Yeni Kimlik Kartımız Dna İzi |
07-16-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Yeni Kimlik Kartımız Dna İziParmak izi kimlik tesbitinde kullanılan kriterlerden biridir Parmak izi kişinin hüviyetinin ortaya konmasında, suçluların ortaya çıkarılmasında ve pek çok durumda da imza yerine kullanılmaktadır DNA’nın parmak izine benzer şekilde her insanda farklı dizide olma özelliği bugün kimlik tesbitinde ve akrabalıkların belirlenmesinde kullanılmaktadır Moleküler seviyede yapılan çalışmalarla DNA’nın özel dizilişlerinin bantları elde edilmekte ve bu spesifik band desenleri, kime ait olduğu belirlenecek numuneden elde edilen DNA bantları ile karşılaştırılarak babalık, cinayet, kayıp kişi ve çocukların bulunması, toplu ölümlerde ve yangınlarda ölen kişilerin kimliğinin belirlenmesi konularında kullanılmaktadır KİŞİYE HAS DNA BANTLARI NASIL ELDE EDİLİR? DNA temelde birbiri ile bağlı nükleotid adı verilen birimlerden oluşmuş bilgi taşıyan biyomoleküllerdir Her nükleotid üç alt üniteden meydana gelir Bunlar; deoksiriboz adı veren 5 karbonlu şeker, şeker molekülünün bir ucuna bağlanmış fosfat grubu ve şekerin diğer ucuna bağlanmış bazdır Normal olarak DNA’da primidin olarak adlandırılan Sitozin (C) ve Timin (T) ile Pürin olarak adlandırılan Adenin (A) ve Guanin (G) den ibaret olan 4 baz bulunur Her üç nükleotid bir kodonu oluşturur Her bir kodon bir aminoasidi tanımlayan şifredir İnsan vücudunun temel yapı taşı olan proteinler 20 aminoasitten oluşturulur Aminoasitlerin tipi ve sırası da DNA’da üçlü nükleotidden oluşan kodonlarca belirlenir Belirli sayıdaki kodondan oluşan gen, bir proteinin veya aminoasit zincirinin senteziyle ilişkili yapısal ve düzenleyici genetik bilgiyi taşır DNA’nın çift sarmallı yapısının 1953 yılında tanımlanmasından yaklaşık 30 yıl sonra; DNA’yı analiz etmeye yönelik teknolojiler yaygın kullanım alanı buldu DNA bantlarının analizinde kullanılan strateji şu şekildedir: Bir Uygulama Örneği İngiltere’de, 1983 yılında 15 yaşında bir genç kız cesedi, bir akıl hastahanesinin yanında zorla tecavüz edilmiş ve boğazlanarak öldürülmüş olarak bulundu Polis, bölgedeki köylüleri taradı Bir sonuç elde edilemedi Aradan 3 yıl geçmişti ki; aynı yerde yine 15 yaşındaki bir başka genç kızın cesedi de aynı akıbete uğramış olarak bulundu Bir hafta sonra Akıl hastahanesinin mutfağında çalışan birisi bu cinayeti işlediğini itiraf etti Bu gencin daha önceki cinayeti de işleyip işlemediğine dair bir araştırma başlatıldı Bu amaçla yeni geliştirilmiş olan DNA izi yönteminin denenmesine karar verildi Esasen yöntem genetik hastalıklara yakalananları doğum öncesi ortaya çıkarmak ve erken teşhisi kolaylaştırmak ümidiyle geliştirilmişti ve yöntemin bir cinayetin aydınlatılmasında kullanılıp kullanılamayacağı bilinmiyordu Cesetten alınan meni numunelerindeki DNA ile mutfak hizmetlisi gencin kanındaki DNA karşılaştırıldığında menideki DNA’nın mutfak hizmetlisi gence ait olmadığı görüldü Bu durum polisi yeni bir plân yapmaya zorladı Plân yakın köylerde 4500’den fazla genç erkekten kan numuneleri almak ve DNA testine tabi tutmaktan ibaretti Fakat suçlunun şüphelenmemesi için gönüllü kan toplama kampanyası şeklinde bir yola başvuruldu Sekiz ay sonra aranan adam bulunmuştu Bu 27 yaşında bir fırıncı idi DNA izi maktullerden alınana uyunca fırıncı genç kıskıvrak yakalanmış oldu Fakat bu genç bir arkadaşının kendisine kan verme esnasında birbirlerinin ismiyle kayıt yaptırma şeklinde bir teklifte bulunduğunu ve asıl suçlunun kendisi değil arkadaşı olduğunu söyleyince gerçek suçlu ele geçirilmiş oldu DNA ile hüviyet tespiti günümüzde giderek yaygın bir metod haline gelmektedir DNA araştırmalarında yapılan bu ilerlemeler ve elde edilen DNA bantlarının görüntülenebilmesi sayesinde artık eski tarihlere ait DNA örnekleri günümüzdekilerle araştırılabilecek ve biyolojik dünyadaki değişimin mahiyeti konusunda daha sağlıklı bilgiler elde edilebilecektir Geçmiş çağlara ait elde edilebilen DNA örnekleri büyük güçler, kavim kaynaşmaları ve etnik ihtilaflar gibi konuların araştırılmasında da büyük imkânlar getirmektedir Şu ana kadar elde edilen en eski DNA 8000 yıllık bir insana ait olup ABD’de elde edilmiştir DNA teknolojisini kullanarak Levh-i Mahfuz’un bir temsili veya yansıması olan genetik bilginin analizi insanoğlunun ününde tıp, biyoloji, sosyoloji, antropoloji, tarih ve kriminoloji sahalarında yeni ufuklar açmıştır Bu teknolojiyi değerlendirebilmek ve ahlakî ölçülere riayet ederek yerli yerinde kullanabilmek dünya-ahiret dengesini kurmuş bahtiyar nesillere ait vazifelerden biri olsa gerektir Dr Zülfikar Mutlu KAYNAK — Jama, Aylık Çeviri Tıp Dergisi, Temmuz 1994 Sayısı — National Geographic May, s1 |
|