzme havuzu, 20 adet özel banyo ile soyunma odalari mevcuttur Havuzlar günde 1000 kisiye hizmet verebilecek kapasitede olup kaplica 12 ay açiktir
Kangal Balikli Kaplica Telefonlari : (0 346) 469 11 51 - 469 11 52 - 469 11 53 - Fax: (0 346) 469 10 30 - GSM Santral : +9 0533 490 55 95
Akçağıl çermiği : Susehri Ilçesinin Akçaagil Köyü yakinlarinda, Erzincan-Tokat yolu üzerinde Kelkit Çayinin güney yakasinda yer alan bu kaplica suyunun sicak olmasi nedeniyle birçok hastaliga iyi gelmektedir Kadin ve erkekler için ayri banyolari vardir
Alaman Çermiği : Sarkisla Ilçesine bagli Alaman Köyü sinirlari içindedir Ilçe merkezine 33 km uzakliktadir Suyu oldukça kükürtlü oldugundan içilmez
Ortaköy Çermiği : Sarkisla Ilçesinin Ortabuçak Köyü sinirlari içerisindedir Büyük bir havuzu vardir 14 odali bir motel ve gazinosu bulunmaktadir Ilçeye uzakligi 30 km dir

Sıcak Çermik : Sivas-Ankara karayolu üzerinde, il merkezine 31 km uzakliktadir 50 santigrat derecenin üzerinde isiya sahip olan kaplica suyunun kimyasal karakteristigi; florür içeren kalsiyum, magnezyum-sodyum, sülfat, hidrokarbonat ve karbonat klörürlü sudur Fiziksel karakteristigi; romatizma, sinir sistemi, solunum yolu, sindirim sistemi, metabolizma bozukluklari, böbrek ve idrar yollari, kan dolasimi adale agrilari, kadin hastaliklarina iyi gelmektedir Sicak Çermikte bes ayri otelde toplam 161 oda, 249 yatak kapasitesi vardir Elektrik, telefon, Lokanta, gazino, bakkal, manav, firin ve çok sayida çadir kurulabilecek alani vardir
Soğuk Çermik : Il merkezine 20 km uzaklikta olup, suyun sicakligi 28 derece C civarindadir Kaplica suyu içildiginde mide, bagirsak ve safra kesesi hastaliklarina iyi gelmektedir Ayrica romatizma ve sinir hastaliklari tedavisinde de yararli olmaktadir Kaplica suyu içilmektedir

TARİHİ ESERLER
Çifte Minareli Medrese : Ilhanli Veziri Semseddin Mehmet Cüveyni tarafindan 1271 yilinda yaptirilmistir Bu günkü anlami ile Hukuk Fakültesi olan medresenin sadece dogu yönündeki asil cephesi ayakta kalmistir Ön yüz, ortada iki minareli taç kapi, iki yanda pencere ve köse kuleleri ile kompoze edilmistir Böyle bir uygulama ile daha canli hareketli, isik-gölge oyunlarini kuvvetlice hissettiren bir cephe elde edilmistir Kesin olmamakla birlikte eserin mimarinin Kelük Bin Abdullah oldugu sanilmaktadir

Gök Medrese : Selçuklu Veziri Sahip Ata Fahreddin Ali tarafindan 1271 yilinda yaptirilmistir Mimari (Kaluyan-i El Konevi) Konyali Kaluyan''''dir Taç kapi üzerinde yükselen tugla örgülü iki minaresindeki mavi çinilerden dolayi Gök Medrese adini almistir Plastik sanatlarin saheserlerinden olan taç kapida mermer malzeme kullanilmis olup, Taç kapisinin üst iki kösesinde iç içe girmis hayvan motifleri vardir Medreseye giriste sagda mescit, solda ise Darül Hadis bölümü mevcutturTaç kapinin en üst bölümünde " Kiliçarslan''''in oglu Giyaseddin Keyhüsrev''''in Saltanat günlerinde imar edildi" yazmaktadir

Buruciye Medresesi : 1271 yilinda yapilan Buruciye Medresesi Sivasin ileri gelen zenginlerinden olan aslen Hamedan (Iran) yakinlarindaki Burucird sehrinden olan Muzaffer Burucerdi tarafindan pozitif bilimlerin okutulmasi amaciyla yaptirilmistir Dört eyvanli ve iki katli olan medresede; yanlardan dörder sütuna dayanan düz tas örgülü revaklar klasik bir olgunluk gösterir Sütun basliklari ve sütunlar degisik dönem (Roma - Bizans) özelliklerini gösteren devsirme malzemelerdir Giris eyvaninin güneyinde mescidi (kitap satis yeri olacak) kuzeyinde ise medreseyi yaptiran Muzaffer Burucerdi ve iki çocugunun türbesi bulunmaktadir Türbede Selçuklu sanatinin en güzel örnekleri olan çiniler türbeye ayri bir güzellik vermektedir Kare mekandan türbeye geçis Türk üçgenleri ile saglanmistir

Sifaiye Medresesi : Sivas Selçuklu Parki içerisinde, Çift Minareli Medresesinin tam karsisindadir 1217 yilinda Selçuklu Sultani IIzzeddin Keykavus tarafindan yaptirilmistir Anadolu Selçuklu Tip sitelerinin ve hastanelerinin en eskisi ve en büyük boyutlu olanidir 1220 yilinda vefat eden IIzzeddin Keykavus, vasi-yeti üzerine çok sevdigi bu Medresesinin güney eyvanindaki türbede ailesi ile birlikte yatmaktadir

Alacahan : Adini kervansaraydan alan Alacahan Beldesi sinirlari içerisindedir Kervansaray cami ve sur duvarlarindan olusan bir kompleks seklindedir Siyah ve beyaz kesme taslardan yapilisi nedeni ile Alacahan ismini almistir
Subaşı Hanı : 1525 yilinda vefat eden Sivas Valisi Sinan Pasa Vakfi''na ait olan eser Sivas Merkezinde Mahkeme adi ile bilinen cadde üzerindedir 2 Katli olan Han günümüzde siracilar çarsisi olarak bilinir ve aktarlarin yasatildigi bir Bedesten olarak hizmet vermektedir
Taşhan : Sivas''in en önemli bulvarlarindan biri olan Atatürk Bulvari ile Dörtyol mevkiinin kesistigi noktada yer alan Han, konaklama yeri olmasa da yasayan bir han görünümündedir Kaynaklarda yapim tarihinin 19 yy''in ikinci yarisina denk geldigi belirlenmektedir Azinlik tüccarlari tarafindan yaptirilmistir Tas Han''in içerisinde yer alan Aslanli Çesmeden soguk bir su içebilir yada Han''in üst katinda Nargile keyfi yaparak kendinize sehri izleyebilme imkani saglayabilirsiniz

Egri Köprü : Sivas'in 3 km güneydogusundadir Sivas-Eski Malatya yolu ve Kizilirmak'in üzerinde 18 kemerli olan bu köprü ile geçilir Uzunlugu 17960m eni 455 m'dir Ayni dogrultuda olmadigi için Egri Köprü denilmektedir Kitabesi olmadigi için hangi tarihte ve kim tarafindan yaptirildigi bilinmemektedir
Sivas Kalesi : Yapildigi tarih kesin olarak bilinmemektedir Roma, Bizans, Danismend, Selçuklu, Kadi Burhaneddin Devleti ve Osmanli dönemlerinde tamir edildigi kaynaklarda yazilidir Asagi ve yukari kale olmak üzere iki kisimdir Asagi kalenin çevresi 7500 m yüksekligi 25 metredir Kesme tastan insa edilen sur duvarlari, kuleleri ile Kayserikapi, Palas, Tokmakkapi, Cancun, Salpur gibi sehre giren demir kapilari mevcuttur Yukari kale ise; simdiki Kale Park diye tabir edilen yerdir Çelebi Sultan Mehmed tarafindan büyük çapta onarilan kalede sur duvarlari, iki kapisi, üzerinde bir camii, zahire ambarlari, sarniç ve cephaneligi bulunmakta idi Her seyi ile mükemmel olan kaleden bugüne hemen hemen hiç iz kalmamistir

ANTİK KENTLER
Sarissa : Altinyayla ilçesi Basören Köyünde bulunan ve Kusakli Örenyeri olarak Bilinen "SARISSA" sehri dünya tarihinde 4 Büyük Imparatorluk kuran Hititlerin önemli sehirlerinden biridir Dünyanin devletler arasi ilk antlasmasi olan ve Misirlilarla Hititler arasinda yapilan Kades Savasi ( MÖ 1285 ) sonucu yapilan antlasmada Sarissanin Firtina Tanrisinin sahitliginden söz edilmektedir MÖ 1500 ve 1400?lü yillarda önemli bir yerlesim merkezi olan ve Hitit Krallarinin Baskentleri Bogazköyden gelerek yazlik çalismalarini yürüttükleri Kusakli Yerlesimi, yurdumuzda tablet buluntusu veren 5 merkezdir

1650 metre yüksekliginde bulunan Sarissa sehri 1950 adimlik sur kalintilari ile önemli bir yerlesim yeridir Sehre giris, sur üzerinde bulunan 4 kapidan saglanmaktadir 1993 yilinda Sivas Müze Müdürlügü adina baslatilan arkeolojik kazilar 1994 yilindan itibaren Almanya Marburg Üniversitesi adina Prof Dr Andreas Müller KARPE Baskanligindaki bir ekip tarafindan yürütülmektedir 10 yildir yapilan kazilarda simdiye kadar bilinen en büyük Hitit Tapinaklarindan C binasi ile Kralin Sarayi ve sehrin güney ve kuzeybati sur kapilari ortaya çikarilmistir

İNANÇ TURİZM
Sivas Ulu Camii : Anadolu''nun en eski camilerinden olan Sivas Ulu Camii 1196-1197 yillarinda II Kiliçarslan''in oglu Kudbettin Melik Sah''in Saltanatlari zamaninda Kul- Ahi tarafindan yaptirilmistir Camilerin mekan fikrinin gelismesinde önemli bir basamagi teskil etmektedir Avlusuna 3 yönden girisi ve düz damli, dikdörtgen planli, kufe tipli cami sinifina giren ender örneklerdendir Kubbe fikrinin henüz gelimedigi döneme yapilmistir

Sivas Kale Camii : Sivas''ta Osmanli dönemi Camilerinin içerisinde en güzel örnek olan Camii 1580 yilinda III Murat Han''in Vezirlerinden Mahmud Pasa tarafindan yapilmistir
Caminin her iki yaninda bulunan ve örneginin çok az görüldügü iki tas dikkat çekmektedir Taslardan birinin içerisi oyuk seklindedir Yapildigi dönemlerde yardimlasmanin önemini gösteren bu taslara sadaka ve yitik tasi adi verilir Sadaka tasi Cami minaresinin altinda oyuk seklindedir O dönemde sadaka vermek isteyenler, sadakalarini bu tasin içerisine yerlestirirdi Sadakalarin yerlestirilmesinde özellikle gece yarisi vakitleri seçilirdi Ihtiyaç sahipleri ise bu tasin içerisinden sadece ihtiyaci oldugu kadarini alirdi Yitik tasi, Cami avlusunun dogusunda bulunur Kaybolan esyalar, bu tasin üzerinde teshir edilir ve kaybedenlerin kayip esyasini bulmasi saglanirdi
Divrigi Kale Camii : Mengücekliler tarafindan 1180-1881 yillarinda yapilan ilk camii olup, Türk yapilasma sürecinde günümüze erisen en eski yapilardandir Divrigi Kalesi üzerinde Çalti Vadisinin korkunç uçurumun kenarinda yer alan yapinin Sahin Sah Bin Süleyman Bin Emir Ishak tarafindan yaptirilmistir Kapisi büyük süslemeye sahip, ilk Anadolu taç kapisi sayilmaktadir Mimberi abanoz agacindan ve künde kari (çivi kullanilmadan) seklinde yapilmistir

Divrigi Ulu Camii ve Darüssifasi : Mengücekogullarindan Ahmet Sah ile Melike Turan tarafindan M 1228 tarihinde yaptirilmistir Yapilara ait H 641 M 1243 tarihli vakfiye bulunmaktadir Camiye bitisik olarak insa edilen darüssifanin meydana getirdigi dikdörtgen planli yapi blogu, Divrigi Kalesi?nin bulundugu kayalik tepenini güney bati yamacinda doldurularak tesviye edilmis egimli bir arazide bulunmaktadir
Divrigi Ulu Camii ile Darüssifasi birbirine bitisik iki ayri islevli yapidan meydana gelmistir Bu essiz anit Anadolu Türk tarihinin en önemli yapisidir Görkemli anitin yeri siluet olarak çevresine uyumu da düsünülerek seçilmistir Mimari etkileri ousturan komposizyon, cephe güzelligi, malzeme seçimi, plastik anitsal etki, isik ve gölge yönünden de üstünlük tasir
Albert Gabriel " Anadolu Türk Anitlarinin en dikkate deger olani Divrigi Ulu Camidir" demektedir Voin Berchem " Islam sanatinin en hayret ve hayranlik uyandirici eserlerinden biri Divrigi Ulu Camii''''dir " demektedir UNESCO tarafindan 1985 yilinda Dünya Kültür Mirasi olarak kabul edilen ve Avrupali Bilim Adamlarinca Anadolu?nun El Hamra si olarak kabul edilen Divrigi Ulu Camii ve Darüssifasi?nin onarimina yönelik çalismalar Vakiflar Genel Müdürlügü, Kültür Varliklari ve Müzeler Genel Müdürlügü Ile Sivas Valiligi tarafindan yapilan protokol geregi yürütülmektedir
Abdulvahab Gazi Türbesi : Abdülvehhap Gazi Sivasta türbesi bulunan ve ve Anadolunun en büyük velilerindendir Evliya çelebiye göre Abdülvehhap Gazi Sivaslidir Hz Peygamberimizin huzurunda müslüman olmus; HzAli de kemerini baglayarak kendisini pir yapmistir Yüzon sene yasayan Abdülvehhap Gazi Sivas ta vefat etmis, bugünkü türbesine defnedilmistir
Türbe ve tekkeler içerisinde özel bir yeri ve önemi bulunan Abdülvehhap Gazi Türbesi, Sivas ta halkin en çok ziyaret ettigi, kötü aliskanliklarini terketmek, bela ve ugursuzluktan kurtulmak isteyenlerin dua ettikleri bir ziyaret yeridir Gerek Il Merkezinde ve Yurdun çesitli yerlerinden gelenlerinde ziyaret ettikleri bir türbedir

Pir Sultan Abdal : 16’ncı yüzyılda yaşadı Asıl adı Haydar Yaşamının büyük bölümü Sivas’ın Yıldızeli ilçesinin Çırçır Bucağına bağlı Banaz köyünde geçti 16’ncı yüzyılın ikinci yarısında Sivas çevresinde boy gösteren [[Alevi-Bektaşi] Safevi-Türkmen kökenli yani Sah Ismail yanlısı Caferi mesebinden (Ehli-beyt yolu) olaylara karıştı Sivas Beylerbeyi Deli Hızır Paşa, Pir Sultan’ı astırdı Ölümünün, 1547-1551 ya da 1587-1590 arasındaki bir tarih olduğu sanılıyor

Pir Sultan Abdal, Alevi gelenekleri ve tarikat ortamında yetişti ve Sah Ismailin soyundandir Hatai (Şah İsmail, Safevi Hükümdarı), Kul Hüseyin ve Kul Himmet’ten etkilendi Şiirlerinde duru ve yalın bir Türkçe kullandı Ana konuları, Degisler, Allaha olan sevgisi, aşk, tasavvuf ve kavgadır Tekke ve tasavvufun kalıplarını aşıp geniş bir halk kesimine seslenebildi Medrese öğrenimi görmediği için, diğer bazı halk şairlerinin tersine, Divan Edebiyatı’ndan hiç etkilenmedi
Her yıl temmuz ayının ilk haftasında Pir Sultan Abdal doğduğu yer olan Banaz Köyü'nde törenlerle anılmaktadırŞenlikler kapsamında; açılış ve konuşmalar, şiir dinletisi , semah gösterileri, imza töreni, söyleşi, panel ve konser gibi etkinlikler yapılmıştır
Aziz Vlas : 280-316 yıllarında Sivas'ta yaşamış olan Aziz Vlas, Anadolu'da Hıristiyanlığın ilk piskopos ve şehitlerindendir Sağlığında bir hekim olarak halka yakınlığı ve öldürülmesi sırasında gerçekleştirdiğine inanılan mucizeler, onu her zaman halkın yanı başında bulunan, birçok konuda yardıma çağrılan bir aziz haline getirdi
Kültü Rusya'dan Amerika'ya, İskandinavya'dan Güney Afrika'ya kadar yayılmış olan ve ona adanmış ya da adını taşıyan binlerce kilise, manastır, adak yeri, şehir, kasaba, köy bulunan Aziz Vlas, doğduğu ülkede artık pek bilinmemektedir Halbuki o, 20 yüzyılın başlarında bile Sivas'ta sadece Ermenilerin "Surp Vlas"ı değil, Müslümanların da "Boğaz Evliyası"ydı Mezarının bakımını bir Türk kadın yapar, hem Hıristiyan hem de Müslüman Sivaslılar onu ziyaret ederdi
Güdük Minare : Eratna Devletinin kurucusu Alaaddin Ertana tarafindan oglu Seyh Hasan Bey için yaptirilmistir Türbenin içerisinde siyah mermerden bir sanduka vardir Anadolu Selçuklu dönemi kümbetlerinin dis yüzünde yer alan motiflerin disinda farkli olarak rozetlerede rastlanmaktadir Diger kümbetlerde gözükmeyen en önemli özeliligi ise Güdük Minarede cenazelik bölümünün de yer almasidir
Şehir merkezinde ve ilçelerde bulunan türbeler özellikle yaz mevsiminde yoğun ziyaretçi akimina ugramaktadir Il merkezinde Abdulvahab-i Gazi, Seyh Emir Ahmed(Güdük Minare), Semsettin Sivas-i, Zara ilçesinde Seyh Merzuban, Imranli ilçesinin Avsar köyünde Cogibaba, Yildizeli ilçesinin Banaz köyünde Pir Sultan Abdal ve Divrigi ve Sarkisla ilçelerinde bulunan çok sayida türbeyi(kümbet) bu kapsamda sayabiliriz

DOĞAL GÜZELLİKLER
Egriçimen Yaylasi : Koyulhisar'a 20 km uzaklikta ve 1700 metre yükseklikte bir yayladir Egriçimen, çam ormanlariyla kapli nefis manzaralariyla tabiatin bütün güzelliklerini cömertçe gözler önüne seren gerçek güzellikler beldesidir Yöre yapisi itibariyle dag turizmi için her türlü doga imkanlarina sahiptir Yörede olan derelerde alabalik tutma imkani oldugu gibi avciliga merakli iseniz av yapma imkaninizda vardir

Sizir Çaglayani : Gemerek'in Sizir bucagina 1 km mesafede ve Göksu Çayi üzerindedir Zengin görsel imkanlar sunan dinlenme yerinde, gazino ve çay bahçesi vardir Yörenin sikça gelinen dinlenme yerlerindendir
Koyunkaya Mesiresi : Imranli'ya 12 km uzakliktadir Çam ormanlariyla, temiz havzasiyla, su kaynaklariyla güzel bir dinlenme yeridir Ancak gelenlerin ihtiyaçlarini karsilayacak tesislerden yoksundur

Hafik Gölü : Hafik ilçesine 2 Km Sivas'a 39 Km uzakliktadir çevresi piknik için uygundur Yeme-içme imkanina sahiptir Gölde kayikla gezilebilir Bol miktarda balik tutulabilir
Zara Tödürge Gölü : Sivas-Erzurum karayolu üzerinde Sivas'a 50 Km uzakliktadir Mesire yeri olarak müsait olup, gölde kayikla gezinti yapilabilir Balik avlanabilir Göl kenarinda bir gazino vardir
Gürün Gökpinar Gölü : Sivas'a 147 Km Gürün ilçesine 10 Km mesafededir Suyun berrakligi, temizligi ve rengiyle dogal çekicilige sahiptir Gölde bol miktarda alabalik üretilmektedirçogunlukla günübirlik ziyaretçilerin geldigi harika bir mesire yeridir

SPOR TURİZMİ
Kayak : Il merkezine çok yakin bir noktada bulunan Yogun yokus tesislerinde ve üniversitenin dogusunda bulunan Gardaşlar Tepesinde kayak yapılabilmektedir
Dagcilik ve Doga Yürüyüsü : Yildiz Dagi tirmanisi, 1 kez Agri Dagi tirmanış, Gürün Sugul Kanyonu ve Gökpinar gölü yürüyüs gezileri için uygundur
Rafting : Kizilirmak nehrinde ve Susehri Çamligöze Barajinin altinda bulunan Susehri Belediyesi Kum Ocagi mevkiinden baslamak üzere Niksar tarafina dogru rafting için uygundur
Avcılık : Sivas ili yabani hayvan bakimindan çok zengindir Ilin Iç Anadolu, Dogu Anadolu ve Karadeniz iklimleri arasinda bir geçit yeri olusu, il topraklarinin engebeli ve sarp olmasi yabani yasami çesitlendirirDivrigi ilçesi ile bu ilçeye bagli Danisment ve Sincan bucaklarinda; Zara ilçesi ile bu ilçeye bagli Beypinar ve Bolucan bucaklarinda; Yildizeli ilçesinde, Susehri ilçesi ile bu ilçeye bagli, Gökçekent bucaginda bol miktarda keklik ve tavsan bulunmaktadir
Merkez ilçe, Ulas, Kangal, Hafik ilçeleri ile çukurbelen Köyü çevresinde kanatli av hayvanlarindan; Sahin, Bildircin bol miktarda bulunmaktadirMerkez ilçe, Seyfebeli, Hafik, çukurbelen yörelerindeki sazlik ve batakliklarda yaban ördegi; ildeki tüm göllerin çevresinde yaban kazlari yasamaktadir
Sivas'taki bütün akarsular ile Tödürge, Hafik Lota ve Gürün Gökpinar gölleri de bolca Balik avlanan tatli sulardirIlin igne yaprakli ormanlarinin yayildigi Koyulhisar, Yildizeli, Akdaglar, Zara ve Serefiye yörelerinde az sayida yaban domuzu, tilki ve ayiya rastlanir Ilde av mevsimi her yil yeniden belirlenmektedir

MÜZELER
İnönü Konağı : Sehir merkezinde Inönü Mahallesindedir Türkiye nin 2Cumhurbaskani Ismet INÖNÜ NÜN 1891-1897 yillari arasinda orta ögrenimini Sivas ta yaptigi siralarda oturmus oldugu tipik bir Sivas evidir1945 yilinda Sivas Belediyesince satin alinarak Inönü Müzesi adi altinda ziyarete açilmıştır Müzede; bölgenin tarihi deger tasiyan silah, bakir, küçük el sanatlari, sikkeler ve Inönünün fotograflari ile evde kaldigi zaman kullandigi esyalar, ayrica Gürün sallari, üç etek elbiseler ve el islemeli etnografik eserler sergilenmektedir
Aşık Veysel Müzesi : Büyük ozan Asik Veyse SATIROGLU nun yasadigi köy olan Sarkisla Ilçesi Sivrialan Köyündeki evi 1982 yilinda müze haine dönüstürülmüstür Müzede Asik Veysel in kisisel esyalari, fotograflari, siirleri ve hakkinda yayinlanan kitaplar sergilenmektedir Modern bir görünüme dönüstürülen müzede ziyaretçilerin hizmetine sunulan, kütüphane, çalisma odasi, anfi tiyatro bulunmaktadir Ulasim sorunu yoktur Usta ozanin ölüm yildönümü olan 9 - 11 Temmuz tarihlerinde Sivas ta ve Sarkisla Ilçesi Sivri alan köyünde anma törenlerinin yani sira, Asik Veysel Asiklar Bayrami adi altinda festivaller düzenlenmektedir

Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi : Kongre Müzesi 4 Ekim 1892 yilinda Sivas Valisi Mazlum Pasa-Zade Mehmet Memduh Bey tarafindan Mülki Idadi binasi olarak 8140 Osmanli altinina yaptirilmistir Dört satirlik yapim kitabesi Kongre binasinda sergilenmektedir 1981 yilina kadar lise olarak kullanilan eser 4 Eylül 1981 yilinda "Sivas Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi" haline dönüstürülmüstür
Mustafa Kemal Pasa ve Arkadaslari ile Heyet-i Temsiliye tarafindan 2 Eylül-18 Aralik 1919 tarihleri arasinda "Milli Mücadele Karargahi " olarak kullanilan bu bina Cumhuriyet Tarihimizde çok önemli ve özel bir yer tutmaktadir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.