Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kültür-Sanat

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
konya, kültürü, örfadetgelenekgörenekleri

Konya Kültürü Ve Örf-Adet-Gelenek-Görenekleri

Eski 07-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Konya Kültürü Ve Örf-Adet-Gelenek-Görenekleri



ÖRF-ADET-GELENEK-GÖRENEKLERİ

Eskiden Konyalı bir ailenin dört mevsimine göre ayrılmış bir takım adet ve gelenekleri vardı Bunlar halen bazı yerli ailelerde kısmın görülmektedir İlkbaharda, Nisan ayının ortalarından sonra ev işleri artardı Evvela sobalar sökülür, temizlenir, rutubetsiz bir yerde saklanır Sıra halıların temizlenmesine gelirdi ki, ev halkı ile beraber komşuların yardımı da istenirdi Halılar ve kilimler bahçede veya sokakta çırpılırdı Halının üzerindeki tozlar süpürülerek naftalin saçılıp katlanır, serin bir yerde muhafaza edilirdi Bu olaya göç denirdi Bu arada yataklar ve minderlerin yünleri dökülür, değneklerle dövülür, temizlendikten sonra eski kılıflarına doldurulurdu Bu eşyanın bazıları göçe konurdu

Odalardan kışlık serecekler kaldırıldıktan sonra bu defa sedir üzerine divan yastıkları üzerine kar gibi beyaz etekleri dantelli işlemeli yaygı ve örtüler serilirdi Geniş odaların ortasına kilim yayılırdı Bu işler yapılmadan önce duvarlar kireç ise badana toprak sıva ise "ak toprak" cilası yapılır Oda taban tahtaları, dolap kapakları, pencere çerçeveleri fırça ile sürtülerek yıkanıp temizlenir, camlar silinirdi Ev eşyasından sonda, kışlık yiyecekler yıkanır, kurutulur, naftalinlenerek temizler bohçalar içerisine konup, göçün üzerine bohça istifi yapılırdı

Bahar temizliği bittikten sonra sıra sebzelerin kurutulmasına gelir Taze nane ve maydanoz alınır, bol suda temizce yıkanıp, sapları ayıklandıktan sonra gölgede kurutulurdu Kurutma işleminden sonra, temiz keselere konarak izbe duvarlarındaki çivilere takılırdı Meram ve çevresinden bağ evlerine göçülür ve yaz boyunca oralarda oturulurdu Eskiden Konya'nın yerlileri, yağ, peynir, yoğurt ve süt ihtiyaçlarını çarşıdan karşılamazlar evlerinde besledikleri inek veya mandıralardan temin ederlerdi Ayrıca güz ayında etlik yapmak için ve yine kışın kesmek maksadıyla 8–10 kadar koyun ve keçi alınır, ahırın bir tarafına bağlanıp, gündüzleri bahçede veya civar meralarda otlatılırdı

Güz aylarında bahar aylarına kadar ahır kapısı yanında toplanmış olan hayvanların gübreleri, ev halkının veya bu iş için tutulan işçi kadınların yardımıyla yapma veya mayıs (tezek) denilen bir eşit kış yakacağı hazırlanır Bunlar kışın tandıra ekmek yapmak için yakıldığı gibi odun yerine sobada da yakılır Kuruyan yapmalar tandır civarında yakacak örtmesi veya yakacak damı denilen yerlerde intizamlı olarak kayılırdı

Yaz Hazırlığı: Meyveler bu mevsimde olur, kışın ev ihtiyacını karşılayacak miktarda vişne, kayısı, erik bahçede varsa ağaçlardan toplanır, yoksa çarşıdan satın alınırdı Vişne reçelinden başka vişne şurubu da kış için kaynatılırdı Diğer taraftan kayısı, erik, üzeri karanfille süslenmiş armut ve elma reçelleri hazırlanırdı İçleri yeşil sırlı çömleklere reçeller doldurulur, ağızları okunup üflenerek ve ağız tadı ile yenmesi temennisiyle ağızları temiz bez örtüler örtülür ve bağlanır, izbenin serin olan duvar diplerine konulur

Reçellerden sonra sıra kurutmalara gelirdi Sabah serinliğinde bahçedeki ağaçlardan toplanan kayısı, küfelere toplanarak ikindi serinliğinde damın temiz bir yerine örtü veya hasır serilerek kayısılar üzerine ayrılıp kurutulmaya bırakılırdı Erik ve diğer meyvelerde aynı tarzda kurutulurdu Kayısı ve erik meyvesi fazla olgunlaşmış durumda olursa süzgeçten geçirilerek, içleri yağlanmış bakır tepsilere pestil yapılmak üzere dökülürdü

Kışın hoşaflık için vişne, elma kurutulur, bazıları kabukları soyulur dilimlere ayrılarak kurutulmaya hazırlanırdı Ayrıca yaz mevsiminde evin ihtiyacını karşılayacak nispette domates salçası çıkarılır, kabak, patlıcan ve biberleri içleri oyularak kurutulurdu Bazı sebzelerde ince dilimler halinde dam üzerinde kurutulmaya bırakılırdı Yaz aylarının sonlarına doğru sıra bulgur yapmaya ve nişasta çıkarmaya gelirdi Bir kış mevsimi tarladan ve buğday pazarından yumuşak buğday alınır Komşularla yardımlaşarak bulgur kaynatılırdı Dama serilmiş olan örtülerin üzerine yayılarak kurutulur, iki günde kuruyan buğday çuvala konarak değirmende öğütülürdü Bundan sonra sıra kışlık ekmek buğdayına gelirdi Bir kış yetecek miktarda birkaç ton buğday alınır, temizlenip yıkanır, kurutulduktan sonra değirmene götürülerek öğütülür ve izbedeki un ambarına dökülür ve çuvallara konularak muhafaza edilirdi

Sonbahar mevsiminin de kış hazırlıkları başlardı Bu hazırlıkların başında hiç şüphesiz üzüm bağı olanlar için pekmez, kaynatma gelirdi Bağdan araba veya merkep üzerine yüklenmiş küfelerle üzüm eve getirilir, yakacak damı yakınında bulunan çamaşırhaneye dökülür, salkımlardan iri ve sert olarak seçilerek sicimlerle birbirine bağlanır İşte bu hazırlanmış Hevenkler tavan arası veya izbenin direklerine çakılmış çivilere asılırdı

Çaraşa doldurulan üzümler ayakta ezilmek suretiyle suyu çıkarılır, ak topraktan geçirilen bu şıra üzerinde kaynatılır, leğenden kazana alınarak soğutulmaya bırakılırdı Pekmez kaynarken bir kısmının içerisine kuru kayısı dilimlenmiş yahut ufak bütün kabak, patlıcan atılarak pekmezli reçel elde edilirdi Pekmez hazırlığı bittikten sonra sıra turşu kurmaya gelirdi Sırçalı küpçüklerle sebzesine göre ve evde en çok sevilen sebzelerin turşusu kurulurdu Turşu sirkeleri çarşıdan ziyade evlerde hazırlanırdı Bu sirke ekseriyet pekmez için sıkılan üzümün posasından yapılırdı Buna cıbra denirdi

Turşu hazırlığı bittikten sonra da sıra pastırma ve sucuk yapılmasına gelirdi Çarşıdan alınan veya evde beslenen kısır inek veya güve kesilerek bir kısmından pastırma, bir kısmından sucuk yapılırdı Sığır eti sucuğunun sert olmaması için bir veya iki keçi-koyun kesilerek, etleri karıştırılırdı Pastırmalar denge konulduktan sonra sucuklar doldurulup kurutulur Ayrıca kışın hazır olması ve çarşıdan et alınmaması için (etlik yapma) denilen kavurma hazırlanırdı Pazardan alınan 5-6 koyun veya keçi, yada ufak bir sığır, eve getirilen kasap tarafından kesilerek etleri komşuların yardımıyla doğranır, bir kısmı da kemikli olmak üzere kıyma denilen kavurma hazırlanırdı Kavurma piştikten sonra yardımda bulunmuş olan komşuların evlerine birer sahanın içerisi ekmekli kavurma gönderilirdi ki buna (ekmek salması) denir Sıra en son kışlık yakacağı gelir Ekseriyet kışlık yakacak bahardan alınıp kırılarak yapılır, halılar ve kilimler göçlerden çıkartılarak serilir, sobalar kurutulur, kışlık giyecek eşyaları bohçalardan çıkarılarak giyime hazırlanır, bundan sonra günlük ev işleri başlardı

KONYA YÖRESEL KIYAFETLERİ

Her ulusun, her şehrin hatta her kasaba ve köyün kendine göre gelenek halinde devam ettire geldiği bir giyiniş şekli vardır Konya'nın Cumhuriyetten önceki yıllarda özel bir biçimde bir giyim, kuşam, görenek ve adetleri vardır Konya'nın bu kıyafeti Akşehir'de biraz değişmekte buna karşılık şehrin hemen kıyısında bulunan Sille Bucağının tamamen değişik bir biçimde kıyafeti vardır Şimdi de Konya'nın kadın, erkek kıyafetleri üzerinde duralım: Konya kadının ev içi ve dışarıya giyilmek üzere iki kıyafeti vardır Başta bir çember, üstünde işlik, alta (don) şalvar, ayağında ince yemeni biçiminde terlik veya örme patik bulunurdu Bu kadının normal günlük iş kıyafetiydi Konya kadının dış kıyafeti şu parçalardan meydana gelmektedir

KADIN KIYAFETLERİ




a)İç çamaşır:
Eskiden kadın ve erkek için, iç çamaşırı bükme iplikten, ev tezgâhlarında dokunarak, çamaşır bezi denilen kıvrık pamuklu bezden yapılırdı Buna kıvratmada denilirdi İç gömleklerin yakaları yoktur Erkek ve kadının kol uzunluğu bileklerine kadar uzanmaz, etekler ise diz kapakları üzerine varırdı Göğüs kısmı açık olurdu İç çamaşırı kol ağızları ve boğaz kenarları kadınlarda oyalarla süslenirdi İç don belden topuk üzerine kadar uzundu, paçaları çok dardı Bel kısmı uçkur ile bağlanır, geniş olarak dikilirdi Dış elbiseler ise, kadın başına koyu kırmızı bir fes giyerdi Bu fesin kirlenmemesi için, fesin içine kellepoş denilen kısa kenarlı takke giyilirdi Fesin etrafına ipekten ince bir şifon sarılır Bunun üzerine ayrıca bir yazma dolanırdı Şifonun faydası, başa iğne takıldığı zaman, iğne ağırlığının dengesini sağlar, fesin üzerine iki ucu sağ ve sol omuzda bulunan renkli çember örtülürdü

b) Entari:
Konya'dan eskiden entariye pek ilgi gösterilmezdi Ancak gelinler, birde yaşlı kadınlar entari giyerlerdir Çünkü işlik ve şalvar entariden daha çok giyilirdi

c) İşlik:
İşlik vücuda yapışırcasına sıkıca dikilen bir dış giyecekti Yakadan göğüs boşluğu üzerine uzanır, buraya kadar düğmeli ve kapalı idi Kolları bileklere kadar uzun olup, burada kol genişliği bir düğme ile daraltılarak giderilirdi İşliklere, ala, kadife, pazen, basma, kutmişetari, şelaki, astar, kaput, humayun, yandım alamadım ve alpaktı Renkleri ise, mevsimine göre seçilirdi Bahar ve yazın yeşil, koyu yeşil, beyaz, açık sarı, narçiçeği rengi ile açık mavi beğenilirdi Sonbahar ve kışın ise koyu renklere ilgi gösterilir Bunlar, koyu gri ve koyu mavi idi

d) Şalvar:
Bir kadının giydiği şalvar 8-9 metre kumaştan yapılırdı Akşehir ve çevresinde 14 metre kumaştan bir takım elbise yapıldığı söylenir Şalvar, belden topuklara kadar uzanır, gayet bol dikilir, çekme payı buna eklenmektedir Paçalar oldukça dar olup, vücudun hatları şalvarın kıvrımları arasında belirsiz hale gelmektedir

e) Hırka:
Hırkanın içi astar, üstü şelaki ve diğer kumaşlardan yapılır İçerisine pamuk döşenerek aynı yorgan biçimi dikilmektedir Etekleri kalçaya kadar uzun olup, bir çeşit cekete benzer

f) Salta:
Yünlü kumaştan dikilen, kollu ve ön kısmı açık, etekleri kısa, yarım ceketi andıran bir yelektir Saltalar çok süslü yapılır Sırma ve kaytanlarla çeşitle bezemeler yapılır Saltalara ayrıca madeni parlak pullarda dikilir

g) Kebe:
Bir çeşit salta olup kolları ve göğüs kısımları işlemelidir

h) Ayakkabı:
Deve derisinden yapılmış, parlak arka kısmı açık pabuç, yanları lastikli uzun konçlu, bir çeşit topuklu kunduradır Ayrıca mestle de giyilirdi

i) Süs ve Takılar:
Fesin üzerine veya göğsüne elmas iğne takılırdı Ayrıca boğaz kısmına inci mahmudiye, hamidiye, beşibiryerde altınlar ile altın kordonlu cep saati takılırdı Parmaklarda kıymetli taşlı yüzükler, kulaklarda elmas küpeler takılırdı Fakat bu takılar her kadında bulunmazdı Kollardaki çeşitli bilezikler kadının en önemli ziğnetini ve süsünü meydana getiriyordu

ERKEK KIYAFETLERİ




Konya'nın erkek kıyafetleri, birbirinden farklılık arz eder Her erkeğin görevine göre kıyafeti de vardır Kıyafetlerinden o kişinin ne olduğu kolayca anlaşılırdı

1) Ulema Kıyafeti:
Başta kırmızı veya devetüyü rengi bir fes, üzerine açıldığı zaman bir adam boyu uzunlukta beyaz tülbent sarık bulunurdu Fesin altında aynı kadın kelleposu gibi erkeklerin giydiği ve adına terlik denilen takke vardı Başka bir çeşidi de üç peşli, astarlı entari giyilirdi Sonradan bu usul terk edildi Bu entari üzerinde de şal kuşak kuşanırdı

2) Esnaf Kıyafeti:
Bu tip kişiler orta yaşlı kimselerden oluşurdu Başlarında genellikle kırmızı fes, üzerine yazma sarık, sırtta koyu renklerin hâkim olduğu salta, meydani işlik, ilmiye sınıfına benzeyen şalvar, ayakta beyaz yün çorap ve yemeni belde silahlıkla şal kuşak bulunurdu

3) Efe (Hovarda) Kıyafeti:
Başta açık kırmızı, uzun sivri fes, arkada uzun koca püskül üzerinde kırmızı ince cemberli sarık işlik dar ve uzun kollu, yaka kapalı, karın boşluğuna kadar etek çapraz düğmeli ve ilikli, vücuda sıkı oturmuş bir çeşit gömlek Bu gömlek pamuklu bezden yapılır, dokunuş çizgilerine göre isim alırdı İnce meydan, beşparmak, meydai gibi işliğin üzerine kol uçları bileklerden dört parmak yukarıda dar vaziyette, içi astarlı ön kısımları kavuşmayan salta giyilirdi

a) Cepken:
Etek, kol, yaka ağızları kaytanla süslü olan bir çeşit saltaya benzeyen cepkendi Cepkenin yaka ve etek kısımları işlemeliydi

b) Kuşak ve Silahlık:
Kuşaklar, gürün, trablus, acem, kesmiş, Tosya şallarından yapılır Arasına yumuşak deriden yapılmış, bir çeşit cep görevini gören kat kat bulunan silahlık kuşanılır

c) Şalvar:
İlmiyle (Ulema) sınıfından farklıydı Diz kapaklarından aşağıya kadar uzanırdı Bu sebeple adına şalvar yerine "dizlik" denilirdi Ayaklarında kundura ve yün örgü çorap bulunurdu

Cumhuriyet devrinde erkek kıyafetlerinde büyük çapta bir değişiklik olmakla beraber, kadınların giyiminde fazla bir değişiklik olmamıştır Özellikle köylerde ve kasabalarda yaşayan kadınların en önemli giysisi şalvar, işlik, yelek ve poşudan oluşmaktadır Ayaklara kışın mest ve lastik, yazın ise çorap ve lastik ayakkabı giyilir

4) Abdestlik:
Çuhadan, softan veya kıldan yapılmış bir çeşit pardesü olup, cep yerleri olmakla beraber cep keseleri yoktu

a) Cübbe:
Kaşmir kumaştan yapılırdı Aynı abdestlik biçiminde olup, ceplerin hem yeri, hem kesecikleri vardı

b) Lata:
Yakası kalkıkça, iç göğüslerde cepleri vardı Ağır kumaştan yapılan lata cübbeye benzerdi Yakasından çapraz bulunan bir çeşit pardösü denilebilecek biçimdeydi

c) Biniş:
Kol ağızları çok geniş bir çeşit cüppedir Ayakkabılar, kalloş kundura ve mestten ibaretti

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.