07-16-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Sarı Ve Siyahın Romanı/Yitik Hazine Yayınları..
Sarı Ve Siyahın Romanı/Yitik Hazine Yayınları
Gelibolu’da öğrenci kafilesi gezdiren edebiyat öğretmenine bir öğrenci: “Hep şehitlik, hep şehitlik öğretmenim burada başka gezilecek yer yok mu?” der Bu vefasız ve saygısız karşısında edebiyat öğretmeni bir şey diyemez Kelimeler boğazına takılır ama yüreğinde büyük bir yangın başlar ve emekli olunca Çanakkale’de şehitlik gezmekten bıkan öğrenciye kendi yaşıtlarının bu topraklarda 90 yıl önce neyler yaşadıklarını anlatan bir roman kaleme alır Otuz yıllık bir edebiyatçı birikimiyle kaleme alınan satırlar, Şehadetname adıyla Yitik Hazine Yayınları tarafından yayımlandı
Tarih araştırmaları yayımlayarak dikkat çeken Yitik Hazine Yayınları’nın ilk tarihi romanı yayımlandı Yılların edebiyat birikimin konuştuğu romanda özellikle kullanılan deyimler ve özdeyişler bir devrin toplum hayatını yansıtması bakımından apayrı bir mana taşıyor
Osmanlılarda hem diploma hem de şehitlik belgesi manasına gelen Şehadetname Çanakkale’ye giden İstanbul Erkek Lisesi talebelerinin başından geçenleri anlatıyor Şehitlik gezmekten bıkan öğrencilerin yaşıtları, 1915’te okullarını bırakarak gittikleri cephede destan yazıyorlar Kitap bu destanı gözler önüne seriyor
İstanbul Erkek Lisesi’nin örencileri cepheye gidince okulları hastane yapılır ve binanın hastane olduğu anlaşılsın diye sarıya boyanır Ardından cepheden acı haberler gelmeye başlar ve okulun sarı renkleri siyahlar çerçevelenir Bugün İstanbul Lisesi’ni temsil eden renklerin sarı ve siyah olmasının sebebi de budur Kitabın kapağında da sarı ve siyah renkler hakim
Alışılagelen Çanakkale romanlarından çok farklı bir tarzda kaleme alınan romanda sadece cephede değil cephe gerisinde yaşananlara da yer verilmiş O dönemde yaşanan hüzün, aşk hasret, yokluk satır aralarında hissediliyor Hissedilen bir şey daha var Olabildiğine umut, inanç ve günümüzde çok unuttuğumuz nezaket Roman bu yönüyle hatırlamamız gereken yönlerimize ciddi atıflarda bulunuyor
Kitapta Anafartalar’da Mustafa Kemal’in yanında oluyorsunuz, Cevad Paşa ile boğazın tarabyalarını geziyorsunuz, Seyyid Onbaşı ile birlikte kaldırıyorsunuz 275 kiloluk mermiyi Kendinizi kah Boğaz’da Nusrat Mayın Gemisi’nde buluyorsunuz , kah Mecidiye Tabyası’nda askerlerin yanında Kah İstanbul’da Gülhane Hastanesi’nde Eyüp Sultan’da dua ediyorsunuz Esir alınan Müstecib Onbaşı Denizaltısı’nı geziyorsunuz Hayır olmak-ölmek savaşını hissetmiyorsunuz, yeni baştan yaşıyorsunuz
alıntı
|
|
|