07-16-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Fetih 1453 Analizi
Fetih 1453 ile ilgili bir kaç şey saptadım bende onları siz analiz okuyucuları ile paylaşmak istedim Ama şunu baştan belirteyim film genel olarak izlenmeye değer bir film İlk kırılma, surlara sancağı dikmesi dışında tamamen meçhulümüz olan Ulubatlı Hasan’ı Fatih’in kılıç hocası olarak gördüğümüz sahnede başladı ve o andan itibaren bir Ulubatlı-Fatih rekabetidir başladı Ne yalan söyleyelim, daha renkli bir karakter kazandırılan Ulubatlı’nın, ışıklar yanınca Fatih’ten daha fazla akıllarda kaldığını fark ettik
Fetih hadisiyle başlaması ve onu Fatih’in doğumuyla sıkı sıkıya ilişkilendirmiş olması, filme Asr-ı Saadet’e uzanan müthiş bir derinlik kazandırıyor ve şimdiye kadar yapılan Fetih filmlerinin kesinlikle üstüne çıkartıyordu Bence filmdeki en etkili sahnelerden biri, göçük altında kalan lağımcıların, Bizanslıların kılıçlarıyla can vermektense barut fıçılarını ateşleyerek o anı gerçek bir trajediye dönüştürmeleriydi

Filmin mesajı, bu tipte bir prodüksiyondan beklenmeyecek ölçüde olumluydu Eşini ve çocuğunu bile yanından uzaklaştırması ve kendisini fethe adaması önemliydi
Ne yalan söyleyeyim, zaman zaman fazla “dinci” ve “milliyetçi” bulduğum yerler bile oldu Özellikle Bizanslı ve Papa dahil Batılı yöneticileri aciz, kalleş ve korkak gösteren kısımlara gerek yoktu bence Unutmayalım ki, Konstantin’i küçültmek, Fatih’i büyütmez; aksine onun büyüklüğünden de bir şeyler eksiltir
Filmin eleştirilmesi gereken yanları da yok değildi
Mesela Ulubatlı Hasan’a aslında bir Müslüman kızı olduğu belirtilen Era’yla bir Holivut filmindeymiş gibi gayri meşru cinsel ilişki yaşatılmış olması, ona biçilen “İslam kahramanı” tipiyle tezat teşkil ediyor Fethi başından beri destekleyen, hatta morali bozuk olduğu sırada Fatih’e uyarı mektubu dahi yazan Akşemseddin’in, filmde misafir oyuncuymuş gibi epey geç ortaya çıkması da ciddi bir hata Şişmanlığıyla Nasreddin Hoca’yı andıran Akşemseddin fazla rind kaçmıştı Fatih’in Kürt hocası Molla Gürani ile Molla Hüsrev de yoktu ortada Fatih namaz kıldırdı mı?
Çandarlı Halil Paşa gibi tecrübeli bir sadrazam, hem Fatih, hem de diğer vezirler tarafından fazla aşağılanmış İstanbul’un kuşatılmasını riskli gördüğü doğru ama bu, fethe karşı olduğu anlamına gelmez İnisiyatifi elden kaçırmadan ve muhtemelen tahrip edilmeden alınmasını istiyordu Lakin Zağanos Paşa da olsa kimse bir sadrazama “Dilerim sultan kelleni vurdurur” diyemez Dese bile sadrazam bunu sineye çekmez Bir bakanın başbakana “dilerim seni asarlar” dediğini, onun da bunu normal karşıladığını düşünün Sonuçta kukla tiyatrosu seyretmiyoruz, değil mi? (Bu arada acizane kanaatim, Zağanos karakterinin Fatih’e daha iyi oturacağı yönünde )
Fatih ile Konstantin’in surların dışında karşı karşıya gelmesi de gerçeklere tamamen aykırı Film icabı böyle bir sahneye ihtiyaç duyulsa bile daha gerçekçi bir formülü bulunabilmeliydi
Fatih’in, surların önünde ordusuna namaz kıldırmasının da gerçeklerle en ufak bir ilgisi yok Bizanslıların namaz kılanlara dokunmaması bir başka tuhaflık Kaldı ki, Fatih namaz kıldırmaz Ayasofya’daki namazda dahi imamlığa Akşemseddin’i geçirdiğini biliyoruz
alinti
|
|
|