Prof. Dr. Sinsi
|
Dev Paylaşım ! Onbaşı Oluşumun Şerefine




- Acayip Korkuyor -

- Bademcik Ameliyatı -

- RESİMLER -
- Adamı Parça Parça Doğruyorlar -

- Böyle Kirpik Olur mu ? -
Böyle kirpiklerinizin olduğunu düşünebiliyor musunuz ?
Tam bir felaket!
Dünyayı bu saçak gibi uzamış kirpiklerin ardından izlemek pek hoş olmasa gerek
Bu zavallı kız da farklı görünmek adına mevcut kirpiklerine eklettiği saç gibi kıllarla ne kadar mutlu bilemiyoruz   

- HİKAYELER -
- Baba üstümü ört ! - Bu olay Bursa'da olmuş 17 yaşında bi genç kız aniden ölmüş Aile perişan olmuş ama n'apsınlar, kızı defnetmişler tabii Aradan bi'kaç gün geçmiş Baba kızını rüyasında görmüş Kız sürekli titriyomuş ve "Çok üşüyorum baba Yalvarırım üstümü ört" diyomuş Adam sabah kalktığında rüya aklına gelince hüngür hüngür ağlamış "Gül gibi evladımı kaybettim Rüyama giricek tabii" diye düşünmüş Karısının üzülmemesi için de ona hiç bişey söylememiş Ama ertesi gece, sonraki gece, daha sonraki gece, hep aynı rüya: "Çok üşüyorum baba N'olur üstümü ört!" Baba bi gece yine aynı rüyayı görürken kan ter içinde uyanmış Dayanamamış, karısının, "Nereye bey bu saatte?" demesine aldırmadan sokağa fırlayıp soluğu mezarlıkta almış Kızının mezarına gelince ne görsün? Mezar açık ve bomboş! Adam ne yaptığını bilmez bi halde mezarlık bekçisinin kulübesine yönelmiş Allahım, o an gördüğüne yürek dayanmaz Bekçi resmen kıza tecavüz ediyomuş! Meğer bu aşşağılık herif her zaman, yeni gömülen ölülere belli bi süre bunu yaparmış

- Arap Dede - Bundan yıllar önce ben on iki yaşındayken annemle bir yaşlı kadının evine misafirliğe gitmiştik Ev iki katlı ahşap bir evdi Girişte kocaman tahta kapı vardı Kapıdan girince zemin kat topraktı Birkaç adım sonra tahta merdiven önüne geliniyor ve yukarı çıkılıyordu Zemin katın ortasında kenarları demir, tahtadan kocaman bir kapak dikkatimi çekti Demek ki, oradan yeraltına iniliyordu Acaba orada ne vardı?
Yukarı çıktık Nasılsın, iyi misin faslından sonra, annemle o yaşlı kadın koyu muhabbete daldılar Çay, bisküvi ikramı derken, yaşlı kadın Arap Dede’den bahsetmeye başladı ve şunları söyledi: “ Arap Dede, benim kocamdı Yıllar önce vefat etti Evin yanındaki Sinan Bey camisinde imamlık yapıyordu Vasiyeti üzerine girişteki zemin katın altına gömüldü Oradaki tahta kapak mutlaka dikkatini çekmiştir, çocuk “
“ Girişte hemen fark ettim Orada mı yatıyor Arap Dede? “
“ Sen çok uyanık bir çocuksun Bu anlatacaklarımı unutma “
“ Hele sen anlat Merak etme unutmam “
“ Her sabah zemin katın altına inip Arap Dede’nin kabri başında Fatiha okurum Takunyalarının biri orada, biri buradadır Onları yan yana koyarım Su ibriği yarıya kadar su doludur Onu tekrar ağzına kadar doldururum Duvarda tahtadan bir askı vardır Orada asılı ıslak havluyu temiz, kuru bir havluyla değiştiririm Kısaca Arap Dede gece kalkıp abdest alıp, namaz kılıyor “
Derin bir sessizlik oldu Birkaç dakika konuşan olmadı Sessizliği yaşlı kadın bozdu:
“ Hadi desen ki Arap Dede kalkmıyor, farz et ki, fareler diyelim, fareler takunyaları /Takunya: Tahtadan yapılmış bir tür terlik / dağıtıyorlar İbrikten su içiyorlar Birazını yere döküyorlar İbriğin etrafı hep ıslak oluyor Yerden belki 1 5 metre yüksekteki havlu nasıl ıslanıyor, duvara asılı askı kuru olduğu halde? Ben inanıyorum Arap Dede’nin geceleri kalkıp abdest alıp namaz kıldığına “
Olayı yıllar içinde bilmem kaç defa tanıdıklara, arkadaşlara anlattım Bir kişi bile çıkıp böyle şey olmaz demedi Nedeni bilinmez bir korku duydukları kesin İnsanlar nedense böylesine dini konuları derinlemesine irdelemeye yanaşmıyorlar Hoca, imam, hafız gibi dini konularda eğitim görmüş insanlarla konuşurken bir konu hakkında çerçeveyi genişletmeye çalıştığımda:
Sus, öyle şeyler söyleme, günaha girersin diye tepki gösterenlerle ve çatılmış kaşlarla karşılaştım Benim kalbimde kötülük yok niye günaha gireyim ki? Araştırmak, soruşturmak, öğrenmeye çalışmak kötü bir şey mi? Soru sormayan ne öğrenmiş? Her neyse ben de yıllardır Arap Dede’nin geceleri kalkıp namaz kılıp kılmadığını gerçekten merak eder dururum

Sabrederim , okurum diyenlere
- Şizofren katil -
Bu soğuk ve cansız bedenin yanında yatalı kaç gece oldu bilmiyorum günlerdir birşey yemiyor ve hareket etmiyorum yanım sıra yatan taptığım ve kendi ellerimle öldürdüğüm kadının bedeninin çürüyüşünü izliyorum bu yok oluş bana pek uzak değil daha öncede yaşadım bunu Tanrım onu o kadar çok seviyordum ki çok sevdiği ellerimle onu öldürdüm evet onu öldürdüm hemde hiç acımadan canım yanıyor ve yürek dayanmıyor bu acıya kaşlarıma açılması güç bir kilit vurulmuş kendimi yolun sonuna gelmiş gibi hissediyorum cesedi iyice çürümeye başladı Başlangıçta saf ve lekesiz bedeni önce bembeyaz oldu şimdi ise yavaş yavaş morarıyor yada bana öyle geliyor Kokmaya başladığını biliyorum çok güçlü ve keskin bir koku sanırım komşulardan biri bu kokuyu algılayacak ve yakında haber verecek polise onlar yapmadan önce ben ateşli yüreğimdeki itirafları dökmek istiyorum sessizce Onsuz yaşamaya dayanamayacağımı biliyorum ve ölmem gerektiğinide biliyorum ama bunu nasıl ve ne zaman yapacağımı bilmiyorum… ne zaman başladığını biliyorum bu saçma sapan salakça takıntılarımın 
Aslında çok iyi ve mutlu bir aileydik bilirsiniz şu filmlerde gördüğünüz kadar mutlu olanlardan bir anne bir baba ve bir çocuk ama bir gün olmaması gereken birşey oldu Annem şehvetine kurban olup babamı aldattı hemde en yakın arkadaşı ile, ben okuldan geldiğim zamanlarda arasıra görürdüm ama babamın arkadaşıydı sonuçta hiç süphelenmedim Ta ki babam bir gün evde cüzdanını unutup geri dönünceye kadar Onları yatakta kendi yataklarında sevişirken bulan babam çıldırmıştı ve sanırım bunda da haklıydı, kadınlar şehvet düşkünü varlıklar…
Sakin ve anlayışlı olan babam o dakikada gördüğü o manzaranın karşısında sadece yutkunmakla yetindi sessizce Annem ve babamın arkadaşı kaçtılar, şimdi oldukça iyi durumdalar maddi olarak Ama herşey bu aldatılmadan sonra başladı
Babam kendini günden güne içkiye vurdu giderek asabileşiyor bu kadar severken aldatılmayı hazmedemiyordu Annem beni bile umursamadan şehvetin esiri olmuş o adamla kaçmıştı Babamın şüpheleri artıyor benim kendisinden olmadığımı düşünmeye başlıyordu Aslında bende onun yerinde olsam böyle düşünürdüm sanırım 
Bir gün okuldan geldiğimde her zamanki gibi içmişti körkütük sarhoştu ama işte o gün farklı birşey oldu ve beni dövmeye başladı! Canımın yandığını hissediyorum, ve bağırışlarını, *** kurusu deyişini asla unutmadım! O günden sonra iyice delirmiş içtikten sonra kendisine hakim olamayan saldırgan ve vahşi bir adam haline dönüşmüştü Aldatılmanın acısını benden çıkarıyordu
Bahçe içindeki evimizin ikinci katında bir odam vardı odanın pencerelerini tahtalarla kapattığını hala hatırlıyorum, içeriye güneş ışığının girmediğini Her sabah işe normal bir şekilde gidiyor geldiğinde içiyor ve *** kurusu diyerek beni dövüyordu! Evet kaçmayı denedim evden, buna teşebbüs ettiğimde beni yakaladı ve ayağımdan zincirledi odaya Gidebilecek bir yerim yoktu karnımı doyurmak içinde onu bekliyordum Geldiğinde bana biraz ekmek ve su veriyordu, sesimi kimseye duyuramadım ve annem hiç arayıp sormadı beni Günden güne alışıyordum 
Babamın kemerinin sırtımla her buluşmasında derin yarıklar açıldığını ve acıdan bayıldığımı biliyorum, hala izlerini taşıyorum sırtımda *** kurusu deyip bütün sinirini benden alıyordu Günlerce eve gelmediği olurdu bazen bir köşede sızardı ve ben günlerce aç kalırdım onun gelmesini beklerdim Karnımı doyurmak için gelir, bayat bir ekmek ve biraz su verirdi sonra içer ve dövmeye başlardı Açlık o kadar güçlüydü ki ben yemek yerken dövse bile artık birşey hissetmiyordum Sırtımdaki yaraların kurtlanmaya başladığını hissediyordum ama hareket edecek gücüm yoktu hiç
Bir gün! Yine dayak yediğim bir gün Bütün bu işkencenin bitmesini çok istediğim birgün Umudumu yitirdiğim bir gün Sanırım geceydi Güneşi görmeyeli uzun zaman olmuştu Günlerden haftalardan aylardan hangisiydi bilmiyordum… Herzamankinden daha büyük bir sinirle beni dövdü ve odanın öbür ucuna gitti Belinden bir silah çıkardı, bana baktı… hafifçe gülümsedi ve “anneni çok sevdim hala seviyorum ama beni aldattı” dedi…
Bu onun son sözleri oldu Silahı şakağına dayayıp tetiği çektikten sonra beyninin etrafa saçılan parçalarını gördüm! Bir kaç metre ötemde duruyordu cesedi Günler geçiyor ve yavaş yavaş onun çürümesini izliyordum Günlerdir birşey yemiyordum Zaten zayıf olan vücudum ve yaralarım yüzünden benimde dayanacak pek gücüm kalmamıştı Kokuya da alışmıştım, başlangıçtaki gibi beni rahatsız etmiyordu Bende artık ölmek üzereydim Yüzünü hala hatırlıyorum Gözlerinden ve ağzından çıkan kurtçukları, çürüyüşünü…
Sonra bir postacı gelmiş Boşanma kararını getirmek için Dayanılmaz ceset kokusu yüzünden polise haber vermiş ve ben tam ölmek üzereyken kurtulmuşum Uzun bir süre psikolojik tedavi gördükten sonra ne kadar asosyal olsamda insanların arasına karıştım Oldukça yetenekli ve zekiydim, aradan zaman geçmiş ve ben bütün bu olanlar yüzünden aslına annemi suçluyordum Babam ona tutkuyla bağlıydı O’nu aldatmasaydı bunları yaşamayacaktım
Her sabah rüyamda babamın yavaş yavaş çürüyen yüzünü ve *** kurusu diyen sesi ile uyanır, aynanın karşısında gider sırtımdaki derin izlere bakmaya çalışırdım dokunurdum aynaya bakar ve için için ağlardım
Gençliğim insanlardan uzakta geçti Ailemin durumu oldukça iyiydi Babamın ölmesinden sonra, aslında kendisini öldürmesinden ve beni ölüme terketmesinden sonra bütün mirası bana kalmıştı Annem mirastan hiç pay istemedi Üniversite sınavını kazandım 3 sene boyunca bir iki hocam ve dans kursundaki bir iki arkadaşımam başka kimsem olmadı Çok iyi satranç oynuyor, çok iyi dans ediyor, çok iyi yazıyordum Sanırım yaşadıklarımdan sonra bana en yakın hissettiğim şeyler sadece kelimelerdi
3 sene Bir film gibi başladı Bir kız, çok güzel bir kız… şimdi yanımda çürüyüşünü izlediğim kız benim kadınım O’nun dikkatini çekmişim Zengin ve şimarık olan bu kız beni küçük düşürmek ve aklınca dalga geçmek için fırsat kolluyordu Belki inanmayacaksınız ama bir gün yağmurlu bir kış günü tıpkı bu günkü gibi, cafede her sabah yaptığım gibi çayımı içer poğaçamı yerken, arkadaşlarının masasından kalkıp yanıma geldi ve ne bakıyorsun salak diyerek çayı üzerime döktü Yüzüne bakmamıştım tepkisizdim ama sesi oldukça hoştu tepkisiz kalışım onu daha delirtmiş olacak ki yakama boğazıma sarıldı Ve ben sesizce ağır ağır biraz sonra aşık olacağı ve daha sonra tapacağı en sonundada ölümüne neden olacak ellerimle ellerini yavaşça kavrayıp başımı hafifçe kaldırdığıma göz göze gelecektik ve geldik ve bana hep o gün aşık olduğunu ellerimin güzelliğini ve dokunuşumun ipeksizliğini asla unutmadığını söyledi Bende onun yüzünü gözlerini gördüğümde O kıvırcık saçların arasından görünen, anlatabileceklerimden çok öte yüzünü görünce aşık oldum
O gün Daha sonra biraz tesadüf biraz ayarlamalarla bir araya geldik sık sık ve evlendik sonunda Tanrım, şairin dediği gibi kanatlı serapları göklerin, kıskanıp durdu bizi O güne kadar herşey çok iyiydi kabus görmüyordum ve o sırtımdaki yaralar hakkında hiç birşey sormuyordu, artık herşeyi anlatmıştım ona Yemeğe gittik bir gün O bir günden sonra ben delirmeye başladım, yıllar sonra yemekte İstanbul’un lüsk restaurantlarından birinde anemle karşılaşıncaya kadar!
Göz göze geldik önce Sonra elini uzatıp saçımı okşamaya çalıştı beni çok özlediğini söyledi O’nu gördüğümde birşey hissetmemiştim nefretten başka ve boşluktan başka şimdi ise anlıyorum ki onu gördüğüm an aldatılma korkusu içime düşmüştü Kabuslar görmeye başlamıştım babamla ilgili ve bir süre sonra kabus olmaktan çıkmıştı İnsanların arasındaydı artık Odanın içinde, karşıda kalabalığın arasında sürekli beni izliyor ve aldatılacağımı söylüyordu ama ona hiç inanmadım Garip bir tesadüf ama akıl oyunlarındaki John Nash gibi hayal görmeye başlamıştım
Bu hayaller giderek artıyordu şizofreniye dönüştü sanırım Akut şizofreni! Olmayan şeyleri algılamaya başladım Olmayan hayaller görmeye başladım
Son gün O’nu öldürmeden önceki son gecemiz… salonda uyandığımı hissettim Yatak odasından inleme sesleri geliyordu ve ben delirmiştim! Sessizce bekledim, kapı açıldı ve dışarı yavaşça bir adam çıktı! Karım “sessiz ol duyacak” dedi Ben bunu duydum…delirdim!!! Oraya bir yere yığıldım bende babam gibi İçeri girdim ve “neden!!!??? “diye sordum! “ney neden?” dedi Hiç birşey söylemeden boğazına sarıldım çıplak ellerimle! Nefes almakta güçlük çekiyordu Giderek kızarmış ve artık çırpınışları sona ermişti…
O’nu öldürdüm Sonra aynanın karşısına geçtiğimde odadan çıktığını gördüğüm adam yanımda duruyordu Bir hayaldi ve ben o adamı odadan çıkarken gördüğümde salonda değildim! Eşim benden bir bardak su istemişti! Onu almak için mutfağa gitmiş ve şizforenik hayallerden birine kapılmıştım…!!!
Şimdi taptığım kadın yanımda çürüyor ve bende onunla ölüyorum Bu benim hikayem ve artık sondayım… sanırım polisler yakında gelir…
Bir Teşekkür Yeter 
|