Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Aşk & Sevgi - Bayanlar, Erkekler > Bayanlara Özel

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
erkeğe, erkeğin, şiddeti

Erkeğin Erkeğe Şiddeti

Eski 07-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Erkeğin Erkeğe Şiddeti



ERKEĞİN (ERKEĞE) ŞİDDETİ

Gündelik yaşamın içine sinmiş, yani yaşamın her alanında içinde bulunduğumuz ve olmaması durumunda yoksunluğunu çektiğimiz bir şiddet var mıdır? Varsa bu şiddeti nasıl tanımlamalı ve ayırdetmeliyiz? Örneğin fiziksel bir hasara, bozukluğa ya da işgörmezliğe yolaçmayan, ancak kişinin davranışlarını hatta kişiliğini biçimlendiren bir şiddet türü tanımlanabilir mi? Öldürme, dayak atma, yaralama ve benzeri durumların dışında, aşağılamayla, kendi değerlerini baskı yoluyla kabul ettirmeyle, tehditle, hatta yaşamsal kazanım ve olanakların kesileceğini hissettirerek bir şiddet durumu yaratılabilir mi? Ya da tüm bu fiziksel ve davranışsal şiddetle çoğu zaman örtüşse de, kişinin diğer insanları kendi egemen olma anlayışına zorladığı, ama bunu yalnızca zor kullanma, tehdit vb yollarla değil, toplumsal kabul ve dışlama mekanizmalarını kullanarak da yaptığı, kategorize edici - biçimlendirici - tanımlayıcı başka bir tür şiddetten sözedilebilir mi? Erkeğin erkeğe yönelik şiddeti galiba temelde budur

Erkek toplumsallaşma sürecinde tekil varoluşuyla bulunamaz Aslında sistemin toplumsallaşmayı öngördüğü de tartışılır Sistemin asıl ihtiyacı kitledir ve kişi toplumsallaşma ya da birey olma gereksinimi duymadan çok önce kitlenin içinde eritilmek için bilinçli bir üretim sürecine sokulur Ailenin, okulun, sokağın, caminin, yolların, spor alanlarının, genelevlerin, ordunun, evliliğin ve nihayet iş yaşamının ürettiği erkek gerçekte ne bireyselleşebilmiş, ne de toplumsallaşabilmiştir Kitlenin şekilsiz yapısı içinde asılı duran bir parçacık ne kadar bir diğerinden ayrık, özgür ve bağımsız olabilirse o kadar birey; aynılardan oluşan çözelti de ne kadar ortak istemi içinde barındırabiliyorsa o kadar toplumdur Erkeği biçimlendiren ve kitleye eklemleyen bu süreçler, açık ya da örtük bir şekilde şiddet üreten kurumlarda yaşanır Dolayısıyla, erkeğin gündelik yaşamda uyguladığı ve maruz kaldığı şiddet bu süreçler içinde işlenerek varoluşuna siner

Sokakta oynamak - büyümek okul ve aile baskısına karşı özgürleşmenin bir yolu olarak gösterilebilmektedir Oysa sokak, 'erkek' çocuğun biçimlendiği başlıca alandır Bu alan yarattığı arkadaşlık ilişkilerinden, oynanan oyunların niteliğine kadar pek çok yolla ( hayvanlara eziyet etmek, mücadele-kavga ve rekabete dayanan top ya da kağıt oyunları oynamak, kavga etmek, patlayıcı oyun araçları kullanarak insanları, özellikle kızları korkutmak, küfür etmek, hatta düpedüz boğuşmak gibi olguların biraraya gelmesiyle oluşan bir yaşam tarzı ) tartışmasız ve tipik bir erkek oluşturmak için birebirdir Gerçekte sokak, cinslerin bilinçli ayrılmasının belirgin olarak belki de ilk yaşandığı, üstelik bunun da biyolojik farklılıklara indirgenmek yoluyla çok da masumlaştırıldığı yerlerden birisidir Aslında erkekler arasında küfürün bir özgürlük simgesine dönüşmesi de sokağın kalıtıdır Ama gerçekte sokak özgürleşilen değil, özgürleşme simülasyonunun yapıldığı ve 'egemen' ve 'galip' olmanın öğretildiği yerdir Sokağın bu süreçteki önemi içerdiği 'kabul edilebilir ölçüdeki şiddet' nedeniyle ne kadar büyükse, okulun ve ailenin sokağı dengelemek yoluyla 'tehdit, baskı, hatta sevgi' yoluyla ürettiği gizli şiddetin önemi de o kadar büyüktür Aslında önemli olan ailenin ya da okulun örneğin 'dayak' yoluyla uyguladığı şiddet değil, sokağı dengelemeye çalışarak (ama asla inkar ederek değil) meşrulaştırdığı 'şiddet içeren ilişkiler ağı' dır Aile de okul da birbirlerinden el alarak (okul-aile 'bir'liği) çocuğu biçimlendirip, şiddet içermeyen ilişkileri anormal kabul edecek 'gerçek' erkek erişkinler oluştururlar Aksi takdirde erkeklerin şiddeti günlük yaşamın - hoş olmayan da olsa - bir parçası saymaları, dolayısıyla, en dolaysız örneklerden biri olan askerlik kurumunu kabul edilebilir görmeleri, hatta çoğu zaman sevmeleri nasıl açıklanabilirdi?

Ordunun ve askerliğin erkeğin şiddet 'içeriğine' katkıda bulunması kadar, bu içeriğin baskılanmasını sağlayarak ve olur olmaz ortaya çıkmasını engelleyerek şiddetin sürekli bir kişilik bazı haline gelmesini sağlaması da önemlidir Bu şu demektir: Erkek askerlik yapacak, silah kullanacak, öldürmeyi , en azından kendini silah yoluyla korumayı ve bunu normal karşılamayı - elbette soru sormamayı - öğrenecek, ama gündelik kentli yaşamda bunu genelde pek az kullanarak erkek kişiliğinin temel harcına ekleyecektir Geleneksel söylemde erkeğin askere giderek 'olgunlaştığı' kabul edilir Bu açıkça erkeğin şiddeti özümsemesi, ama olur olmaz kullanmasının hoşgörülmemesini benimsemesidir Bu 'delikanlı' yaklaşımın tersten okunuşu şiddetin 'gerektiği' yerde kullanılmasının meşrulaştırılmasıdır

Erkeğin kitle içinde kabullenilir şekillerde biçimlenişinde çok açık başka kurumsal etkiler de vardır Örneğin 'cami' itaat etmenin, 'yollar' hızın ve dolayısıyla doğaya egemen olmanın, 'spor alanları' rekabetin ve bedensel gücün yüceltilmesinin, 'genelevler' kadının aşağılanmasının ve erkeğin kitlenin yüksek bilinci tarafından tanımlanan bir cinsel ihtiyaç söyleminin baskısı altında köleleşmesinin, 'evlilik' ise otoritenin ve kadın üzerine egemenlik kurmanın kurumsal simgeleridir Gerçekte tüm bu kurumlar alenen şiddet de içerebilirler:

Din adına tahammülsüzlük ve öldürme tarihsel ve güncel bir şiddet alanıdır Hız, doğası gereği yıkıcıdır ve yanlış kullanıldığı için değil, 'insani' olmadığı için makinelerin neden olduğu en yaygın şiddet ve ölüm ulaşım araçlarının ürettiği hızın sonucudur Çoğu spor, şiddet üzerine kuruludur Boks, güreş, uzakdoğu sporları gibi Pekçoğu da şiddeti seyirlik hale getirerek çekilmez derecede sevimlileştirirler Futbol ve tüm diğer doğrudan temasa dayalı sporlar bu grupta ele alınabilir Genelevlerin içerdiği örtülü şiddet aslında buralarda yaşanan ilişkinin 'tecavüzün' meşrulaştırılması ve bir anlamda kanıksatılmasından da ileri gelir Evlilik içi dayak da yaygın bir kurumsal olgudur Üstelik sevginin (!) gerektiğinde en güzel şiddet nedeni ve aracı olabileceğini gösteren örneklerden biridir (Aynı şekilde askerler de vatanlarını sevdikleri için öldürürler Tıpkı karısını 'hem sevip hem döven' kocalar ya da allah sevgisiyle cihada çıkan softalar gibi)

Tüm bu kurumlar erkeğin (doğaya, kadına ve diğer erkeklere yönelik) şiddetinin ortaya çıktığı ve üretildiği alanlardır Ama galiba erkeğin erkeğe yönelik asıl şiddeti yazının başında tanımlamaya çalıştığım gibi erkeğe kitlenin içinde erkek tiplemesine uymaktan başka açık kapı bırakmayan biçimlendirici şiddettir Bu öyle bir durumdur ki erkeğe 'egemen' olmaktan başka bir şans tanımaz Siz yaşamın oldukça başat bir alanında ve biyolojik - tarihsel bir nedenle iktidar olmak zorundasınızdır (İktidar sözcüğünün cinsel anlamına da dikkat etmek gerekiyor) Erkeğe iktidarda olmanın olanaklarından 'yararlanma' dışında bir başka seçenek sunulmaz İşte erkeğin erkeğe uyguladığı örtük ama gerçek şiddet budur Sınıfsal, ırksal, dinsel, militer vb egemenlikleri reddetseniz bile doğuştan ve cinsiyetinizden ileri gelen egemen olma durumunuzu kolay kolay reddedemezsiniz Çünkü, erkek kitlesi buna karşı müthiş 'tehdit ve tecrit' mekanizmaları kurmuştur Küfretmeyi, gücünüzü göstermeyi, rekabeti, cinselliğinizden ileri gelen üstünlüğünüzü ve reddedilemezliğinizi ortaya koymayı reddettiğiniz sürece 'erkek' olmayı unutmanız gerekir Bu gerçekte fiziksel bir şiddetin içerdiğinden daha sert ve öldürücü bir tarzda yapılır Üstelik bu tür ilişkilerin küçük kent ve kasabalarda ya da gettolarda yaşayan erkek kitleleri içinde çok daha köşeli yaşandığını unutmamak gerekir Kaldı ki, maçoluğun ve delikanlılığın bir yaşam biçimi olmanın da ötesinde entellektüel bir söylem tarzı haline de getirilmeye başlanması tüm bu mekanizmaların 'iki kere rafine' işlemesini sağlamaktadır Kurumsal ilişkileri sorgulamaktan korkan erkek -ve elbette kadınlar- kendilerini gündelik yaşama sinmiş şiddet içeren ilişkilerden özgür kılabilirler mi?


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.