Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kitap Dünyası

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kitap, noktanın, sonsuzluğu, tasavvuf, üzerine, özel

Noktanın Sonsuzluğu - Tasavvuf Üzerine Özel Bir Kitap

Eski 07-15-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Noktanın Sonsuzluğu - Tasavvuf Üzerine Özel Bir Kitap





İnsan, varlığının farkına vardığı andan itibaren bir yandan kâinatı tanımaya çalışırken, diğer taraftan kendi derinliklerinde varlığını hissettiği "Gerçek Ben"i aramaya yönelmiş, farklı din ve inanca sahip pekçok insan kendi din ve inançları merkez olmak üzere Yaradan'a ulaşmaya çalışmışlardır

İnsanın kendini tanıması ve kendinde var olanı görmesi fikir gözünün açılması ile mümkündür Ancak o zaman insan fânide bâkiyi zevk edebilecektir

Fikir gözü ya da gönül gözü ile seyredebilmek için cehil adı verilen karanlıktan kurtulup ilmin aydınlığına yönelmekten başka çare yoktur

Asıl olan kişinin kendini gönül gözü ile görmesi ve kendinde var olan esasın farkına varmasıdır Dört ciltten oluşan ve ilk cildini elinizde tuttuğunuz bu eser, işte bu arayışın meyvesidir

Kitap içinde tasavvufi terminoloji mümkün olduğu kadar korunarak bunların bugünkü karşılıkları parantez içindeki bilgilerle verilmeye çalışılmıştır

Kitapta yeralan sure ve ayetlerin yanlarındaki numaralarla Kur'an'daki yerleri işaret edilmiştir ( <2-156> gibi )

Kitap hazırlanırken ortaya çıkan binlerce sayfanın düzenlenmesinde tekrarlar mümkün olduğunca giderilmeye çalışılmış, ancak bazı yerlerde tekrar eden konular başka bir konuya bağlandıkları için bunlar oldukları şekilde korunmuşlardır

Onbeş yıllık çalışmanın sonunda özellikle 1983-1989 yılları arasında yapılmış olan sohbetlerden elde edilen notların düzenlenmesi ile ortaya çıkan "NOKTANIN SONSUZLUĞU" adındaki bu kitabın oluşmasında kaydettiği notlarla bize ilk ateşi veren Saim ÖZTAN'ı rahmetle, sohbetlerin kitap haline gelmesindeki gayretleri nedeniyle Dr Seyhun BESİN'i şükranla anarız

Osman Dede ve Kenzî Aziz Şenol'dan bir ömür boyunca aldığı öğretiyi, kendi düşünce ve ilhamı ile harmanlayıp ifadeye çalıştığı bu bilgilerin aktarıldığı sohbetlerden elde edilen notların bir araya getirilip düzenlenmesi ile son halini alan bu sözlerin "dildeki tercümanı" Lütfi FİLİZ, fâni dünyada "Fâni" ismiyle kendini hep gizlemiş, yaşadığımız şu zamanın karmaşası içinde bile sade bir dil ve anlaşılır örneklerle bilinmezi anlatmaya çalışmıştır

Lütfi Filiz 14122007 tarihinde sevdiğine kavuşmuştur

Sunu

"Alem ancak ilimle anlaşılabilir İlim arttıkça da âlemler değişir ve çoğalır 2İşte biz bu ayrı ayrı âlemleri süratle bir noktada toplayabildiğimizde insan oluruz"

"Âhiret âlemi diye bahsedilen insanın düsünceleridir ve kisi bu âlemde hangi düşüncelerle yaşıyorsa gittiği âlemde de o düşüncelerle yaşayacaktır"

"Kâinat bir noktadan ibaret iken kalem bu noktayı uzatıp harfleri, o harflerden kelimeleri yazmıştır Her kelimeye birer isim, her isme de ayrı bir huy verildiği için dagdagalar çoğalmıştır

Eğer insan cümleyi bir noktada toplayabilirse geriye ne kâinat, ne de onun dalgaları kalır"

‘Noktanın Sonsuzluğu’, tasavvufun temel kavramlarını, derinlemesine açıklayan bir kaynak kitaptır Lütfi Filiz’in yıllar süren sohbetleri, konusmadaki akıcı üslup korunarak ve dilin anlaşılır olmasına özen gösterilerek derlenmistir Dört ciltten olusan kitabın 1 cildi Allah, Sıfat, Esma-yı İlâhi ve İnsan konularını içermektedir

Okuyacaklarınız; söz konusu eserden sizin için seçilenlerdir

Noktanın Sonsuzlugu -1-

Lütfi Filiz





“ Alem ancak ilimle anlaşılabilir İlim arttıkça da âlemler değişir ve çoğalır İşte biz bu ayrı ayrı âlemleri süratle bir noktada toplayabildiğimizde insan oluruz



“ Âhiret âlemi diye bahsedilen insanın düşünceleridir ve kişi bu âlemde hangi düşüncelerle yaşıyorsa gittiği âlemde de o düşüncelerle yaşayacaktır



“ Kâinat bir noktadan ibaret iken kalem bu noktayı uzatıp harfleri, o harflerden kelimeleri yazmıştır Her kelimeye birer isim, her isme de ayrı bir huy verildiği için dağdağalar çoğalmıştır Eğer insan cümleyi bir noktada toplayabilirse geriye ne kâinat, ne de onun dağdağaları kalır

Her şeyin bir başlangıcı, bir de sonu vardır Eğer bu başlangıç ve son aynı noktada birleşiyorsa o birleşme noktası esas, gerisi teferruattır Kâinat da bu kuralın dışında değildir Onun da bir başlangıcı vardır İşte “Nokta-yı Kübra” diye kabul edilen o başlangıç noktasına “Allah” denir

Allah, zatı itibariyle; kendinden başka bir şey olmayan, kendisinde dolduracak boşluk bulunmayan, her ne düşünürse kendinde mevcut ve müstehlik olan, kendinden kendine: “O gün mülkün sahibi kimdir” <40-16> diye sorulduğunda, kendinden başkası bulunmadığından yine kendi: “ Her şey Allah’ın hükmü altında kahrolmuştur ” <40-16> nidasıyla varlığını kendinde toplayan mertebedir Bu mertebede Allah’ı Allah’tan başka bilen yoktur

Allah’ın kâinatı ve insanı yaratmasının nedeni, bilinmek istemesidir Kâinat, bir sıfattan, yani bir elbiseden ibaret olduğu için, Allah’ı bilemez Onda dağınık olarak bulunan akıl, zâtî olarak lâtif olan insanda toplanmış ve insan bu akılla hem kâinatı, hem kendini, hem de Allah’ı bilmiştir Kur´an’daki “ Biz âyetlerimizi enfüste ve âfakta gösteririz ki, onların Hakk olduğunu açıkça görüp anlayabilesiniz ” <41-53> âyeti buna işarettir

Kur´an’da geçen Hazret-i İbrahim kıssasında onun, “ İnanıyorum, ama kalbim mutmain olsun istiyorum ” <2-260> deyişi ve bunun arkasından cereyan eden olaylar, yani dört kuşun dörder parçaya bölünüp, tekrar birleştirilmesi olayı; keza Firavun ile Hazret-i Musa arasındaki Nil’i ters akıtma konusundaki iddiada, Firavun’un sabaha kadar ağlayarak: “ Ey Musa’nın Allah’ı bana yardım et, beni teb’amın yanında mahcup etme” şeklindeki duasını duyup, kabul ederek ona Hazret-i Musa karşısında geçici bir üstünlük vermiş olması, O’nun varlığının ve kullarını işittiğinin delilleridir

Son olayda pek çok incelik vardır Bunların başında da Allah’ın, kendisine inansın, inanmasın tüm yaratıklarda mevcut olduğu ve kulları arasında ayırım yapmadığı, onlara bir zarar vermeyecekse, dileklerini kabul ettiği hususu gelir Onun için belirli bir dini benimsemiş olanlar, kendi dinlerinden olmayanları kâfir olmakla suçlasalar bile, Allah, hepsinin Allah’ı olduğunu göstermektedir

Allah’ın bir işi yaparken kulunu alet olarak kullanması, o kul için büyük bir ihsandır Bu olaya “keramet” adı verilir Eğer bu kul Peygamber ise, o zaman olayın adı da değişir ve “mucize” olur Keramet ve mucize göstermek kulun yapabileceği iş değildir Bunu böyle bilmek gerekir

O öyle bir Allah’tır ki, isterse kendisi niyet olur ve kuluna istediğini yaptırır Görülen rengin, içteki şaraba mı, yoksa kadehe mi ait olduğu anlaşılamaz olur Hatta öyle olur ki, kadehteki şarap bizzat kendisi olabilir Bunu böyle bilip zevk etmek ve nasibe razı olmak gerekir

Allah, kendine olan sevgi ve aşkından bir maşuk yaratmak istemiş, bu isteğini gerçekleştirmek için önce Hazret-i Peygamber’i ruhen yaratmış, daha sonra kâinatı ve ondan da Hazret-i Muhammed’i maddeten yaratıp, ona, “Habibim” demiştir Habibim dediği de aslında, Muhammed aynasında gördüğü Kendi’nden başkası değildir

Allah, kâinatı muhabbetinden ve kendini bildirmek için yaratmıştır O’nun kendi kendini tesbih ettiği: “Semalar ve arz Allah’ı tesbih etmektedir”(57-1), kendi kendini andığı “Zikredeni zikrederim” (2-152) ve kendi kendini sevdiği “Seveni severim” (5-54) âyetlerinden anlaşılmaktadır Kendinden başka varlık olmadığına göre, bu sözleri aynadaki görüntüsüne söylemektedir

Allah, bu kadar severek ve överek yarattığı kuluna karşı aşırı derecede kıskanç davranır ve kulunun, nazarını başka tarafa çevirmesini istemez Hazret-i Âdem’i, (Tevhitten ayrılıp, dikkatini sıfat mertebesinde olan Havva’ya çevirdiği için) cennetten çıkarması, bunun ispatıdır O’nun bu kadar hassas olduğunu bilen bizim de çok dikkatli olmamız ve çocuğumuzu severken bile, onu kendi çocuğumuz olarak değil, Allah’tan bir nimet olarak sevmemiz icab eder…

(…)Bu ikazlara rağmen, Allah kimseyi korkutmaz Korkuyu yaratan insanlardır, yani biziz Nasıl ceza kanununun ağırlaştırılmasından suçlular korkarsa, biz de kendimizi suçlu hissettiğimiz için korkarız Korkudan kurtulmanın yolu; O’ndan uzaklaşmamak ve “yakarsan yakıver” yahut “canımı alırsan alıver” demekten geçer

En Büyük ‘Hayrülmâkiriyn’ dir

Bu söz bize değil, kendine aittir Kur’an’da: “ Mekrettiler ve Allah ta mekretti, Allah mekredenlerin hayırlısıdır ” (3-54) diyen kendisidir Ancak O’nun yaptığı mekir (hile) bizimki gibi zararlı değil, kulları için faydalı hilelerdir

Allah’ın yaptığı en büyük hile, Hazret-i Musa’nın dediği gibi, dünyayı bize var göstermesidir Eğer öyle olmasaydı insanlar şu üç günlük ömürlerinde dünyaya ve dünya malına tapmaya kalkarlar mıydı ?

Bize dünyayı nasıl var göstermiştir ? Her şey kendinden ve bir manadan, bir düşünceden ibaret olduğu halde, o mananın muhafazası olan kabı bize var gibi göstermekle…

Aynı şekilde birbirine zıt esmalarla bir taraftan Firavun‘u yaratıp, ona firavunluk yaptırmak, diğer taraftan da Hazret-i Musa‘yı yaratıp onu, doğru yolu göstersin diye peygamberlikle görevlendirmek, “Tavşana kaç, tazıya tut demek” değil midir ?

Biz, zamanda yaşadığımız için, ânda olanları bilemeyiz Burada çok incelikler vardır Biz: “Allah yazdıysa bozsun” deriz Allah yazdığını bozmaz, ama hedef değiştirebilir Bunu şöyle anlatabiliriz Bir ok, yaydan çıktıktan sonra bir daha dönüp yaya girmez, mutlaka atıldığı istikamete doğru ilerleyecektir Ama o okun hedefi vurması istenmiyorsa, hedefi biraz kenara çekmek mümkündür O zaman, ok atıldığı istikamette gittiği halde hedefe isabet etmemiş olur ki, buna tasavvuf dilinde: “Şahadet âleminden gayb âlemine çekilme” denir

http://wwwnoktaninsonsuzlugucom
bu kitabı br arkadaşım tavsiye ettive müthiş bir kitap şuan okuyorumtavsiye ediyorum arkadaşlar

Alıntı Yaparak Cevapla

Noktanın Sonsuzluğu - Tasavvuf Üzerine Özel Bir Kitap

Eski 07-15-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Noktanın Sonsuzluğu - Tasavvuf Üzerine Özel Bir Kitap



Allah, bu kadar severek ve överek yarattığı kuluna karşı aşırı derecede kıskanç davranır ve kulunun, nazarını başka tarafa çevirmesini istemez Hazret-i Âdem’i, (Tevhitten ayrılıp, dikkatini sıfat mertebesinde olan Havva’ya çevirdiği için) cennetten çıkarması, bunun ispatıdır O’nun bu kadar hassas olduğunu bilen bizim de çok dikkatli olmamız ve çocuğumuzu severken bile, onu kendi çocuğumuz olarak değil, Allah’tan bir nimet olarak sevmemiz icab eder…

emegine saglık kardeşim kitabı okuyacagım

Alıntı Yaparak Cevapla

Noktanın Sonsuzluğu - Tasavvuf Üzerine Özel Bir Kitap

Eski 07-15-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Noktanın Sonsuzluğu - Tasavvuf Üzerine Özel Bir Kitap



Yüceler yücesi Rabbimizi zikrederek sürekli anmalıyızRabbim kendisini zikredini sever

Teşekkürler Veli,kitapıda merak ettim doğrusu

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.