Prof. Dr. Sinsi
|
Adetler Ve İnanışlar...
Kibritle Üç Sigara
Şimdilerde sigarayı kibritle yakan pek görülmüyor Herkeste çakmak var Ancak kibritin yoğun olarak kullanıldığı zamanlarda, bir kibritle üç sigara yakmanın uğursuzluk getireceğine olan inanç yaygındı
Bazı batıl inançlarda olduğu gibi bu inanışın kökeninde de mantıklı bir sebep yatıyor Yakın zamanlara kadar savaşlar göğüs göğse yapılıyor, her iki tarafın askerleri de zamanlarının çoğunu siperlerde geçiriyorlardı
Aylarca süren savaşlarda siperlerde günlerini geçirmek askerler için bir yaşam biçimiydi Burada uyuyorlar, yiyip içiyorlar, sigara içip dinleniyorlardı Karanlıkta parlayan bir sigara veya kibrit ateşi düşmana yerini belli edecek yeterli bir ışık kaynağıydı
Bir kibritin ateşlenerek, üç sigarayı art arda yakacak kadar uzun süre yanık kalması, karşı siperdeki keskin nişancı için hedefi tespit edip nişan alacak ve vurabilecek kadar uzun bir zamandı ve sonucu da ölümdü
Savaş sırasında siperlerde edilen bu tecrübe, normal yaşamda da, bir kibritle üç sigara yakmanın uğursuzluk getireceği şeklinde bir batıl inanç olarak yerleşti kaldı
13 Sayısının Uğursuzluğu
13 sayısının uğursuz olduğuna ilişkin inanç dünyada o kadar yaygındır ki, yaşamı birçok yönde ciddi olarak etkilemektedir Bazı ülkelerde evlerin kapılarına 13 numarası verilmez, uçaklarda 13 koltuk sırası yoktur, apartmanlarda, otellerde 13 kat ya 12A'dır ya da 14'tür 13 numaralı oda yoktur Olsa bile insanlar o odada kalmak istemezler Hatta ayın 13'ünde işe gelmeme, uçak ve tren rezervasyonlarının iptali, alışverişin düşmesi ve benzeri davranışların ABD'ye günde milyonlarca dolara mal olduğu söylenmektedir Bu inanç bir fobi yani bir çeşit korku hastalığı olarak kabul edilmiş olup adı 'triskaidekaphobia'dır
Genel olarak bu inancın, Hz İsa'nın meşhur son yemeğindeki havarilerin sayısından kaynaklandığı sanılsa da, kökü çok daha eskilere mitolojik tanrıların yaşadığına inanılan çağlara, İskandinavya topraklarına kadar gider
O zamanlarda ışık ve güzellik tanrısı Balder bir ziyafet verir Balder Vikking'lerin meşhur tanrısı Odin ile Frigga'nın oğulları olup, ay kraliçesi Nanna'nın da eşidir Bu ziyafete 12 kişi davetli iken, yalanların ve hilelerin tanrısı Loki, davetli olmadığı halde, zorla 13 kişi olarak katılmak ister Ancak bu arada çıkan tartışmada, Loki diğer tanrılar tarafından da çok sevilen Balder'i öldürür
Bu mitolojik hikaye ve inanış İskandinavya'dan Avrupa'nın güneyine kadar yayılır Hıristiyan din adamları bu halk masalını kullanırlar ve Hz İsa'nın son yemeğine uygularlar Hıristiyan versiyonunda Balder'in yerini Hz İsa, Loki'nin yerini de hain Judas alır Bu yemekten sonra 24 saat içinde de Hz İsa çarmıha gerilerek öldürülür Bu nedenle Hıristiyanlarda akşam yemeğinde 13 kişi bir araya gelirse bunlardan birinin başına bir felaket geleceğine inanılır
Bu inanışlara göre 13 sayısı uğursuzdur ama ayın cumaya rastlayan 13 günü hepten uğursuzdur Ancak böyle bir günde doğmuşsanız tam tersi, yani 13 sizin uğurlu gününüzdür
Cuma gününün uğursuz sayılmasına Havva anamızın Adem babamıza elmayı cuma günü yedirtip cennetten kovulmasına sebep olması, Hz Nuh zamanındaki büyük selin cuma günü olması, Hz İsa'nın cuma günü çarmıha gerilmesi gibi olaylardan biri veya hepsi neden olmuş olabilir Müslümanlar ise Hz Adem'in cuma günü yaratıldığına inandıklarından bu güne diğer günlerden daha çok değer verirler
13 sayısının uğursuzluğuna duyulan inancın kökeninde bir yıl içinde ayın 13 kez dolunay olarak gözükmesinin yattığını söyleyenler de vardır
4 Yapraklı Yonca
Dört yapraklı yonca bütün kültürlerde iyi şansın sembolü olarak kabul edilir Hıristiyanlık inanışında Havva'nın cennet bahçesinde elinde dört yapraklı yonca ile dolaştığı kabul edilir Yoncaya çok daha eski kültürlerin batıl inançlarında da rastlanıyor İrlanda efsanelerinden ve Sezar zamanından kalma yazılardan bu inanışın kökeninin İngiltere'ye, Galler'de yaşayan Keltler'e kadar uzandığı anlaşılıyor
Bu toplumda Druid adı verilen bir grup, Güneş'e tapıyor ve ayinlerini yılda birkaç kez, Galler'in sık meşe ormanlarında toplanarak yapıyorlardı Bu sırada kişiler arasındaki anlaşmazlıkları da sorgulayarak çözüm yolları buluyorlar, ölümcül derecede hasta olanlar ve çıkması beklenen bir savaşta ölüm tehlikesi ile karşılaşacak olanlar için insan kurban ediyorlardı
Druid rahipleri her ne kadar kurban olarak daha önce suç işlemiş olanları tercih etseler de arada masum insanların da sazdan yapılmış büyük kafeslere konularak ateşe verildiği oluyordu Dini bakımdan kurban edilen kişinin ruhunun bozuk ahlaklı olduğuna ve ölümden sonra yeni doğacak bir bebeğe geçtiğine inanıyorlardı
Druidler ayrıca ökseotunun aile içinde uyumu sağladığına, dört yapraklı yoncanın ise kişiye çevresindeki bozuk ahlaklı ruhları, şeytanı ve cinleri görme yeteneği verdiğine, yoncanın sihirli gücü sayesinde şeytanın kovulabildiğine inanıyorlardı Bu nedenle insanları kurban etmeden önce ökseotu filizleri topluyorlar, yerlerde dört yapraklı yoncaları arıyorlardı Yani inanışın kökeninde dört yapraklı yoncanın uğurundan çok, kötü ruhlara karşı olan sihirli gücü yer alıyordu ama ne yazık ki yoncanın dört yapraklısı da tabiatta çok nadir olarak bulunuyordu
Günümüzde bitki kültürü ile uğraşanlar, sadece dört yapraklı yoncaların ürediği tohumları geliştirmeyi başarmışlardır Ancak efsane devam etmektedir, insanlar bahçelerinde milyonlarcası yetişebilirken, hala kırlarda uğur getireceğine inandıkları dört yapraklı yoncayı heyecanla aramaya devam etmektedirler
Yoncanın dört yaprağının da ayrı birer anlamı vardır Birinci yaprak ümidi, ikincisi imanı, üçüncüsü aşkı, dördüncü yaprak ise şansı simgeler Tabiatta çok nadir bulunan işte bu dördüncü yapraktır
40 Sayısının Gizemi
Hemen hemen bütün kültürler sayılarla ilgilenmiş, hatta sayıların yaşamdaki rollerini biraz da abartmışlardır Filozoflar da her şeyi sayı ile açıklamaya çalışmışlar, sayıların gizli, ahlaki ve sembolik güçleri olduğunu, alemin bile belirli sayısal ilişkilere göre yaratıldığını ileri sürmüşlerdir
'1' sayısı tekliği ve yaratanı simgelediği için bütün inanç sistemlerinde kutsaldır Günümüzde pek bilinmese de tarih boyunca çeşitli toplumlarda '3' mükemmelliğin, '5' yaşam ve sevginin, '72' bolluğun sembolü olmuşlardır
'7' sayıların en kutsalıdır İlk çağlarda bilinen beş gezegen ile Güneş ve Ay'ın toplam sayısının yedi oluşu, Tevrat'ta Tanrının evreni altı günde yaratıp yedinci gün de dinlendiğinin belirtilmesi '7' sayısına gizemli ve uğurlu bir sayı olarak bakılmasına sebep olmuştur Göklerin yedi kat oluşuna olan inanış, müzikteki ana nota ve ana renklerin, haftanın günlerinin yedi tane oluşu, Roma'nın, İstanbul'un yedi tepe üzerinde kurulmuş olmaları, bu sayının gizemini iyice arttırmıştır
'12' sayısının gizemi gökyüzündeki on iki yıldız grubundan (burcundan) geliyor ama bu sayının asıl özelliği 2, 3, 4, ve 6 ile bölünebilmesi ve eski çağlarda en çok kullanılan sayı birimi olmasıdır '12' sayısı bugün bile düzine adıyla sayı birimi olarak kullanılırken katları 24, 60 ve 360 da zaman ve açı birimleri olarak kullanılıyorlar
'40' sayısı ise daha ziyade İslam toplumunun günlük yaşamında en çok kullanılan sayıdır İçinde kırk sayısı geçen isim ve deyimlerin bazıları şunlardır: Kırkpınar, kırk haramiler, kırk-ikindi yağmurları, kırk dereden su getirmek, kırk bir kere maşallah, kırk ev kedisi, kırk para, kırk yılın başı, kırk yılda bir, kırk yıllık dost kırk katır mı-kırk satır mı, bir fincan kahvenin kırk yıl hatırının olması  
Kırk sayısının özel ve uğurlu bir sayı olduğuna, bazı tabiat varlıklarını temsil ettiğine çok eski çağlardan beri inanılır Dinde, matematikte, astronomide, astrolojide, edebiyat ve tasavvufta ayrı ayrı anlamlan vardır
Kırk sayısı eski Mısırlılarda gök varlıklarının kendi yörüngeleri üzerindeki dönüm sürelerini gösterir Tevrat'ta da insanın yaş dönemlerini belirtir Muhtemelen 'kırkından sonra azmak' veya 'kırkından sonra saz çalmak' deyimleri de buradan kaynaklanır
Eski doğu ülkelerinde, Hindistan'da ve Türklerde büyük önem taşıyan kırk sayısı sonradan İslam inançları içersine girdi Kırk sayısı Kuran'da ve onun hükümlerine dayanan hadislerde de geçer Bunların biri de insanın 40 yaşında olgunlaşması ile ilgilidir Hz Muhammed'e 40 yaşında peygamberlik verilmesi, İslam dininin doğuşu sırasında ona ilk bağlananların kırk kişi olması, kadınlarda hamileliğin 40 hafta sürmesi de bu sayının kutsallığına olan inancı geliştirdi İnsanın malının kırkta birini zekat olarak vermesi de bununla ilgilidir
Ayrıca, insanlar tarafından Nuh tufanının 40 gün süren yağmurlardan sonra oluştuğuna, Tanrının Hz Adem'in çamurunu 40 gün yoğurduğuna, dünyanın sonu yaklaştığında Mehdi'nin kıyametten önce 40 yaşında ortaya çıkacağına ve kırk yıl yeryüzünde kalacağına inanılır
Doğum yapmış kadınların çocukları ve ölüler için doğumdan ve ölümden sonra, 40 gün geçmesi daha sonra şerbet ve lokma dağıtılması ile 'kırkı çıkmak' deyiminin kullanılması da 40 sayısının özelliğine olan inançla ilgilidir
|