Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kültür-Sanat

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dans, tarihi, türk

Türk Dans Tarihi

Eski 07-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Dans Tarihi



Avrupada 16 yüzyılda salon dansının ilk biçimleri küçük ölçekli saray törenlerinde ve diplomatik kutlamalarda kendini göstermeye başladığında Osmanlı sarayında onlarca cariyeden oluşan yerel orkestralar eşliğinde dans eden harem kızları oğlanları çengiler ve köçekler vardı Haremin misk kokulu buğulu havasında ipekler ve tüllere bürünmüş şahane rakkaseler dans eder zat-ı şahaneleri de onları büyük bir zevkle izlerdi

Bazı Osmanlı padişahlarının Avrupa ziyaretlerine müzisyenler ve dansçılar götürdükleri tarihi kayıtlarda var Prof Metin And Türk Köylü Dansları adlı kitabında 16 ve 17 yüzyıllarda Osmanlıların birçok Avrupa saray dansını bile oynadıklarını aktarıyor

Ancak Osmanlının son dönemlerinde raks (dans) ve musiki bazı kurumlarda öğretilmeye başlandığında yani saray dışına çıktığında sorunlar baş gösterdi Kadınlarla birlikte veya partnerli dans kabul edilemezdi

16 Aralık 1919da Şeyhülislam Haydarizade İbrahim Efendi dönemin Dahiliye Nazırına yazdığı bir mektupla Beyazıtta kurulan Osmanlı Musiki ve Raks Cemiyetinin faaliyetlerinden yakınmıştı Bu cemiyette kadınlar ve erkekler birlikte müzik yaparak ve dans ederek günaha giriyordu Başkanlığını müzisyen İsmail Hakkı Beyin yaptığı kuruluş Dahiliye Nazırının talimatı ile polis tarafından basılarak 25 Aralık 1919da kapatıldı

Günümüzde ise durum biraz daha farklı?

Türkiyede dansla ilişki ve dansın konumlanması tarifine varmak istersek ilk referansımız kuşkusuz halk dansları olacaktır Bu durum Batı dans tarihi için de geçerlidir ve tüm dünyada dansın kökenlerinde ritüeller ve halk dansları vardır

Türkiye Mezopotamya Akdeniz ve Orta Asya kültürleri ile beslenen köklü bir Anadolu kültürünün mirasçısı Bu durum dansla olan tarihsel ilişkimizi de oldukça iddialı bir biçimde izah ediyor Şarap bereket ve tiyatro tanrısı Dionysosun doğduğu iddia edilen Anadolu toprakları aynı zamanda Onun dans kültürünün doğduğu topraklardı ve daha Dionysos doğmadan bin yıllar önce dans sanatı kendini birçok duvar resminde göstermişti

Ancak dans eden bir tanrıya inanabilirim diyen büyük filozof Nietzsche sanki bunu Anadolunun ilk halkları için söylemiş gibi

Ülkemizde bulunan neolitik çağdan kalan tüm kaya resimlerinde dans eden figürler tasvir edilmiş Bugün bu tarihsel mirasın takipçisi çok köklü bir dans kültürünün üzerinde oturuyoruz Akla gelebilecek her temayı içeren zengin bir halk dansları koleksiyonuna sahibiz

Prof And dans evrelerimizi yer soy din imparatorluk ve batılılaşma evrelerine ayırarak incelemiş oyun ve büyü kavramlarının bugünün danslarında yaşadığını belirlemiş:

Bugün Anadolunun hemen her bölgesinde rastladığımız seyirlik köylü oyunlarının gerek konusu ve bazı büyüsel ayrıntıları bakımından gerekse belli mevsimlere uyarak süreli oluşlarından bunların eski uygarlıkların bolluk dinsel törenlerinin kalıntıları olduğunu kesinlikle söyleyebiliriz

Tarihçilerin bereketli hilal diye tarif ettikleri bölgenin bir bölümü olan Anadolu şenlikleriyle ile ön plana çıkan Dionysosa tapınılan çok önemli bir dans coğrafyası? Ve bu coğrafyada dansa verilen değerde Cumhuriyet döneminin farklı bir yeri var

Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş Şavaşının ardından gerçekleştirmeye çalıştığı kültür devriminde dansa da özel önem atfetmişti

Dönemin popüler dansları o zamanlar ülkemizde yaşayan gayrimüslümler tarafından uygulanırken Atatürk bu kültürün Türkiyedeki gençler tarafından da öğrenilmesi için öncülük etmişti

Atatürk Türk Tarih Kurumu Türk Dil Kurumu gibi yapılanmalarla birlikte Halkevlerini kurarak ülkedeki binlerce halk dansı figürünün derlenmesini de önermişti

O dönemin ünlü sporcu ve halk bilimcilerinden Selim Sırrı Tarcana uluslararası etkinliklerde dans etmesi için koreografi siparişi bile verilmişti AtatürkTarcandan Milli hususlarımızı gösteren bir dans dizayn ederek günlük kostümlerle dans etmesini istemiş; Tarcan da buna karşılık ünlü Sarı Zeybek ve Tarcan Zeybeği danslarını yaratmıştır

Selim Sırrı Pariste 1924te yapılan Olimpiyat Oyunlarında zeybek oynadı daha sonra bu dansı geliştirerek Atatürkün istediği forma soktu Ardındanzebek danslarından esinlenerek yaptığı koreografiyi İzmir Kız Muallim Mektebinin konferans salonunda okulun öğretmenlerinden Mualla Hanım ile birlikte Atatürkün huzurunda sergiledi

Atatürk gösteri bittiğinde yaptığı konuşmada şöyle demişti: Hanımefendiler Beyler! Selim Sırrı Bey raksını ihya ederken ona bir şekl-i medeni vermiştir Bu sanatkar üstadın eseri hepimiz tarafından seve seve kabul edilerek milli ve içtimai hayatımızda yer tutacak kadar tekemmül etmiş bedii bir şekil almıştır Artık Avrupalılara bizimde mükemmel bir raksımız var diye biliriz ve bu oyunu salonlarımızda müsamerelerimizde oynayabiliriz Zeybek dansı bu yeni şekli ile her içtimai salonda kadınlarla beraber oynanabilir ve oynanmalıdır

Mustafa Kemal bu konuşmanın ardından Selim Sırrıya dönerek Yorulmadınızsa Mualla Hanım?la birlikte bir defa daha şehir elbiseleriyle oynadığınızı görmek isterim demiş ve dans bu kez modern kostümlerle alkışlar arasında tekrar edilmişti

Selim Sırrı koreografisini Atatürke ithaf etmiş ilk kez kadınlarla birlikte icra edilen bu dansı Atatürkün içtimai hayatımızda kadına verdiği mevkii düşünerek bu küçük eseri vücuda getirdim diyerek gerekçelendirmişti Atatürk dansı ülkenin kültürel yaş***** sokmayı da hedefleri arasına almıştı Cumhuriyet balolarında tüm politikacıların dans etmesini teşvik etmişti Aynı zamanda Cumhuriyet baloları ülkemizin ilk batı dansı atölyelerine dönüştü Dönemin klasik salon dansları bu sayede ülkemizde tanındı

Aradan geçen yıllar Türkiyenin modernleşme atılımı yaptığı yıllardı Yeni eğlence anlayışı Batılı kalıplarla büyük kentlere hakim olurken halk da kendi yaratımlarını kendi kültürel aktarımlarını zenginleştirerek sürdürdü Her türlü hakim ifade biçiminin karşısına yarattığı folklor değerleriyle çıkan halkbirbirinden güzel eserler yaratarak yanıt verdi

Türkiye halkı dans eden dansı seven bir halk Dans kültürü genlerinde var Türkiye danslarının genel karakterinden söz etmek oldukça zor Hem derin tarihsel birikim hem etnik çok renklilik hem de coğrafi farklılıklar çok kültürlü bir dans karakteri ortaya çıkarıyor Egede ağır ve mağrur danslarTrakyada kıvrak karşılamalar Karadenizde hızlı horonlar doğuda aşiret kültürünün etkisi ile omuz omuza uygulanan danslar tek tip bir karakter dansı tarifini zorlaştırıyor Aslında buna gerekte yok Çünkü Anadoluda her duygunun dansı var ve güzellikleri de barındırdıkları çeşitlilik ve renklilikte?

Türkiyede dansın resmi tarihi 1948 yılında önemli bir ivme kazandı Ankara Konservatuarının ve bale bölümünün açılması İngiltereden Dame Ninette de Valoisnın koreograf olarak getirilmesi Türk bale tarihinde önemli bir eşik taşı oldu Ondan sonra Türkiye bale klasikleri ile tanıştı Türkiyede ki pek çok bale sanatçısı onun öğrencileri tarafından yetiştirildi

Yukarıdan empoze edilen bu sanatsal akım doğal olarak kısıtlı bir seyirci kitlesi buldu ve ilk sanatsal üretimler ancak devlet ricalinin katıldığı resmi temsillerde kendisini gösterebildi

Dans tarihimizdeki bu temsil süreci yeni genç koreografların yetişmesi ile bazı deneysel dans çalışmalarının da önünü açtı

Dame Ninette de Valois ilk olarak Ferit Tüzünün Çeşme Başı isimli eseriyle yerel karakterli bir bale yarattı ardından Oytun Turfanda Güloya Arıoba ve Duygu Aykal gibi koreograflar yerel motifli baleler yaratarak kendi kaynaklarına yakınlaşmak istediler

SSCB dönemindeki halk balesi arayışlarının yanında çok cılız kalan bu arayışlarla ünlü Türk beşlilerinin çalışmalarını da referans alarak bir Türk balesi yaratma arayışına girdiler Böylesine bir yoz döngü son 20 yıla kadar sürdü Oytun Turfandanın yerel adımlı ilk balesinin adı da Yoz Döngüydü Kontrolsüz bir biçimde kentleşmeye başlayan Türkiyenin göçle birlikte yeni yeni tanışmaya başladığı lümpen kültür ve kültürel aidiyet sorununun işlendiği bu eser bale ile kurduğumuz ilişki için de güzel önermeler içeriyor

Ancak bu çabalara rağmen Türk halkı baleye alışamadı Bu dönemin ardından ilk Türk müzikalleri sahnelendi Dönemin hakim anlayışı Lüküs Hayat müzikalinde danslarla da ifade edildi

Bugünün modern dans toplulukları ise işte bütün bu dans kültürünün ürünleri Bu görkemli birikime saygı duyan deneysel bir çalışma olan Anadolu Ateşi de başarısını Türk motiflerinden esinlenen bale ve modern dansın imkanlarını kullanan koreografik anlayışına borçlu

Octavio Paz Dans insan bedeninin şiiridir diyor Bizim beden dilimizle yazacağımız şiirler de köklü kültürel değerlerle beslenen ve görkemli tarihimizden damıtılmış efsanelerin diliyle yazılmalı Homerosu ve Yaşar Kemali doğuran topraklara bu coğrafyanın masal diliyle yaratılmış yapıtlar armağan etmek gerekiyor

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.