![]() |
Ruh Çağırma Ve Hüddamcılık |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ruh Çağırma Ve Hüddamcılıkruh çağırma spiritlerin, ölmüş kişilerin “ruh”u sanarak çağırma yoluyla iletişim kurdukları, “cin”dir! Kur`an-ı Kerim’de "cin" kelimesiyle tanımlanan; halk arasında "peri", "dev", "hayâlet", "cin", "cinni", "iyi saatte olsunlar" diye bilinen; görüntülerine göre çeşitli isimler takılan; spiritlerin, ölmüş kişilerin "ruh"u sanarak çağırma yoluyla iletişim kurdukları; son olarak da anlattıkları masalları yutacak fikir düzeyindeki kişilere kendilerini "uzaylı varlıklar" olarak tanıtan görünmeyen "bilinç varlıklar"dır! "nefs"i itibariyle varlığını, hayatiyetini, "ben" bilincini bundan önceki bölümde belirtmiş olduğumuz üzere mutlak "ruh"tan alır “cin” adı verilen yaratıkların yapısı; “en ince mesamata yâni maddeye nüfuz edici özelliğe sahip olan dumansız ateşten yâni bugünkü dilde kullanıldığı şekliyle dalgadan (wawe)” Cinler, orijinleri nur denilen kuantsal enerjinin mikrodalga enerji şekline dönüşmesiyle meydana gelmiştir Bilinç mükemmeliyeti olarak, evrende "insan"dan sonra gelmektedir Karakter olarak insandan daha zayıf bir yapıya sahiptirler Olumsuz olarak adlandırılan davranışları çokça ortaya koymaya yatkındırlar Ve genellikle bu çeşit işlerle uğraşırlar Ancak buna rağmen içlerinde, iyileri, dine bağlı olanları ve hattâ ender de olsa evliyaları vardı En büyük özellikleri ve eğlenceleri, insanların zayıf taraflarından faydalanarak, müsait olan yapıları dolayısı ve sebebiyle, onları kendilerine bağlı kılmak, istediklerini yaptırmak, âdeta kulları olarak kendilerine hizmet vermelerini sağlamak, taptırtmaktı ruh çağırma( !) dalaverlerinin kökünde eskilerin "hüddam ilmi" dediği "cin'cilik yatmaktadır!" Bütün bu ruh çağırma (!) dalaverelerinin kökünde eskilerin "Hüddam ilmi", halkın da "cin`cilik" dediği mesele yatmaktadır “Bilhassa eskilerin ve Anadolu halkının yakından bildiği bu konu şöyledir: Bazı tesbih veya duaların birer "hadimi" yâni "hizmetlisi - görevlisi" vardır Eğer bir kişi oturup, o kelimeyi veya duayı adedince okur, sonra da karşısına dikilen CİNden, o an için korkmadan bir şey isteyebilirse, o şey derhal olur! Veya o cinin kendi emrine girmesini isterse, o cin artık onun hizmetkârı durumuna girer! Bu formülleri bünyesinde toplayan bir çok kitaplar yazılmıştır eskiden ki, bunların içinde en meşhuru; "KENZÜL HAVAS" ismiyle bilinenidir ![]() Bu kitabın içinde bir çok formüller vardır Bunun için de bir çok formül vardır! Ancak burada şunu da hatırlatalım ki, "hüddam"cılık ile "RUH ÇAĞIRMA(!)-SPİRİTUALİZM" arasında çok büyük bir fark vardır İşte o fark da şudur: Ruh çağırma(!) veya spiritualizm denen oyunda cinlerle temasa geçen kimseler, daima cinlerin elinde oyuncak olurlar Aynen aslan eline düşmüş tavşan gibi; cin de onları istediği gibi elinde oynatır Ve onlar bu durumu asla fark edemezler "Hüddam" ilminde ise, formül, diğer yan şartlarıyla birlikte tam olarak uygulanabildiği zaman; insan, cinni tam anlamıyla pençeleri altına alır; ve ona bütün istediklerini yaptırabilir Hattâ, bir insanı bile, bu yolla o cinine öldürtebilir Aksi halde, yâni emre uymadığı zaman o cin perişan olur Bu sebeple, bu ilmin kullanılmasında, insan için öteki sisteme göre mutlak bir avantaj vardır İşte aradaki bu fark sebebiyle, eskilerin ve günümüzde de sadece birkaç kişinin bildiği "Hüddam ilmi", spiritualizmden kat be kat üstün durumdadır Çünkü, anlattığımız üzere, bu ilimde insan için CİNni emri altına almak söz konusudur "Spiritualizm" diye veya "Ruh çağırma(!)" diye bilinen cinlerle bağlantı hâlinde ise, cinni hiç bir şekilde, bir bilgiyi vermek veya bir işi yaptırtmak için zorlamak söz konusu değildir Ancak burada şu hususu da çok iyi bir şekilde anlatmak gerekir; Eğer bir kişi "Hüddam ilmi’’nin gereği olan formüllerden birini yapmaya kalkar da; sonra başlamışken, şu veya bu sebeple; meselâ formülü uygularken yarıdan itibaren duyacağı seslerden veya o sıradagözüne görünen acaip şekillerden korkarak yarıda bırakırsa, işte o anda onun için felâket başlar Onun, etkisi altına almaya çalıştığı cin, o anda onu rahatlıkla avlar ve bu kişi cini emrine almaya çalışırken, cin onu ele geçirmiş olur Ki bundan sonra, o kişi artık cinnin emrine bağlıdır Böylece, Dimyata pirince gidilirken evdeki bulgurdan da olunur Bu sebepledir ki, "Hüddam ilmi"ne dayanan bir formülü, ya hiç yapmamalı, ya da başlanıldığı zaman, ne pahasına olursa olsun sonuna kadar yapmalıdır Nitekim bu formülün tam olarak yapılmaması için o cin, bir takım gürültüler oluşturur veya sesler çıkartır, âdeta içinde bulunulan evi veya katı yıkılıyormuşçasına gürültülerle sarsabilir; akla hayâle gelmeyecek korkunç şekillerde göze görünebilir! İşte bütün bunlar olmasına rağmen, kişinin bütün soğukkanlılığıyla elindeki formulü bitirmeye çalışması îcabeder Nitekim, "fazla tesbih çekmekten deli oldu", diye halk arasında anılan hal de bu esasa dayanır Bir kişinin yönlendiricisi olmaksızın ve formülü bilmeden rastgele tesbih çekmesi, ister istemez bir şifreyi meydana getirir ki, bu durumda, o anda şifreyle bağlantılı olan cin otomatik olarak harekete geçip, o kişiyi hükmü altına alır Ve o kimsenin bu durumdan haberi yoktur! Ve o cini kontrol altına alabilecek güce de sahip değildir Artık ister istemez o cinle iletişimleri başlamış olur Bu ilişkinin başlaması da bazen kulağına, bazen da içine gelen seslerle olur Kezâ bundan önce de burun yoluyla kokular tesbit eder bazen Ve sonunda cinleri çeşitli şekil ve kıyafetlerde görmeye başlar bu yolunda devam ederse Bu gibi kişler, duydukları sesleri veya aldıkları kokuları ya da gördükleri şeyleri bu konuyu bilmeyen kişiler içinde açarlarsa, derhal "aklını kaçırdı", "oynattı" diye nitelendirirler ve hastaneye kaldırılırlar Oysa tıp henüz bu konuda âcizdir Elektro-şokla tedavi etmek ister fakat bunu da başaramaz! Bu gibi kişiler, artık halk arasında "meczup" "zararsız deli" tâbirlerine muhatap olarak hayatlarına devam ederler Bu gibi kişiler eğer içine düştükleri duruma rağmen, bu sahada yetkili bir şahsın eline geçerlerse, o halden kurtulmaları yollarının düzeltilmesi ve o yolda ilerlemeleri mümkündür Aksi halde ömür boyu bu durumdan kurtulamazlar Artık onlar "deli" olmuşlardır İlk yüzyıllardan beri, en ilkel topluluklardan itibaren yeryüzünde görülen bir meslek ve iş vardır; Bu mesleğe "BÜYÜCÜLÜK", yapılan işe de "BÜYÜ" denir ![]() Bu işten gaye, bir insanı etki altına alıp, ona istemediği bir şeyi zorla yaptırmak ve bazen da hastaların iyi olmasını temine çalışmaktır ruh çağırma celselerinde şu duayı okursanız ilgili kişilerin cin ile ilişkisinde kopukluk oluşacak ve ö kişilerde dengesiz söz ve davranışlar ortaya çıkacaktır! Tasavvuf önce "nefis mücahedesidir"! Bu da Hz Rasûlullah`ın "Küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz" ifadesinde açıklanmıştır Gerçek böyleyken; tasavvuf ehli olduğunu söyleyen sayısız insan ve onların süper mürşidleri sigara içmeden duramamaktadırlar! Bir sigaraya karşı nefis mücahedesi olmayan kişi, nerede kaldı, daha hassas konularda mücahede yapacak ve veli olacaktır cinlerle ilgili pek çok eserde yazılı olduğu gibi cinlerin gıdası kokudur! cinlerin en çok sevdikleri koku da sigara kokusudur Sigara içen bir kişiyi buldukları zaman, artık kolay kolay onun yanından ayrılmazlar ve onun peşini de bırakmazlar Kişinin sigara bağımlılığının artmasında en büyük faktör cinlerdir cinler, sigaraya yönelik bir kişi buldularmı, hemen onun içine sıkıntı verecek şekilde beynine bir sinyal yollarlar Kişi bu sıkıntı ile hemen bir sigara yakar! Dumanlarını üflemeye başladıktan kısa bir süre sonra içindeki sıkıntı kesilir! Çünkü, yanındaki cin, o dumandan gıdalanmaya başlamış ve onun içine sıkıntı veren etkileri göndermeyi kesmiştir Böylece o kişi sigarasını bitirir ve bir süre rahatlar Sonra yanındaki cin tekrar sigara kokusu istedi mi gene beynine içinde sıkıntı oluşturacak bir impuls yollar ve o kişi de elinde olmayarak tekrar bir sigara yakar Ve bu durum böylece devam edip gider Eğer, böyle devamlı sigara içen bir hoca veya mürşid, Gavs(!) yanına giderseniz, hemen Kur`ân-ı Kerim`in Sad sûresinin 41, Mü`minun sûresinin 98, 99 ve Saffat sûresinin 7`inci âyetlerindeki dualara devam ediniz Göreceksiniz ki, bu duaya devam sûretiyle beyninizin yayacağı belli dalgalar o kişinin ilişkide olduğu CİN ile ilişkisinde kopukluk oluşturacak ve bu yüzden karşınızdaki kişide bazı dengesiz söz ve davranışlar ortaya çıkacaktır Ayrıca, Ruh çağırma celselerinde, cinci, falcı hocaların yanında da bu duayı okursanız, bunun böyle olduğunu görerek söylediklerimize kesinlikle inanabilirsiniz ruh’un gelmesi gitmesi, çağırılması asla vârit değildir ruh’u sadece rabbı çağırır ve ruh da aslî âlemine rucû eder! Bilinsin ki, “RUH” orijinali itibariyle tektir ve Rabbin hükmüdür! Onun, ne yemesi ne içmesi, ne yorgunluğu, ne gıdası, ne hastalığı, ne terbiyesi, ve ne de ölümü olur Ruh insana hayatiyet verir Hayâtiyetimizin cevheridir Varlığımızı meydana getiren ana cevherdir ki bu “Ruh-u A’zâm”dır! Bir de “kişilik ruhu”(1) vardır ki; bu beyinden oluşur! Ruhun ne sağlığı gibi bir kavram; ne de hastalığı gibi bir olay vardır! Kişilerin bu mevzudaki bütün ithamları bulguda beyne aittir Rabbin hükmü bütün bu ithamlardan uzaktır Keza ruhun gelmesi, gitmesi, çağırılması gibi hâller dahi asla vârit değildir! Ruhu, sadece Rabbı çağırır; ve Ruh da asli âlemine rücû eder, cesedi terkederek! Bütün ruha atfedilen hâller, gerçekte fıtrî tecelliler; zâhirde ise beyne ait fizik bulgulardır Gerek Efendimizin devrinde ve gerekse kendisinden bir süre sonra büyüklerin hiçbiri bu mevzûda Ruha böyle bir ithamda bulunmamış; ancak daha sonraları yaşamış olan bazı kişiler, bu mevzuda konuşmak zorunda bırakıldığında, müşahede ettiklerinin gerçek mânâsını değil, sadece olduğu gibi gördüklerini izah yoluna gitmişler ve biraz açılmak zorunda kalmışlardır Ve böylece bugüne kadar gelinmiştir Vazifemiz, gerçekleri, Rabbin izniyle, izahtır ![]() Şüphesiz ki herkes ilmi kadar konuşur Şurası muhakkaktır ki, her bilgi sahibinin fevkinde ondan daha iyi bilen vardır Ahmed Hulûsi |
![]() |
![]() |
![]() |
Ruh Çağırma Ve Hüddamcılık |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ruh Çağırma Ve Hüddamcılık"Bir sigaraya karşı nefis mücahedesi olmayan kişi, nerede kaldı, daha hassas konularda mücahede yapacak ve veli olacaktır" Ahmet hulusi önce "Ladikli Ahmet Ağa" nın mevkiine yetişsin ondan sonra bu kadar cürretkar konuşsun Yada mükemmel yaşantısından vazgeçip ondan sonra nefis mücadelesinden bahsetsin Onun için dememiş olsa dahi büyüklere laf gelebilecek bir laf ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|