Beden Dili, Bütün Lisanların Üzerinde |
07-14-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Beden Dili, Bütün Lisanların ÜzerindeŞu dünyada her şey söylendiyse, bütün fikirler ortaya atıldıysa, söylenip de duyulmadıklar için Google çıktıysa biz ne yapacağız? Bilgiyi beden dilimizle harmanlayıp yeniden satacağız elbette! Bilgi çağının bireylerinin her biri ayrı birer bilgisayar Herkes biliyor Şu ana kadar ağzı olan konuşuyor idiyse, Google’ı olan da biliyor artık 6 harfle saniyeler içinde bilgiye ışınlanabiliyorsunuz Ali Fuat Başgil, “Şu gökkubbe altında söylenmedik söz, ortaya atılmadık fikir kalmadı” demişti Peki her şey söylendiyse, üstelik söylenip de duyulmadıklar için de Google çıktıysa, size söyleyecek ne kaldı? Bilgiyi nasıl satacağınızı düşünmek kaldı İşte çağ tam da bu yönüyle bir öncekinden ayrılıyor Yeni çağ bu yüzden artık kendini bilgi çağı değil; bilgiyi satabilmeyi; nabız şerbet koordinasyonunu ayarlamayı ifade eden bilişim (bilgi-iletişim) çağı olarak tanıtmayı yeğliyor Ve bilişim çağının iletişim gücü yüksek bilgi sahipleri, diğerlerinin arasından bir anda sıyrılıp yeterince zeki olmasalar bile yeterince “iletişimci” olarak kariyer hayatlarına bir Ferrari kıvamında devam ediyor Yapılan araştırmalar, devrin iş dünyası başarı listesini dolduran CEO’ların zekadan çok bu yönlerinin daha belirgin olduğunu gösteriyor Her zeki başarılı olamazken, her iletişim yıldızı ama orada ama burada, ama öyle ama böyle, bir şekilde ve bir konuda mutlaka başarılı oluyor Ve en önemli iletişim araçlarından biri olarak da araştırmalar dünyadaki bütün dilleri pasifize edecek kadar güçlü bir “beden dili” çığlığı atıyor Araştırmalara göre yüz yüze iletişim pastasının kelimeler 10’unu, ses tonu % 30’unu temsil ederken, beden dilinin pastanın % 60’ını tek başına yediğini göstermektedir Gelin nabızlara verilecek şerbetlerin (iletişim) prospektüsü niteliğinde birkaç beden dili şifresini deşifre edelim ve iletişim çağının beden dili kulvarında biz de kendimize bir yer bulmaya çalışalım “Dur, geçme!” olarak algılanması ve ucu açık sorularla karşı tarafı bolca konuşturmadan, atlanmaması gereken bir iletişim duvarıdır Karşınızdakinin kollarını çözmeye başladığını gördükten sonra konuyu istediğiniz minvale doğru çekmeye başlayabilirsiniz Aksi takdirde kollar kapalıyken geçerseniz bir iletişim kazası kavşakta sizi bekliyor olacaktır, bizden söylemesi Eskiden beri açık avuçlar dürüstlüğün ve açık sözlülüğün sembolü olmuştur “Anla artık” derken iki avucumuzun içini farkında olmadan gösterir ve karşı tarafın samimiyetimize inanmasını bekleriz Yurtdışında mahkemelerde yemin ederken bir el İncil’in üzerindeyken diğeri açıktır ve karşıya dönüktür Çocuklar yalan söylerken avuçlarını koltuk altlarının altına veya arkalarına saklarlar Yetişkinler ise bunu daha profesyonelce yapar, bazen ceplerini bazen tutundukları masayı kullanırlar Özetle, görünmeyen avuçlar gösterilmek istenmeyen, sizden saklanan bir şeyler var diye pimpiriklenmek için doğru fırsattır Hele ki bu saklanan avuç içlerinin yanına göz temasının azalması, göz kırpma refleksinin hızlanması da eşlik ediyorsa karşınızda amatör bir yalancı var denilebilir Yalan söylemek zor iştir, avuçlarını saklayacaksın, gözlerini kaçıracaksın, kelimelerinin arkasındaki endişeni ses tonuna yansıtmayacaksın, kelimelerini tökezletmeyeceksin, gözlerini yukarıya kaydırmayacaksın (araştırmalar, yalan söylerken söylenecek yalanın hayalini kurmak için gözlerin yukarı kaydığını söyler), alnını kırıştırmayacaksın (araştırmalar bütün bunları yapmak yoğun bir dikkat gerektirdiği için yalan söylerken alnın kırıştığını söyler) Bu kadar zahmet insanı mecburen etik kılıyor (Zamanında Clinton’ın Monica Lewinsky ile ilgili açıklaması böyle bir çehre üstüne oturduğunda psikologlar “bu adam yalan söylüyor”u çoktan demişti) Bütün bu süreçler farkında olmadan gelişir Ama şurası kesindir; açık avuçlar karşınızdakinin samimi olduğunun en açık ifadesidir Bu durumu kendi mesajınızı karşı tarafa vermek için bir zamanlama fırsatı olarak değerlendirebilirsiniz Bununla birlikte bazı jestlerin kişi farkında bile olmadan arkadan arkaya ne fısıldadığıyla ilgili evrensel literatüre geçmiş bazı açıklamalar vardır Bunları, “bu kesin bu anlama gelir!” şeklinde değerlendirmemek, hemen asıp kesmemek gerekir Bir duyguyla ilgili bütün beden dili organları aynı mesajı gösteriyorsa mesaj pekişecektir Bu doğrultuda aşağıdakileri peşin ve kesin hüküm oluşturma aracı olarak kullanmayınız, çocukların erişemeyeceği yerde saklayınız Beden dilinin şifreleri Canlı, hareketli, dik yürüme: Güven, emniyet Eller kalçada bekleme: Hazır olma veya agresyon Bacaklar çaprazlanmış şekilde oturmak ve ayağı hafifçe vurmak: Can sıkıntısı Bacaklar ayrı oturmak: Dinlemeye açık, rahat Göğüs üzerinde kolları bağlama: Savunmada, diyaloğa kapalı Eller cepte, omuzlar eğik yürüme: Üzgün, kederli Eller yanakta: Değerlendirme, düşünme Burnuna dokunma, yavaşça ovma: Kabul etmeme, şüphelenme veya yalan söyleme Gözleri ovuşturmak: İnanmama, şüphelenme Elleri arkada bağlama: Kızgın, korkulu veya hayal kırıklığına uğramış Ayakları kilitleme: Korku Başı ellere dayama, gözlerin aşağıya bakması: Can sıkıntısı Elleri ovuşturmak: Ummak, heyecanlanmak Elleri başın arkasında bağlama, bacakların çaprazlanması: Kibirlilik, üstünlük Burun kemiğini sıkma, gözleri kapama: Olumsuz değerlendirme Parmaklara hafifçe vurma, ritim tutma: Sabırsızlık, tahammülsüzlük Parmakları dik tutma: Otorite Eğik başla dinleme: İlgilenme Çeneyi okşama: Karar vermeye çalışma Saçları okşama: Kendine güven eksikliği Aşağı doğru bakma, başı başka tarafa doğru çevirme: Kuşku, inanmama Tırnak yeme: Emniyetsizlik hissi veya sinirlilik Kulak memesini çekme: Kararsızlık, tereddüt |
|