Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Tıp / Biyoloji / Farmakoloji

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dokular, epidermismantarkemikkıkırdakkanbağ

Bütün Dokular Epidermis-Mantar-Kemik-Kıkırdak-Kan-Bağ Dokular...

Eski 07-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bütün Dokular Epidermis-Mantar-Kemik-Kıkırdak-Kan-Bağ Dokular...



Epidermis:
Bitkinin genç bölgelerinin ve yapraklarının üzerini örten tek tabakalı bir dokudurÜzerinde kutikula tabakası vardırBu tabaka kurak bölge bitkilerinde su kaybını önlerEpidremis hücreleri faklılaşarak tüyleri ve stomaları oluşturur
Stomalar yaprağın alt yüzeyinde bulunur Bitkinin gaz alışverişini ve terleme yoluyla yapısındaki su miktarını düzenler
Mantar doku:

epidermis hücrelerinin veya parenkima hücrelerinin sonradan bölünme yeteneği kazanan sekonder meristem dokudan, yani “mantar kam-biyum”undan oluşur Mantar kambiyumuna “fel-logen” adı verilir Mantar dokusu, epidermis gibi bitki organlarının dış yüzeyini kaplar Epidermisten farklı olarak, birçok hücre tabakasından meydana gelmiştir Bu dokuda, hücreler arasında boşluk bulunmaz Hücreleri genelde basit, yassı, dört veya altı yüzlü prizma şeklindedir Yaşlanmış mantar hücreleri ise ölü, içleri hava ile dolu ve geçitleri olmayan hücrelerden oluşur
Mantar doku, bitkiyi sıcak, soğuk, mekanik etkilerden koruduğu gibi su ve gaz kaybını da engellerMantar doku su ve besin maddelerinin geçişine engel olduğundan yaprağın ölümüne ve rüzgarın etkisiyle mantarlaşmış bölgeden kopup düşmesine neden olur Ayrıca yaprak dökümünde, sıcaklığın düşmesi ve ışık şiddetinin azalması rol oynar Yine bazı ağaçların gövdelerinde kabuk parçaların pullar halinde kopup dökülmesine yüzeyden uzak bölgelerde oluşan mantar doku sebep olur
Kemik hücreleri (osteosit) ve ara maddeden meydana gelmiştir Ara madde osein adı verilen protein yapıda organik bir madde ile Ca, Mg gibi minerallerden oluşur Mineral içeriğinden dolayı vücudun en sert dokusudur Kemik dokunun dayanıklılığı ara maddenin kireç bileşikleriyle özel yapısından kaynaklanır Sinir ve damarların girip çıktığı havers ve volkman kanallarına sahiptir Kasların tutunma bölgelerini oluşturarak harekete yardımcı olmalarının yanında mineral deposudurlar Ayrıca hayati organları koruma görevi de vardır
Kıkırdak Doku:
Embriyonun mezoderm tabakasından meydana gelmiştir Yalnız omurgalı hayvanlarda bulunur Köpek balıkları ve vatozların tüm iskeleti kıkırdaktan yapılmıştır Diğer omurgalılarda ise iskelet embriyonik dönemde kıkırdak olup zamanla minerallerin birikmesiyle kemikleşir Yalnız eklemlerde ve kaburga uçlarında canlının hayatı boyunca kıkırdak olarak kalır Vücudun esnek destek dokusunu oluşturur Kıkırdak yapıdaki iskeletin kısımları birbirleriyle eklem yapabilirler ve üzerine çizgili kaslar bağlanabilir Kan damarı içermediğinden oksijen tüketimi düşüktür

Kıkırdak doku hücreler ve hücreler arası esas maddeden oluşur Hücreler arası esas madde; Kollajen fibriller, elastik fibriller ve dokuya sertlik veren kondrin maddesinden ibarettir Kondrin, yumuşak albumin niteliğindeki kondromusin ile organik kondrin sülfürik asit (Kondroyitin sülfat) bileşiğinden oluşur Kıkırdak doku hücrelerine kondrosit denir Türe göre hücreler bir veya daha fazla nukleus içerirler Kıkırdak hücreleri çok miktarda su içerirler Kondrositler lakünlerde tek tek ya da gruplar halinde bulunurlar Hücreler arasındaki temel madde aynı kalmasına karşın içerdikleri fibrillerin çeşidine, düzen ve miktarına göre farklı türleri bulunur

1 Hiyalin kıkırdak: Hücreler arası esas madde homojen, şeffaf ve camsı bir görünümdedir Kollajen fibriller bulunur Basınca karşı dayanıklıdır Doku hücreleri difüzyonla beslenir Hücrelerinin oluşturduğu gruplara kondron denir Kemikleşme ve dejenerasyon olayları bol miktarda görülür Embriyo iskeletinde, yetişkinlerde kaburgaların omurgaya bağlandıkları yerlerde, eklemlerde, burunda, trakede, bronşlarda ve köpek balıklarının iskeletinde bulunur
2 Elastik kıkırdak: Rengi sarımtırak olup, bükülebilme özelliğine sahiptir Elastik fibriller bolca bulunur ve dokudaki hücreler kondron oluşturmazlar Ya tek tek dağılmışlardır ya da iki kıkırdak hücresi yan yana bulunur Kollajen lifler hücrelerin etrafını kuşatır Kemikleşme, kireçlenme ve dejeneratif olaylar görülmez Kulakta, küçük bronşlarda ve epiglottisde bulunur
3 Fibröz kıkırdak: Kollajen lifler bolca bulunur Hücreler ve kondronlar seyrek olarak görülürler Grimsi ve fibrilli bir yapıdadırlar Basınç ve çekmeye karşı çok dayanıklıdırlar Omurlar arası disklerde, gözde ve köprücük kemiğinin oynar bölgelerinde bulunur

Kan DoKu:
Hücreler arası maddesi sıvı olan mezenşim kökenli bir dokudur Hücreleri alyuvar, akyuvar ve plateletlerdir Erkeklerde ortalama 5-6 kadınlarda 4-5 litre kan bulunur Bunun % 45?i hücreler % 55?i plazmadır Özgül ağırlığı 1,045 ile 1,065 arasında değişir Aşırı su kaydında plazma oranı bir miktar azalabileceği gibi su içildiğinde belirli bir oranda artabilmektedir Ancak özellikle hipotalamusun kontrolündeki homeostasi ortalama değeri koruma eğilimindedir Kanın ortalama pH’ı 7,4?tür Genellikle bu değer çok dar sınırlarda tutulur (7,35-7,45) pH’ın 7?nin altına veya 7,8?in üzerine çıkması kişinin birkaç dakika içerisinde ölmesine yol açabilir

Kanın görevleri:
1 Oksijen, karbondioksit, besin maddeleri, hormonlar ve metabolik atıkları taşır
2 Vücudun elektrolit bileşimini ve pH dengesini ayarlar
3 Pıhtılaşarak vücudun kan kaybetmesini önler
4 Zehir ve patojenlere karşı koruyuculuk yapar
5 Vücut ısısının sabit kalmasını sağlar

Kanın bileşenleri
Plazma: Önemli bir kısmı sudur Protein kısmının en önemli elemanı karaciğerde sentezlenen albumindir Albuminlerin başlıca görevi kan hacmini ve basıncını ayarlayan su tutulmasını desteklemektir (Osmotik olarak) Eğer albumin seviyesi azalacak olursa su dokularda birikir ve ödem oluşur (Protein eksikliğinde ödem oluşmasının nedeni…) Ayrıca hormonlar ve daha birçok maddeyi bağlayarak plazmada taşınmasını sağlar
Albuminden başka yine karaciğerde sentezlenen bazı globüler proteinler kolesterolün taşınmasında görev alırlar (HDL ve LDL) diğer bir grup globüler protein ise immunoglobülinler denilen antikorlardır Bunlar savunma hücreleri tarafından sentezlenirler
Karaciğerde sentezlenen fibrinojen kanın pıhtılaşmasında görevli bir diğer protein elemanıdır Fibrinojen gibi pıhtılaşma proteinleri uzaklaştırıldığında geriye kalan sıvıya serum denir
Plazmada elektrolit olarak iş gören birçok mineral bulunur Tüm organik bileşiklerin monomerleri de plazmanın bileşenlerindendir Ayrıca atıklar da kan plazmasında taşınmaktadır
Plazmada bulunan bikarbonat (HCO3-) pH değişimine karşı önemli tampon çözeltidir

Hücreler:
Alyuvarlar (Eritrositler, kırmızı kan hücreleri – RBC): Kan hücrelerinin yaklaşık %99?u alyuvardır 1 mm3 kanda ortalama 5 milyon alyuvar bulunur (Erkeklerde kandaki alyuvar oranı kadınlardan biraz daha yüksektir) Embriyonik dönemde dalak, lenf ve karaciğerde üretilirler Yine hamileliğin son aylarında kemik iliği de eritrosit üretmeye başlar Ancak yetişkinlerde eritrositler özellikle kırmızı kemik iliğinde üretilirler Olgun eritrositlerde çekirdek ve organel bulunmaz Bu nedenle ömürleri de kısadır(Ortalama 120 gün) Mitokondrileri olmadığından enerji ihtiyaçlarını oksijensiz solunumla karşılarlar Zarlarında bulunan hemoglobinleri ile oksijen taşırlar Hemoglobin demir içeren globüler bir proteindir (Demir kanın kırmızı renginin sorumlusudur)
Eritrositlerin yapımı yaklaşık %90?ı böbrek %10?u karaciğerde sentezlenen eritropoetin hormonunun kontrolü altındadır Bu hormon oksijen eksikliğine bağlı olarak eritrosit yapımını arttırır, oksijenlenme yüksek olduğunda ise azaltılır

Akyuvarlar (Lökositler, Beyaz kan hücreleri, WBC): savunma hücreleridir Eritrositlerle kıyaslandıklarında daha komplekstirler Protein sentezleyebilir, anabolik ve katabolik reaksiyonların gerçekleştirebilirler Normal yetişkin kanının 1 mm3 ‘ünde 4-11 bin arasında akyuvar bulunur Bu sayı yeni doğanda ve çocuklarda oldukça yüksektir Ayrıca enfeksiyon sırasında akyuvar sayısı 25 bine kadar yükselebilmektedir Bazıları alyuvarlar gibi kemik iliğinde bazıları da lenf düğümleri, dalak ve bademcik gibi organlarda üretilir Granulositler ve agranulositler olmak üzere iki büyük grupta incelenirler
Granulositler: Sitoplazmalarında granüller bulunan çekirdekleri loblu akyuvarlardır Lökositlerin büyük çoğunluğu bu guruptandır Boyanma özellikleri farklı olan üç tipi vardır
1 Nötrofil: Lökositlerin yaklaşık %50-70?i bu tiptir Mikroorganizmaları veya yabancı maddeleri fagositozla yok ederler Sitoplazmalarındaki granüller mikroorganizmaları sindiren enzimlere sahip olan enzim paketleridir Enfeksiyon bölgesinden salgılanan kimyasallar nötrofil, monosit ve makrofaj gibi lökositleri kendilerine çekerler
2 Eozinofil (asidofil): Asidik boyalarla boyandıklarından bu adı almışlardır Nötofiller gibi ameboid hareketlerle fagositoz yaparlar Lökositler içerisindeki oranı %2-4 arasındadır Bazı parazitik ve alerjik reaksiyonlarda sayıları artar
3 Bazofil: lökositler arasında miktar olarak en az olan tiptir Bağ dokusunun mast hücrelerine benzerler Özellikle histamin ve heparin salgılarlar Heyecanlı bir durumda insan yüzünün kızarması bazofillerin salgıladıkları histaminlerin genişlettiği damarlarda kan akışının artmasıyla ortaya çıkar Ayrıca parazitlere karşı savunma görevleri de vardır
Agranulositler: sitoplazmalarında sadece birkaç lizozom granülü vardır
1 Monosit: En büyük kan hücresidir Lökositler arasındaki oranı %2-8 kadardır Kemik iliğinde üretildikten sonra kan dolaşımında kısa bir süre kalıp dokulara geçere doku makrofajlarını oluştururlar Makrofajlar büyük yapıları sindirebilme özelliğine sahiptirler Şayet cisim bir makrofaj için büyükse birkaç makrofaj bir araya gelerek fagositik dev hücreyi oluştururlar
2 Lenfosit: Lökositlerin yaklaşık %20-30?unu oluştururlar Çoğu vücut dokularında özellikle lenf düğümlerinde, dalak, timus, bademcikler, adenoidler (geniz eti gibi) ve sindirim sisteminin lenfoid dokularında bulunurlar Bazıları kan ve dokular arasında dolaşarak yıllarca yaşayabilir (Hafıza hücreleri gibi) Diğer lökositlerden en önemli farkları fagositoz yapamamalarıdır T ve B hücreleri olmak üzere iki tipi vardır B lenfositler kemik iliğinde oluşurlar ve lenfoid dokularda toplanırlar T lenfositler ise timusta aktifleşirler B hücreleri gerektiğinde plazma hücrelerine dönüşerek antikor (antibadi) üretirler

Kan pulcukları (Plateletler, Trombositler): kan pıhtılaşmasında görevlidirler Memeli olmayan omurgalılarda çekirdeği olan hücreler olmalarına rağmen memelilerde hücreden çok hücre parçası olduklarından platelet terimi daha uygundur 1 mm3 kanda ortalama 350 bin kadar bulunur Nükleusları olmamasına rağmen metabolizmaları vardır Ömürleri yaklaşık 5-12 gün kadardır Kemik iliğinde üretilirler Trombositler birbirlerine ve kollajen fibrillere bağlanarak pıhtı oluşumunda rol oynarlar Trombositlerin salgıladığı serotonin granülleri kesilmiş veya yaralanmış damarları daraltarak kanamayı azaltır Eğer kesilme veya hasar küçükse genellikle bu tepki kanamayı durdurmak için yeterlidir Damar büyükse trombosit tıkacı yetersiz kalır ve kan pıhtılaşma mekanizması devreye girer
Bağ DoKu:
Embriyonun mezenşim hücrelerinden; bağ, destek, kas dokusu ile vücut sıvısının ve kanın serbest hücreleri meydana gelir Mezenşim ağ şeklinde birbirine bağlanmış hücrelerden oluşmuş bir yapıdadır Mezenşim hücreleri arasında bulunan en önemli mukopolisakkaritler hiyaluronik asit, kondriyitin sülfat ve heparindir Bağ dokusu canlı hücrelerden ve canlı olmayan hücreler arası esas maddeden yapılmıştır

Görevleri;
- Mekanik desteklik sağlar
- Kılcal damarlar ile kan arasında difüzyona elverişli bir ara ortam oluşturarak hücrelerin beslenme ve metabolizma olaylarını sağlar
- Vücut savunmasında etkili rol oynar
- Dokuların tamirini ve rejenerasyonunu sağlar
- Kan damarı ve sinirler bu doku içerisinde vücudun her tarafına yayılmasına imkan sağlar
Şeklinde sayılabilir

Bağ dokusunun hücreleri:
1 Fibroblastlar: Bağ dokusunun esas hücreleridir Bağ dokusu ipliklerini ve ara maddeyi sentezlerler Bağ dokusunun yenilenmesini ve kollajen fibrillerin oluşumunu sağlar Kemikleşme sırasında osteositlere dönüşür Özel hallerde ve enfeksiyon durumunda fagositoz yapar
2 Makrofajlar: Fibroblastlardan sonra en çok bulunan düzensiz şekilli hücrelerdir Vücuda giren yabancı cisimleri ve mikroorganizmaları fagosite etme yetenekleri vardır Vücutta ölmüş hücreler de makrofajlar tarafından temizlenir Normalde hareketsiz olmalarına karşın herhangi bir enfeksiyonda ameboid hareketlerde enfeksiyonun olduğu bölgeye giderek vücut savunmasına katılırlar Lenf düğümleri, karaciğer, kemik iliği, böbrek ve akciğerlerde sık rastlanır
3 Pigment hücreleri: Sitoplazmalarında melanin pigmenti bulunur ve bağ dokusunun serbest hücreleridir Gözün damar tabakasında, göz kapağında ve üreme organlarında bulunur
4 Mast hücreleri: Bu hücreler heparin salgılayarak kanın damar içerisinde pıhtılaşmasını önlerler Histamin içerdiklerinden dolayı iltihaplaşmayı engellerler (Histamin kılcal damarların geçirgenliğini arttırır) Ayrıca mukopolisakkaritlerin yapımına da katılırlar
5 Plazma hücreleri: Antikor salgılayan bağ dokusu elemanlarıdır Kemik iliğinde, lenfatik organlarda, gevşek bağ dokusunda, dalak, böbrek ve karaciğerde bulunurlar
Hücreler arası esas madde:
1 Kollajen fibriller (beyaz fibriller) : Yan yana gelerek demetler oluştururlar Bu demetler yapışkan bir maddeyle birbirlerine tutunmuş halde bulunurlar Çekilmelere karşı çok dayanıklı olup ancak %5 kadar uzayabilirler Bulundukları organın görevine göre düzenlenirler Örneğin bağırsaklarda ince ve dallıyken tendonlarda kalındırlar
2 Elastik fibriller (sarı fibriller) : Enine bantlaşma göstermeyen ince fibrillerden meydana gelmişlerdir %100 – 140 oranında uzayabilirler Esas maddelerini elastin adı verilen bir protein oluşturur Örneğin alveollerin duvarlarında ince dallara ayrılarak bir ağ oluşturmuşlardır Damar duvarlarında da bulunurlar
3 Retiküler fibriller: Genellikle retiküler bağ dokuda bulunurlar Dokunun çeşitli yerlerinde ince ipliksi ağlar oluştururlar Özellikle epitel ve bağ doku arasındaki bazal membranda olduğu gibi bağ doku ve diğer dokuların birbirleriyle birleştikleri kısımlarda bulunduklarından önemlidirler Bağışıklık organlarında ve kan damarlarında bol bulunurlar

Bağ dokusu çeşitleri:
1 Mukoz bağ dokusu: Hücreler arası esas madde yumuşak, mukoz, jelimsi kıvamda bir maddedir Bu ara maddede fibriller de bulunur Sabit hücreleri fibroblastlardır
2 Gevşek bağ dokusu: İnsanda geniş bir alana yayılırlar Hücreler ve fibrillerden yapılmıştır Genellikle organlarında stromalarında bulunur Doku ve organlara desteklik sağlar İçerdiği bol miktarda damarla organların beslenmesi ve korunmasında önemli bir rol oynar Organlarda damar ve sinirler boyunca, bunların aralarını dolduracak şekilde yayılmışlardır Karın boşluğu ve kalbi astarlayan zarları oluşturur İç organları bulundukları yerde tutan ya da bunların çeşitli kısımlarını birbirine bağlayan ve mezenter olarak adlandırılan zarları oluşturur Bu dokunun sabit hücreleri fibroblastlardır Serbest olarak mas hücreleri, plazma, yağ ve gezici hücreler bulunur Hücreler arası esas maddede doku sıvısı çoktur
3 Sıkı bağ dokusu: Genel karakteri liflerin hücrelere oranla daha sık bulunmasıdır Ara madde azdır Kollajen lifler sıkı demetler oluşturur ve fibroblastlar bulunur Bulunduğu yerde basınç ve gerilmeye karşı dayanıklılık sağlar Genellikle derinin corneum (dermis) tabakasında, beyin zarında, kasları kemiklere bağlayan tendonlarda, kemikleri eklem bölgelerinde birbirine bağlayan ligamentlerde böbrek ve dalağın kapsüllerinde, testis ve ovaryumun tunica bölgesinde bulunur
4 Elastik doku: Elastik fibriller bol bulunur Gerilme ve tekrar eski haline dönme görülür Hücre olarak fiboristler bulunur
5 Yağ doku: Yağ sentezi yapan hücrelere lipoblast denir İlk önce hücrenin içinde küçük bir yağ damlacığı oluşur Bu yağ damlacığı daha sonra oluşan yağ damlacıkları ile birleşerek daha büyük bir yağ damlacığına dönüşür Sitoplazma bu yağ damlacığı etrafında ince bir tabaka olarak kalır İnsanda 40 yaşına kadar yağ miktarı en yüksek ölçülere ulaşır ve daha sonra azalma görülür

Yağ dokunun görevleri:
- Yedek besin olarak depo edilmesi
- Organların ve vücut parçalarının birbirine karşı kayganlığının sağlanması
- Birçok mekanik etkiyi tamponlaması
- Özellikle suda yaşayan memelilerde ısının korunması
- Derinin kurumasının önlenmesi
- Kış uykusuna yatan hayvanlarda metabolik su oluşumunu sağlaması

6 Retiküler bağ doku: Diktiyosit denilene retikulum hücrelerinden oluşur Lenf düğümlerinde, dalakta, karaciğerde, timusta, bağırsaktaki payer plaklarında, kuşların Bursa Fabricus’unda ve kemiklerdeki sarı kemik iliğinde bulunur Dallanmış kolları olan gevşek yapılı hücrelerden oluşmuştur Hücreler kısmen retiküler lifler ile çevrilmiştir Retikulum hücreleri, fagositoz yapabilme, kan ve lenf içerisinde bulunan yabancı cisimleri, parazitleri yakalama, bazı metabolizma ürünlerini ve yağları depolama özelliğine sahiptir Karaciğerde bulunan yıldız şeklindeki kupfer hücreleriyle birlikte retikuloendoteliyal sistemi oluştururlar Bu sistem depo etmek, antikor çıkarmak ve fagositoz yapmak suretiyle vücudu yabancı maddelere karşı korur Ayrıca yaşlanmış alyuvarların parçalanmasından da sorumludurlar Toksik ya da mekanik etkilerle uyarılan histiyositler ve makrofajlar amipsi hareketlerle uyarının geldiği bölgeye giderek buradaki mikroorganizmaları ve yabancı maddeleri fagositoz ederler

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.