07-14-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Bir Kadının Günlüğü'nden...
Bir Kadının Günlüğü'nden  
Küçük acıları pek sevmiyorum!
Hani şöyle bir dokunup geçen, gitme vakti geldiğinde Acı dediğin; yakmalı, yıkmalı, kendinden geçirmeli, dibe vurmalı insan  Beni parça parça etmeli, yokluğa sürüklemeli ki; yeniden umut edebileyim sancılı doğuşları, ve yeniden doğayım yandığım kül olduğum tükenmişliğimden Hiç olmadığım kadar çamura batmalıyım ki, tekrar sevgiyle yıkanıp arınabileyim Değil mi ama? Acı dediğin böyle olmalı nefes bile alamamlı insan  Evet böyle olsun isterdim!
Yağmurun minik dokunuşları gibi, yüreğime dokunan minik acılar sadece haz veriyor Sonra da geçip gidiyor zaman gibi Oysaki ben, üzerine çığ düşmüş, az sonra donarak öleceğini hisseden biri gibi, çaresiz kalmak istiyorum senin tarafından Saatlerce bu düşüncelerle yoğurulup, dakikalarca senin yokluğunun acısını yaşamak istiyorum  
Acıtabilir misin beni?
Günlerce beynimi kemirebilir mi seni düşünmek?
Neden duyduğum hüzünlü aşk şarkıları seni yaşatamıyor bana? Neden?
Sana milyon kere uzattığım elimi tutmadığın için teşekkür etmeliyim aslında  Elbette bulunduğun noktada kalma hakkına sahipsin Lakin ben seninle orada kalamayacağım Kendi kendine yürüyebilirsin, ben seninle yürüyemeyeceğim Hatta hatta yürümek değil koşmak istiyorum ben Geriye dönüp baktığımda, seni değil arkamda, çok uzaklarda bile göremiyorum Ve yeniden teşekkür ediyorum elimden tutmadığın için (!) Beni bulunduğun noktaya hapsetmediğin için Yeni hayatlar tanımama, yeni heyecanları yudumlamama fırsat tanıdığın için  
Senin adına sana üzülüyorum  Lakin geriye sarıp düşündüğümde bu filmi "keşke bir kez daha" diyemiyorum Ben yollarda kalmayı değil, yol almayı seviyorum 
|
|
|