Prof. Dr. Sinsi
|
Don Quijote
Küskün Gönülleri Ve Hüzünlü Ruhları Ferahlatan Bir Kitap:
Don Quijote
Bir rivayete göre, Batıda, şu ana kadar İncil’den sonra en çok satılan kitap Don Quijote… Bir efsane… Bizler bu kitabı çocukluğumuzdan itibaren bizi eğlendiren, güldüren bir çocuk kitabı olarak algıladık hep Sebep de kitabın kahramanı mı, Onun başına gelenler mi bilemem, ama belki de romanın tamamı

Şimdi bakıyorum da kitabı bize yanlış tanıtmışlar veya biz yanlış tanımışız O yüzden bu kitabı hayat boyu üç kez okumak gerekirmiş “Kahkahanın kolayca dudaklara fırlayıp duyguları harekete geçireceği gençlikte, mantığın hakim olmaya başladığı orta yaşta, her şeye felsefe açısından bakıldığı ihtiyarlıkta” sözünün hikmeti buymuş

Kitap 2005’ te 400 Yılına basmış Eserin birinci bölümü/cildi ilk kez 1605’ te yayınlanmış İkinci bölümün / cildin yayım tarihi 1615 yılını gösteriyor Eser yüz ünlü yazar tarafından Nobel Enstitüsünde , "tüm zamanların en iyi kurgu eseri" seçilmiş Çok konuşulan, edebiyatı olan bütün dünya dillerine çevrilmiş İngilizce’ye 1612' de, Fransızca’ya 1614'te çevrilmiş Eserin YKY arasından çıkan, aslına sadık, eksiksiz, tam Türkçe çevirisi Roza Hakmen tarafından yapılmış İlk baskı 1996 tarihini taşıyor Kitaptaki şiirleri Ahmet Güntan çevirmiş Türkçeye Ben ikinci baskısından okudum Eser iki cilt Tamamı, dizinle birlikte, 906 sayfa Kolay okunuyor ve keyif veriyor Bazen kahkahalar bile atıyor insan Genel anlamda insanların / insanlığın tüm tavırlarını bulmanız mümkün sanki eserde Çok okunmasının sırrı da bu olsa gerek diye düşünüyorum elimde olmadan
Kitabın özgün dili olan İspanyolca’ dan çevirisinin adı El Ingenioso Hidalgo Don Quijote De La Mancha / La Mancha’lı Yaratıcı Asilzade Don Quijote Eser bizde daha çok çocuklar için yapılmış olan kısaltılmış çevirileri ile tanınıyor Bu haliyle de çok sevilmiş, ama aslına sadık, tam çevirisi daha farklı bir tat bırakıyor dimağlarda Bir ayrıntı daha eserin orijinal dildeki okunuşu Don Kihote… Bizdeki okuma tarzı Don Kişot doğru bir okuma değil Ancak yaygın olan kullanım Don Kişot kullanımı Çevirmeni gibi ben de şimdi Don Kihote kullanımını biraz ukalalık olarak algılıyorum

Kahramanımız Alonso Quejana başlangıçta kendi halinde bir insandır O zamana kadar okuduğu şövalye romanlarının etkisinde hayaller kurmakta ve bu hayalleri gerçekleştirmeyi düşünmektedir Alonso kendini yeniden yaratmaya ve bütün metin boyunca kendi serüvenini yeniden yazmaya girişecektir Çevresi onu bundan vaz geçirmeye uğraşsa da bunda pek başarılı olamaz Eski şövalyeler gibi kendisine zırh yapar, sıska atına, şövalye romanlarında olduğu gibi, orijinal bir isim bulur: Rocinante Daha sonra uğruna savaşacağı bir sevgili uydurur Bu da Tobosolu Dulcinea’ dır Maceralar bundan sonra başlayacaktır Şovalyelerin amacını benimser: İnsanları kötülerden, kötülerin şerrinden korumak ve kahramanlıktır Artık adı da değişmiştir: Don Quijote… O artık asil bir şövalyedir
Rocinante’ yle yola çıkar İlk karşılaştığı hanı şato sanarak, han sahibine şövalye olduğunu söyler Han sahibi, Don Quijote’nin komikliğine güler Şövalyeliğini tasdik eder, ama bir de yardımcı bulmasını salık verir Bunun üzerine tekrar köyüne döner Don Quijote, köylüsü Sancho Panza’ yı ikna ederek birlikte yeni serüvenlere doğru yol alırlar Artık yeni bir şövalye ismi de vardır: Mahzun Yüzlü Şövalye!
Yeni serüvenlerde başına gelmedik kalmaz Bütün serüvenlerin sonu hüsranla sonuçlanır Bütün bu olanları büyücülerin kendisine yaptığı kötü büyülere bağlayan Don Quijote kolayca yılmaz ve şövalyelik davasından vazgeçmez Koyun sürülerine birbirleriyle savaşacak olan düşman askeri sanıp saldırır Yine sonuç hüsran  Çobandan bir ton dayak yer Yolda esirleri kurtarır Haydutlara saldırır Hayvan tacirlerinin aslanlarına meydan okur Her nedense aslanlar, dışarı çıktıktan sonra tekrar kafeslerine girerler Don Quijote, kendisinin korkusuz bir şövalye olduğuna inanmıştır artık

Sancho Panza’ya savaşlarından elde ettiği bir cezireye kendisini vali olarak atayacağına söz vermiştir Ancak bu sözünü serüvenlerinin ikinci seferinde de yerine getirememiştir Serüvenlerin üçüncü seferinde yolları av partisine çıkmış olan Dük ve Düşes’ e rastlar Onların şatosunda günlerce misafir olur Dük ve Düşes, onlar için bir oyun uygular gizlice Sancho Panza’ yıbir adaya vali olarak gönderirler Ancak Sancho kendilerine yapılan oyunun farkına varır Köyüne dönmeye karar verir Öte yandan Don Quijote’nin karşısına düzmece bir şövalye çıkarırlar Bu Ay Şövalyesi’dir Yenilirse, anlaşma gereği, şövalyenin isteklerine uyacaktır Ay Şövalyesi Mahzun Yüzlü Şövalyemiz Don Quijote’yi yener Don Quijote, köyüne döner Aklı başına gelmiştir Romanın sonunda inzivaya çekilmiş, vasiyetnamesini yazdıktan üç gün sonra da ölmüş bir Don Quijote ile karşılaşırız
Dünya edebiyatının bu ilk romanı ne kadar geçilebilmiş, aşılabilmiştir Dünyadaki bütün kitaplardan vazgeçip sadece Cervantes’in bu eserinin kalmasını isteyen Borges bunun için haklı değil midir?

Kitap başlangıç itibariyle şövalye romanlarının saçmalığına bir
yergi gibi dursa da okudukça tam da böyle olmadığı görülmektedir Başlangıçta Don Quijote’ ye bir zırdeli yaftasını vursanız bile, okudukça onun ne kadar akıllı laflar ettiğini gördükçe, sevgiyle karışık bir alayla da olsa, kurduğu dünyasına şaşkın bakışlar altıda saygı duymaya başlıyorsunuz
Romanda serüvenler sırasında değişik hikâyeler de bu serüvenlerin bir parçası olmakta Bu da bizi yer yer Doğu öykücülüğüne doğru götürmekte İspanyol Altın Çağı’nın İspanyol edebiyatına ciddi bir başlangıç olan bu eser, aynı zamanda Modern Batı edebiyatının en göze gelen kurgu romanlarındandır
Eserin iki başkişisi olan Don Quijote ve Sancho Panza, gerek tek olarak Don Quijote, gerek ikisi birlikte dünyanın birçok yerinde heykelleri dikilmiş tek roman kahramanlarıdır
Romanın yazarı Miguel de Cervantes Saavedra ’nın 69 yıllık hayatı, 1547'de fakir bir asilzade olarak Madrid yakınlarındaki Alacala de Henares'de başlamış, 1616 ‘da yine Madrid’de sona ermiştir Bu ömre İnebahtı Savaşından sonra Cezayir’de beş yıllık bir esaret, Don Quijote gibi türünün başlangıcı sayılan, 38 dünya diline çevrilen, bizi hâlâ büyülemeye devam eden bir roman bırakmıştır

Yazımı Alfred de Vigny ‘nin güncesinden alınmış şu satırlarla bitiriyorum:
"Her umudun dibine kadar indikten sonra aklın verdiği tek gerçek sonuç şudur: Her şey bir hiçtir; ün, aşk, mutluluk, bunların biri bile var değildir Öyleyse biz herhangi bir konuda düşüncemizi belirtirken her şeyden önce kendimizi aldatmak zorundayız Bir şeyin var olduğuna inanmak bir düş kurup ona sonradan tapmak, ona küfretmek, onu yüceltmek ya da yerle bir etmek için  Demek ki hepimiz birer Don Quihote’yiz Üstelik Don Quihote' den daha da bağışlanamaz bir durumdayız Çünkü dev diye gözümüzde büyüttüğümüz şeylerin gerçekte birer değirmen olduğunu biliyoruz, ama yine de onları birer dev gibi görmek için direniyoruz …”
Adnan Şerifoğlu
|