Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Astroloji

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
rüyalar, sadık

Sadık Rüyalar

Eski 07-14-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sadık Rüyalar



Sadık Rüyalar
Sadık Rüyalar - Sadık Rüyalara Örnekler - Sadık Rüyalar Hakkında Bilgiler




Şuuraltı ve bir hastalık neticesi olmadan, hülyâlara da kapılmadan, dupduru ve tertemiz duygularla beklenmedik anda görülen rü'yâlardır: Peygamberlerin, evliyanın ve salih kulların rü'yâları gibi Bazen, sıradan inanmış, hattâ hiç inanmamış kişiler de bu tür rü'yâlar görebilirler

Sâdık rü'yâlar, Allah (cc) tarafından lûtfedilen bir müjde, bir teşvik, bir ilhâm ve yol gösterme olabileceği gibi, îkaz ve ibret ma'nâsında irşada yönelik de olabilir Burada üzerinde daha çok duracağımız husus, ruhun daha ileri ve âlî bir münasebetini ifâde eden gelecekle alâkalı rü'yâlardır

Bu rü'yâlar, gideceğimizde şüphe olmayan kabir ve ahiret âlemlerinden içinde yaşadığımız şu şehâdet âlemine dalgalar halinde gelen sızıntılardır Beş duyunun ince bir zar mahiyetinde olan Âlem-i Şehâdet’e karşı kapanması ve uyanıklığa ait mekanizmanın kendiliğinden devreden çıkmasıyla, âdeta rûhun bu dünyâya ait uzuvlarla irtibatını sağlayan doğru akım fişlerinin çekilip, yerlerine gaybî âlemlerle ittısal ve bağlantıyı temin eden alternatif akım fişlerinin faaliyete geçmesi neticesi, şehâdet âlemine kapanan pencereler, bu defa misâl âlemine açılmış olur Ve, açılan bu pencerelerden misâl âlemiyle ilgili temessülatla birlikte, ma'nâ ve hakikat sembolleri, berzah âleminden akseden levhalar, basar ve basirete arzedilen tablolar ve geleceğe ait hâdiselerin sayfaları dolar Bu itibarla rü'yâlara, insanı bu âlemden başka âlemlere taşıyan bir kısım sırlı kabinler veya zaman tünelleri denebilir

Mes'eleyi bir başka açıdan ele alalım: Her şeyin var olmazdan evvel birer sabit aynı bulunur; yani, İlm-i İlâhî’de her şeyin sabit bir vücudu vardır Ve, sonra bunlar, Kudret ve İrade’yle cismaniyet alemine intikal eder Bu arada, yani, sabit aynalarla âlem-i ecsam arasında rol oynayan ayrı bir vasıta âlem daha vardır ki, buna Âlem-i Misâl, yani “temessüller âlemi” diyoruz İşte cismaniyetten sıyrılan, muvakketen ceset kaydından kurtulan bir ruh, bedenini de tamamen terketmeksizin misâl âlemine doğru pervaz etmeğe başlar O âleme yükselince, cismaniyete ait buudlardan çıkıp, apayrı buudlar içine girmiş olur Bu buudlar içinde mazi, hâl ve müstakbel birbirine karışır Ruh, orada bütün geçmiş ve gelecek zamanları görebilir İki senenin Kadir Gecesini bir anda müşahede edip, iki Kurban Bayramını birden yaşayabilir Bir yandan yirminci asırdayken, aynı anda Devr-i Risaletpenâhî’de yaşayıp, kendini sahabi görebilir Nasıl olur demeyin! Meselâ, mahrûtî (konik) bir dağın eteklerinde veya bir köy evinde bulunan insan, o anda ancak kendi dar çevresini müşahede eder Fakat, bir teleferik veya uçakla yükseldiğinde, dağın hem zirvesini, hem de dört bir yanını görebildiği gibi, bir ev değil, pek çok evler, hattâ köyler görebilir Rü'yâlarda da böyledir Trans halinde rûhun dublesi kendinden ayrılınca, misâl âlemiyle buudlaşıp, aynı şeyleri hissedebilir

İşte, böyle Misâl Âlemi’nden rü'yâlar vasıtasıyla rûha intikal eden şeyleri insan, bir sinema perdesinde seyreder gibi seyreder; olmuşu, olanı ve olacağı aynı anda görebilir Şu kadar ki, bu görüntüler bazen vâzıhtır, sarihtir; dolayısıyla kolay anlaşılır Bazen, semboller şeklinde olur ve te'vil, tâbir ister Meselâ, Misal Âlemi’nde gördüğünüz bir damla su, hakikatte elmadır Misâl Âlemi’nde gördüğünüz pislik, bu âlemde mal demektir ve elinize para geçecek demektir Eğer bu pislik -gaita- başkasına aitse, haram mal, size aitse, helâl maldır Misâl âleminde sizi bir atın üzerine bindirirlerse, bu, muradınıza ereceksiniz demek olur Bu sebeple, hakkında takdir olabileceğinden, rü'yâlarınızı hemen kendiniz te'vile kalkışmamalısınız Hâlet-i ruhiyenizi bilen, bakışınızdan ma'nâ çıkaran ve yüz hatlarınızdan kaderinizi okuyan hikmet ehli kimselere tâbir ettirmelisiniz!



Sâdık rü'yâlarla ilgili bazı misâller:



Prof Seyyid Kutup, tefsirinde anlatır: “Amerika'da iken, rü'yamda Kahire"de bulunan kızkardeşimin kızının gözünde görmesine mâni olacak derecede kan gördüm Yazdığım mektuba gelen cevapta, hakikaten gözünde iç kanama olduğu ve tedâvi edildiği yazıyordu

Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde anlatır: “Dördüncü Mehmed'in kızı Kaya Sultan, rü'yâsında dedesi Sultan Ahmed'i Cennet'te görür Sultan Ahmed, Kaya Sultan'a , “Kızım” der, “Yeni Camii yapılırken eteğimle taş taşımıştım; Rabbim de beni Cennet'e koydu Sen de gel” Bu sırada, orada bulunan amcası Mustafa ise, “Kaya için bu kadar acele etme; bir kızı olsun, ondan sonra gelsin” der Dedesi, bu niyetle “El Fâtiha” deyip, ellerini yüzüne sürer Kaya Sultan, hakikaten doğum esnasında şehid olur

Rusya’da Tanrı’ya Dönüş isimli kitapta da, bu kabil hâdiseler ve rü'yâlar anlatılır Anne Ostrovsky adlı bir yazarın annesi, Almanların Rusya'ya girmesinden beş sene evvel rü'yâsında savaşın çıktığını çoğu sahneleriyle görmüş ve bunlar o günkü gazetelerde neşredilmişti

Çanakkale'de İ’tilâf kuvvetlerine kumanda eden Sir Hamilton, 1911 yılında rüyasında denizin derinliklerine doğru çekildiğini ve iki elin boğazını sıktığını görür Uyandığında da, “hayalet gibi” dediği bir yaratığın çadırından yavaş yavaş çıkıp gittiğini farkeder Hakikaten, Çanakkale onun için pek tekin olmamış ve kaçınılmaz bir tehlike olarak üzerine çökmüştü

Bir arkadaşımızın hanımı gece yarısından sonra vefat eder; henüz kimsenin haberi yoktur Sabah olunca, Kur'ân talimi için çocuklar camide toplanırlar Ders esnasında 12-13 yaşlarında bir çocuk, “Ben gece şu arkadaşımın annesinin öldüğünü gördüm, doğru mu?” der

Bir kadın, bir başka arkadaşı gibi anne olmayı beklemektedir Bunlardan biri, diğerine “Önce sen anne olacaksın” der “Nereden bildin?” diye sorulunca da, “Rü'yâmda bir aradaydık Yere bir hırka düştü, sen gidip aldın” cevabını verir

Aynı kadın, rü'yâsında dedesinin bir duvara dayalı merdivenden düşüp, ayağını kırdığını görür Aradan bir ay kadar bir zaman geçtikten sonra gelen mektupta, “Hacı dede, cami duvarını tamir ederken, merdiven kaydı ve düştü; ayağı kırıldı, hastanede yatıyor” denmektedir

Yine aynı kadın, dayısının bir masa başında tabanca ile vurulup öldürüldüğünü görür Aradan dört sene geçer ve dayısının masada otururken kurşunlandığı haberi gelir

Bu asrın başlarında Niels Bohr, rü'yasında güneş ve güneşe ipliklerle bağlı dönen gezegenler görür Uyanınca, bunlarla atomların yapısı arasında benzerlik olacağını düşünür

Kimyacı Kekule, rü'yâsında atomları ve yılan gibi bir şeklin belirip, kuyruğunu ağzına aldığını görür Uyanınca, Benzen'in kimyada halka şeklindeki (altıgen) formülünü bulur

Elias Howe, bütün denemelerine rağmen dikiş makinesinin iğnesini keşfedemiyordu Bir gece rü'yâsında, esir düştüğü vahşi kabilelerin elinde terler dökerken, birden muhafızların ellerindeki mızrakların uçlarında göz şeklinde delik gördü Uyandı ve bir ucu delik, minik bir ‘mızrak’ yaptı

Bunlar ve bunlar gibi yüzlerce misâl var ki, her biri, rûh’un sırlı âleminden gelen ışıktan birer mesaj gibidir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.