Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Tıp / Biyoloji / Farmakoloji

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dnaında, insan, yolculuk

İnsan Dna'sında Yolculuk

Eski 07-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İnsan Dna'sında Yolculuk





1950'li yıllarda DNA'nın yapısının anlaşılması, yaradılışın ardındaki sanat ve mühendisliğe hayran olmak yerine, evrime dâir yeni verilerin daha yoğun araştırılmasına sebep olmuştur

Batı tıbbının hızlı geliştiği bu yıllarda, insan DNA'sının tek vazifesinin, proteinlere ait bilgiyi anne ve babadan gelecek nesillere taşımak olduğu düşünülüyordu Bu dönemde proteinlere hayatın kaynağı olarak bakılmış ve evrimin ilk basamaklarında aminoasitlerin genetik bilgi olmadan nasıl yan yana geldiklerine dâir onlarca makale üretilmiştir

1960'lı yıllarda ise insan DNA'sının büyük bölümünün aslında proteinleri kodlamadığı anlaşılmıştır O yıllarda insan genomundaki yaklaşık üç milyar baz çiftinin sadece % 2-5'lik kısmının doğrudan proteinleri kodlama ile ilgili olduğu düşünülmüştür1 Evrimci bakış açısı varlığa hikmet gözüyle bakmadığı için DNA'nın protein kodlamayan bu büyük kısmını, "junk DNA-hurda/çöp DNA" olarak tanımlamıştı2 Evrimcilerin ifadesiyle, insan DNA'sının büyük bölümü hiçbir işe yaramamaktadır

Evrimin erken basamaklarında kullanılan şimdilerde kullanılmayan ve işe yaramayan bu kısım, âdeta hücrelerin çekirdeğinde bir yük olarak fazladan yer işgal etmektedir Evrimcileri heyecanlandıran bu tespit, evrim taraftarı herkesin çok hoşuna gitmiştir DNA'nın bu kısmına verilen "junk; hurda-çöp" kelimeleri, ateist bilim insanlarının zihninde "gereksizlik ve işe yaramazlık" algısını ciddi şekilde güçlendirmiştir

2000'li yıllara gelindiğinde, insan genomunun nükleotid dizi sırası belirlenmiş ve bu, DNA'nın yapısının keşfinden sonraki en büyük ilmî gelişme olarak adlandırılmıştır Bu çalışmanın ana neticelerine göre, insan genomunda tahmin edilenden çok daha az gen vardır 1990'lı yıllarda insan genom kütüphanesindeki gen sayısının yaklaşık 140 bin olması gerektiği iddia edilirken, 2000'li yıllardaki araştırmalar gen sayısını yaklaşık 25–30 bin olarak tescillemiştir

Dahası proteinleri kodlayan kısım, toplam DNA'nın % 5'ini değil, sadece % 1,5'ini oluşturmaktadır Hurda/çöp DNA olarak tescillenen kısımların çok fazla tekrar dizi ihtiva ettiği anlaşılmıştır Bu tekrarların varlığı, çoğu bilim adamının zihninde "hurda-gereksiz-işe yaramaz" algısını daha da güçlendirmiştir Bu yüzden pek çok kıdemli araştırmacı, insan DNA'sının bu bölümünün detaylı araştırılmasının gereksiz olduğunu,3 zaman ve para israfına sebep olacağını4 ifade etmiştir

O yıllarda bilim çevrelerinde evrime inanmamak veya evrim karşıtı bir şey yazmak, büyük bir ilmî cehalet kabul edilmektedir Ancak, peşin hükümlü olmayan bazı uzmanlar, hâdiseye daha farklı bir açıdan yaklaşıyorlardı Bu bilim insanlarından biri olan Dr Evan Eichler şöyle diyordu; "Hurda DNA ifadesi bizim cahilliğimizin yansımasıdır"5 Başka bilim adamları ise birbirine yakın türlerde, bu tekrarlayan dizilerin fonksiyonlarının farklı olduğunu gözlemlemişler ve şaşkınlıklarını ifade etmişlerdir6 Bu araştırmacılar, evrim düşüncesinden vazgeçmeseler de, insan genomundaki DNA'nın daha çözülmemiş çok sırrı olduğunu fark ettikleri açıktır

Bilim adamlarının ekserisi evrimi destekleyen yaklaşımdan yanaydılar Onlara göre Yaratıcı -haşa- kesinlikle yoktu; insan DNA'sının en az yarısı, hurda-çöp dizilerden ve mânâsız tekrarlardan oluşuyordu Bu düşüncenin ne kadar yanlış olduğunu ortaya koymak için çok fazla zaman geçmesi gerekmedi; yirmi yıl önce cılız çıkan sesler, şimdi çok daha gür çıkıyor

Gerçekte hücrelerde, ne hurda ne de çöp DNA vardı; insan DNA'sı da tıpkı diğer yaratılmışlar gibi bir mühendislik ve ilim ürünü olduğuna dâir çok fazla işaret ihtiva etmektedir Her bir harfin, her bir kodonun tahminlerimizin çok ötesinde mânâları vardır Son on yılda yukarıdaki son cümleyi destekleyen o kadar çok ilmî gelişme oldu ki, önümüzdeki on yılda nelerin ortaya çıkacağını kestirmek şimdiden zor görünüyor

Protein sentezinde kullanılan genlerin okunup okunmamasını ve seviyesini düzenleyen mekanizmaları araştıran bilim dalı epigenetik, öyle hakikatler ortaya çıkarmıştır ki, "junk-hurda-çöp" kelimelerini kullananların dahi bir daha oturup düşünmesi zarurî hâle gelmiştir İnsan DNA'sının hurda olarak adlandırılan kısımları, artık daha münasip kelimelerle "non-coding DNA/protein kodlamayan DNA" şeklinde ifade edilmeye başlanmıştır

Hattâ öyle ki, artık diğer kelimeleri kullanmak bilim dışı ve hattâ ayıp kabul edilmektedir Bu her ne kadar Cenab-ı Allah'ın ilmine olan saygıdan kaynaklanmasa da, en azından evrim düşüncesi ile bulanmış zihinler için, kıymetli bir ilerleme kabul edilmelidir Bilim camiası için otuz yılda çöp-hurda kelimeleri yerine, daha ilmî ve insanı düşünmeye iten bir tarifin kullanılması sevindiricidir



Şimdilerde biliyoruz ki, protein kodlayan bir geni çalıştırmak, onun kodladığı bilgiden bir kopya çıkarmak, kopyayı proteine çevirmek, bu proteine onlarca ek yapmak veya ondan bazı parçaları kesmek, başka proteinler ile birleştirmek, üç boyutlu hâle getirmek, sebepler dairesinde tahmin edilenden çok daha karmaşıktır

DNA'nın protein kodlamayan kısımları, gerçekte proteinlere ait bilgiyi kodlamamakta ancak artık "aslî düzenleyiciler" olarak kabul edilen binlerce farklı mikroRNA (microRNA) kodlamaktadır Bu RNA dizileri, bir proteine ait bilgi taşımadıkları ve protein kodlanmasında kullanılmadıkları için genellikle non-coding RNA (protein kodlaması yapmayan RNA) olarak adlandırılmaktadır7

Son yıllarda bu mikroRNA'ların çok sayıda vazifesi ortaya konmuştur Şu ânda hücrelerin içinde gerçekleşen bütün sentez hâdiselerinin mikroRNA'ların kontrolü altında gerçekleştirildiği bilinmektedir Son derece kısa olan bu mikroRNA'lar ona yakın farklı grupta sınıflanmakta ve sadece sağlıklı hücrelerdeki sentez faaliyetlerini değil, kanser dâhil, insanoğlunun maruz kaldığı pek çok hastalıkta önemli rol oynamaktadır8 Kanser hastalığının erken teşhisi ve tedavisinde bu mikroRNA'ların çok yakın bir zamanda kullanılabileceği de ortaya konmuştur8,9

Burada, hurda(!) DNA'da kodlanan ve artık temel düzenleyiciler olan mikroRNA'larla ilgili bir uzmanın ifadelerine yer vermek uygun olacaktır Yıllardır hurda olarak kabul edilen ve evrim basamakları içerisinde bir türlü kurtulamadığımız(!) DNA'mızın % 50'si bugün, insan genomunun tarifini dahi değiştirmiştir Genellikle genom deyince akla proteinlere ait bilgiyi kodlayan DNA kısımları gelir ve bu sadece toplam DNA'nın %1,5'i kadardır Oysa Dr Mattick ve arkadaşlarına göre, protein kodlayan genlerdeki bilgi, akıl almayacak kadar sofistike (karmaşık) bir kontrol ve düzen içerisinde kullanılmaktadır ve mikroRNA'lar "master (ana/temel) düzenleyiciler"dir Bu sebeple DNA'mızı "düzenleyici serilerden yaratılmış bir derya ve protein kodlayan kısımları da bu deryadaki adacıklar" olarak tanımlama ihtiyacı duymuşlardır10

Bütün bu gelişmelere ve hakikatlere rağmen, evrime inanan pek çok bilim insanı, junk-hurda kelimelerinin büyüsüne kapılmış ve bu ifadeleri kullanmaya devam etmiştir 2001 yılında ülkemizde saygın bir dergi konu ile ilgili ek bir ek yayımlamış ve bilim adamlarının görüşlerine yer vermiştir Aşağıdaki ifadeler bu ekten alınmıştır:

"İnsan genomundaki protein kodlayan bölgeler (genler) toplam DNA dizilerinin yalnızca % 1,5'i Geri kalan bölümün yarısından fazlası tekrarlanan dizilerden (hurda DNA) ibaret Bu DNA dizilerinin insanın geçmişiyle ilgili, artık kullanılmayan, 'hurda DNA dizileri' oldukları düşünülüyor Bu dizi tekrarlarının tarihlerinin belirlenerek, ne zaman oluştuklarının belirlenmesi ve başka türlerin genomlarıyla karşılaştırılmaları, evrimin moleküler seviyede incelenmesi açısından önemli

Bu alanda çalışmalar yapıyorlar Genom araştırmacıları bu tekrarların oranının canlıdan canlıya değiştiğini; meselâ insan hücresi genomunda % 50, hardal otunda % 11, kurtçukta % 7, sinekte % 3 tekrar dizilerinin bulunduğunu tespit etmişlerdir Genomlar üzerinde yürütülen biyoinformatik çalışmalarda, sineğin, genomundaki hurda DNA'lardan 12 milyon yıl önce arındığı, memeli organizmalarınsa bu işlemi en son 800 000 yıl önce gerçekleştirdikleri hesaplanmıştır"11



Yukarıdaki ifadelerin birinci bölümünün ne kadar yanlış, peşin hükümlü ve bilim dışı olduğu ortadadır Daha önemlisi birinci bölümdeki ifadeleri doğru kabul ederek yazılan ikinci kısımdaki talihsizliktir Her bir canlının orijinal olarak yaratılmış olduğunu kabul etmek yerine, canlıların birbirinden türemiş olduğuna inanmak, insana ikinci paragraftaki büyük hataları yaptırıyor

İnsanda çok olan ancak daha alt canlılarda az ve fakat işe yaramaz olan bir şeyden bahsediliyor Dolayısı ile sineğin daha önceleri sahip olduğu bu hurda kısımlardan 12 milyon yıl önce arındığı ifade ediliyor Oysa bugün biliyoruz ki sebepler dairesinde insanı insan yapan düzenlemeler, DNA'nın yukarıda hakaret edilen % 50'lik kısmında bulunmaktadır

2010'lu yıllarda ise, DNA'mızın hurda dediğimiz kısmının bir ilim deryası olduğunu ve Cenab-ı Allah'ın her şeyi sonsuz ilmi ve hikmeti ile yarattığını, insan DNA'sı vesilesi ile bir kere daha anlamış bulunuyoruz Sözlerimizi şu hakikat ile bitirelim

Bütün insanların DNA'sı % 99,9 nispetinde aynıdır; geri kalan % 0,1'lik kesime verilen düzenleyici vazifeler ile -Allahu âlem- biz annemize-babamızdan farklılaşıyoruz, ortak dizilerle de binlerce ailevî hususiyete sahip oluyoruz Sesimiz, yüzümüz, ellerimiz, boyumuz, ten rengimiz vs pek çok hususiyetin kodları belki de burada gizli (her şeyin doğrusunu Cenab-ı Allah bilir)

Yaratıcı'nın DNA'nın bu kısmında neler yazdığını, bize nasıl bir mesaj vermek istediğini henüz tam olarak anlamış değiliz Görünen o ki, DNA, Yaratıcı'sı hakkında daha binlerce sır barındırıyor






İhsan ÖMEROĞLU

Dipnotlar
1 Britten RJ Repeated sequences in DNA Hundreds of thousands of copies of DNA sequences have been incorporated into the genomes of higher organisms Science (New York, NY) 1968;161(841):529-540
2 Ohno S So much "junk" DNA in our genome Brookhaven Symp Biol 1972;23:366-370
3 Lewin R Proposal to sequence the human genome stirs debate Science Jun 27 1986;232(4758):1598-1600
4 Robertson M The proper study of mankind Nature Jul 3-9 1986;322(6074):11
5 Science
6 Ludwig MZ Functional evolution of noncoding DNA Current opinion in genetics & development 2002;12(6):634-639
7 Alexander RP, Fang G, Rozowsky J, Snyder M, Gerstein MB Annotating non-coding regions of the genome Nat Rev Genet Aug 2010;11(8):559-571
8 Esquela-Kerscher A, Slack FJ Oncomirs - microRNAs with a role in cancer Nat Rev Cancer Apr 2006;6(4):259-269
9 Paranjape T, Slack FJ, Weidhaas JB MicroRNAs: tools for cancer diagnostics Gut Nov 2009;58(11):1546-1554
10 Mattick JS, Taft RJ, Faulkner GJ A global view of genomic information--moving beyond the gene and the master regulator Trends Genet Jan 2010;26(1):21-28
11 wwwbiltektubitakgovtr/bdergi/yeniufuk/icerik/genompdf

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.