|  | Tiyatroda Reji Ve Dramaturgi Kavramı |  | 
|  07-16-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Tiyatroda Reji Ve Dramaturgi KavramıDramaturgi; temelde bir metne bakış ve yorum yöntemi olarak ele alınırsa, bu süreç oyuncunun ve yönetmenin metin üzerindeki çalışmalarının başlangıcına kadar uzatılabilir  Bir metnin sahnelenmek amacıyla seçilmesinden, metni ve yazarını tanımak için yapılan araştırmalara, yorumlama ve ortak birikime kadar her şeyi, bunlarla birlikte oyunculuk çalışmaları ve provalar, seyirci araştırmaları ve son buluşma, kısacası metinden sahneye kadar geçirilen tüm evreler dramaturgi başlığında derlenebilir  Fakat dramaturgiyi sanatsal yaratımın merkezi olarak değil, bütünün evrelerini denetleyen, belirlenen rotayı kontrol eden bir mekanizma olarak yorumlanmalıdır   Dramaturginin etimolojik kökeni Grekçe ?gama’ya dayandırılmakta, İngilizce’de dramaturgy, Almanca ve Fransızca’da dramaturgie, Türkçe’de “dramaturgi/oyun sanat bilimi” söylemiyle kullanılmaktadır   Eskiden beri dramaturgi için oyun yazarlığı sanatı ve tiyatro eserleri incelemesi yorumu yapılmaktadır  Ancak günümüzde dramaturginin uygulama alanında daha bilinçli bir şekilde görülmesiyle oyun yazarlığı kısmı ayrılmıştır  Çünkü oyun yazarlığı ayrı bir alandır   Dramatik bir metnin teknik, tasarım, içerdiği anlam ve sağlayabileceği sahneleme olanakları, yazıldığı çağ ve geçtiği dönem açısından incelenmesi, çözümlenmesi, araştırılması bugünün dramaturginin çalışma alanının oluşturmaktadır  Metin üzerinde yapılan çalışmaların tümüne kuramsal dramaturgi; oyuncular ile sahne üzerinde yapılan çalışmalara da uygulamalı dramaturgi denir   Tüm tanımlardan sonra dramaturgi, bir metnin sahnelenmek amacıyla seçilmesinden, sahneye aktarımına kadar izlenen, metnin seçilmesi, çözümlenmesi, günün koşullarına ters düşen bölümlerine dikkat çekilerek gerekiyorsa yorum doğrultusunda düzenlenmesi, belirlenen yorumdan sapılan noktalara nesnel biçimde müdahale edilmesini kapsayan bir süreçler bütünüdür   Dramaturg, dramaturgiyi uygulayan kişi olarak gösterilse de bazen kendisine verilen işler bu tanımdan daha fazlasını kapsamaktadır  Özdemir Nutku, Gösterim Sanatları Sözlüğünde dramaturgun görevlerini şöyle sıralamıştır: 1-Çalıştığı tiyatro için seyirciyi tiyatronun uygulayım olanaklarını ve sanatçı kadrosunu dikkate alarak oyun seçmek ve önermek   2-Gönderilen yapıtlar üzerinde gerektiğinde yazarı ile çalışma yapmak, 3-Yeni oyun yazarları bulmak, 4-Dünya tiyatrosundaki gelişmeleri izleyerek çalıştığı tiyatroya yol göstermek, 5- Bazı konularda yönetmene danışmanlık yapmak ve ön çalışmalar yaparak gerekli bilgi ve belgeyi sağlamak, 6- Seyirciler için yayımlanan tiyatro dergisini yönetmek, 7- Tiyatro arşivini ve kitaplığını kurmak, 8- Çalıştığı tiyatronun olanakları varsa tiyatro ile ilgili çeşitli etkinlikler düzenlemek   Dramaturgi bilinçli olarak ilk olarak Lessing’in Die Hamburgische Dramaturgie adlı eseriyle ortaya çıkmıştır  (Leissing: [1729-1781] )Bu eserden önce yapılan çalışmalar isimsiz bir şekilde dramaturgi kapsamına giren çalışmalardır  Örneğin Aristoteles’in binlerce yıldır hükmünü sürmüş eseri Poetica, oyuncunun her sözcüğü çok iyi kavrayarak, bunun için çaba göstererek sahneye çıkması gerektiğini belirtmiştir  Aristoteles’e göre oyuncu karakter yapımında her sözcüğün amacını, anlamını bulmalı, iyi algılayabilmeli ve açıklayabilmelidir  Yapılan tüm çalışmalar bir anlamda görevi metinle sahne metni arasındaki köprüyü oluşturan dramaturginin alanına girmektedir   Aynı şekilde isimsiz ve sistemsiz dramaturgi çalışmalarını Roma tiyatrosunda görürüz  Çünkü bilindiği gibi Roma tiyatrosu, Antik Yunan tiyatrosunun bir taklidi olarak ortaya çıkmıştır  Bu nedenle metnin Roma seyircisine uyarlanması söz konusu olmuştur  Yine isimsiz bir şekilde ortaçağda kilisenin din baskısı kurmak amacıyla İncil’den öyküleri oyunlaştırma çabaları insanlarda öteki dünya korkusu yaratarak bu baskıyı genişletme çabaları da dramaturgi kapsamına girebilecek türdendir   “Lessing, dramaturgi kavramını ortaya atarken, dram sanatı ve oynanan oyunlar üzerine bilimsel araştırmalar yapmayı, bu araştırmaların sonuçlarını estetik kuralların ışığında değerlendirmeyi ve oynanan her oyunu bu değerlendirmelerin ışığında eleştirmeyi öngörür  ”[1] Lessing ile başladığı düşünülen dramaturgi kavramı; zamanla oyun seçimi, çözümleme, tartışma ve yorum gibi düzlemlere aktarılmıştır  Zamanla dramaturgi aktif olarak tiyatro yaşamına girmiş ve önemi kavranmaya başlanmıştır   Tiyatronun kendisine yön verebilmesi ve kendisini eğlenceden biraz uzaklaştırıp, çağdaş toplumun eleştirisine yönelmeye çalışması sonucu dramaturgiye ihtiyaç duyulmuştur   Brecht’ten Günümüze Dramaturgi XX  yüzyıl başındaki toplumsal ve siyasal yapı, savaş ve bunalım dönemleri tiyatroya bakışı ve yaklaşımı da etkilemiştir  Brecht ve Piscator, tiyatroya bakışın bir aldatma ve hoşça vakit geçirmeden öte bir şeyler olduğunu bildirirler ve her ikisi de kendi mantıklarıyla olması gereken tiyatro türlerini açıklarlar  Politik ve Epik Tiyatro düşünceleri, toplumsal tartışma ve sorgulamaya yönelik tiyatrolardır  Artık tiyatro, bir düşünme, tartışma, sorgulama, kavramaya çalışma, yeniden yaratma mekanı olmuştur   Sanatın ve sanat dallarının yeniden sorgulandığı, tekniklerin araştırıldığı ve keşfedilmeye çalışıldığı bir dönem başlar  Denenen yeni sahne teknikleri, insanın bu dünyadaki, toplumdaki yerini araştırmaya yönelik olmasının yanında; insanın iç dünyasını, kendi içindeki yerini aramaya da yöneliktir   Piscator , politik düşünceleri ile heyecanlı prodüksiyonlar sergilemesinin yanında, metin ve sahne üzerinde de kimi tartışmalara yönelmeyi dener  Tartışmalar, çoğu zaman metinde odaklanarak yoğunlaştığında, yazarla birlikte çalışacak bir dramaturgun varlığı da zorunlu hale gelir  Artık metnin her sözcüğünün, her tümcesinin irdelendiği, konuşma örgüsünün tekrar tekrar araştırıldığı bir yöntem kullanılmaktadır   Ayrıca yine bu dönemde içinde Brecht’in de bulunduğu bir grup yazar klasiklerin güncelleştirilmesi konusunda girişimlerde bulunmuşlardır  Ancak bu güncelleştirme yapılırken nelere dikkat edilmesi gerektiği tartışılmış ve metnin evrensel özünden güç alınarak tarihsel özünün bugüne taşınması gerektiği konusunda ortak bir karara varılmıştır  Amaçlanan şey eserin yazıldığı döneme değil yaşadığı çağa uygun bir hale getirilmeye çalışılmasıdır   Dramaturgi ve dramaturg kavramları, çağdaş tiyatroda, metne yöneliş, metni araştırma ve yeniden yaratma süreçlerinde ortaya çıkmaktadır   Piscator, tiyatrosunda kurduğu dramaturgi ekibi için ve bir dramaturgdan beklentilerinden şöyle söz etmektedir: “Dramaturgun görevinin diğer tiyatrolarda olduğu gibi repertuarı saptamak, rol dağıtımı için önerilerde bulunmak, yeni metinler aramak ve metinlerdeki gereksiz bölümleri budamakla sınırlı kalmaması görüşündeydik  Bizim özel koşullarımızda bir dramaturgdan beklediğim benimle ya da yazarla yaratıcı bir işbirliğine girebilmesiydi  Bizim dramaturgumuz hem metinler üzerinde politik görüşlerimizin ışığı altında yeniden çalışmalı, hem de benim sahneleme için düşündüklerime uygun yeni sahneler yazabilmeli hem de metni biçimlendirmeye yardım edebilmeliydi  ”[2] Piscator’un metne bunun doğrultusunda dramaturga verdiği önem açıkça belirtilmiştir  Tiyatrosunun temeli söze dayanan Piscator, dramaturgi sayesinde düşüncelerini empoze etmede daha sağlam bir yol kat edeceğini düşünmüştür   Diğer taraftan “Bertolt Brecht’in belirli bir atmosfer yaratmaktan kaçınan, teknik çözümlemeler yerine yalın dekor anlayışını seçmesi; yabancılaştırma etmeni olarak tiyatro gereçlerinin dışında metinden de bir yabancılaştırma elemanı olarak yararlanması; ortaya koyduğu, özdeşleşme karşıtı yeni oyunculuk anlayışı; insan yaşamı ve ayrıntılarla ilgilenmesi; benzetmeye çalışmak yerine göstermek, anlatmak üzerine kurulu bir biçim öngörmesi, temelde düşünceye ağırlık veren bir sanat anlayışına sahip olduğunu gösterir  ”[3] Buradan yola çıkarak epik dramaturgi hakkında; gösterilmek istenen toplumsal gerçekliği daha iyi betimleyebilmek ve onun değişmesine katkıda bulunmak için anlatıcı kullanma ve seyirci ile sahne arasında belli bir uzaklık koyma yoluna giden bir tiyatro biçimidir diyebiliriz   Bu amaçla Brecht tiyatrosunda uygulanan dramaturgik süreç, oyunun ve metnin birlikte çözümlenmesini gerektirmektedir   Barba’nın dramaturgi modeli, temelde, oyuncuların kendi öz benliklerinden, geçmişlerinden ve geleneklerinden, çevreden, kısaca yaşamda etkilendikleri her şeyden edindikleri deneyimleri doğaçlama yoluyla sergilemeleriyle başlar   Barba’nın dramaturgi anlayışının ilginç bir yönü de, dramaturgi sürecine seyircinin de dahil edilmesidir  Eugenio Barba, çalışmalarının temeline oturttuğu dramaturgiyi, bir düşünme, bulma, yaratma parçalama, birleştirme, gösterme, düşünme süreci olarak görür   Tüm bunların da gösterdiği gibi dramaturgi metne dayalı olmayıp genelde doğaçlamaya ve oyunculuğa dayalı olan bir tiyatro türünde de önem arz edebilmektedir   Tiyatroda Dramaturginin ve Dramaturgun Yeri ve İşlevi Dramaturgi, sadece metin seçme, inceleme ve çözümleme görevi yüklenmiş bir çalışma alanı olarak değil, bir yorum kaynağı olarak da görülmektedir artık; yani yorumun oluşturulmasında dramaturgi çalışmaları temel oluşturur   Bilinçli ve titiz bir dramaturgi çalışması yapılmadığında metin ile gösteri arasında ya bir kopukluk baş gösterir, ya da denetimsiz, kendi dışında bir şeyler söyleyen, rasgele bir bağlantı kurulmuş olur  Dramaturgi, toplumsal sorunlarla hesaplaşmaya yönelen akılcı ve eleştirel bir tutum izlediğinde başarılı olur   “Dramaturgların dramaturgi hakkında vardığı genel kanı, dramaturginin yalnızca bilgi toplama ve çözümlemeden çok, bildiğimizi sandığımız, dahası emin olduğumuz olguları bozma, tersyüz etmedir; bilinçaltına ittiğimiz, içselleştirdiğimiz kalıpları kırmadır, insanın kendi kendini aşma çabasıdır  ”[4] Dramaturginin görevi sahneleme çalışmasında metindeki düşünce dizgesinin ortaya çıkarılmasından sorumlu olmaktır  Oyunu her yönüyle inceler, açımlar, gösterilmek istenilen şeyi saptar ve herkesin algılayabileceği bir biçimde tiyatro diline aktarır  Dramaturgi çalışmalarını asıl amacı, oyunu yazın dilinden sahne diline aktarmak ve bunu denetlemektir   Dramaturgi çalışmalarında dikkat edilmesi gereken bir başka konu da esnek olunması gerektiğidir  Ancak bu sayede metnin sahnedeki yaşamını bir tek sahneleme biçimiyle sınırlamaktan kaçınmaktır   Dramaturg, yönetmen kadar oyunun ayrıntılarıyla boğulmadığı için, oyuna dışarıdan bakan bir göz olarak da davranır, davranmalıdır  Çünkü dramaturg oyunun ilk izleyicisi, ilk eleştirmenidir de ayrıca  Tüm bunları bir öneri niteliğinde sunar yönetmene, yönetmen gibi karar verme yetkisine sahip değildir   Günümüzde Dramaturgun İşlevi Bir oyunun sahnelenmeye düşünülmesiyle birlikte karşımıza çıkacak ilk kişi dramaturgdur  Çünkü dramaturg öncelikle oyun metninden sorumludur  Sahnelenecek oyun metnini, oyunun öz ve biçim açısından özelliklerini, yapısını, dilini, içerdiği çeşitli anlamları vb  göz önünde tutarak çeşitli açılardan inceler, çözümler ve yorumlar  Oyunun ana ve yan temalarını çıkartır, yazarın gönderme alanlarını, iletisini, bugünün izleyicisine ne söylediğini ya da ne söyleyebileceğini belirtir  Oyunun sahnelenmeye ne denli uygun olduğunu saptar   Oyun seçimi dramaturgun kendi kişisel beğenisine dayalı olmamalıdır  Bunun yerine belli değerlendirme ölçütlerine dayanmalıdır  Bu ölçütlerden bazıları: • “Oyunun konusu nedir ve bu konu nasıl işlenilmekte? • Yapıt, dil, üslup, dramatik kurgu vb  açısından yaratıcı öğeleri içermekte mi yoksa bildik kalıplarımı tekrar etmekte? • Öz ve biçim açısından bir bütünleşme söz konusu mu, yoksa oyunda tutarsızlıklar mı var? • Yazar özgün mü, inandırıcı mı, yoksa oyunda bir oturmamışlık mı var? • Yapıt çok anlamlı mı, yönetmene ve oyunculara yaratıcılıklarını kullanma olanağını tanıyor mu, yoksa tek düze ve yavan mı?”[5] Dramaturgi tanımı bir kenara, dramaturgun yaptığı işler nedeniyle kendisine bir tanım getirilmekte zorlanılır  Dramaturgun tiyatroda içindeki yeri ve işlevini daha iyi açıklayabilmek amacıyla, yaptığı işleri iki ana kümede toplayabiliriz: 1-Sahne dışı çalışmalar 2-Sahne üstü çalışmalar 1- Sahne Dışı Çalışmalar: Dramaturgun sahne dışında yaptığı işler; a-Oyun okuma, araştırma: Burada benimsenen amaç dramaturgun bağlı bulunduğu tiyatroya gelen oyunları okumak, benimsenmiş kültür politikası doğrultusunda yeni veya eski oyun araştırmaları yapmak  Çalıştığı tiyatronun repertuarına uysun uymasın, yerli, yabancı, klasik, çağdaş geniş bir oyun dağarcığına sahip olmalıdır   b-Repertuar çalışması: Repertuar oluşturmada üstünde durulması gereken nokta, bir oyunun seçilme nedeni, bunu sahnede yansıtma yolları ve oyunun nasıl bir sahnede, ne zaman ve hangi seyirci kitlesine gösterileceği olmalıdır  Tek tek seçilen oyunlar oluşturdukları bütün içinde tutarlı bir çizgi izlemelidirler   c-Tiyatronun yayınları: Tiyatro yayınları denilince akla ilk gelen, oyunun dekoru, kostümü, ışığı gibi vazgeçilmez olan broşürdür  Broşürün asıl amacı oyunla ilgili bilgi vermek ve biraz da olsa gösteriye hazırlamaktır  Bir broşürün hazırlanması, yayımlanacak yazıların seçilmesi fotoğrafları seçimi vb  şeyler de dramaturgun görevleri arasındadır  Aynı zamanda yine seyirci bilinçlendirme amaçlı çıkarılan dergiler de dramaturgun sorumluluğu altındadır   2- Sahne Üstü Çalışmalar Sahne üstü çalışmalar, metnin seçilmesinden, sahne üzerinde gösterimin tamamlanmasına kadar sürer  Sahne üstü çalışmalar üç ana başlık altında toplanabilir; a- Metin incelemesi, araştırması: Sahneye konacak metnin incelenmesi ve gereken araştırmanın yapılması sahne üstü çalışmalarının ilk ve önemli bir aşamasıdır  Amaç genelden başlayan bir okuma ile daha sonra yavaş yavaş asıl söylenmek istenilenin bulunmaya çalışılmasıdır  çünkü bu uğraşın genel amacı yazın dilini sahne diline çevirmektir  Bu bölümde metindeki parantez içleri, oyun kişilerinin sayıları, yaşları, cinsiyetleri, belirtici özellikleri, kiminle, nasıl konuştukları, mekanın belirlenmesi, oyun örgüsü, vb  çalışmalar yapılır  Daha önce de belirtildiği gibi sahnelemeye geçmeden önce önemli bir aşamadır ve düzgün bir şekilde hazırlanması sağlam bir alt yapı hazırlayacaktır   b- Masa başı çalışması: Masa başı çalışmalarında, oyunu seyirciye taşıyacak, onu seyirciye götürecek gerçek kişiler bir araya gelir, metin ve sahneleme konusunda bilgi alış verişi gerçekleşir  Ayrıca masa başı çalışmalarında ilk kez roller sese bürünür  Bir anlamda ilk provadır ve metinden sahneye geçişte ara çizgiyi oluşturur   c- Sahne provalarıaha önceden üzerinde uzun uzun düşünülen sahneleme için kullanılacak malzemelerin, öğelerin (dekor, kostüm, ışık vb  ) kısacası metnin sahnede yaşayabilmesi için denemelerin yapıldığı alandır  Dramaturgun bu evrede yaptığı iş daha çok denetenliktir  Daha önceden belirlenmiş olan ana öğelerin uygulanıp uygulanmadığına veya düşünülenin ne şekilde uygulandığına bakar  Özellikle uygulamaya geçildiğinde dramaturgun görevi bir kat daha artar  Çünkü bu süreçte yönetmen oyunun ayrıntılarıyla uğraştığı için, oyuna dışardan bakacak ve onu yanlış gördüğü yerlerde uyaracak bir bilinçli göze ihtiyaç vardır  Bu da dramaturgdan başkası değildir   Dramaturgide güdülen amaç tabi ki bilinçli insanlar yetiştirmek, insanların yaptıkları işlerden haberdar olmalarını sağlamaktır  Ancak bu şekilde anlatılmak istenen şey karşı tarafa ulaşabilir   Reji Kavramı: “Sahnelemeyi sahnesel sanatsal olarak gerçekleştiren kişi  Sahnelemeden sorumlu ve sahnelemeyi yürüten kişi olarak yönetmenin görevleri şunlardır  (dramaturgla birlikte) ön çalışma evresinde okuma, ders ve seminerler düzenlemek, oyun çözümlemesi yapmak (Sahne tasarımcıları ve sahne teknikçileriyle birlikte) sahne tasarımı temel fikrini saptamak, giysi tasarımı seçimini gerçekleştirmek, sahne teknik özelliklerini belirlemek;( yönetici ve oyuncularla birlikte) rol dağılımını düzenlemek; (yönetmen, yönetmen yardımcısı, yapım dramaturgu, sahne ve giysi tasarımcısından oluşan)yönetim ekibini oluşturarak sahneleme düşüncesini geliştirmek; ön çalışmalarla birlikte sahneleme sürecine geçmek; oyuncularla çalışarak rollerin incelenmesini ve biçimlendirilmesini sağlamak  ( hareketlerin yönetimi) ; tek tek sahneleri görsel ve mekansal olarak biçimlendirmek(sahne yönetimi); teknik oluşumu düzenlemek (ışıklama, sahne tekniği, projeksiyon, sahne etmenleri, müzik vb  ) temsil süresince oyunu denetlemek   Böylece yönetmenin görevleri, sahnelemenin özelliklerine bağlı olarak 4 ana öbekte toplanabilir: 1ramatik metin dilini sahne diline çevirmek, 2- Eş güdümü sağlamak, 3- sahnesel biçimlendirme ve yorumlamayı gerçekleştirmek, 4- oyuncuları çalıştırmak Özetle dile getirmek gerekirse yönetmen sahne mekanını (görsel boyutu içinde) devinimle değerlendiren (biçimlendiren) kişidir  Yönetmen drama sanatı açısından yorumlayıcı, tiyatro sanatı açısından yaratıcı sanatçıdır  Yönetmenin uygulayımı yazınsal metne, dramaya bağlı yorumlama olabil[6]eceği gibi, dramatik yapının eleştirel dönüşüme uğratılması biçiminde giderek dramatik metinden bütün bütüne özgür serbest yapım biçiminde olabilir  ”1 | 
|   | 
|  | 
|  | Tiyatroda Reji Ve Dramaturgi Kavramı |  | 
|  07-16-2012 | #2 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Tiyatroda Reji Ve Dramaturgi KavramıOYUN ÇALIŞMASINDA REJİNİN GÖREVİ “Tiyatro yönetmeninin görevi gerçeğin görünüşünü değiştirmek değil, gerçeği gizleyen örtüleri kaldırmaktır  ” Tiyatro yönetmeni bir orkestra şefi gibidir  Nasıl bir orkestra şefi elindeki çalgıların ne zaman ve neresi için gerekli olduğunu biliyor ve o gerekliliğe göre kullanıyorsa (bunun için şefin elindeki çalgıların verimini ve özelliğini bilmesi gerekir) yönetmen de elindeki sanatların özelliklerini ve kullanacağı yere göre değerlerini bilmek zorundadır   Yönetmenin iki türlü etki alanı vardır  Birincisi oyuncuya karşı diğeri ise seyirciye karşı olan etki alanlarıdır  Daha doğru bir tanımla seyirciye ulaşmak için kullandığı araç olan oyuncuyu ve diğer sahnesel öğeleri iyi kullanmalıdır  Oyuncunun en büyük aracı olan sözcüklerin doğru iletimi için vurguya, tonlamaya dikkat edip bunların uygun hareketlerle ve mizansenlerle desteklenmesini sağlamalıdır  Ancak bu şekilde anlatmak istediği dünya görüşünü karşı tarafa geçirebilir  Fakat bu yeterli değildir  Bunun yanında yukarıda bahsedilen sahnesel etmenleri (dekor,ışık,müzik,kostüm,akseusar vb  ) değerlendirmesi ve etkin bir şekilde kullanması gerekmektedir  Bunlar amaç olan seyirciye doğru bir iletimin sağlanması için basit anlamda yönetmenin yapması gereken uygulamalardır   Yönetmen hem yaratıcı hem de bir yorumcu olmak durumundadır  Diğer sanat dallarını, bütün bu sanat dallarının bir bileşimi olan tiyatro içerisinde iyi bir şekilde yorumlamalıdır  Diğer taraftan yapacağı ekleme, çıkarma vb  gibi şeylerle estetik bütünlüğü ortaya çıkaran kişi olarak da yaratıcı bir özelliği vardır  Ayrıca yaratıcı özelliği sayesinde tiyatro da büyük önem taşıyan çağını yaşama veya çağına uygun eserler verme özelliğini sergileyebilmelidir   Gerçek yönetmende bulunması gereken üç ana özellik şöyle sıralanabilir   1  Dünya görüşü 2  Kişisel yaratıcılık 3  Bilimsel yetenek Bu değişkenlere bağlı olarak her yönetmen için ayrı bir tanım yapılabilir ve ayrı bir uygulamadan bahsedilebilir  Yukarıda verilen üç ana özellik resim, müzik, edebiyat, mimarlık vb  gibi sanat dalları, psikoloji, sosyoloji, tarih, felsefe, dil gibi bilim dallarıyla dekor, giysi, oyunculuk vb  estetik ve teknik bilgilerle beslenmelidir  Yönetmenin tüm bunları yapabilmesi ve kendine uygun dünya görüşünü yaratabilmesi için çevresinde ve dünya üzerinde gerçekleşen olayları yakından izlemesi ve bunları yorumlayabilecek bir kapasiteye sahip olması gerekir  Diğer taraftan sahnedeki araçlarından olan oyuncu ve diğer insanlarla iletişimini sağlam bir temele oturtabilmesi için karakter yapısından anlaması gerekir  Tüm bunlarla birlikte gerekli birliği ve disiplini sağlayabilmek için otoriter olması gerekir  Kendini oyuna kaptırmamalıdır ve gerektiğinde kendisini eleştirebilmeli ve oyuna yabancılaşarak dışardan bakan bir göz olabilmelidir  Öz eleştiri gücü yönetmen için oldukça önemlidir   Yönetmen kullandığı her şeyi tanımlamalı ve depolamalıdır  Kadro değerlendirmesi yaparak gruba uygun çalışmalar yapmalıdır  Bir kişinin yönetmen olabilmesi için yaşanan tüm süreçleri tam olarak özümsemesi gerekmektedir  Ayrıca yönetmende bulunması gereken en önemli özelliklerden birisi de adalet kavramıdır  Her yönetmenin mutlaka kendine göre bir sistemi vardır   Uygulama Açısından Reji Oyunun gelişim sürecinde iki ana bölüm vardır  Birisi daha önce dramaturgi konusu anlatılırken bahsedilen ve edebi metnin sahne metni haline getirilmesini amaçlayan kuramsal dramaturgi, diğeri ise yapılan kuramsal dramaturginin sahne üzerindeki yansıması olan deneysel dramaturgidir   Öncelikle, özellikle yönetmen ve dramaturgun ortak çalışmaları sonucu ortaya çıkan kuramsal dramaturgide edebi metin sahne metni haline getirilir  Burada amaç metnin sahne üzerine taşınmadan önce sağlam bir temele oturtulmasıdır  Bu çalışmalarda metnin dünya görüşü, evrensel boyutu, gerekiyorsa çağdaşlaştırma çalışmaları (yapılan ekleme çıkarma çalışmalarıyla), detaylı karakter incelemeleri, topluluğun repertuarına ve yapısına uygunluğunun araştırılması, yazar ve dünya görüşü hakkında bilgi, vb  çalışmaların yapıldığı ve bu çalışmalar sonucunda sahne üzerine yansıtılacak bilgilerin depolanmasından oluşur  Tüm bu çalışmalar daha önce de belirtildiği gibi oyunun yönetmeni ve dramaturgu tarafından yapılır  Oyunun diğer sorumluları (sahne tasarımcısı, kostümcüsü vb  ) kuramsal dramaturginin ilerleyen bölümlerinde çalışmalara katılırlar  Tüm bu çalışmalarda kullanılan genel malzeme oyun metnidir denilebilir   Oyunun gelişim sürecinin daha ileriki safhalarını oluşturan deneysel dramaturgide metnin yanında oyuncu, sahne ve ufak çaplı diğer sahnesel etmenlerde oyunun gereçleri arasına girer   Kuramsal dramaturgi oyunun durağan veya fikri sonuçlarını ortaya çıkarırken, deneysel dramaturgi bu durağan ve fikri sonuçlara hareket verir   Yönetmenin uygulaması daha çok deneysel dramaturgide görüldüğü için bahsedeceğimiz konularda bu doğrultuda olacaktır   Rejisörün Oyun Üzerindeki Çalışmaları Yönetmenin oyun üzerindeki çalışmaları üç evrede incelenebilir  Bunlardan ilki biraz önce bahsedilen kuramsal dramaturgidir  Metin üzerindeki çalışmalar oyunun organik değerlerini ortaya çıkarır  İkinci evre olan oyuncunu sahne üzerinde çalıştırılması, sözcüklere bir anlamda hayat verilmesi plastik değerleri ortaya çıkarır  Üçüncüsü ve sonuncusu da sahne tasarımı, ışık, müzik, kostüm gibi kavramları sonucunda ortaya çıkan teknik değerlerdir   İlk bölümü oluşturan ve metnin yorumlanması olan organik değerlerde, yönetmen eldeki oyunun o aşamadaki tek gereci olan sözcükler sayesinde oyunun özünü ortaya koyar, niteliklerini ortaya çıkarır  Bu çalışmalar içerisinde oyunun geleceğine yönelik kullanacağı araçları ve araçları kullanma biçimini belirlemelidir  İlk bölüm içerisinde yer alan diğer önemli bir konu da, oyundaki olay örgülerinin ve olay gelişiminde hangi karakterin ne kadar etkili olduğunun ortaya çıkarılmasıdır  Bu çalışmada güdülen genel amaç anlatılmak istenen dünya görüşünün karşı tarafa aktarımında karşılaşıla bilinecek engellerin ortadan kaldırılması ve anlatımın güçlendirilebilmesi için yapılabileceklerin ortaya çıkarılmasıdır  Bu çalışmalar yapılırken anlatımın güçlendirilmesi için olay örgüsü ve karakterlerin tanımlanmasının yanında, olayın geçtiği zaman ve mekanın da oyun türüne uygun olarak ortaya konması gerekmektedir  Yapılan tüm bu çalışmalar sonucunda oyuna aksiyon katacak olayların etkisi ve anlatım olanakları üzerinde durulur  Olayın etkisi belirlenirken amaç olan seyirci kitlesinin özellikleri baz alınır  Seyirci özelliğine uygun olarak metinde ekleme ve çıkarmalar yapılabilir, ara veya ön oyunlar eklenebilir  Bunlar anlatımı destekleyecek yardımcı öğelerdir   Daha sonraki aşama olan plastik değerlerde, yönetmenin sahne üzerindeki en önemli anlatım aracı olan oyuncunun oyuna uygun olarak çalıştırılması yer alır  Önemli bir değerdir, çünkü oyuncu olmadan hiçbir oyun anlam kazanmaz   Yönetmen bir orkestra şefi olarak düşünüldüğünde, sahne üzerine geçmeden önce sahip olduğu tek nota sözcüklerdir  Plastik değerlerde bu notaların daha önceden belirlendiği gibi uygulanması için çalışmalar yapılır  Bu çalışmalar öncelikle yönetmenin sistemine bağlı olarak sözcüklerin vurgu, tonlamasının verilmesiyle başlar  Vurgu ve tonlama çok önemlidir  Bir kelime doğru vurgu ve tonlama ile başka bir anlamda kullanılabilir ve hatta tam tersi bir anlam kazanabilir  Bu nedenle yapılan bu çalışma oldukça önemlidir  Bu çalışma sonrasında ise vurgu ve tonlamanın sağladığı anlatımın daha da pekiştirilmesi için oyuncunun da yaratıcılığıyla hareketler bütünü olan mizansenler eklenir  Ayrıca yavaş yavaş oyuncunun sahnedeki yeri, diğer oyuncularla iletişimi kesinlik kazanır   Son aşama olan teknik değerlendirme aslında oyunun sahne üzerine taşınmasıyla başlayan bir süreçtir  Ancak tabi ki yapılan masa başı çalışmalarında temelleri atılmıştır  Sahne üzerinde yavaş yavaş somutluk kazanmaya ve oyunun anlamını pekiştirmeye, anlatımın karşı tarafa geçmesi için etkisini göstermeye başlamıştır  Bu süreçte provalara katılan teknik elemanlar da daha önce belirlenen fikirleri ve sonradan ortaya çıkan fikirleri uygulamaya başlarlar  Bu uygulamada belirleyici olan etmenler, rejinin ve oyunun türüne bağlı olarak değişiklik gösterebilir   Yapılan çalışmalar sonunda, yönetmen ve diğer sorumlu kadro oyunda gördükleri son eksiklikleri kontrol ederler  Bunlar arasında aksiyonun düşük olduğu ve sorun yaratabilecek yerler, fazlalık gibi görünen parçaların budanması veya eksik kaldığı düşünülen yerler için yapılacak yeni çalışmalar sayılabilir   Tüm bu süreçler sonunda bir oyun sergilenme aşamasına gelmiş ve seyircilerin zihninde hayat bulması için gösterime hazır hale getirilmiştir   | 
|   | 
|  | 
|  |