|  | Tiyatroda İşık Tasarımı |  | 
|  07-16-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Tiyatroda İşık TasarımıAğ tabaka Gözün siyah-beyaz ve renkli film görevini yapan tabakasıdır  Çok ince bir zar  görünümündedir  Kalınlığı 0  2-0  5 milimetre arasındadır  Bu tabakada  ışığa duyarlı iki eleman vardır   1  Çomaklar 2  Koniler Ağ tabakanın en duyarlı bölgesi merkeze yakın bir çöküntü şeklindedir  Bu kısma Merkez Çukuru veya Sarı Leke denir  Sarı Lekenin genişliği  1020' dir  Burada yalnızca koniler bulunur  Görme sinirlerinin göze  girdiği yerde çomak ve koni bulunmaz, bu nedenle buraya Kör Nokta denir  Bir cismin iyi görünebilmesi için: Gözlem doğrultusunun, merceğin düğüm noktası ile sarı lekeden geçmesi gerekir  Bu eksene Görme Ekseni denir  Görme ekseni ile optik eksen arasında 30-70 açı bulunur  Çomaklar ve  Koniler ağ tabakanın damar tabakaya bakan bölümünde bulunur   Çomaklar : İğne şeklinde hücrelerden yapılmış olup daha çok sarı lekenin dışındaki bölgelerde bulunur  Bunlar renk ayırtdedemezler  Yalnızca  düşük aydınlık izlenimlerini alırlar  Karanlıkta görmeyi sağlarlar  Çomaklarla oluşan görmeye gece görmesi ( Skatopik Görme ) denir   Koniler : havuç ya da çam kozalağına benzemektedirler  Orta ve yüksek aydınlık  değerlerinde çalışırlar  Ayrıca renkli görmeyi sağlarlar  Koniler daha  çok sarı leke çukurunda bulunmaktadır  Konilerle oluşan görmeye Gündüz  Görmesi ( Fotopik Görme ) denir  Çomaklar renk izlenimlerini almamakla birlikte kısa dalga uzunluklu ışıkları, yani yeşil ve mavi renkleri konilere oranla daha kuvvetli, uzun dalga uzunluklu ışıkları, yani sarı ve kırmızı renkleri daha zayıf değerlendirdiklerinden, çeşitli renkleri değişik aydınlıklarda alırlar  Bu olaya Purkinje Olayı denir   Mavi ve kırmızı renkli iki alan gündüz incelendiğinde,gündüz aydınlığında koni görmesi olacağı için her iki renk eşit duyarlılıkta algılanır  Gece  ise çomak görmesi devreye gireceğinden aydınlatma alanı yavaş yavaş  karartıldığında kırmızı alan da yavaş yavaş aydınlığını kaybeder  Mavi  alan ise rengini kaybetmesine karşın aydınlığını kaybetmez ve uzun süre  renksiz, açık ya da koyu gri renkli görünmeye devam eder  Gözün bu türlü  algılaması nedeniyle aydınlık yüzeyi az olan yerlerde genel aydınlatma  için sarımtırak ampul yerine yeşilimtırak ampul kullanılması daha  uygundur   Zamana bağlı olarak gündüzleri renklerin olduğu gibi algılanmasına karşın, gece gözün yapısından kaynaklanan algılama hatasının en aza indirilmesi için, ( Daha sonraki bölümlerde ışık renkleriyle ilgili açıklamalarda da bahsedileceği gibi yeşil renk ortada olmak üzere kırmızı, turuncu, sarı renkler gibi uzun dalga uzunluklu renkler skalanın sol tarafında, mavi, lacivert, mor renkler gibi kısa dalga uzunluklu renkler skalanın sağ tarafında yer alırlar )  Karanlıkta kısa dalga uzunluklu renkler daha  fazla algılanabildikleri için yeşilden mora kadar olan renklerin  kullanılması daha uygundur   Gözün algılaması nasıldır? Işık ve cisimler ele alınarak inceleme yapıldığında şu sonuçlar ortaya çıkar   1  Bir cisim gözden ne kadar uzaktaysa - Cismin göze göründüğü açı ne  kadar küçükse - o cismin görülebilmesi için parıltısının da o oranda  büyük olması gerekmektedir  Eğer bir ışığın parıltısını yükseltmekle  istenilen sonuca ulaşılamıyorsa o zaman cismin yüzeyini büyütmek  gerekir   2  Bir ışık kaynağı ne kadar büyük ve kaynak göze ne kadar yakınsa kamaşma tehlikesi vardır   3  Ani sinyaller ve flaş ışıkları gibi kısa süreli ışık uyarımlarının  etkili olması için yoğunluklarının da büyük olması gereklidir  Öğle güneşinin yüz bin lükslük aydınlık şiddeti ile mehtabın 0  25  lükslük aydınlık şiddeti arasında göz her iki durumda da görevini yapar  Gözün değişik aydınlık şiddetine uyumuna 'Adaptasyon' denir  İki türlü  adaptasyon vardır : Karanlık ve Aydınlık adaptasyonu  Karanlık  adaptasyonu oldukça yavaş olur  Karanlık adaptasyonunun en yüksek  süresine bir saat sonra erişilir   Sağlam bir gözün geçici etkilerle,geçici olarak etrafındaki cisimleri göremez hale gelmesine 'Kamaşma' denir  Eğer gözün görme alanındaki  parıltı çok büyükse göz kamaşır  Buna direkt kamaşma denir  Kamaşma  parıltısı çevre parıltısına bağlıdır  Çevre parıltısı yüksekse kamaşma  çok olur  Kuvvetli kamaşma gözü yorar   Işık kaynağı ile aydınlatılan yüzey arasında bir ya daha fazla engel bulunursa aydınlatma yüzeyinde 'Gölge' oluşur  Tam karanlık gölgelere  koyu gölge,tam karanlık olmayan gölgelere Yarı gölge denir   Görme Görme organı iki göz,görme sinirleri ve beyindeki görme merkezinden oluşur  Görme olayı ışığın göze gelmesiyle başlar  Gözün ağ tabakasında yutulan  ışık, impuls-lar oluşturur  Bunlar görme merkezine iletilir  Görme  merkezinde biraraya getirilen impulslar yorumlanıp karara bağlandıktan  sonra ruhsal bir olay olan algı oluşur ve görme olayı tamamlanır  Yorumlamada belleğin önemi büyüktür   *yazı dizisi "ışık ve elektromagnetik dalgalar"yazısıyla devam edecektir  Gözün yapısı ve işleyişi nasıldır? İnsan için ışığın ne,nasıl bir şey olduğu,algılanması göz ve görme yoluyla sağlanır  Göz yapısı ve işleyişi bakımından bir fotoğraf makinesine  benzer  Yapısı karmaşıktır  Güneş ışığının parlaklığını algılayabildiği  kadar, kilometrelerce uzakta yanan bir mum ışığını da algılayabilir   Işıklama tasarımı açısından ele alındığında,tasarımcının gözün yapısının ve algılama koşullarının neler olduğunu bilerek,uygulamasını buna göre yapması gerekmektedir  Bu hem kendisinin sahneye ve sahnedeki nesnelere  ne şekilde ışık uygulayacağını bilmesi,hem de seyircinin oyunu izlerken  gördüğünü,oyunun gelişimi içinde, yaşam koşullarına ve psikolojik  algılamasına uygun şekilde tasarım yapmasını gerektirmektedir   Gözün tabakaları nelerdir? Göz küre şeklinde iç içe üç tabakadan oluşur  Bunlar sırasıyla A  Sert tabaka veya göz akı B  Damar tabaka C  Ağ tabaka veya Retina olarak adlandırılır  Işıklama açısından gözün önemi nedir? Işıklama açısından önemli olan bölüm, gözün Ağ tabaka veya Retina denilen bölümüdür  Ağ tabakaya geçmeden önce gözün diğer tabakaları  hakkında kısa bilgi verelim   Göz akı-Sert tabaka: Gözün en dışında bulunan kalın ve sağlam bir tabakadır  Gözü korur  Göz  akının arka tarafında görme sinirlerinin çıkmasına yarayan bir delik  bulunmaktadır  Göz akı ön tarafta biraz tümsekleşmiştir  Bu kısım cam  gibi saydamdır ve ışık buradan girer   Damar tabaka: Sert tabakanın altında bulunur  Gözü besleyen kan damarları bu tabakada  bulunur  Damarların arasında bu tabakayı siyahlaştıran hücreler  bulunmaktadır  Bu nedenle damar tabaka, gözün karanlık odası olarak  ifade edilebilir  Damar tabaka, göz akının saydam kısmına rastlayan  yerde düzleşir, renkli bir perde halini alır  Bu perdeye İris  denilmektedir  İris değişik renklerde olabilir  İrisin tam ortasında  Gözbebeği denilen delik bulunur  Bu delik kaslarla küçülüp büyüyebilir  Göze çok ışık geldiğinde gözbebeği küçülür, ışık azaldığı zaman büyür  Araştırmalarda ilgi duyulan nesneye bakıldığında, kişinin kendisiyle  ilgilenildiğinde göz bebeğinin büyüdüğü saptanmıştır  İrisle sert  tabakanın tümsekleştiği yerde bir boşluk bulunur  Bu boşluk cam gibi  parlak ve duru bir su ile doludur  Buraya Ön Oda denir  Burası bir  mercek görevi görmektedir  Göz bebeğinin arkasında ona dayalı mercimek  biçiminde sert bir cisim vardır  Buna da Göz Merceği denir  Göz merceği  bir cismin görüntüsünü tam ağ tabakanın üzerine düşürebilmek için  incelip kalınlaşabilir  Yakındaki cisimlere bakarken kalınlaşır, uzaktaki  cisimlere bakarken incelir ( Mercek sürekli kalın kalıyorsa yakın  görüş-Miyopluk, ince kalıyorsa uzak görüş-Hipermetropluk ortaya çıkar  Göz küresi tam yuvarlak olmazsa bu durumda yatay ve dikey düzlemler net  olarak görünmez  Buna Astig-matizm denir )  Göz merceği dış bükey mercek  biçimidir  Dış bükeylik derecesinin azalıp çoğalması Göz Uyumu olarak  isimlendirilir   | 
|   | 
|  | 
|  |