Prof. Dr. Sinsi
|
İnsan Denen Meçhul-32 (Gözdeki Hassas İşleyişe Ait Ölçüler)

Gözdeki Hassas İşleyişe Ait Ölçüler
Oldukça nazik şekilde teçhiz edilmiş gözün en hassas bölgesi olan retinadaki çubuk ve koni hücreleri, mikro ölçeklerde yapılar ihtiva eder Çubuk şeklindeki bir ışık alıcı (fotoreseptör) hücrenin üzerinde 600–2 000 arasında disk biçiminde yuvarlak kabarcık vardır; bunların her birinin üzerinde de, görme pigmenti rhodopsin molekülünden 20 000–800 000 kadar bulunur
En koyu karanlık ile en açık aydınlık arasındaki uyum kapasitesinin hassasiyeti 1:107 rakamıyla ifade edilir ki, bu durum görüntüleme sisteminin bire on milyon hassasiyetle çalıştırıldığını gösterir Çubuk şeklindeki reseptörlerdeki bütün görme pigmentlerinin azamî hassasiyet sınırı, 550 nm'dir ve bu pigmentler saniyede 65–80 arasındaki ışık uyartılarını alabilecek hassasiyete sahiptir Herhangi bir ışığın hissedilebilmesi için, en az beş fotona (ışık paketine) sahip olması gerekir
Koni hücrelerinin en yoğun olduğu fovea centralis bölgesinde, iki hücre arasında 2,5 µm kadar bir mesafe vardır Koni hücreleri 200 kadar farklı renk tonunu ayırabilecek kapasitede yaratılmıştır Yaklaşık 500 farklı kademedeki berraklığı ve 20–25 farklı kademedeki renk doygunluğunu ayırabilecek durumda oldukları da hesap edildiğinde, bu hücrelerin milyonlarca farklı renk tonunu ayırabilecek kapasiteye sahip kılındıkları görülür
Rengârenk süslenmiş tabiat kitabını temâşa ederken algıladığımız renkler için, koni hücrelerinde sadece mavi, yeşil ve kırmızı olmak üzere üç tip görme pigmenti vardır Bütün renkler, bu üç tip renk pigmentinin farklı yoğunluklardaki iştirakleriyle ortaya çıkar 420 nm dalga boyundaki mavi, 535 nm dalga boyundaki yeşil, 565 nm dalga boyundaki kırmızı ışıkların cisimlerden yansıyan kısımlarının, fotoreseptör hücrelerindeki emilme derecesine göre, birbirleriyle girift olarak farklı yoğunluklarda hücre uyarıldığından, bütün renkleri algılayabiliriz
Koni şekilli reseptörlerdeki bütün renk pigmentlerinin toplam hassasiyet sınırı 510 nm'dir ve bunlar saniyede 15–25 arasındaki ışık uyartılarını alabilir Renkli görme bozuklukları erkeklerin % 8'inde, kadınların ise, sadece % 0,4'ünde görülür
Fotoğraf makinelerinin karanlık boşluğunda herhangi bir şey yoktur Gözde ise, hususi terkiplerin bulunduğu iki odacık vardır Kornea ile gözün renkli kısmı (iris) arasındaki ön odacığı dolduran sıvı daha akışkandır (humor aqueous) Mercek ile retina arasındaki büyük odacığı dolduran nispeten daha koyu sıvıya, camsı cisim (humor vitreous) denir Gözün ön ve büyük olan arka odacıklarını dolduran bu sıvılar, hem merceğin, retinanın ve göz tabakalarının beslenmesi, hem gözün içe çökmemesi için belli bir dolgunluk sağlanması, hem de ışığı emerek görmenin güçlendirilmesi gibi fonksiyonlara sahiptir
Her bir gözde 0,2–0,4 ml kadar bulunan ve kırma indisi 1,3 olan bu odacık sıvıları, dakikada 2 µl kadar salgılanır (günde yaklaşık 2,9 ml) Sürekli üretilen odacık sıvıları, birkaç saatte bir tamamen değiştirilir Sıvı yapımı devam ederken, boşalmada bir sıkıntı olduğunda, göz içindeki sıvı basıncı artar ve glokom denen ağrılı hastalık ortaya çıkar Göz içi basıncının ortalama değeri 15–18 mmHg, sınır değerleri ise, 10–22 mmHg'dır Odacık sıvılarının 100 ml'sinde 669 mg protein, 658 mg yemek tuzu, 445 mg sodyum, 116 mg potasyum, 65 mg glikoz bulunur; kalanı ise sudur
Gözün ön tarafını dıştan yıkayıp temizleyen diğer bir sıvı da gözyaşıdır Hissi durumlara bağlı olarak harekete geçirilen gözyaşı bezleri, bebek henüz üç haftalıkken faaliyete başlar Günlük 1ml kadar gözyaşı üretilir Gözyaşı üretimi hızı çocuklarda saatte 84 µl iken, erginlerde saatte 38 µl'ye düşer Göz kapakları ortalama 20 saniyede bir açılıp kapatılır; bu esnada otomobilin camlarını temizleyen sileceklerin ıslatılmasına benzer bir mekanizma ile gözün korneası gözyaşıyla yıkanıp silinir Çok hafif bazik (pH:7,4–7,8) olan gözyaşının bir litresinde 981,3 g su, 18,70 g da katı madde bulunur Bunun ise, 6,69 gramı protein (3,94 g albumin, 2,75 g globulin), 1,70 gramı da, mikrop öldürücü lizozim salgısıdır
Gözün temel çalışma prensibi; dış dünyadan gelen ışınların mercek ve diğer yapılar tarafından kırılarak, ters bir şekilde retina üzerine düşürülmesine, bunun da optik sinir vasıtasıyla beyindeki ilgili merkeze iletilerek görüntü algısının meydana getirilmesine dayanır Ancak dış dünyadaki cisimlerin her biri farklı mesafelerde olduğundan, aynı anda bütün cisimlerin uzaklığını algılayabilmek için göz, bakılan mesafeye göre bütün olarak şeklini veya sadece merceğinin biçimini değiştirebilecek bir hususiyette yaratılmıştır Gözün mesafeye göre, ışınları farklı derecelerde kırarak retinadaki fovea centralise düşürebilmek için yaptığı hareketlere akkomodasyon veya uyum denir Gözün beş metreden daha yakın nesnelere yaptığı uyum (yakına uyum) ile beş metreden daha uzaktaki cisimlere yaptığı (uzağa) uyum, temelde birbirinin tersidir
Uzağa uyum için, gözün ışığı kırıcı tabakalarının toplam kırma indisi 59 diyoptridir (dpt); bunun 49 diyoptrisi, gözün dış tabakası olan korneanın ve havanın kırma indisidir Korneanın iç tarafı -6 diyoptridir Asıl işi yapan göz merceğinin ise, 16 diyoptrilik kırma indisi mevcuttur Aslında gözler uzağa uyumlu hâlde, otomatik olarak istirahat hâline en yakın biçimde yaratılmıştır Beş metreden daha yakın mesafeler için, mükemmel bir hesaplama sisteminin kontrolü altında gençlerde 69 diyoptriye kadar uyum yapabilir Bunun 49 dpt'si hava ve korneaya, -6 dpt'si korneanın iç taraftaki yüzüne, 26'sı da merceğe aittir Bu rakamlardan da anlaşılacağı üzere, gençlerde mercek çok hareketli ve esnek olduğundan, daha verimli bir ışık kırması yapmaktadır Havanın ışığı kırma indisi 1 kabul edilirse, korneanın kırma indisi 1,38; ön ve arka odacık sıvılarının 1,34; merceğin çekirdek kısmının da 1,41 olur
Gözler geniş bir sahayı tarayabilmeleri için, hususi bir konuma yerleştirilmiştir Kafamızın ön tarafında bulunan kemik çukurlarına yerleştirilmiş gözlerimizle yukarıya baktığımızda 60º, aşağı baktığımızda 70º, burna doğru baktığımızda 60º, şakak bölgesine baktığımızda da 90º'lik bir sahayı tarayabiliriz İki gözümüzle, 145º'lik bir sahayı görebiliriz İki gözün alanlarının çakıştığı 120º'lik saha derinlikli olarak görülürken, kenarlarda kalan 12º'lik çok dar bir saha da -derinliksiz olarak- sadece görüntülenir Gözün dış dünyada 1º'lik mesafeyi algılamasının retinadaki karşılığı veya izdüşümü 0,29 mm'lik bir mesafedir
Göze ilişen herhangi bir nesnenin algılanma süresi 10–80 milisaniyedir; o nesnenin gözde sabitlenmesi için, 0,2–0,6 saniye kadar bir süre geçer Göz; baş hiç hareket ettirilmeden saniyede 60º'lik bir açıyı kontrol ederken, baş hızla çevrildiği takdirde saniyede 200º–600º arasında değişen bir açı içinde nesneleri algılayabilir
Çevredeki görüntüler, retina ve beyne ışık hızıyla iletilip algılanıyor Yüzlerce renk tonu, hareketli hareketsiz her türle varlığın görüntüsü birbiri üzerine görüntü olarak hafızaya kaydediliyor ve gerektiğinde hatıra aynı sahne tekrar geliyor Kirpiğinden, merceğine, retinasından sinirlerine ve damarlarına, kapağından merceğine kadar her noktasıyla bir mükemmellikler sergisi olan gözün mu'cizevî yapısı çok açık olarak kudreti ve ilmi sonsuz bir Yaratıcı'yı göstermesine rağmen, bazı evrimciler gözün mükemmel olduğunu kabul edememektedir
Çünkü herhangi bir sanat eserinde olduğu gibi, gözdeki mükemmellik de onun kemâl sahibi bir Sanatkâr tarafından yapıldığını akla getirecektir Her şeyi tesadüflere ve akılsız mutasyonlara dayandıran evrimcilere göre hiçbir şey mükemmel değildir Bir fotoğraf makinesini bile bir sanatkârın yaptığını bütün akıl sahipleri itiraf ederken, göz gibi mükemmel bir yapıyı basit görüp, tesadüflerin ve şartların zaman içinde ortaya çıkarabileceğini iddia eden evrimcilere, hayret etmekten başka bir şey yapamıyoruz
Prof Dr Arif SARSILMAZ
|