Prof. Dr. Sinsi
|
Mısır-Kahire Müzesi Ve Gezi Yerleri

Şehir: 641 yılında kurulmuş 9’ncu yüzyılda, Fatımiler döneminde gelişmiş Kelime anlamı: “muzaffer” Şehrin ismi, Mısırlılar tarafından, çoğu kez, ülkenin ismi olan Arapça “Misru”, mısır Arapçası “Masr” olarak da adlandırılıyor
Şehir: 1979 yılından bu yana UNESCO Dünya Tarih Mirası listesinde bulunuyormuş
Kahire: Nil Deltasının genişlediği yerdeki konumu ve 20 milyonluk nüfusu ile, günümüzde, Afrika’nın en büyük kentidir Şehir, Mısır devlet başkanı tarafından atanan vali tarafından yönetiliyor Mısır hükümeti Parlamentosu, devlet daireleri ve diplomatik temsilciliklerin çoğu, Kahire’de bulunuyor
Mısır Müzesi gerçekten dünyada eşi benzeri olmayan bir yer Sokak hayatı ise, tam anlamı ile, bir kültür deneyimi Ama yinede, bu sokak hayatına paldır-küldür dalmamak ve nisbeten biraz dikkatli olmak, güvenliğiniz açısından şart

Yoksullukla zenginliğin, gelenekle modern zamanların karıştığı bu kentte, ilk dikkati çeken trafik karmaşasıdır Birbirini sollayanlar, sağlayanlar, kilitlenmiş trafikte yol istemek için durmadan korna çalanlar ve bu kalabalıktan yükselen bir ses cümbüşü insanı serseme çeviriyor Ayrıca, taksilerin eskiliği de rahatsız edici Tam bir hurdaya dönüşmüş olan bu taksiler, hala müşteri taşımakta direniyorlar
Bir de çölden gelen toz, kentin üstüne dayanılmaz bir duman gibi çöküyor Toz burada, gündelik yaşamın bir parçası haline gelmiş Yerli halk, öğleden sonra, Nil Nehrinin Batı kıyısındaki çay bahçelerine gölge düşünce, buralara kaçıyorlar Gece, halk nehir boyunca dolaşmaya çıkıyor Kafelerde, rengi kırmızı tarçına benzeyen, ama baharlı kokusu yollara yayılan bir çay içiyorlar İnsanlar sakin ve yumuşak başlı Daha ilkbaharda, öğleden sonraları sıcaklık 32 dereceye yükseliyor
Bir başka dünya sanki Kahire Zaten, buraya gelenler, ya burayı çok seviyorlar ve bir kez daha gelmek istiyorlar Ya da, nefret edip bir daha uğramıyorlar

Kahire’de gezecek ve yapacak çok şey var Ama, genel olarak karışıklığa ve hijyen olmayan ortama hazır olmalısınız Karşınıza, her an bir rahatsız edici görüntü çıkabiliyor 20 milyona yakın insanın yaşadığı söylenen bu kentte, bazı binalara, neredeyse, 50 yıldır, el sürülmemiş Bir yandan binlerce turist buraya akarken, bir yandan yıllardan bu yana değişmeyen bir şehir
Evet, sabahları, nehir boyunca hep sisli Nehir kıyısından bakılınca, gezi gemileri, o sis örtüsü içinde; zor seçiliyor Sanki: Kuzey Avrupa nehirlerinin kıyısında dolaşıyor gibisiniz
Çöl ikliminin yeğane çiçekli mevsimi olan ilkbahar aylarında, begonviller pembe, mor, kaldırım kenarlarında Kıbrıs akasyası ağaçları masmavi Sokaklarında Ümmü Gülsüm, camilerinde Abdülsamed, çölde rüzgar sesi duyacaksınız Bazen ise raks sesi duyabilirsiniz
Kahire, Müslüman Arap bir ülkenin başkenti Sanıldığının tersine oldukça modern Geçmişindeki tarihsel zenginliği taşıyabilecek güçte Rengareng çarşısında nargile içenler, dillere destan kadınların güzellikleri
Ama yine de Binbirgece masallarında anlatıldığına göre, safahata ve eğlenceye meraklı bir halkı olan şehir Mısırda göbek dansı, ayrı bir öneme sahip Mısırlılar, usta dansçıları izleyebilmek için aylarca önce para biriktiriyorlarmış Eğlencenin gece geç saatlere kadar sürdüğü “Alhambra” da, göbek dansının üstatlarını izlemek mümkün Burası: pahalı ancak güzel kulüplerden birisi Daha çok yabancıların ya da çok zengin yerlilerin yerleşmiş olduğu bölgeler dışında, genelinde insanların giysileri ve caddelerdeki arabalarıyla zamanda yolculuk yapar gibi olur insan Zaten Kahire de önemli olan zamandır, geçmiş zaman
Şehirde gezerken, çok fazla sayıda asker göreceksiniz 80 milyon ülke nüfusunun 20 milyonu asker Ülkede askerlik zorunlu ve üç yıl Sanırım bu nedenle, her yerde asker göreceksiniz
Ve dünyanın, en önemli müzelerinden biri olan Mısır Müzesiyle, geçmişe yolculuğa çıkacaksınız
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
KAHİRE: KENT MERKEZİ
Kahire’nin kent merkezinde: mağazalar, kafeler ve restoranlar ile bankalar var Merkezin büyük bölümü: Hıdiv İsmail tarafından: 1865 yılında yaptırılmış Binaların çoğunluğu: Avrupalı mimarlarca tasarlanmış Nil nehri, Kahire’yi ikiye bölüyor Eski şehrin bulunduğu bölge: İslami Kahire Burada: Fatımiler ile başlayıp Osmanlılarla süregelen İslami dönem eserleri bulunuyor İstanbul’daki Sultanahmet civarına benzeyen bir bölge
Kent merkezi: Büyük Tahir Meydanı(diğer adı: özgürlük meydanı) var Gezimize bu meydandan başlayacağız Bu nedenle, bulunduğunuz yerden bir şekilde buraya ulaşın
BÜYÜK TAHRİR MEYDANI:
Yerel ismi: “Meydan el-Tahrir” Arap Birlik Binası, Mısır bürokrasisinin merkezi: Mugamma ve Kahire Amerikan Üniversitesi, bu meydana bakıyor Burada: Mc Donalt şubesi bulunuyor Bilindiği gibi, Kahire’de yemek yemek oldukça sakıncalıdır Sular pis olduğu için yemeklerden sık sık zehirlenilmekte, bazı bakteriler mideden uzun süre çıkmayarak, kimi rahatsızlıklara sebep vermektedir Bu yüzden, bilindik emperyal markaları tercih etmekte yarar var Kentte yaklaşık 10 tane Mc Donalt bulunuyor Tat olarak bizden farklılar, ekmekleri garip Bir şey aldığınızda mayonez istemeyin, çünkü mayonezler katçapın aksine eksraya giriyor Üst katta bulunan erkek tuvaletinde dikkatli olmak gerekiyor Çünkü: pisuvarlar duvar çukurluğunda bulunuyor ve bu çukurluğun yüksekliği 1 80 metre 1 80 ve daha uzun bir kişi kafasını çarpabilir Burada: dolar ve euro geçmiyor, mutlaka Mısır poundu bulundurun
ARAP BİRLİĞİ BİNASI:
Alçak bir kamusal hizmet bloğunun ardında konumlanan, yüksek ve orta koridorlu bir büro bloğundan oluşuyor 1950’li yılların dünya genelinde tipik olan çalışma yapılarının olağan bir örneği Kahire için, ilginç olan yönü, bu coğrafyada erken bir ürün sayılmasından ötürüdür Yapı, özgün işlevini halen sürdürüyor
Evet, meydandan Nil nehrine doğru ilerleyin, nehre geldiğinizde, sağa dönün ve yürümeye devam edin Biraz ileride, Nil kıyısında, Kahireliler kadar, turistler için de bir nirengi noktası olan: Nile Hilton Oteli ve onun biraz ilerisinde muhteşem Mısır Müzesi var

MISIR ESKİ ESERLER MÜZESİ (MATHAF AL-MASRİ) :
Her gün: saat: 09 00-16 45 arasında açık Giriş katında 42 odada ve üst katta ise 47 odada eserler sergileniyor Müze ilk kez, 1891 yılında Gize’de kuruldu 1902 yılında ise, Kahire’de bugün bulunduğu yere taşındı Böylece: Mısır’da ne bulunursa (ister rastgele bulunsun, ister planlı bir biçimde kazılarak çıkarılsın) hepsi müzenindi Bununla: arkeolog Mariette, eski eserlerin: ülke dışına çıkarılmasını ve yağmalanmasını durdurmuş oluyor ve bir Fransız; Mısırlılar için, Mısır’ın olan şeyleri koruyordu Gönül borçlusu Mısır; müzenin ön bahçesine onun heykelini dikti ve ölümünden sonra da, cenazesini buraya getirerek mermer bir lahite gömdü (Müzenin bahçesinde bu heykeli göreceksiniz )
Evet: Kahire Müzesi olarak inşa edilmiş bir bina Fransız mimar “Auguste Mariette” tarafından, sanat eserlerinin ülke dışındaki müzelere götürülmesini engellemek için kurulmuş Yanlızca toplama değil,aynı zamanda denetim merkezi olarak da görev yapıyor
Günümüzde: dünyanın en önemli koleksiyonlarından birine ve değerli Antik Mısır hazinelerine ev sahipliği yapıyor Zenginliğiyle göz kamaştırıyor Genç yaşta hayata veda eden ve laneti dillerde dolaşan “Tutankhamon” un hazinelerinden, firavun mumyalarına, Akenaten ile Nefertitinin Amarna sitili zarif heykellerine kadar, bu eşsiz medeniyetin en nadide eserleri burada
Müzede: Yunan, Roma ve Suudi Arabistan gibi farklı medeniyetlere ati koleksiyonlara da yer verilmiş
Mısır Müzesinde sergilenen en önemli eser, MÖ 15’nci yüzyılda, Roma İmparatoru Augustus tarafından yaptırılan Dendur Tapınağıdır

Kısmen demode, karışık ve genellikle kalabalık olsa da, sergilenen 120 binden fazla eser nedeniyle, kesinlikle görmeniz gereken bir yer Buraya: en az 4-5 saatinizi ayırmanız gerekiyor O kadar çok eser var ki, her esere 3 dakika ayırsanız, müzeden altı ayda ancak çıkarsınız
Özellikle: Kahire’ye ilk geldiğinizde müzeyi gezin ve daha sonra Nil kıyısındaki tapınakları gezdikten sonra, müzeyi tekrar gezin, inanın çok farklı duygular yaşayacaksınız
Eğer: öğrenci veya öğretmen iseniz, Mısır’a gitmeden önce, Türkiye’den mutlaka: “İnternational Student Card” alın Bütün girişler: yarı fiyatına iniyor Müze giriş: 40 paund (8 dolar) ve öğrenci 20 (4 dolar) paund Müzeye girerken, dikkatli olun Yanınıza: fotoğraf makinası alıyorsanız, ekstra ücret ödemeniz gerekiyor Bir de ----- kameranız varsa, 10 misli yüksek ücret ödemeniz gerekiyor
Evet, içeri giriyorsunuz Kahire Müzesi: Mısır antik dünyasının neredeyse kalbidir Yalnız müzeyi gezmeden önce, yanınıza; ya kitap alın ya da rehber Bunun yanında: ya da, bizim bu satırları yazdığımız, sayfadan bir çıktı alın Yanınızda rehber olmasa veya herhangi bir bilginiz olmasa, müzeyi gezmeniz günler sürebilir Ayrıca: bir çok objeyi görmeden veya önemini anlamadan, müzeden çıkmak durumunda kalırsınız

Müzeye giriyorsunuz Giriş katında: lahitler ve mumya yapımı ile ilgili eşyalar sergileniyor Karşınıza: ilk önce, nasıl mumyalama yapıldığını anlatan bir bölüm çıkıyor Evet, müzenin “Mumya Kısmı”, insanı açıkça şok ediyor Musa Peygamber: eski Mısır’da, köle olarak çalıştırılan insanları, Süveyş Kanalından geçirirken “Asası” ile , Kızıldeniz’i ikiye böler Denizin ortasında açılan bu yoldan, halk karşıya geçer, fakat arkadan kovalayan mısır askerleri, denizin tekrar kapanması ile, boğularak ölürler Musa’yı kovalayan Mısır Firavunu II Ramses; işte karşınıza çıkıyor Ramses’in mumyası incelendiğinde; boğularak öldüğü anlaşılmış Firavun mumyaları, müze içinde özel bir bölümde sergileniyor Buraya girerken ilave para ödemeniz gerekiyor Bununda bedeli 100 Mısır Paundu Yani: yaklaşık olarak 20 dolar Burada: flaşsız bile olsa fotoğraf çekmek kesinlikle yasak Ancak, ortalıkta pek te nöbetçi dolaşmadığından çekim yapanlar var Oldukça karanlık olan bu kısımda, bir oda Ramses’e diğeri Ramses’in ailesine ait Bir kadın ve kedisinin mumyası var Kedi mumyası, bir zamanlar bebek mumyası sanılıyormuş
Yanınızda çocuk varsa, buraya sokmayın derim Mumyaların görüntüleri, çok gerçekçi, ilave parayı ödeyip mutlaka buraya da girin

Burada yer alan bilgilere göre: mumyalama işlemi için, hafif meyilli bir taş kullanılıyor Ölen kişi, buraya yatırılıyor Burun kıkırdağı kırılıyor, beyni, burun kanallarından çekilerek alınıyor Boşaltılan bölüme: yine aynı yoldan; keten dolduruluyor Böylece: gözler, içeriye düşmüyor Diğer yandan: vücudun yanlarından delikler açılıyor ve bu deliklerden, zarar görmeden, dört organ çıkarılıyor Vücutta, yalnızca: kalp kalıyor Kalp; onların inanışına göre, mahkeme gününde hesap vermek için vücutta bırakılıyor Diğer organlar: yeniden yaşama dönüldüğünde kullanılmak üzere, testilere konularak, mumyanın yakınına bırakılıyor
Mumyalama işlemini yapan kişi: çakal maskesi takıyor Ölü yiyen bir hayvan olan çakal: onlar için “Mumya Tanrısı” konumunda Mumyalama işlemi: 40 gün sürüyor Bir çok medeniyette; çokluk belirtilen “Kırk” sayısının, Firavunlar için önemli olduğu anlaşılıyor Bu işlem sırasında, formülü hala gizli bir sıvı; etlerin çürümemesi için, ölünün vücuduna sürülüyor En son olarak da, vücut; ketenle sarılarak, sandığın içine yerleştiriliyor
Zemin kattaki odalarda: Eski Krallık Odalarından itibaren, kronolojik sırayla, Antik Mısır tarihi anlatılıyor Burada: bir mezardan çıkmış “Sakkara Krallar Listesi” var Bunun bir yüzünde: Yeraltı Tanrısı Osiris’e bir ilahi, öbür yüzünde ise katip Tunrin’in, iki kolona adları yazılmış, 58 krala duası var Bunların ilki: Miebis, sonuncusu da Büyük Ramses’tir Evet devam ediyoruz Genellikle: mezarlardan çıkarılmış olan hazineler var Bunların arasında: Sakkara’daki Basamaklı Piramitte bulunan: Kral Conser’in gerçek boyutlardaki heykeli de görülüyor 32 ve 42 numaralar arasındaki odalarda: daha ileri tarihlere ait eserler sergilenmiş Bunlar arasında: Ka-Aper’in yekpare ahşaba oyulmuş gerçek boyutlardaki heykeli ve çocuklarıyla birlikte çiftleri tasvir eden heykeller var

Mezarlarda bulunan nesneler; Antik Mısır’daki inanışlar ve günlük hayatla ilgili ipuçları bakımından zengin kaynaklar Ölümden sonraki yaşamda: krala hizmet etmek üzere yapılan: ahşap hizmetçi heykelleri (uşabti) arasında; muhafızlar ve zanaatkarlar, hatta tekneleriyle birlikte gemiciler de var Aynı nedenle: ölümden sonra kralın ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ördek ve sığır gibi tasvirlere de yer verilmiş
Amarna Odası (3’ncü oda): sapkın olarak adlandırılan ve Ahenaton’un Aton’u tek tanrı olarak kabul ettiği ve Orta Mısır’da bulunan “Tel el-Amarna”yı başkent ilan ettiği döneme ayrılmış Ahenaton’un yeni dini, yalnızca onun yaşamı boyunca sürmüş Ölümünden sonra ise “deliliğinin” bütün izleri, ortadan kaldırılmış Bu odada sergilenen objeler: mezardan çıkarılmış Burada sergilenen, Ahenaton’un iki dev heykelinde: uzun çenesi ve yuvarlak karnı gibi fiziksel özellikleri dikkati çekiyor Giriş katında, 3 numaralı odada sergileniyor Marfan sendromu denilen hastalıktan muzdarip olduğu için, yüz kemikleri uzamış, yarı Çinli bir görünüm almış Sapkın olarak ilan edildiği için, adı bütün yazıtlardan silinmiş ve heykelleri kırılmış, tapınakları yerler bir edilmiş Sonradan, toprak altından çıkarılan heykellerinin hepsi kırık bulunmuş ve bu müzeye taşınmış Yani: Akhenaten’i, bu müze dışında görmek mümkün değil
Ayrıca: eşi Nefertiti’nin de harika bir büstünü, burada görebileceksiniz Çünkü: Nefertiti, güzelliğiyle dillere destan Bu güzellik taşa işlenmiş ve büstü yapılmış Ancak,müzede göreceğiniz büst, orijinal değil Orjinali: Berlin Müzesinde, evet çalınmış Nefertiti ;”güzellik geliyor”anlamında bir kelime
En güzel hazineler: ikinci katta Özel Tutankamun bölümü Tutankamun: 9 yaşında Firavun olmuş Ancak: 18 yaşına gelince, başına aldığı bir darbe ile ölmüş Tutankamun’un önemi ise: yaşadığı dönemde yaptığı yönetiminden değil, mezarı korunarak çıkarılan tek Firavun olmasından kaynaklanıyor Çünkü: kendisinden sonra gelen bir kral, Krallar Vadisindeki mezarlara el koyar ve Tutankamun’un mumyasını, başka emanet bir mezara taşıtır Bu sayede: mezar, tahrip edilmeden, günümüze ulaşmıştır Mumyası, halen “Luksor” şehrinde bulunuyor Kahire Müzesinde ise: piramitten çıkarılan: altın eserler sergileniyor
Burada: Howard Carter’in, 1922 yılında Tutankhamon’un mezarından çıkardığı, 1700’den fazla eser var Çünkü: bu mezar, Krallar Vadisinde bulunanlar arasında tahrip olmamış tek kral mezarı Firavun öldüğünde: 19 yaşında idi ve daha büyük bir mezar hazırlanması için zaman yoktu Buna karşın, mezarı: ölümünden sonra kullanması için hazinelerle donatılmıştı Takip eden yıllar içinde: mezarın girişi, yanındaki mezarların yıkıntılarıyla kapanır ve mezar, yağmacılardan korunur Firavunun mumyasının konulduğu 3 tabut: müzede sergileniyor Tabutun üzerinde: “Ey Ana Nut; kanatlarını üzerime ger, tıpkı ölümsüz yıldızlar gibi” yazılı En içteki tabut: 170 kg ağırlığında ve som altından En dışta, tahtadan ve üstü altın yapraklardan oluşan kısım bulunuyor İkinci tabut, yine tahtadan, altın kaplamalı ve daha süslü Onun içinde ise Tutankhamun’un mumyası bulunan ve en içteki tabut bulunuyor Hemen yanındaki sandıkta ise, mumyalama sırasında çıkarılan organların bulunduğu küçük bir tabut var
Kralın: altın ve ikinci derece kıymetli taşlarla süslü cenaze maskı muhteşem Bu ilgi çekici keşif; 3000 yıl sonra bile göz kamaştırıyor Özel odasını ve çıkarılan objeleri, mutlaka görmelisiniz Bu bölümden, büyülenerek çıkıyorsunuz
Evet, geziye devam ediyoruz Müzede: birbirinden orijinal eserler göreceksiniz Ama en ilginci; bugün bile kullanımına, insanların zorla alıştığı prezervatif Evet, birden karşınıza çıkıyor Ancak: 5500 yıl öncesine ait keten prezervatif, insanların geçmiş yıllarda da aile planlamasına verdikleri önemi ortaya koyması açısından ilginç Ama, günümüz Mısır’ında, buna kimsenin uymadığı da, Kahire sokaklarında karşınıza çıkacak olan görüntüden anlaşılıyor Her yan çocuk dolu
Evet: üst katta: mumya odası var Burada: Mısır’ın en ünlü yöneticilerinin korunmuş kalıntıları bulunuyor Ağırlıklı olarak: 18 ile 20’nci sülalelere ait mumyalar arasında: IV Ramses, I Seti ve III Tutmosis mumyaları var Tutankhamon; Krallar Vadisindeki mezarına geri konulmuş ve günümüzde tekrar taş lahitte yatıyormuş
Bu muhteşem ve renkli buluntular arasında; Mısır’ın kronolojisini çıkarmak için arkeologların yararlandıkları eserler de var Bunlardan biri de: Kral Narmer levhası Bu levha: Mısır’ın birleşik krallık olmasından sonra, bir kraldan söz eden ilk belge olma özelliğini taşıyor
Ayrıca: ülkenin dört bir yanında bulunan heykeller: Osiris, Hathor, İsis ve diğer önemli tanrılar ile belli başlı sülalelerin firavunlarını temsil ediyor Firavunların gücü, genellikle taşa ne büyüklükte kopya edildikleriyle ifade ediliyormuş II Ramses’inkiler, çok büyük Bunlara ek olarak: kraliçe Hatşepsut’un büstü gibi, küçük heykeller de görülüyor
Mısır Müzesini gezdikten sonra: müzenin hemen yanındaki yoldan, Nil nehrinin tersi istikametinde yürümeye devam edin Şare Ramses yolundan doğruca yürüdüğünüzde: Ramses Meydanına geleceksiniz İstanbul’ta Topkapı Meydanı gibi Çeşit çeşit insanların gelip geçtiği, sürekli ve yoğun bir hareketliliğin olduğu, minibüslerin, otobüslerin ana duraklarının bulunduğu, keşmekeş bir yer Ramses Meydanı Burada: bir anda “üçüncü dünya ülkesinde” miyim? diye düşünüyorsunuz Burada: hem Londra Metrosunu aratmayacak bir hız ve teknik donanıma sahip metro istasyonu ve de özel klimalı otobüsleri, hem de eskiliği ve bakımsızlığı yanında zaman zaman insanların birey olmaktan çıkıp etten bir yığına dönüşecek şekilde doluştuğu otobüslerin ana duraklarını bulabiliyorsunuz

Bu meydanın hemen yakınında: Ahram Gazetesinin tesisleri var Mısır’ın yarı resmi gazetesi Bir milyon tirajı bulunuyor Burada, ayrıca: Victoria dönemi tren istasyonu var

RAMSES TREN İSTASYONU:
Ramses Meydanında bulunuyor Kahire’nin kalbinin attığı yer Ülkenin her yanına, buradan trenler kalkıyor Eski bir bina Ana kapıdan içeri girer girmez, insan kalabalığı ile karşılaşıyorsunuz İçerden: İskenderiye, Luxor, Aswan gibi şehirler başta olmak üzere, her yere tren bulabilirsiniz Burada kalıp gerçek Mısır yaşamını gözlemeniz mümkün
Binanın: neoklasik cephesi, eşit aralıklarla tekrar eden İslam sanatı motifleriyle bezenmiş Cephede: çıkıntı oluşturan aynalar ile, kare biçimli kulelerin gizli oyukları üzerine uygulanmış turkuaz renkli zeminin rölyefinde bulunan girift örgülü ağ, cephenin en çok göze çarpan öğeleri Ayna bölücülerin her birinde, birinci ve ikinci katları sınırlandıran, üç katlı ve dikdörtgen biçimli birer oyuk var Zemin katta, sivri kemerli bir pencere ya da atnalı kemerli bir pencere çifti bulunuyor Oyuğun birinci katında kaşmerli bir pencere, ikinci katındaysa sivri uçlu, atnalı kemerli bir pencere çifti bulunuyor
Meydanda, ayrıca II Ramses’in heykeli bulunuyor Ancak: meydanda bulunan bu heykel kopya Çünkü: orjinali, kirlilikten korunması için, 1955 yılında, heykelin bulunduğu Memphis şehrine geri götürülmüş Çünkü: devam eden tarihi süreçte, heykelin çevresinde: iki köprü, bir metro, bir cami oluşmuş Heykelin bunlara dayanacak hali olmadığı düşünüldüğünden, piramitlerin hemen yanında kurulacak yeri müzede sergilenmek üzere, 15 km uzaklıktaki yeni yere taşınmış Ramses: Mısır’ın en ünlü firavunu 66 yılı aşkın bir süre tahtta kalmış Sekiz karısı ve yüzü aşkın çocuğu olmuş Hititlerle uzun bir savaştan sonra, ilk defa barış antlaşması yapıp, hükümdarlığı süresince Mısır’ın her bir yanına mabetler, heykeller diktirmiş MÖ 1225 yılında ölen ve savaşçı bir kral olarak bilinen 2 Ramses, 67 yıllık yönetiminde Mısır’a altın çağını yaşatmış 2 Ramses’in piramitlerin yanına taşınan heykeli, geçen yüzyılın ortalarında, Kahire’ye getirilmeden önce, 3200 yıl boyunca, antik Mısır’ın başkentlerinden “Memphis” deymiş Burada: 1882 yılında yapılan kazılarda bulunmuş Daha sonra sekiz parçaya bölünen heykel, 1955 yılında Kahire’ye taşınarak, aynı adla anılan büyük meydana yerleştirilmiş 100 tonluk, pembe granit heykelin taşınma için, 15 km lik yolculuğun maliyeti 1 milyon euro olmuş

Aynı yoldan, Nil nehri istikametinde geri dönüyoruz Yalnız: Yüksek Mahkemenin arkasından, Talat Harp Meydanını buluyoruz ve buradan “Kasrü’n Nil denilen ve batı tarzı restoran ve mağazaların bulunduğu yola giriyoruz Bu bölgeyi de gezdikten sonra; yine, istikametimizi Tahrir Meydanına yöneltiyoruz

Meydana gelince, El Tahrir Köprüsünden: Nil üzerindeki en büyük ada olan: Cezire’ye geçiyoruz
mısır kahire tahrir-köprüsü 1 gif” alt=”mısır kahire tahrir köprüsü 1? title=”mısır kahire tahrir köprüsü 1? width=”214? height=”324? class=”alignnone size-full wp-image-4829? />
TAHRİR KÖPRÜSÜ:
Nil Nehri üzerinde yapılan ilk köprü olarak kabul edilir Yapıldığında: 406 metre uzunluğa ve 2 5 metresi kaldırım olmak üzere, 10 5 metre genişliğe sahipmiş Orta kesimi açılır-kapanır bir kafes kiriş strüktürken, 1950’lerde bugünkü haliyle yeniden inşa edilmiş Ancak, köprü girişindeki aslanlar, aynı biçimde değerlendirilmeyi sürdürmüşler
 
KAHİRE KULESİ:
Baklava biçiminde kafes bir yapıya sahip kulenin, yelpaze şeklinde açılan üst bölümü, lotus çiçeğini andırıyor Yüksekliği: 187 metre İlk inşa edildiğinde, dünyanın en uzun betonarme yapısı ünvanına sahipmiş
Burası: Kahire’nin görülmesi gereken ilginç yerlerinden biridir Nil Nehrinin hemen yanı başında bulunuyor İlginç bir mimarisi var Eski Cumhurbaşkanı Cemal Abdulnasır döneminde, Amerika tarafından, Mısır’a para yardımı yapılır Nasır, bu para ile bu kuleyi yaptırmış
Kuleye asansör ile çıkılıyor Tepesinde iki kat var Birinci katında döner lokanta bulunuyor İkinci katında ise kafeterya var Kulenin en tepesinde ise seyir yeri var Kahire’yi para ödeyerek dürbünle seyrediyorsunuz Ayrıca; buradan, hava açık olduğunda piramitleri bile görmek mümkün Ayrıca, Kahire’yi ikiye bölen Nil nehrinin kollarını da görebiliyorsunuz

Ana girişinde; devasa bir ağaç bulunuyor Bunun köklerini görün Gerçekten orijinal Ağaç: salkım-saçak gibi birkaç gövdeden oluşuyor Ayrıca: kulenin çevresinde bulunan “Endülüs Bahçeleri” değişik özelliklere göre düzenlenen yemyeşil bir dokuyu barındırıyor İçlerinde değişik bitkiler de bulunuyor İnanın güzel bir gezi olucak, mutlaka gidin
Evet: Cezire adasında gezilecek yerler bitiyor Yürüyerek; el-Tahrir Köprüsünden geri geçiyoruz ve Tahrir Meydanına varmadan önce, Nil kıyısındaki yolu takiben, sağ istikamette ilerliyoruz Hedefimiz: Ravda adası Şa Es-Saray bölümünden adaya geçiyoruz ve burada Menyal Sarayı var Bu saray: günümüzde bir sanat galerisi olarak kullanılıyor ve güzel bahçeleri var Mehmet Ali Paşa’nın sarayı olarak anılıyor Sarayı gördükten sonra, Şare Sayalatül Ravda yolunu takiben ilerlediğimizde, adanın uç noktasında: Ümmü Gülsüm Müzesi, Nil Ölçer ve Manastırlı Sarayını göreceğiz Ümmü Gülsüm Müzesi: Kahire’de, 19’ncu yüzyıl yapısı olan Manastırlı Sarayı içinde, 250 metrekarelik alanı kaplıyor 2002 yılında açılmış Müzede: Ümmü Gülsüm’e ait: sahne kıyafetleri, tablolar, çoğu devlet başkanlarıyla birlikte çektirilen (Cemal Abdülnasır, Enver Sedat, Şeyh Zayed gibi) fotoğraflar ve diğer eşyalar sergileniyor Ayrıca: Ümmü Gülsüm’ün; çeşitli sanat ya da devlet adamlarıyla mektuplarından örnekler de burada bulunuyor Müzenin kütüphanesinde, sanatçı hakkındaki tüm kitaplar, yüksek lisans ve doktora çalışmaları var Ümmü Gülsüm: Arap dünyasının gelmiş geçmiş en sevilen sanatçısıymış Sevda şarkıları ve içli parçaları öyle bir söylermiş ki, izleyicilerini ve radyo başında evlerinde dinleyenleri ağlatırmış Büyülü bir sese ve alışılmadık bir ses rengine sahipmiş Nefesi o kadar güçlüymüş ki, aynı notayı bir buçuk dakika boyunca okuyabiliyormuş

Evet, devam ediyoruz Sırada: Nil ölçer: MS 715 yılında: Nil’in taşma seviyesini ölçebilmek amacıyla yapılmış

Ravda adası gezimiz bittikten sonra: El-Gize köprüsünden, Nil nehrinin batı yakasına geçiyoruz Burada: Kahire Üniversitesinin, göz alabildiğine uzanan konut alanları var Ayrıca; güzel bir bahçe içinde, Kahire Hayvanat Bahçesi de burada Burası: Nil’in batı kıyısında, Roda Adasının karşısındaki güzel bir arazide bulunuyor Koşulların daha iyi hale getirileceği vaat edilmiş olsa da, hayvanların kafesleri bakımsız Binlerce hayvan var Burada: aslan, maymun, fil, deve, kaplan ve bunun gibi daha onlarca hayvan çeşidini bir arada görme şansınız olacak
Bunların yanında: köprüyü geçince hemen karşınıza; görülmeye değer: Mahmud Halil Müzesi ( dikkat buraya girerken pasaport göstermenizi istiyorlar) var Muhammed Mahmud Halil ve eşi için, 1915 yılında inşa edilen saray, günümüzde müze olarak kullanılıyor Müze: Paul Gauguin, Auguste Renoir, Vincent van Gogh, Claude Monet, John Jonkkind, Charles Francois Daubigny gibi Avrupa sanatının önde gelen isimleriyle, Eugene Fromentin gibi Doğu sanatının başarılı temsilcilerinin koleksiyonlarını barındırıyor Batı sanatı ile Doğu sanatının buluşma noktası, mutlaka ziyaret edin

Bu arada: fırsat bulduğunuzda, Nil Nehri üzerinde, “felluca gezisi” yapmayı sakın ihmal etmeyin Felluca, Mısır’ın geleneksel yelkenli kayıklarına verilen isim Bu yelkenlilerde hayat diğer gezinti tekneleriyle kıyaslandığında, oldukça basit ve ilkel görünebilir Kamarası, tuvaleti, duşu olmayan kayıklar, konuklarına konfor namına bir şey sunmasa da Mısır’ın benzersiz gökyüzünü izleyerek açık havada uyumanın tadı başka hiçbirşeyle kıyaslanmayacak ölçüde büyüleyici Bu deneyimi, 5 yıldızlı otellerde, süper lüks teknelerde yaşamanın imkansızlığının farkında olanlar, bu yolculuğa çıktıklarında, yüzlerinden uzun süre silinemeyen bir tebessüme sahip oluyorlar Ayrıca: teknelerdeki ilkel koşullar, katlanılmayacak ölçüde değil Her kayığın kaptanı ve aşçısı var Bu sayede, yapmanız gereken tek şey, uzanıp çevrenin keyfini çıkarmak Akşam olduğunda aşçının iptidai koşullarda yaptığı yemeğe kaptanın söylediği yöresel şarkılar eşlik ediyor Sonrasında ise kıyıda yakılan kamp ateşinin çevresinde keyifli sohbetler yaşanıyor Evet: uzun yolculukların sırrı bu Bunun dışında, geleneksel fellucalar ile nehirde gezerken, şehri bir başka açıdan görüp, Kahire’nin gizemini daha iyi anlayacaksınız Bunlara binmeyi tercih etmeseniz, kiralık motorlar var Pazarlık yaparak bir saatlik tur için, 10 dolara bir tekne kiralayabilirsiniz ki Kahire’yi ziyaret edenlere, bu turu yapmalarını mutlaka öneriyorum
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
KAHİRE; İSLAMİ YAPILAR:
Kahire’nin yeni kurulan, sıradan pek çok dış mahallesi var Ama bunların yanında: kentin eski mahalleleri de iyi şekilde korunmuş ve bu bölgeler, İslam dünyasının en güzel mimari örneklerini barındırıyor Şehirde, nereye giderseniz gidin, cami kubbelerinin ve minarelerinin düşsel mimarisinin karmakarışık çatılar arasında yükselişine tanık olacaksınız
Şehir: nehrin doğusuna kurulduğu için: Nil Nehrinin yıllık taşkınlarından etkilenmiyor İstilacılara karşı ise, yüksek surlarla korunmuş
Evet, bugünkü gezimize: yine tahrir meydanından başlıyoruz Bulunduğunuz yerden, tahrir meydanına herhangi bir şekilde geliyorsunuz Şare el-Bostan caddesi istikametinde, doğuya doğru ilerliyorsunuz Abdin Metro İstasyonunun bulunduğu yerde:19’ncu yüzyıl tarihli Cumhuriyet (Abidin) Sarayından geçip, Ahmet Mahir Meydanına ulaşıyorsunuz Burada, kalabalık bir Pazar yeri sizi karşılıyor Ayrıca: ortaçağ şehir surlarına inşa edilmiş, heybetli bir kapı olan: Bab Züveyla
BAB ZÜVEYLA KAPISI:
Evet: bu kapının silindir şeklindeki burçlarını görüyorsunuz Geçmişte, mahkum edilen suçlular, ceza olarak bu kapıda asılırmış Bu kapının üzerinde yer alan iki minare: aslında 1420 yılında Memluk Sultanı El-Müeyyed tarafından tamamlanan, bitişikteki camiye ait Bu Sultan: Bab Züveyla’nın ünlü zindanına hapsedildiğinde, eğer kurtulursa bir cami yaptıracağına yemin etmiş Serbest kaldığında, taş işçiliği ve hoş bir avlu bahçesine sahip, çok güzel bir bina yaptırmış Burada: Segn’i (zindan) gördükten sonra, harika manzarayı seyretmek için,merdivenlerden Bab Züveyla’nın üstüne çıkın
Burada biraz da kent surlarından söz etmek istiyorum

KENT SURLARI:
El-Muiz ve generali Cevher el-Sicili tarafında kurulmasının hemen ardından, Kahir: dikdörtgen planın kenarlarında kapılar bulunacak şekilde, ker--- surlarla çevrilmiş Ancak, daha sonra, el-Cuyuşi (Ordular Komutanı), Bedrül-Cemali’nin emri üzerine, ker--- surların yerine, taş surları inşa ettirir Yeni sur düzeninin eskisinden tek farkı, biraz daha geniş bir alana yayılmış olmasıdır Kentin, kuzey kesimindeki surların büyük bir bölümü ile: Fetih kapısı ve Zafer kapısı korunmuş Güney yakasında ise, sur kalıntılarıyla Bab Zuvayla adlı kapı bulunuyor Diğer kapılar günümüze ulaşmamış
Taş mimarisinin önemli örneklerinden biri sayılan Bedrül-Cemali, sur ve kapılarının inşasında da, firavunlar dönemi anıtlarının yıkımıyla elde edilen malzemeler kullanılmış Surlar: üç kotta inşa edilmiş Kapıların giriş hollerinin bulunduğu cadde kotu daha yüksek olduğundan, her bir kapıya ulaşım rampalarla sağlanıyor İkinci kot, tonozlu oda ve hollerle birbirine eklenen, ok biçimli yarık ya da daha geniş açıklıklarla, dışarıya açılan galerilerden meydana gelmiş Üçüncü kotun oluşturduğu teras, surların üst kısımlarıyla dişler tarafından korunmakta Babül-Nasr’ın üstündeki teras, Fatımiler döneminde, gözlemevi olarak kullanılmış
Evet, gezimize devam ediyoruz Şare el-Müizz Li-Dinillah caddesinden kuzeye doğru devam edin Medrese ve Kansu Gavri’nin Mezarına ulaşıyorsunuz Bu görkemli medreseler kompleksi,müze ve medrese: son Memlük sultanlarından Kansu Gavri tarafından yaptırılmış Batıdaki Medrese, haç şeklindeki bir plana ve baca biçiminde şerefeli, sıra dışı dikdörtgen biçimli bir minareye sahip Karşısında bulunan anıtmezarın kubbesi günümüzde yıkılmış ve kültür merkezi olarak hizmet vermektedir “Kansu Gavri Sarayı” olarak bilinen Kansu Gavri’nin Mezarı restore edilmiş ve ziyarete açılmış Burada: sürekli sergiler düzenleniyor ve her Çarşamba ve Cumartesi akşamları girişin serbest olduğu Dervişlerin Sema gösterileri yapılıyor
Buradan birkaç adım kuzeye yürüyüp sağa döndüğünüzde, 16’ncı yüzyılda inşa edilmiş olan Kansu Gavri kervansarayına ulaşacaksınız Burada: pek çok el işi hediyelik ve satılık el eşyaları sergileniyor
Biraz ileride, solda: İslam’ın en ünlü öğreti merkezi olan Ez-Ezher Camisi ve Üniversitesi var

EL-EZHER CAMİSİ VE ÜNİVERSİTESİ:
Cami: Fatımi Kahire’sindeki ilk cami ve ilk dini bilimler okulu Adı, Arapçada: “muhteşem” anlamına gelir Yapımından bugüne kadar hep önemli bir yer tutmuş Fatımi Halife el-Muiz tarafından yaptırılmış İlk yapıldığında: Fatima el-Zehra (Hz Muhammed’in kızı) Camisi olarak isimlendirilmiş
İbadete 972 yılında açılan cami, 989 yılında okul statüsü kazanmış ve Fatımiler’in içinde bulunduğu, İsmaili Şii ilahiyatına göre eğitim vermeye başlamış Heybetli kapıları ve peri masallarını andıran minareleriyle, İslam mimarisinin coşkunu temsil etmektedir

Caminin yanına, öğrencilerin kalacağı bir de bina yapılmış Osmanlıların hakimiyetinden sonra Memluk medreselerinin düşüşe geçmesinin ardından, el-Ezher, Müslüman dünyasının en önemli merkezlerinden biri haline gelmiş El-Ezher Camisi: pek çok genişletme ve restorasyon çalışması geçirmiş Bugün, bu aşamaların neredeyse tümü görülüyor Orijinal cami şimdikinden çok daha küçükmüş Yapıldığında: avlunun üç tarafında, korint sütun başlıklı, İslam öncesi kolonlarla taşıtılan revaklar bulunuyormuş 1130’larda, dördüncü yöndekiler ile bir de kubbe eklenmiş İbadet alanı, kıble duvarının iki köşesinde yer alan orijinal kubbeler ise bugün yok

Bugün: küçük, tuğla minarenin yerine, Memlük döneminde (1226) yeni ve daha büyük bir minare inşa edilmiş Bu minarenin yerine 1397, 1424 ve geç 15’nci yüzyılda yeni minareler yapılmış, ancak hepsi yıkılmış El-Guri, 1510 yılında yine girişin yanına, çift soğan kubbeli büyük bir minare yaptırmış Restorasyonlar dışında, camiye yeni binalar eklenmiş Bunlar arasında: üç Memlük medresesi var Girişin sağ yanında bulunan Taybars Medresesi, sol yanındaki Emir Akbuğa Medresesi (1340), ibadet mekanının kuzeyinde bulunan Cevher el-Kankabay Medresesi
Osmanlı döneminde, cami yine pek çok restorasyon geçirmiş ve genişletilmiş Günümüzde, iç mekanın büyüklüğü: 10300 metre karedir Bunlardan en önemlisi, bugün görülen cepheyi yaptıran Abdurrahman Kethüda’nın 1753 yılında yaptırdığıdır İkisi günümüze kala üç minare ile güney cephesindeki giriş kapısı bu dönemde eklenmiştir El-Ezher özellikle bir eğitim merkezi olarak ünlenmiştir ve geçmişte burada dört mezhebin dini eğitimi de verilmiştir Bugün, modern bir üniversite olan El-Ezher Üniversitesi, caminin çevresindeki binalarda eğitim vermektedir Hukuk, Tıp ve ilahiyat olmak üzere, tüm İslam dünyasından gelmiş, 30 000 öğrenciye ev sahipliği yapıyor Mısırlılar tarafından dünyanın ilk üniversitesi olduğu iddia edilmektedir Halbuki, bizim ülkemizde, Harran Üniversitesinin dünyanın ilk üniversitesi olduğu kanıtlanmış Yalnız; burada verilen eğitimin çağdaş ve laikliği konusunda tereddütlerin bulunduğu da kesin
Evet, El-Ezher Caddesinin kalabalık trafiğiyle baş ederek ilerleyeceksiniz ve Kahire’nin meşhur el işi pazarı: Han El-Halili’ye ulaşacaksınız

HAN EL-HALİLİ ÇARŞISI:
Mısır’ın tüm ziyaretçileri için, burada alışveriş yapmak bir zorunluluktur Ancak, burası yalnızca bir turist pazarından ibaret değildir Kahireliler, paha biçilmez mücevherlerden süs eşyalarına ve ev gereçlerine kadar, her şeyin satıldığı küçük dükkanları dolduruyorlar Pek çok dükkan; birer sanat eseri Çok güzel süslemeler, ahşap kapılar, ince taş işlemeleri, yerlerde ve sedirlerde serilmiş halılar, sandal ağacı ya da tütsü kokularıyla kaplanmış iç mekanlar Dükkan sahiplerinden atölyesini gezdirmesini rica ederseniz, sizi çatı arasındaki dağınık bir odaya götürecektir Burada: zanaatkarların bakır üzerine yaptığı girift kakmaların ya da gümüş ve altından yaptığı ince işlemelerin ne kadar zor olduğuna tanık olacaksınız Herhangi bir el işi eşyanın yaratılması için harcanan emeği görünce, fiyatların aslında gayet makul olduğunun farkına varacaksınız

Evet: buraya bol zaman ayırın, gezecek ve görecek çok şey var Kahire’nin ünlü alışveriş pazarı: Hanül Halili ( Pazar günü hariç, her gün: 10 00-19 00 arası açık) günümüzde bile, Ortaçağ döneminden kalma bir “suk” (çarşı) havasına sahip Dünyanın en eski kozmopolit çarşılarından biridir İsmi, burada 1380 yılında bir han yaptıran Emir Cevher el-Halili’den kaynaklanıyor Uzun süre boyunca, burası hemen yakınındaki bedestenin de işaret ettiği gibi, kentin ticaret merkezi işlevini görmüş Burada konumlanan iki vilake (altı dükkan, üstü küçük apartman dairelerinden oluşan han), 20’nci yüzyılın başlarında, yerlerini birkaç küçük iz dışında, çağdaş yapılara bırakmışlar Dolayısıyla, bu tanınmış adın işaret ettiği önemli bir mimari üründen bahsetmek zor Yalnızca, çevredeki küçük sokaklardan birinde konumlanan el-Fişavi kahvesinin Neo-Arap iç mekanı, ilginç sayılabilir Bu mekan hakkında, aşağıda ayrıntılı bilgi vereceğim
Evet: burada, özellikle Mısır’ın Nobel Ödüllü yazarı Nagıp Mahfouz’un adını taşıyan kafede, mango suyu ve Mısır’a özgü içecekler ve meşhur elmalı nargileyi mutlaka deneyin
Evet: burada bakır, altın, deri ve kaymaktaşı ürünler, daracık sokaklarda satılıyor Ayrıca: bu sokaklarda, avaz avaz bağırarak, müşteri çekmeye çalışan işportacılar göreceksiniz Yeterince dikkatle ararsanız: el yapımı, küçük ve güzel parçalar satın alabilirsiniz Han; Orta doğunun en büyük çarşılarından biridir Yaklaşık 1000 yıldır bu özelliğini koruyormuş
Çarşı: Fatımiler döneminde; şehrin güney kapısı Babül Zuveyla ve kuzey kapısı Babül Fütuh arasında kurulmuş ve gelişmiş Adını: zamanın tek ulaşım biçimi olan deve kervanları için bir dizi kervansaray inşa ettiren: Emirül Halil’den almış Çarşının sokakları: zarif taş oymalar, harika ahşap, bakır ve pirinç işleriyle ve çiniler gibi İslami mimarinin güzel örnekleriyle süslü Muhteşem yapılar arasında: aynı dönemden kalma camiler ve medreseler, hanlar ve evler dikkati çekiyor
Burada: Mısır’a özgü her türlü hediyelik eşya yer alıyor Tabii ki, papirüsler, değerli taşlar ve gümüş incik boncuk Paranıza göre alışveriş yapabilirsiniz Ama fiyatları inanılmaz Pazarlık payı her zaman var Artık insafınıza kalmış bir şekilde pazarlık yapabilirsiniz Gerçekten asıl fiyatın ne oluğunu, söylenen fiyatın üçte birine bile alsanız inanamıyorsunuz Yine bir şey beğendiyseniz alın Çok güzel kıymetli taşlar, el işçiliği kolyeler burada yer alıyor
Bayanlar için, çarşı içinde yolda kurulan seyyar tezgahlarda satılan kolyeler, bilezikler çok ucuz Bunları, Türkiye’de çok pahalı fiyatlarla aldığınızı unutmayın O nedenle de bolca alın Nasıl olsa Mısır’dan geldiğizi duyan dostlarınız, sizi bol bol ziyaret edeceklerdir

FİŞAVİ KAHVESİ:
Evet, çarşının en önemli mekanı: Fişavi’nin Kahvesi’dir Nostaljik bir kahvehane Burası: Seyyid el-Hüseyin Camiinin karşısında bulunuyor 200 yıldır hiç değişmeyen bir mekan Burada: 24 saat boyunca: çay ve şişe (nargile) içebilirsiniz Akşam: saat: 21 00 den sonra masalar toplanıyor Bizim Mehmet Akif Ersoy orada çay içmiş Acaba o zamanlarda bugünkü gibi kalabalıkmıydı? Öyle olsaydı, Mısır’ın Nobel Ödüllü yazarı Necip Mahfuz, romanlarını bu kahvede yazabilirmiydi? Oysa şimdi Birbirini kesen dar sokaklardan oluşmuş Han Hali Çarşısı içindeki kahve, bugün sadece bir kahve olmaktan çok uzak Sokağın iki yanına, karşılıklı dizilen sandalyelerde, sedirlerde oturmak can sıkıntısına birebir Dünyanın en kaotik şehrinin renkliliğini görmek için sokaklarda gezinmeye gerek yok belki de Kimler geçiyor kahvenin içinden: “henna” diye seslenen Nübyeli kadınlar, kına dövmesi yapmaktan kararmış ellerinde desen kağıtları ile dolaşıyorlar Elini ve bileğini kınacıya teslim edenler, nasıl bir hata işlediklerini sonradan anlıyorlar, ucuz kına birkaç gün güzel görünse de, tez zamanda solup anlamsız bir lekeye dönüşüyor, dikkat
Evet: cüzdan ve boncuk satıcıları: kahvenin aşina simaları Ancak, yesemin çiçeğinden kolyelerle kahveye giren kadınlar daha sevimli görünüyor Garsonların satıcılara iyi davrandığı söylenemez Ama yine de el şakalarından yada karşılıklı bağırıp çağırmalardan kimse incinmemiş görünüyor Fişavi’nin vaat ettiği naneli çayın ve elmalı nargilenin müdavimleri arasında, Avrupalı turistler çoğunlukta olsa da, Birleşik Arap Emirliklerinden gelenlere ve Mısırlılara da sıkça rastlanıyor Burada: naneli çay içmeyi mutlaka deneyin
Evet, çarşıdaki gezintimiz bitti Şimdi: Şare el-Müizz Li-Dinillah caddesine geri dönün Buradan ilerlediğinizde: hastane, medrese Sultan Kalavun’un anıt mezarı ve camiden oluşan, görkemli Kalavun Camisi kompleksine varacaksınız
ALINTI
|