Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Beslenme, Diyet ve Sağlık

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
beyindeki, devre, kısa

Beyindeki Kısa Devre

Eski 07-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Beyindeki Kısa Devre



İnsanoğlunun en kompleks ve en az bilinen organı ve bütün duyularımızın merkezi olan, beynimiz üzerinde yapılan araştırmalar her geçen gün hızlı bir şekilde artmaktadır

Organik maddelerin, tesadüflere imkan vermeyecek bir komplekslik içinde müthiş bir dizayna bağlı olarak, ilim ve kudreti gösterdiği bu organımızın yaratılışındaki sırların büyüklüğü hakkında, bilim adamları arasında ittifak vardır

Beynin hangi bölgesinin hangi faaliyetlerle alakalı olduğunu belirlemek için yapılan araştırma ve gözlemlerden anlaşıldığı kadarıyla, beynimizin belirli bölgelerinin hususi vazifelere göre hazırlanmış olduğu fark edilse bile, birçok merkez çok kompleks ve özel yollarla birbiri ile irtibatlandırılmıştır

Dolayısıyla bir hayal, bir koku veya görüntü ile beynin ilgili merkezi yanında birçok dolaylı merke-zinde bilemediğimiz tesirler açığa çıkmaktadır Beynimizi teşkil eden hücreler (neuron) arasındaki haberleşme ve diyaloglar, bu hücrelerde üretilen elektrik akımları vasıtasıyla yürütülmektedir

Bazen yollarda, düşmüş, çırpınan ve kafasını yere vuran veya ağzı köpürürek yarı baygın halde yatan insanlar görürüz Bu kişilerin başına toplananlar da hastanın ellerini oğuşturur veya soğan koklatırlar, kendini yaralamaması için kafasını tutarlar

Üzülerek seyrettiğimiz bu manzara, çoğumuzun bildiği gibi sara veya tıp tabiriyle epilepsi hastalığıdır Beynin elektrik faaliyetlerini ayarlayıcı bir sistem üzerinde yapılan çalışmalarla inşa-allah, bundan sonra sara krizlerini önleme imkanı sağlanacak gibi görünüyor Hiçbir ilacın önüne geçemediği bu korkunç hastalıktan muzdarip insanlar için büyük bir umut doğdu

Medyanın çok güncelleştirdiği Parkinson veya Alz-heimer hastalıklarının ötesinde, sara hastalığı, dünyada en yaygın nörolojik (sinir sistemine ait) rahatsızlıktır Hatta, hastahanelerin nöroloji servislerinde başlıca kabul sebebi niteliği taşımaktadır

Bu hastalıktan dünyada 50 milyon kişinin muzdarip olduğu tahmin edilmektedir Gelişmiş ülkelerde, toplam nüfusun % 0,5-1'ine zarar verdiği sanılıyor Sara hastalığı ile savaşan Amerikalı bir kurum, her sene 125000 yeni sara vakası teşhis etmektedir

Fransa için bu rakam 400000-500000 arasında değişmektedir Sara hastalığına karşı ilaç yapımı, bu hastalığa tesirli ilaçların sayısının bir elin parmakları kadar olması sebebiyle zaten çok sınırlıdır Ayrıca mevcut bazı ilaçların kısmi tesirlerinin de her zaman ilmi olarak açıklanamadığını da hatırlatmak gerekir!

Sessiz Kalma Tercihi

Bugünlerde Fransa'da, tedaviye cevap vermeyen hastaların sara nöbetlerini iyileştirme kapasitesi ispatlanmış bir cihaz geliştirilmiş bulunmaktadır Söz konusu cihaz, sara nöbetlerinin temelinde bulunan ve beynin bazı bölümlerinin yaydığı akımın boşalmalarını kontrol eden elektrik uyaranlarını, uygun aralıklı bir tempo ile beyne gönderir

Kalp üzerinde bulunan ve kalbin otomatik atımlarını uyaran merkez gibi, beynin de çalışma hızını ayarlayan "pacemaker" (otomatik düzenleme merkezi), bu cihazla kontrol altında tutulmaktadır Bu yeni icatla yapılan tedavi, sara hastalığının ilaç yoluyla tedavilerinden daha fazla pahalı değildir

Sara hastalığı hakkında sürdürülen sessiz kalma durumunun sebebi, günümüzde sahalarında çok ender bulunan uzmanlaşmış si-nirbilimcilerin ve sara hastalığı uzmanlarının, bu hastalıkla ilgili az malumata sahip olmalarıdır Sözü edilen hastalığın yirmi kadar farklı sebebi vardır ve değişik kriz nöbetleriyle kendisini göstermektedir Olayların % 70'inde (beynin herhangi bir bölgesindeki) kaynak bilinse bile, bu nöbetlerin niçin meydana geldiği açıklanamamaktadır

Herkes bu hastalık hakkında konuşmak yahut "açıklığa kavuşturmak" yerine, meselenin üzerine usulca perde çekmeyi tercih etmektedir Çoğu zaman da yanlış olarak, bu hastalık bir akıl hastalığı gibi kabul edilmektedir Bazen de, hastanın vicdanını rahatlatmak maksadıyla, bazı "dahi" kişilerin de (Sezar, Flaubert, Dostoyevski gibi) bu rahatsızlığa yakalandıkları hatırlatılır ve sonra da başka şeylerden bahsedilir Halbuki, bu hastalık insanların hayat tarzını bozmakta ve korkutmaktadır Birçok hasta için ise, kendine güven kaybına yol açmaktadır



Peki, sara hastalığı hakkında ilmi olarak ne biliyoruz?

Bu, ömür boyu süren bir hastalıktır; sebebini bilmediğimiz bir şekilde kimi sara hastalan yılda sadece üç nöbet geçirirken kimi hastalar da günde yüz nöbet geçirmektedir! Bu nöbetlerin büyük çoğunluğu iyi huylu olup, beynin bir bölgesinin (lokalize sara hastalığı) hasarından veya çalışma bozukluğundan ileri gelmektedir (Resim 1) Epileptojen (sara üreten) denilen bu bölgelerin ameliyatı çok nadir yapılabilmektedir; çünkü ya erişilemeyecek durumdadırlar veya felç gibi, çok daha önemli sakıncalara yol açmadan, cerrahın bu bölgelere dokunamamasındandır

Beyin normal çalışırken, bu bölgelerde ortaya çıkan kısa süreli elektrik düzensizlikleri veya "kısa devreler" türünden akım boşalmaları, sara nöbetlerini başlatmakta ve bunları önceden tahmin etmek de henüz imkansız görülmektedir Vücut ile beyin arasındaki uyumun geçici bir süre için bozulmasından kaynaklanan kesintisiz nöbetleri hastalar genellikle nöbetin gelişinden hemen önce bir ikaz işareti ile haberdar olurlar Bu da genel bir özellik olarak, "acayip bir tat", "kötü bir his" ve bir karıncalanma hissi ile kendisini gösteren "esinti" hissidir

Güçlükle Tanımlanabilen Beyin Yaraları

1999 senesinde, sara hastalığı hakkında ilmi olarak söylenebileceklerin hepsi işte bu kadar Aslında ne kadar da az! Deneylere dayanarak, hastalığın belirtileri ve çeşitli tezahürlerinin, nöbetlerin gözlemlenmesi sayesinde, sara hastalığı uzmanları dört sınıf ve üç sebebe bağlı 20'den fazla sara nöbeti tipi bulunduğunu müşahede etmişlerdir Bu durumda bir tek sara hastalığı değil, birçok sara hastalığının mevcut olduğunu söyleyebiliriz

Bu nöbetlerin ancak % 30'u kaynağı bilinen nöbetler olup, beynin yaralanmalarına bağlıdır En sık karşılaşılan sebepler ise kafatası yaralanmaları, beyin urları, beyin kanamaları, kurşun zehirlenmesi veya alkolizm; menenjit, beyin iltihabı (virüsten kaynaklanan), difteri ve daha nadir görülen, kabakulak, kızamık ve diğer çocuk hastalıklarıdır



Sara nöbetleri kısmi ve genel nöbet olarak iki bölüme ayrılabilir Kısmi nöbetler, beynin özel bir bölümünden kaynaklanmakta ve bir kolun ya da bir bacağın adale sarsıntısı, dudakların gelişigüzel birbirine çarpması gibi fiziki davranışlarla ortaya çıkmaktadır

Bu nöbetler birkaç dakikadan başlayıp uzun süre devam edebilirler Sertlik durumlarına göre, hastanın tepkisi vücudun sadece bir kısmında (basit kısmi nöbet) ya da aynı anda birçok kısmında görülebilir ve şuur kaybına (tam kısmi nöbet) yol açabilir Genel nöbetler, beynin iki yanına yayılmış olanları ihtiva eder ve çoğu zaman şuur kaybına yol açan feci çırpınmalara sebep olur Sara hastalarının % 39'u genel nöbetlerden muzdarip olurlar

Kurtulmak İçin Dört Molekül

Nöbetlerin birçok kategoride sınıflandırılması yapılabilir:

- Güç kaybından kaynaklanan nöbetler: Bunlar genellikle bacaklardaki adale gücünün ani, geçici kaybı sonucu insanın düşmesi ile kendilerini gösterir

- Dalgınlık nöbetleri: Bunlar fark edilmesi zor olan ve çok kısa süren, birkaç saniyelik şuur kaybına yol açan nöbetlerdir Çocukluk döneminde daha fazla görülebilirse de yetişkinlerde de ortaya çıkabilir

- Kas çarpıntısı nöbetleri: Bu nöbetlerden muzdarip kişiler, yaklaşık bir dakika süren kas sarsılmaları hissederler

- Kas kasılması-bölünme nöbetleri: Bunlar, bütün vücudun sertleşmesi sonrası kas sarsılmaları ve kasılmalarının ortaya çıkmasıyla kendisini gösteren nöbetlerdir Bu nöbetlerin kurbanları şuurlarını kaybedebilir ve idrarlarını kontrol edemeyebilirler

Bu sıralama, sara hastalığının hastanın hayatına yasaklayıcı sınırlar getiren ve sakat bırakabilen bir rahatsızlık olduğunu gösterir Nöbet tehlikesine karşı kullanılan ilaçların yan tesirleri, hastaların fiziki, ruhi ve içtimai huzuru üzerinde ağır bir yük oluşturur Nöbetlerini kontrol altına alamayan hastalar, okula gitmekte, sürücü ehliyeti almakta ve iş sahibi olmakta zorluk çekerler

Başkalarına karşı bir bağımlılık duygusu geliştirirler ve kendilerine olan itimatlarını sık sık kaybederler Bu hastaların aileleri belirsizlik içinde yaşarlar; zira, bu hastalarda açıklanamayan ani ölüm, kaza sonucu ölüm ve intiharla ölüm riski, normal insanlardaki ortalamanın üstünde bir durum arz eder

Bu kadar çok çeşitli nöbetleri olan bu hastalığa karşı mücadele etmek için tamamen de çaresiz değiliz Bazı tip vakalara çok iyi gelen ilaçlar mevcuttur Bu ilaçların neyin üzerinde ve nasıl tesirli olduğunu, her zaman iyi bilemiyoruz Temelde, bir araya getirdikleri dört molekül ile sınırlanabilirler Bunlar, carbamazepin, valpro-at, phenytoin, pheno-barbitol molekülleridir Fakat, bu ilaçlar bazı sara türlerine karşı tesirli değildir Ayrıca, bir ömür boyu alınacak olan bu ilaç listesi, nöbetlerin sebeplerini değil, belirtilerini giderir

Son olarak, halihazırdaki tıbbi uygulama, arzu edilmeyen sonuçları en aza indirmek ve tedavinin gittikçe artan bir şekilde tesirini azaltan, alışkanlık tehlikesini sınırlamaktan ibarettir Söz konusu arzu edilmeyen sonuçlar; beynin yavaşlaması, uyuşukluk hatta uyuklama durumu, dikkatini toplama zorlukları gibi hususlardır

Hiçbir Tehlike Yok

Böyle kara bir tablo karşısında, yüz yıldan beri ilk defa, sara hastalığının tedavisinde yeni bir yaklaşımın haberi ümit ışığı doğurdu Amerikan Cyberonics şirketinin sunduğu bu nevro-sibernetik protez (NCP) sisteminin, tedaviye cevap vermeyen sara türlerinde bile tesirli olduğu ispatlanmıştır Hiç bir derdi devasız bırakmayan kudreti sonsuz Rabbimiz bu sefer de ilim adamlarına bir cihazı icat imkanı vermiştir

Klinik devre öncesi on yıldan fazla bir süredir yapılan araştırma ve incelemeler sonucu ortaya koyulan bu cihaz, ilk önce Avrupa Birliği, sonra da ünlü ve sert kuralları bulunan Amerikan Gıda ve İlaç Kurulu tarafından tasdiklenmiştir

NCP sisteminin ilk kuruluşu 1988 yılında oldu O zamandan beri 24 değişik ülkeden 1000'den fazla sara hastası bu sisteme girdi Bu sistemi kullanan hastaların yarısında sara nöbetlerinde % 20'lik ani bir düşüş görülürken, on sekiz aylık bir süre sonrasında % 50'den fazla bir nöbet azalması tespit edilmiştir

Ayrıca, idrak ile ilgili davranışlara veya hissiyata dair arzu edilmeyen tesirleri bulunmamakta ve sara hastalığına karşı kullanılan ilaçların herhangi bir zehirleme tehlikesinden de uzaktır Bu sistemin zamanla azalmayan tesir özelliği de mevcuttur



Basit ve Tehlikesiz Yerleştirme

Vagus sinirinin uyarılmasına dayanan tedavi, her beş dakikada bir elektrik akımı yayımından oluşmaktadır Bu yayım 1,25-2,5 miliamper yoğunluğunda, 30 hertz frekansında ve 50 nanoseconde (1 nanoseconde = 10^9 saniye) süresindedir Bu cihazın vücuda yerleştirilmesi son derece kolaydır

55 gram ağırlığında ve küçük bir cep saati ebadında bir jeneratörden ibaret olan aleti, vücuda yerleştirebilmek için iki neşter darbesi yeterlidir Biri kürek kemiği hizasında jeneratörü ve pilini yerleştirmek üzere, diğeri vagus siniri üzerine e/ektrot/an yerleştirmek için boynun sol tarafına küçük bir kesik atılır (Resim 2) Cerrahın gerçekleştireceği bir "geçit açma" işlemi elektrotları pile bağlama imkanı verir

Peki niçin vagus siniri? Çünkü, beyin ile iç organlar arasındaki faaliyetleri, en kuvvetli bir şekilde denetlemekle vazifelendirilmiş olan, bu sinirdir Bu, hem hareket ettirici hem de duyu alıcı olarak iş gören bir karma sinirdir Söz konusu sinir esas olarak % 85 oranında yaygın -yani vücudun alt kısmından üst kısmına bilgileri nakleden tellerden müteşekkildir

Bu teller, merkezi sinir sisteminin ortasında etrafa geniş bir şekilde dağıtılmış durumdadır Akciğerlere, kalbe, ana atar damara, bağırsağa, vs bağlıdır Beyin sapındaki yapılara bilgileri naklederler Bu yapılar, sara nöbeti boşalmalarını meydana getirmekteki kapasiteleri ile tanınmaktadır

Vagus sinirinin yaygın telleri sayesinde sara nöbetlerini oluşturan bölgeler üzerinde etki göstererek beyin faaliyetinin değiştirilmesinin başarılması, önleyici bir tedavi niteliği arzetmektedir Sara nöbetlerinin temelindeki ani elektrik boşalmalarını gereksiz kılmak suretiyle beynin elektrik faaliyeti değiştirilebilmektedir

Bu yeni tedavinin maliyeti, 50 bin franklık peşin bir maliyetin yanı sıra, her beş yılda bir pilin değiştirilmesi mecburiyetini getiriyor Bu ise, geleneksel ilaçlarla tedavinin masrafına aşağı yukarı denk düşmektedir Fakat bu sistemin, diğer ilaçlar gibi hastaya zarar verici yan tesirleri yoktur

Beyin gibi en hayati organımızla ilgili bu tip hastalıklar eskiden insanı aciz bırakan bir karakterde iken, zamanla geliştirilen bu tedavi metotları sayesinde acılı aileler ve kırık gönüller bu hastalıkla olan imtihanlarını inşaallah bundan sonra daha kolay geçirecekler gibi görünüyor Allah'ın yarattığı en eşsiz sanat eserlerinden biri olan insan beyninin sırlarına, yine onun verdiği ilimle daha derinliğine nüfuz edebilirsek, hem daha başka hastalıkların çaresini bulabilir, hem de maddi yapısı ile %90'ı su olan pelte şeklindeki beynimizin nasıl eşsiz bir sanat eseri olduğunu, yine beynimizle, daha iyi idrak edebiliriz"





Mahmut Özkan

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.