![]() |
Atatürk'ün Sofrası |
![]() |
![]() |
#1 |
puslu
|
![]() Atatürk'ün SofrasıAtatürk ve Nuri Conker, birinin hazırladığı, ötekinin uyguladığı plan sonunda Florya Köşkü'nün tüm nöbetçilerini atlattılar ve köşkten kaçarlar ![]() ![]() ![]() Altlarında, Nuri Conker'in bir arkadaşının arabası vardı ![]() akşamı sonbaharın tadını çıkararak, Çekmece'ye doğru gidiyorlardı ![]() Birden Atatürk'ün gözleri akşam güneşi altında çift süren bir köylüye takıldı ![]() ![]() yavaş yavaş deviriyordu ![]() vardı ![]() ![]() Atatürk şoföre durmasını söyledi ![]() İndiler ![]() "Kolay gelsin Ağa! ![]() ![]() Köylü bu sese başını çevirmeden karşılık verdi: "Kolay gelsin" "İşler nasıl Ağa? Bu yıl mahsülden yüzünüz güldü mü?" Köylü isteksiz konuştu: "Tanrı'nın gücüne gitmesin bey, bu yıl yufkaydı mahsül ![]() bizde, acığı yukarda! Biz geç davrandık, yukarısı da rahmeti esirgedi ![]() "Bakıyorum, sapanın bir yanında öküz, bir yanında merkep koşulu ![]() Öküzün yok mu senin?" "Var olmasına vardı ya, hıdrellezde vergi memurları sattılar ![]() "Hiç vergi memurları köylünün üretim aracını satar mı? Olmaz böyle şey! Muhtara şikayet etseydin ![]() ![]() ![]() Köylü güldü: "Muhtar başında deel miydi memurun, a bey?" Atatürk dudaklarını dişleri arasında ezerek konuştu: "Kaymakama gitseydin ![]() Köylü iyice güldü ![]() "Sen de benle gönül mü eyleyon beyim?" dedi ![]() Atatürk konuşmayı sürdürdü ![]() "E peki, İstanbul şuracıkta geleydin valiye anlataydın derdini ![]() ![]() ![]() Onun işi bu değil mi?" Köylü Atatürk'ün saflığına inanmış iyiden iyiye gülüyordu ![]() Konuşmanın tadını çıkardığı için keyiflenmişti de biraz ![]() "Bırak şu sağarı Allasen, biz onun buralardan gelip geçtiğini çok gördük ![]() Yakasına yapışsak acep derdimizi duyurabilir miyiz?" Atatürk sordu: "Adın ne senin Ağa?" "Halil ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Demek varlıklısın? ![]() ![]() ![]() "Acık çiftimiz- çubuğumuz varken adımız ağa'ya çıkmış ![]() "Peki Halil Ağa, bu senin işin beni bayağı meraklandırdı ![]() göre, bir çiftçinin üretim aracı elinden alınmaz ![]() ![]() Hadi kaymakam şöyle, vali öyle diyelim; e peki bir başvekil İsmet Paşa var bilir misin?" "Bilmez olur muyum, beyim?" "Tamam öyleyse, hemen her hafta İstanbul'a geliyor ![]() iniyor ![]() ![]() ona ![]() ![]() ![]() ![]() "Sen benim konuşmamdan hoşlaştın, gönül eyliyorsun ![]() tutalım gittim vardım, beni o kapıya koymazlar ya ![]() ![]() ![]() Tutalım ki kodular, koskoca İsmet Paşa'mızı göstertmezler ya ![]() Tut ki gösterdiler ya ona halimi nasıl yanacağım hele; o sağarın sağarı! Heç işitmez beni ![]() ![]() ![]() Nuri Conker, lafa karışmak istedi, Atatürk bir hareketiyle onu durdurdu ![]() "E peki, bakalım bu dediğime ne bulacaksın!" dedi "Atatürk koca yaz şuracıkta oturup duruyordu ![]() anlatsaydın halini ![]() ![]() ![]() Köylü iyice keyiflenmiş, gülüyordu ![]() "Sen ne diyorsun bey?" dedi ![]() "Mustafa Kemal Paşa Atatürk'ümüzün yüzünü görmek için Peygamber gücü gerek ![]() ![]() ![]() ![]() kaldırıp bizim öküzün arkasından mı seyirecek? ![]() ![]() Halil Ağa, sigarasının son nefesini ciğerlerine doldururken, Atatürk'ten yeni aldığı sigarayı da kulağının arkasına yerleştiriyor, çiftinin başına gitmeye hazırlanıyordu ![]() ![]() köylünün omuzuna elini koyarak, "Senden hoşlandım Halil Ağa" dedi ![]() "Bir gün köyüne de gelir, bir ayranını içerim ![]() vatandaşsın ![]() ![]() ![]() Döndüler, arabaya bindiler ![]() ![]() "Meraklanma beyim, evelallah heç kimse bizim hakkımıza el değdiremez ![]() Fakat bu, Devlet Baba'ya borçtur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürk'ün canı sıkılmıştı ![]() "Bir uygun yerden dönelim, tadı kaçtı bu işin! ![]() ![]() ![]() Atatürk konuşmuyor, sigara üstüne sigara yakıyordu ![]() keder vardı ![]() "Yahu çocuk, şu Halil Ağa'nın vergi borcundan öküzünü satmışız, merkeple çift sürüyor, hala da 'Devlet Baba' diyor ![]() ![]() ![]() Köşke döndüklerinde Atatürk yaverine emretti: "Şimdi" dedi: "İstanbul'da ne kadar bakan, milletvekili varsa hepsini telefonla bulacaksın! ![]() ![]() Bu akşam kendilerini yemeğe bekliyorum ![]() Üstündağ ile İsmet Paşa'yı bul, onlara da haber ver ![]() ![]() Atatürk, Nuri Conker'e döndü: "Şimdi sen de arabayla çıkıp o Halil Ağa'ya gideceksin ![]() olduğumu söyleme ![]() ![]() öküz alıverecek' diye bir şeyler söyle, kandır ![]() buraya ![]() O akşam Atatürk'ün sofrasında Başbakan İsmet İnönü, bakanlar, milletvekilleri ve İstanbul Valisi Muhittin Üstündağ'dan oluşan yirmi beş konuk vardı ![]() ![]() "Kendisine nasıl davranacağınızı çok merak ediyorum ![]() Bir süre sonra içeri başyaver girdi ve Atatürk'ün kulağına bir şeyler söyledi ![]() Atatürk "Buyursun!" dedi ![]() Başyaver kapıyı açıp da Halil Ağa, gündüz konuştuğu beyin sofranın başında oturduğunu, yanı başında da İsmet Paşa'nın yer aldığını görünce, şaşkınlıktan dona kaldı ![]() ![]() görünce ayağa kalktı ![]() ![]() son konuğunu, "Hoş geldin Halil Ağa" diye karşıladıktan sonra kendisini sofradaki konuklarına tanıttı: "İşte beklediğimiz, Efendimiz" dedi ![]() Nuri Conker, Halil Ağa'yı Atatürk'ün sağ başına oturttu, kendisi de yanındaki sandalyeye geçti ![]() Conker'le birlikte nasıl kaçtığını, Halil Ağa'yı, bir yanında öküz, bir yanında merkeple çift sürerken nasıl gördüğünü, sigara yakmak bahanesiyle nasıl kendisi ile konuştuğunu ayrıntılı bir şekilde anlattıktan sonra şöyle dedi: "Şimdi gerisini Halil Ağa ile birlikte yanınızda tekrarlayacağız ![]() Ben sorduklarımı baştan soracağım Halil Ağa da orada bana söylediklerini olduğu gibi tekrarlayacak ![]() Halil Ağa'ya döndü: "Bak beri, Halil Ağa" dedi ![]() ![]() Senin açık sözlülüğünü pek çok beğendiğimi bugün söyledim ![]() sonra sana hiçbir zarar gelmeyecek ![]() ![]() tarlada sorduklarımı baştan soracağım, sen de orada söylediklerini aynen tekrarlayacaksın ![]() 'Bakıyorum sapanın bir yanında öküz, bir yanında merkep koşulu ![]() Öküzün yok mu senin?" Halil Ağa dudakları titreyerek Atatürk'ün ayağına kapanacak oldu ![]() "Yoo, bak böyle şey istemem ![]() ![]() Soru - cevap valiye kadar aynen tekrarlandı ![]() konuşmayı izliyorlardı ![]() ![]() "Peki İstanbul şuracıkta, gideydin valiye, anlataydın derdini, onun işi bu değil mi?" Vali Muhittin Üstündağ, Hali Ağa'nın ancak iki metre ötesinden kendisine bakıyordu ![]() "Vali paşamızı biz görüp dururuz buralarda ![]() duyurabilir miyiz ki ![]() ![]() ![]() "Olmadı bu, Halil Ağa ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Böyle demedik mi beyim? ![]() ![]() "Ya, ben mi yanlış anladım? ![]() ![]() ![]() Nuri, böyle mi dedi bize Halil Ağa?" Nuri Conker karşılık verdi ![]() ![]() ![]() "Gördün mü? ![]() ![]() ![]() sen,vali neden duymazmış? ![]() ![]() ![]() Halil Ağa kekeleyerek konuştu: "Köylük yerinde bizim dilimiz sağar demeye alışmıştır, paşam" dedi ![]() "Kusura kalma gayri ![]() ![]() ![]() Atatürk gülmeye başladı: "Diplomatsın ki, yaman diplomatsın, Halil Ağa ![]() ![]() ![]() sırası değil, doğruyu konuşacağız ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Halil Ağa gözünü yumup, başını yere eğdi: "Şaşırmışım, ağzımdan yanlışlıkla 'Bırak bu sağarı' diye bir laf kaçırmışım ![]() ![]() ![]() Sofrada gülüşmeler başlamıştı ![]() "Hadi buna da oldu diyelim ![]() "E, peki bir Başvekil İsmet Paşa var, bilir misin?" Halil Ağa İsmet Paşa'nın yüzüne baktı ve gözlerini yere indirdi: "Şanlı İsmet Paşamız bilinmez olur mu hiç? O bugüne bugün ![]() ![]() ![]() Atatürk Halil Ağa'yı durdurdu ![]() "Bırak şimdi övgüleri" dedi ![]() Tamam öyleyse, hemen her hafta İstanbul'a geliyor, Florya Köşkü'ne iniyor, köşk de şuracıkta ![]() ![]() Herhalde bir çaresini bulurdu ![]() Halil Ağa yine kaçamak yanıt verdi: "Kapıya koymazlar ya bizi, koysalar da şanlı paşamıza öküzümüzü mü yanacağız! ![]() ![]() Atatürk'ün sesi iyice sertleşti: "Beni uğraştırma, Halil Ağa" dedi ![]() ![]() dediysen, tıpkısını tekrarlayacaksın! ![]() ![]() Halil Ağa ürktü, toparlandı ![]() "Şanlı Paşamıza da sağar dedikti ya ![]() ![]() ![]() "Yalnız sağar değil, 'sağarın sağarı' değil miydi?" Halil Ağa yere eğik başını acıyla salladı: "Öyle dedikti paşam, doğrusun! ![]() ![]() ![]() Atatürk, İsmet Paşa konusunda daha fazla ısrar etmedi, sözü kendine getirdi ![]() "Son soruyu sorayım şimdi" dedi ![]() al git ![]() "Koca yaz şuracıkta Atatürk oturmuyor mu? Gitseydin, çıksaydın önüne, anlatsaydın halini ![]() "Hiç bırakır mı Aslan Paşam benim! ![]() ![]() gelir, halimi dinler ![]() "Bırak bunları Halil Ağa, dediğini tekrarla ![]() ![]() Her şeyi göze almış insanların yiğitliği içinde doğruldu ![]() gözlerinin içlerine bakarak konuştu ![]() "İşte bunu demem Paşam" dedi ![]() Atatürk gülmeye başladı: "Zorlatacak bizi bu Halil Ağa, laf anlamıyor ![]() ![]() Paşa Atatürk'ümüzün yüzünü görmek için, Peygamber gücü gerek demiştin, yanılmıyorsam ![]() kaldıracak da bizim öküzün arkasından mı seğirtecek' demiştin ![]() Ağa'nın gözlerinden yaşlar inmeye başladı ![]() ![]() Atatürk konuşmasını içtenlikle sürdürdü: "'Atatürk de işi içkiye vurmuş, sarhoşun biri' demeye getirdin ya fazla üstelemeyeyim" dedi ![]() "Şimdi bak beni dinle, Halil Ağa ![]() ![]() ![]() şunu anlatmak içindi: Şu gördüğün altı bay hükümet ![]() ![]() ![]() ötekiler de Bakan! Memlekete göz kulak olacak, işleri evirip çevirecekler diye bu makama getirilmişler ![]() sıvanırlar, İsviçre'den mi olur, İtalya'dan mı olur, Fransa'dan mı, velhasıl neredense, bir kanun buluştururlar, Türkçe'ye çevirtirler, sonra basıp imzayı gönderirler Büyük Millet Meclisi'ne ![]() ![]() ![]() dediğim, şu altı baştan senin yanına kadar olan beyler ![]() gelir ![]() zorlanmama gerek yok' derler ve kaldırırlar parmaklarını, olur sana bir kanun! ![]() ![]() çeker, satar ![]() ![]() ![]() ırgalana ırgalana sürmeye çalışır ![]() kimin umurunda ![]() ![]() ![]() tasalanırım! E, hakça söyle bakalım şimdi Halil Ağa ![]() ![]() ![]() yerimde olsan, efkar dağıtmak için, bunları bu beylerle konuşmak için içmez misin? Ama sonra da Halil Ağa tutar, sana 'sarhoş' der ![]() ![]() ![]() Halil Ağa'nın dili çözülmüştü: "Öyle diyen yok haşa! ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() içer, hocası da içer ![]() ![]() ![]() Atatürk sordu: "Peki sen de içer misin?" "Hiç bulunur da içilmez olur mu, Paşam? ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürk hizmet edenlere işaret etti, kadehleri doldurttu ![]() kadehini Halil Ağa'ya uzattı: "Hadi bakalım Halil Ağa" dedi ![]() ![]() Halil Ağa, "Koca Allah, benim ömrümden de sana pay düşürsün Paşam, sağlık düşürsün" dedikten sonra Halil Ağa, edeple başını kenara çevirdi, eline verilen kadehi bir yudumda boşaltıverdi ![]() ![]() Ellerini dizlerinin üzerine koyarak Atatürk'e döndü: "Yunan'ı denize döktün Paşam, bayrağımızı başucumuza diktin ![]() bir köylü parçasını sofrana alıp içirdin, sana duaya bilem dilim dönmez ki ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Halil Ağa Atatürk'ün ayağını öpmek için davranınca, Atatürk onu sıkıca tuttu ve bu hareketi yapmasını önledi ![]() ellerine sarıldı, ellerini öpmeye başladı: "Bayrağımız gibi sen de başımızdan eksik olma inşallah! Sana her kim düşman ise, onun yeri senin ayağının altı olsun! ![]() ![]() ![]() ![]() "Yemek yemedin! ![]() ![]() "Yemek kolay ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürk Nuri Conker'e işaret etti ![]() Conker kalkıp Halil Ağa'nın yanına geldi, kalktı Halil Ağa, önce Atatürk'ü, sonra sofradakileri selamlayıp kapıya doğru edeple geri geri çekildi ![]() döndü: "Efendimizin halini gördünüz mü beyler?" dedi ![]() davransa, siz ne yaparsınız? Mübarek millet bu, adam millet bu ![]() ![]() ![]() bu adam milletin karşısında 'adam olmak,' bize düşüyor! ![]() ![]() Sofrada kesin bir sessizlik vardı ![]() ayıramıyordu: "Halil Ağa'nın öküzünü satıp, üretimini aksatan kanunu ya biz yaptık ya da bizim yaptığımız kanun yanlış yorumlanarak Halil Ağa'nın öküzünü satıyor ![]() İkisi de bence birbirinden farksız ![]() ![]() ![]() memleket çıkarlarına aykırıdır ![]() yaptığımız kanun doğru da, yorumlaması yanlış oluyorsa, o zaman sormak lazım ![]() geçiyor ![]() neler oluyor? Bu çark iyi dönmüyor beyefendiler! ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
Ergenekon
|
![]() Harika bir anekdot, Atatürk'ümüzle neden gurur duyduğumuzun önemli bir kanıtı ![]() Teşekkürler ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|