Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Aşk & Sevgi - Bayanlar, Erkekler > Bayanlara Özel

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
erkek, ilişkileri, kadın

Kadın Ve Erkek İlişkileri

Eski 07-14-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Ve Erkek İlişkileri



Kadın Erkek İlişkileri


Çok iyi başlayan aşklar var, sevdalar var Ama kısa bir süre sonra bu ilişkilerin pek çoğunun hayal kırıklığı ile sonlandığını görüyorsunuz Neden?

Aşkın “imkansız” olduğunu hepimiz bir şekilde öğreniyoruz Ya şarkılardan ya şiirlerden veya yaşayarak
Eş seçimi yaparken kimi insanlar alt benliklerini (id) ön plana çıkarır ve cinsel çekiciliği çok önemserler Kaslı vücutlar, kıvrımlı kalçalar, dar kalçalar, uzun bacaklar vs
Kimileri üst-benliklerini ön plana çıkarır (süperego) Birlikte olacağı insanın toplumsal konumu, ahlaki tutumu, adil ve kibar mı, sosyal ortamlarda nasıl? gibi özellikleri önemserler
Kimileri de benliklerini önemser, bencil (egoist) davranırlar Birlikte olacakları insan zengin mi? Olanakları olan bir insan mı? Doyuma odaklanmış akıl bu kişilerde ön plana çıkar

F Scott Fitzgerald (Muhteşem Gatsby nin yazarı) bir öyküsünde*** farklı seçim yapan iki çifti karşılaştırmıştır
Birinci çift, sosyal konumları ve sosyal beklentileri birbirine çok uygun olduğu için birbirlerini seçmişlerdir Kadın da adam da spor klüplerine üyedir Şehrin seçkin çevrelerine birlikte girip çıkarlar
İkinci çiftteki adam ise entelektüel biri ve müzisyen olmasına rağmen işlerini yaptıracağı ve kültürel paylaşımın az olduğu bir kadını tercih etmiştir Eve gelenler adamın karısını “temizlikçi kadın” zannederler
Fitzgerald bu ilişkileri ilginç bir şekilde irdeler Birinci çiftin ilişkisi giderek anlaşmazlıklar ve tartışmalarla bozulurken, ikinci çiftin ilişkisi uyum içinde devam eder

Birinci ilişkideki erkeğin yaşadıkları ile Fitzgerald ın hayatı arasında ilginç benzerlikler bulabilirsiniz Fitzgerald da bir sakatlık yüzünden askere alınmamıştır Sevgilisi (daha sonra karısı olacak Zelda) ile insanların ilgi odağı haline gelmişlerdir (popüler bir çift) Daha sonra ise ilişkilerinde tartışmalar olmaya başlamıştır
Fitzgerald ın karısı Zelda psikiyatri hastanesine yatacaktır
Zelda Trajik bir yangında hayatını kaybeder Fitzgerald karısı ölünceye kadar ondan ilgisini geri çekmeyecektir Bu kayıp kuşağın seçkin temsilcisi, karısı psikiyatri servisinde yatarken, kendisi de Holywood’da eski başarılarını tekrarlayamayan alkolik bir senaryo yazarı olur
Fitzgerald ın ve Zelda nın tek çocukları, kızları, anne ve babasının ayrı olan mezarlarını uzun bir süre sonra bir araya getirir

Aşkı ve sevdayı id , ego, süper-ego düzeyinde ele alabiliriz Ama bu bize yalnızca iki boyutlu bir bilgi verir Kavrayışımızın içine üçüncü bir boyutu katmak zorundayız
Bu üçüncü boyut da “zamandır
Çiftlerden biri obsesif olduğu için vicdan ve adalet kavramlarını ön plana çıkarabilir İlişki içinde ne kadar haklı olduğunu sevgilisinin “haksız” olduğunu arkadaşlarına anlatmaya çalışabilir
Çiftlerden biri şizoid özellikli bir narsisizmi olduğu ve birazda antisosyal özelliği olduğu için daha rasyonel, çevreyi önemsemeyen bencil ve ben-merkezci bir ilişki kurmaya çalışabilir
Çiftlerden biri histerik yapıya sahip olduğu için bedensel güzellik, ayartıcılık, yakın olma isteği ile bunları dengeleyen dokunulmazlık, asalet, uzaklık gibi özelliklere sahip olabilir Sevgilisinde kıskançlık duyguları uyandırır

Bu formülleri çok çeşitlendirebiliriz
Ama şimdi ve burada kuracağımız bütün formüllerde bir eksiklik olacaktır
Çünkü işin içine zaman boyutunu katmıyoruz
Kişiyi uzun süre gözlemleyerek, anlamaya çalışarak, geçmiş hayatını ve geçmişteki ilişkilerini öğrenerek en önemli bilgiye ulaşırız
İlişki için zaman önemlidir İlişki anlık yalnızca şu anda olan bir şey değildir İlişki zaman içinde demlenir, şekil alır ve belli bir olgunluğa ulaşır
Bütün ilişkilerin en çekirdeğinde ise anne ile kurduğumuz ilişki vardır

Eğer annenizle veya anne yedeğinizle ilk bağlanmanızda bir sorun varsa, aşık olduğunuzda bu sorunla mutlaka yüzleşeceksiniz
Bağlanma diyoruz Bu bağlanma meselesi çok önemli İlişkiyi terk etme veya ilişkiyi devam ettirme içinizdeki bu çekirdek yapı tarafından belirlenecek
Belki birazda abartırsak bütün psikiyatrik ve psikolojik sorunlar bağlanma sorununa indirgenebilir
Ben bağlanma zayıflığının insanın kötü bir kaderi olduğunu düşünmüyorum
Bu sonradan değiştirilebilir Kişi yoğun bir duygusal ve entelektüel performans gösterebilirse bağlanma gibi önemli bir sorunun aşılabileceğini, düzeltilebileceğini düşünüyorum

Aslında bağlanma dediğimiz sorunun adını ayrışma sorunu olarak söyleseydik belki daha doğru olurdu
Biz doğduğumuzda annemizle bir bütünüz
Daha sonra ondan ayrışırken ve aynı zamanda ona bağlı kalmaya devam ederken işte bu süreçte sorunlar çıkmaya başlıyor
Aynı anda bizi var eden, var oluşumuzun temeli olan bir kişiye (annemize) hem bağımlı olmamız, hem de aynı zamanda ondan bağımsız olma arzumuz, daha baştan insan için karmaşık bir ruhsal yapının oluşacağını gösterir İki zıt özellik aynı anda vardır
Bağlanma ve annemiz meselesini konuşmaya başladıkça ilişkiler sorununu doğumumuzdan itibaren anlamaya çalışıyoruz demektir
Doğumumuzdan sonraki karşılaştığımız bizim için önemli insanların hepsini birer “nesne” olarak adlandıralım
Şimdi artık insanı, yani kendimizi nesnelerimiz ve biz olarak anlamaya çalışalım
Çevremizde bizim için çok sayıda önemli nesnemiz vardır
Annemiz babamız kardeşlerimiz, babaannemiz, teyzemiz, halamız, dayımız, sütannemiz, hayatımızın içinde olan bir komşu vs
Bu kişiler ilk ilişkimize (annemiz ve babamızla olan ilişkimize) eklemlenirler
Kişiliğimiz bir soğan gibi kat kat veya bir ağacın dalları gibi açıla açıla bütün bu ilişkilerin zenginliği içinde oluşmaya başlar
Her ilişki bizi bir başka ilişkiye sunar
Annemiz babamıza babamız amcamıza vs vs
Çoğumuzun bildiği gibi “büyük patlama” teorisi ile durağan (statik) evren teorisinden aslında hareket eden ve gittikçe genişleyen bir evren teorisine geçildi
Bizim varlığımızda evrenin varlığının bir kopyası gibi düşünülebilir
Her ilişki bizi patlama odağından (annemizden) uzaklaştırır
Zamanın her ilerleyişinden ondan daha çok uzaklaşırız
Annemizden veya anne sembolünden ne kadar uzak olursak da (zaman içinde yol alma anlamında-yaşlanma yani) onu o kadar çok özleriz
Biz ilişkilerimizi birbirine benzer bir şekilde yaşadığımızı sanırken, aslında yaşadığımız şeyin bir daire (çember) olmadığını anlarız
Çünkü daire veya çember hep kendini tekrarlar
Ama hayatımız daha çok bir helezon (spiral) a benzer Giderek her şeyden uzaklaşan, renklenen çeşitlenen, ama dağılmaya doğru giden bir süreç

İlişkilerin kuruluşunda ön kabuller vardır
Yakınlarınız sizin ihtiyacınız olan , istediğiniz pek çok şeyi verebilirler Yakınlarınız sizi besler, korur, alış verişinizi yapar vs Ama yakınlarınızla cinsel ilişkiye giremezsiniz
Hemcinslerinizle arkadaşlık etmek size keyif verir Ama aynı cinsten olanlarla cinsel ilişkiye giremezsiniz
Kural koyucu nesnenin kurallarına uymak zorundasınız
Kısa yoldan doyuma ulaşmak için hırsızlık yapamazsınız
Rekabet için veya kendi var oluşunuza ilişkin bir tehdit hissettiğinizde hemen adam öldürmemeniz gerekir vs
Doyum kaynakları ile ilgili bu var oluş şekli bizi hemen kavrayamayacağımız ancak analiz ederek ve kafa patlatarak anlayabileceğimiz bir sürü karmaşık ruhsal kompozisyonun içine götürür
Bu ilişkiler bir sinir hücresi ağı gibi (nöron) bir birine bağlıdır
Bir hücre uyarılırsa bu uyarı bütün hücrelere yayılabilir

Kişi kendisine yıkıcı veya olumlu yaşantılarını çağrıştırdıkça ilişki içinde kavgacı veya sevecen bir pozisyon alacaktır
Örneğin sevgilinizi başkalarına sizi şikâyet ederken gördüğünüzde içinizde abartılı bir öfke uyanabilir
Daha sonra analiz yapıldığında aslında bir zamanlar annenizin de sizi böyle şikayet ettiğini hatırlayacaksınız
Hatta şikayet ettiği kişi babanızdır
Babanız sizi bu olaydan dolayı cezalandırmıştır
Üzerinde yoğunlaştıkça sizin bu olayı bir ihanet gibi yaşadığınız ortaya çıkar
Analiz sırasında babanızdan korkunuzu hatırlarsınız
Annenize olan öfkenizi hatırlarsınız
Şimdi de sevgiliniz bu şekilde sizi dış dünyadaki babanıza benzeyen insanlara şikayet etmektedir Daha önce yaşadığınız bu dehşetli duygusal deneyimden dolayı bu şikayeti basit ve sıradan bir olay gibi algılayamazsınız artık
Ama ilişkiniz yeni başlamıştır
Sevgilinizin henüz sizde kredisi vardır O yüzden bir şey söylemezsiniz
Ama bir dizi buna benzer kompozisyonlar ortaya çıktıkça, halk arasında “birikim” denilen durum oluşur
İlişkide patlamalı (impulsif) deşarjlar olmaya başlar

AŞKIN GERİLİMİ

Aşkın şöyle bir ikilemi var
Sevdiğiniz insanı kendi benliğinizin (egonun veya daha iyi bir ifadeyle kendilik imajının) bir parçası olarak algılamaya başlıyorsunuz Onun kusurlarına karşı toleransınız azalıyor, çünkü o da sizin gibi kusursuz biri olmalı Onu “içinize alırken” onu sindirirken, onu kendi metabolizmanızın bir parçası yaparken onun içinde sizin hazmınızı zorlaştıracak maddeler olmamalı
Dolayısıyla artık aşk gerçeği eritecek kadar, gerçeği çarptıracak kadar iki insanın bütünleşmesi olacaktır Ben bu kurulumun tamamlandığı embriyolojik oluşuma aşkın narsistik çekirdeği diyorum
Ama bu duygularınızın esridiği noktalar veya anları bir kenara bırakırsak, bu fani veya bu maddi dünyada sevdiğiniz insan sizden ayrı bir birey olarak var olmaya devam etmelidir Biz ona bir şekilde bağımsız olma hakkını tanımalıyız Doğanın yasaları bize bunu emretmektedir Hatta onu kusursuz olarak gördüğümüz için onun hatalarını yok saymalıyız bir anlamda sınırsız bir toleransımız olmalı
Dolayısıyla aşık olarak aslında kendimizi daha şimdiden büyük bir gerilimin ortasında buluverdik

CİNSEL KİMLİĞİMİZ
İnsanın çift cinsiyetli bir yapısının olduğunu varsayıyorum
Herkeste bir dişi bir de erkek yan bulunuyor
Heteroseksüellerde karşı cinse ait yapı bilinçdışında bastırılmış ve tamamen kendi cinsiyetinden izole edilmiş bir halde duruyor
Homoseksüellerde bu bastırmanın yeteri kadar olmadığını dolayısıyla bu iki cinsiyetten zaman zaman birinin zaman zaman diğerinin ön plana çıktığını varsayıyorum
Dolayısıyla homoseksüel insanlar bazen erkek bazen de dişi rolüne girebilmektedir (switch/aç-kapa) Bu roller arasında hızlı hatta bazen saniyelerle sınırlı geçişler olmaktadır diye bir varsayımı ileri sürüyorum
Transseksüellerde ise heteroseksüellerdeki gibi daha kararlı bir yapı olduğunu varsayabiliriz
Yani heteroseksüeller içlerinde erkek olduklarına veya kadın olduklarına dair sürekli bir duygu taşırlar Bu onlar için doğal bir duygudur ve bu duygu bu şekilde var olmak zorundadır
Ama bir erkek için kadın olmak veya bir kadın için erkek olmak “hoş bir şey” değildir
Erkekler pek çok zaman başka bir erkek arkadaşlarının “karı gibi ” olduğunu söyleyip onunla alay edip, saldırganca davranabilirler
Bu saldırganlığın tek izahı karşısındaki insandan hoşlanmamak değildir
Çünkü “karı gibi” olan kişiler bir çok zaman onları suçlayanların sevdikleri insanlardır Hatta suçlayanlar karşısındaki insanın bu davranışı sergilememesini istemeleri için (sitem gibi) sanki konuşuyorlardır Bu rahatsızlık bu yüzden incelenmeye değer görünüyor

Erkek çocuğun ilk aylarda kendisini annesi ile bir-kişi (bebek kişiyi de bilmeyeceğinden şey gibi diyelim) gibi zannettiğini düşünelim
Yani bebek kendisi ve annesini ayrı ayrı algılamaz ikisini bir bütün olarak algılar
Bu durumda çocuk kendinin “erkek” olduğunu fark-etmeye başladığında annesi gibi olamayacağını da anlamaya başlar
Bildiğiniz gibi vücuda giren zehrin vücuttan atılmasına zehirsizleştirme süreci deniyor (detoksifikasyon)
Erkek çocuk annesinin kendi içindeki dişi varlığını vücudundan atmaya çalışacaktır
Kız çocuk için böyle bir “zehirsizleştirme” sürecine ihtiyaç duyulmayacaktır
Onlar annelerinin dişi kimliğini kendi içlerinde devam ettireceklerdir O kimlikten “kurtulmalarına” gerek yoktur
Bu yüzden kadınların homoseksüelliği erkeklerinki kadar nahoş- kötü görünmüyor olmalı

Şöyle bir fikir ileri sürmek bilmem ne kadar doğru olacak?
Erkek çocuk annesinin dişi yanını kendi içinden “kovsa da” bilinç dışında izole bir şekilde sembolik bir “dişi” miras kalıyor
Öyleyse bir sevgili arayan erkek dış dünyada kendi içinde sembolize ettiği, bu dişiyi de arıyor
Dişi de kendi içindeki erkeği
Halk arasında kadın ve erkeği elmanın yarısı gibi görmenin bu nedenden kaynaklandığını düşünüyorum
Dolayısıyla iki aşık bir araya geldiğinde gerçekten inandırıcı bir şekilde kendilerini “bir kişi” gibi hissedebileceklerdir
Çünkü erkek dış dünyada bulduğu kadını zaten iç dünyasında var olan sembolik kadınla birbirine monte eder Kadın da içinde dış dünyada bulduğu erkeği kendi iç dünyasındaki erkek imajı veya erkek sembolü ile monte eder
Aynı annemizle bir olduğumuz o saltanat günlerindeki gibi

*Ne de Hoş Bir Çift





DrKubilay Boğoçlu

Psikiyatri Uzmanı


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.