Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ahmer, cemiyeti, hilali, kızılay

Hilal-İ Ahmer (Kızılay) Cemiyeti...

Eski 07-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hilal-İ Ahmer (Kızılay) Cemiyeti...



Cemiyet hâlinde yaşayan insanlar arasında fakir, zengin, muhtaç ve sakatların bulunması gayet normaldir İlâhî dinler, insanlar arasında yardımlaşmayı, muhtaçların elinden tutulmasını emrettiğinden, inananlar arasında bu hususlar tam yerine getirilmiştir İnsanlar bunlara uymakta güçlük çıkarınca, idareciler kanunî müeyyideler ile bazı hususlarda mecburiyetler getirmişlerdir Avrupalılar, insanlar arasındaki manevi bağların azaldığı 19 asırda yardımlaşmayı sağlamak, harp zamanındaki yaralılara bakmak için cemiyetler kurdular Kurdukları bu cemiyete Salib-i Ahmer adını verdiler Daha sonra bu cemiyet Kızılhaç adını aldı

İslâmiyet'in ilk yıllarında ve daha sonraki harplerde ihtiyaç duyulduğu zaman kadınlar savaşa katılır, yaralıları tedavi ederlerdi Nitekim Uhud savaşında hazret-i Fâtıma savaşta yaralanan Peygamber efendimizin yaralarını bizzat sarıp tedavi etmişti Sonraları kurulan İslâm devletlerinde yardımlaşma ve harp yaralılarını tedavi, çeşitli şekillerde yapıldı

Selâhaddin-i Eyyubî 1192 yıllarında Üçüncü Haçlı Seferinde, Saint Jean Şövalyelerinin Müslüman Türk karargâhına gelerek Hıristiyan yaralıları ile meşgul olmalarına, tedavi etmelerine izin vermişti

Birinci Napolyon, 1798 tarihinde Akkâ Kalesini muhasara ettiği zaman, ordusunda veba çıkıp yayılmış ve hastalığa karşı çaresiz kalınca, düşmanı olan Müslüman Türklerden yardım istemek zorunda kalmıştı O zamanki bir Fransız eserinde şöyle yazılmaktadır: “Türkler ricamızı kabul ederek hekimlerini yolladılar Bunlar tertemiz giyinmiş, ak yüzlü kimselerdi Evvelâ dua ettiler ve sonra ellerini bol su ve sabun ile uzun uzadıya yıkadılar Hastalarda zuhur eden hıyarcıkları neşterle yardılar İçindeki sıvıyı akıtarak yaraları tertemiz yıkadılar Sonra hastaları ayrı ayrı yerlere koydular ve sağlamların mümkün olduğu kadar onlara yanaşmamasını tenbih ettiler Hastaların elbiselerini yakıp yeni elbiseler giydirdiler En nihayet ellerini yıkadılar ve hastaların bulunduğu yerlerde öd ağacı yakarak tekrar dua ettiler Bizden hiçbir ücret veya hediye kabul etmeden yanımızdan ayrıldılar

Osmanlı ordusunun özel hekimbaşısı vardı Harpte hekimbaşı maiyeti ile beraber ordunun gittiği yere gitmek mecburiyetindeydi

"İnsanlara merhamet etmeyene, Allahü teâlâ yardım, merhamet etmez", "Allah'ın sevdiği ev, yetim bulundurulan ve ona iyilik yapılan evdir", "İnsanların en iyisi insanlara hizmet edendir", "Kalbinde merhameti olmayanın imanı yoktur" hadîs-i şerîfleri, Müslümanların merhametli, hayırsever olmalarını emretmektedir Dinimizde zekât vermek farzdır Sadaka ise durumu müsait olanların ihtiyaç sahiplerine yaptıkları yardımlardır Osmanlı Devleti'nde vakıflar, aşhaneler insanlara hizmetin en güzel misalleridir

Müslümanlar arasında İslâmiyet'le başlayan, felâketzedelere, muhtaçlara ve yaralılara yardım, Avrupa'da 19 yüzyılda ve kısmen ortaya çıkmıştır İnsanların isteyerek bu işe koşmamaları Avrupa'da yardım yapılabilecek idari teşkilâtlar kurmayı mecbur etmiştir Zira muhtaçlara, kazazedelere yardım elini uzatmak, bir inanç gereğidir İnançlar zayıflayıp bu iş yapılmadığı zaman bir kuruluşa ihtiyaç duyulur

Osmanlılarda, kurulduğu yıllardan beri belli bir sistem ve kural içinde muhtaçlara, kazazedelere, yaralılara yapılan yardım, 1877 yılında teşkilâtlandırılıp bir cemiyet şekline geldi

1877'de beyaz üzerine kırmızı hilâl bayrak sembol kabul edilerek Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti kuruldu 1923'te Türkiye Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, 1935'te Türkiye Kızılay Derneği adlarını aldı

Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, 1877'deki Osmanlı-Rus Savaşında, cephe gerisinde 9 seyyar hastane, İstanbul'da 4 hastane açarak buralarda 25 bin yaralı ve hasta askere baktı 1897'deki Türk-Yunan Harbinde cemiyet 2 hastane vapuru kiralayarak yaralı ve hasta askerleri İstanbul'a taşıyıp tedavi etti

İstanbul'da baş gösteren kolera salgını ve 1911'deki büyük Aksaray yangını Hilâl-i Ahmer'in barış yıllarında kayda değer ilk ve geniş faaliyetleri oldu Bundan sonra arka arkaya gelen Trablusgarp, Birinci ve İkinci Balkan harpleriyle, Birinci Dünya Harbi, Hilâl-i Ahmerin üç kıta üzerindeki aralıksız, çok geniş ve sıkışık, fedakârlıklarla dolu uzun bir devresini teşkil eder

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.