Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye > Şaşırtıcı / Ürpertici Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ayaktaki, dengesi, insanın, sağlanır

İnsanın Ayaktaki Dengesi Nasıl Sağlanır ??

Eski 07-13-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İnsanın Ayaktaki Dengesi Nasıl Sağlanır ??



Hiç Düşündünüz Mü Ardakaşlar İnsanlar Nasıl iyi Ayak Üstünde sağa Sola Öne Arkaya Yürürken Koşarken Bile Düşmüyor Sizce Bu Bir Mucize Ve Bir yetenek Değil midir Yaratan Öyle Bir Yaratmıski Bu Yetenegi Coğu insanlar Göremiyor, Örneğin Söyle Düşünelim Bir oyuncak İnsan robotu Ayakta Durdulması zor Oysa İnsanlar için çok basit Bunları hepsini Sağlayan DENGE ! İşte Sizinle Araştırıp Buldugum bir Yazıyı Paylaşmak İstedim Buyrun


İnsanın ayakta durabilmesi, yürüdüğü anda dengede kalıp düşmemesi, saatte 36 km hızla koşarken dahi mükemmel bir âhenk içerisinde muntazam hareketler yapabilmesi ve vücut yükünün taşınma vazifesi gibi O'nun bütün bu işleri, netice itibariyle mükemmel bir program ister


İnsan vücudu ve bütün diğer canlı organizmaların hayatlarını en ideal biçimde sürdürebilmeleri için, kendi nev' ve cinslerine göre vücut uzuvları tam bir "denge" içerisinde yaratılmıştır Biz buna, biyomekanik balans (= canlının mekanikî dengesi) diyoruz Bir misalini de adale - bağ ve kemikler arasında gülüyoruz

Yer çekimi kuvveti, gövdemizi daima öne ve aşağıya çekmektedir Buna karşı vücut kaslarının tonusu (denge için muhafaza ettikleri daimi gerginliği) yerçekimi kuvvetini dengeler; gövdenin ağırlığını ise omurga taşır ve kalça vasıtasıyla alt kısımlara nakleder İhtiyarlıkta veya hastalık durumlarında kifoz (kamburluk) veya lordoz (belin aşırı eğriliği) olduğu zaman, insanın dengesini koruyabilmesi için daha fazla kas gücüne ihtiyacı vardır Böyle kimselerin çabuk yorulmaları da bundandır Omurganın normalde mevcut olan eğrilikleri tamamen dik ve dengeli durması içindir Ve omurganın parça parça 33-34 tane ayrı (omur) dan müteşekkil kavisli bir sütun olması da; insan vücudunun her türlü hareketi rahat ve dengeli yapabilmesi içindir Pasif çatıyı meydana getiren kemiklere aktiftik kazandıran kaslardır Kemikleri uygun pozisyonlarda tesbit eden ana yapılar ise bağlardır İskelet sistemi; kemikler, kaslar ve bağlar sayesinde elâstikî bir yapıya bürünmüş olur Bu elastikiyet sayesinde bütün atletizm hareketleri yapılabilmektedir Denge durumuna yardımcı olan en büyük faktörlerden biri de ayak tabanının hususî yapısı ve bu yapıda kuvvetlerin dağılışıdır

Vücut ağırlığı: kalça kemiklerinin meydana getirdiği halka aracılığı ile iki tarafa bölünür ve kalça eklemi vasıtasıyla uyluk kemiğine iletilir Uyluktan diz eklemi vasıtasıyla ve bu eklemdeki "meniskus" ların çok şahane bir şekilde, adetâ amortisör görevi yapmasıyla ve bu arada çeşitli bağların ve kasların da dengelemesiyle ağırlık bacak kemiklerine, onlardan da ayak bilek kemiklerine aktarılmış olur Ayak bileği eklemine gelmiş olan kuvvet, ayakta üç bölgeye ayrılarak yere geçer; biri topuk kemiği, diğer ikisi de birinci ve beşinci ayak tarak kemikleridir Ayak bileği üst üste iki kemik ve bunlara değişik tiplerde bağlanmış beş küçük kemikten meydana gelmiş olup tarak ve parmak kemikleriyle devam eder (Şekil 1) Bu kemiklerin
yapılan bağlarla hususi bir şekilde düzenlenişi ve kaslarla eklem yapı ve eksenlerine göre hareketlilik kazandırılmış olması karşımıza içten dışa konveks bir ayak kubbesini çıkarıyor Ayak, bu yapısıyla dik duran bir canlı için en idealdir Değişik düzlemlere kolaylıkla uyum sağlama, ayağın bu yapısına bağlıdır Ayak parmaklarının durumu ise gövdenin öne doğru hareketini destekler Ayak parmaklarını kaybeden insanlar, ayakta dururken bilhassa yürürken büyük zorluk çekerler

Vücut ağırlığının kâinatta cereyan eden azamî iktisat prensibine uygun olarak kemik, kas, bağ ve eklemlerin dengeli bir şekilde meydana getirdiği ayak kubbesinden yere üç noktada dağılması bu fıtrî nizamın hassasiyetini gösterir Çok ağır ve mühim mekânik vazifeler gören ayağın, tabii şeklinin değişmesi, insana büyük rahatsızlıklar verir ve çalışma kabiliyetini de sınırlar Eğer, yüksek topuklu ayakkabı ile topuk kemiğinin yere temas seviyesi bozulacak olursa, vücut ağırlığının dengeli bir şekilde yere intikali güçleşir

Yüksek topuklu ayakkabıların kullanılmasıyla, yukarıda anlatılan ağırlığın dengelenme mekanizması bozulmaktadır İşin esas problem olan diğer bir yanı ise; vücudun bu bozulmayı gidermede zorluk çekmesidir (Şekil 2) de görüldüğü gibi; kuvvetlerin dağılışında, ayaktan gövdeye gelen kuvvetle, ağırlığı yere ileten kuvvet arasında bir "â" açılanması meydana gelmektedir Bu açılanma, bacak ve uyluk kaslarıyla dengelenmeye çalışılır; fakat kaslarda kısa zamanda yorgunluk hâsıl olur Kuvvetler dengesindeki bu bozukluk; zamanla, hususiyle uzun süre ayakta kalan, hızlı yürüyen, ayakta ve eğilerek çalışan insanlarda kendisini hissettirdiği halde, sonraları kalçadan başlayıp dize vuran ağrıların husulüne yol açar Bu iş, ağrılarla da kalmamakta, ileri yaşlarda diz ekleminde, kalça ekleminde ve S - S5 numaralı bel omurlarında (Şekil 3) artrozlara (eklemlerin dejeneratif hastalığı) ve kireçlenmelere yol açmakta, büyük bir güç kaybına ve ekonomik problemlere sebep olmaktadır

Hayatımız boyunca bizim ağırlığımızı taşıyan ve bizlere hayatımız için en ideal şekilde kurulmuş bir denge halinde bizlere takdim edilen kemik-adale-bağ sistemi hiç de tabiî olmayan müdâhalelelere gelmemekte, yaratılışına uygun şekilde yaşamak istemektedir Böyle bilerek yaratılan muhteşem mimari bir yapı karşısında insan, Yaratıcısının huzurunda eğilmez mi?

Evet Bir Başka Araştırdığım Konu ise Şu ;
Ayak Estetiği




Ayağını denk al, yoksa
Ayaklarımız 26 kemik, 114 bağ ve 20 kastan oluşuyor Onlarla dünyayı, yaşamımız boyunca yaklaşık olarak 2,5 defa turluyoruz Ayaklarımızın yapısını ve nelere katlanmak zorunda olduklarını biliyor muydunuz
Ayak, bir sanat eseridir
Ayakları kimse takdir etme­se de, istatistikler ediyor Beşikten mezara kadar, günde yaklaşık 150 milyon adım atıyoruz Yaşam boyunca, ortalama 100000 kilometre yürüyoruz, bu da yaklaşık olarak dünya et­rafında 2,5 tur anlamına geliyor Günde yaklaşık 3 kilometre yol yürü­yen ortalama bir insan için oldukça etkileyici bir performans Ancak, garsonlar, postacılar, gezginler ya da uzun mesafe, yürüyüş yapanların al­dığı günlük mesafe rahatlıkla bunun iki veya üç katına çıkabiliyor

Kadavralar üzerinde araştırmalar yaptığı için konu hakkında bilgisi olan doğa araştırmacısı Leonardo da Vinci, "Ayak, 26 kemik, 114 bağ ve 20 kastan oluşan bir sanat eseridir"demişti Anatomik olarak bakıl­dığında bu sanat eserinin temel yapı­sını, 7 bilek kemiği, 5 tarak kemiği ve 14 parmak kemiği oluşturuyor Bu kemikler iç içe geçmiş iki kemer şek­linde: biri ayağın uzunluğu yönünde, ikincisi de ayağın ön bölümünde eni­ne doğru Çok sayıda bağ ve kas ki­rişi, tüm bu parçaların birbirine bağ­lanmasını ve birlikte çalışmasını sağ­lıyor Bir eldiven gibi hareketli ve es­nek, ama aynı zamanda sağlam ve dengeli olmak gibi birbirine tamamen zıt iki temel işlevi ancak bu şekilde gerçekleştirebiliyor Ayrıca, dengede durma eylemi için birçok canlı dört desteğe ihtiyaç duyarken, insan iki ayaküstünde durabiliyor

Hareket halindeyken inanılmaz şeyler yapabiliyor 100 kiloya varan ağırlığı, topuklardan eklem kemiklerine aktararak yay görevi görüyor Topuk, derialtı yağ dokusuna bağlı bulunan odacıklarla dolu bir bağ ve yağ dokusundan oluşuyor Bu yapı­sıyla, yürüme sırasında serbest kalan hareket enerjisini frenleyen yüksek nitelikli tampon görevi görüyor Doktorlar, dünyada ayak kadar hassas ve güvenilir bir şekilde fren yapabilen başka bir sistemin (ABS de dahil) da­ha bulunmadığını belirtiyorlar
Ayaklarımızın taşıdığı yük
Yürüme sırasında sadece beden ağırlığını taşırken, koşma sırasında yaylanarak beden ağırlığının iki ya da üç katına fırlatması gerekiyor Bu hareketi, maraton koşusunda ayak başına 12000 defa yapabiliyor Meksika'da yaşayan Tarahumara Kızılderilileri'nin koştuğu süper ma­ratonda, ayaklar 36 saat boyunca hiç durmuyor Ve onlar daha birçok şe­ye dayanıyorlar Kaleciler, kale önünde topa vurup, hızım saniyeden bile daha kısa bir sürede 120 km/s'ye çıkararak 90 metre uzaklığa fırlattıklarında acı bile hissetmiyor Paten kayan bir kişi 60 km/s hızla virajı dönerken, ayağa, daha doğrusu 1,3 santimetre enindeki kızakların üstüne 650 kilogram basınç uygulu­yor Ayak, yüksek atlama yapan at­lete, çıtanın üstünden heyecan verici atlayışlar, balerine de parmaklarının üstünde nefes kesen dönüşler yaptırtıyor Tenis oyuncusunun zıplama hareketi, kikbokser'ın hızlı tekmele­ri, jimnastikçinin artistik denge hare­ketleri onlar olmadan gerçekleşe­mezdi
Canlıya destek veren bu organlar sadece yürürken, hoplarken, dans ederken ya da koşarken de ağır çalış­mak zorunda Normal ayakta durur­ken bile sürekli hareket ediyor, öne, arkaya yana eğiliyor ve bu sırada be­denimizin ağırlık noktasını sürekli değiştiriyoruz Bir de, genellikle pürüzlü zeminde hareket ettiğimiz ya da engeller üzerinden geçmek zorunda olduğumuz düşünülürse O anda burnumuzun üstüne düşmememiz için, ayağımız yıldırım hızıyla tepki vermeli ve yeri güvenli kavramalı
Ayak tabanında bu işleri yapmak­la görevli yüzlerce sinir re­septörü var Beynimi­ze, ayakların bulunduğu yer ve zeminin nitelikle­riyle ilgili sayısız bilgi gönderiyor Kafatasının içindeki bilgisayar da, ayaktaki ve bacaktaki kasları hareke­te geçirerek, doğru pozisyonu alma­mızı sağlayan belirsiz sinir sinyalleri gönderiyor

Seni gıdıgıdı cezası
Ortaçağ'da, ayakların duyarlı ol­masından yararlanılarak insanlara cezalar veriliyordu Cezalandırılacak kişinin ayaklarını, ortasında iki tane delik bulunan tahta levhanın arasına kilitliyorlar, sonra da saman çöpleriyle gıdıklıyorlardı Çok kötü bir iş­kence olmalıydı
Ateş üstünde yürüyebilir miyiz?
Son birkaç yıldır, çeşitli korkular­dan kurtulmak, motivasyonu artırmak ve "içerdeki ben"i bulabilmek için özel seminerler ve yöneticilik kursla­rında, yanan kömürlerin üstünde yü­rüyebilme hünerini geliştirmek çok moda Bu, ruhun maddeye karşı bir zaferi mi yoksa bir mucize mi? Max-Planck Enstitüsü'nden bilim adamları bu ilginç olayın sırrını uzun süre önce çözmüşler 900 santigrat derece yeri­ne 440 santigrat dereceye getirilen kor sıcaklığı, ayakların altında 100 santig­rat derece olarak hissediliyor Bu sı­caklık da, önceden antrenman yapma­sa da herkesin kısa bir süre için dayanabileceği bir sıcaklık
Aşırı yük
Aydınlanmanın dinlenmek bilme­yen filozofu Jean-Jacques Rousseau "Ruhumun hareket etmesi gerekti­ğinde, bedenim de hareket halinde olmalı" demişti Peki biz durmak bil­meyen ayaklarımıza nasıl teşekkür ediyoruz? Günün üçte ikisinde sağ­lıklı olmayan, koyu renkli, iyi havalandırılmamış deri, kumaş ya da sen­tetik malzemelerden yapılan ayakka­bılar giyerek Ya da onları spor ya­parken bileğimizi incitip, kas liflerini yırtıncaya, sinir uçları iltihaplanıp kemiklerin ağrısından ağlayıncaya kadar yorarak Aslında çok dayanıklı olan yürüme aracımızın gücü bir gün, bir yerde tükenebiliyor Doktor­lar, "Halux valgus"tan şikâyetçi olan insan sayısının hızla yükseldiğine işaret ediyorlar Bu rahatsızlık, özel­likle kadınların ayaklarını sivri uçlu ve dar ayakkabılara sıkıştırmaya ça­lışmaları sonucu ortaya çıkıyor Ayaklar, kadınların, özellikle de yeni modayı takip eden gençlerin hoşlan­dığı şeylerden; yani yapısını bozdu­ğu, eklemlere, tabana ve parmaklara zarar verdiği için doktorların ısrarla uyardıkları apartman ya da yüksek topuklardan nefret ediyorlar Uçları büyüyen parmaklar, çekiç parmaklar, nasniar, tabanı çökmüş, çarpık ya da düztaban ayaklar sık görülen şikâyet­ler Bunlar, uygun olmayan ayakkabıların giyildiği çocukluk dönemin­den kaynaklananlar Bir de, ilerleyen yıllarda yaşlılık nedeniyle ortaya çı­kan şekil bozuklukları görülüyor

Sahilde çıplak ayakla
Ayaklar kendilerini, rahatsız ayakkabılardan kurtularak kaldırımlardan uzaktaki kıyılarda, kumların üzerindeyken çok özgür ve rahat hissediyorlar Doktorlar, ayak sağlığı için bu dinlenme programını daha sık öneriyorlar
Aşırı yüklenildiği için, ayak rahat­sız olmaya başlayınca, bundan bütün beden etkileniyor Dizlerde ağrı baş­lıyor, sinirler iltihaplanıyor, sırt ağrıları başlıyor Bu şikâyetleri sporcular yaşadıkları zaman, doğrudan performansları ve bununla birlikte ruh sağlıkları etkileniyor Kondisyon sporlarıyla uğraşanların neredeyse yarısının ayaklarında şekil bozukluğu görülü­yor Ve sporcular, ayak sağlığını ko­rumak bir yana, kötüleştirmek için ellerinden geleni yapıyorlar Onlara işkence yapmak yerine daha çok ilgilenilmeli Ne de olsa insanları, canlı­ların hakimi yapan ayaklan Laetoli'de ( Tanzanya-Afrika) bulunan fo­sil izleri, 3,5 milyon yıl önce yaşayan ve iki ayaküstüne kalkarak dünyaya hükmetmeye başlayan insanların gü­cüne sessizce tanıklık ediyor Yürü­mek için kullandığı araçları, balık yüzgeçlerinin evrimleşmiş şekliydi Bu yüzgeçler 400 milyon yıl önce canlılar ilk olarak karaya çıktıklarında, ikiyaşayışlılar, sürüngenler ve memelilerde farklı farklı yürüme araçlarına dönüşmüştü
Evrile çevrile ne hale geldik
Anatomik yapısı itibariyle insana en yakın canlı olan maymunlar için, ağaç tepelerinde ve dev ormanlarda en iyi hareket etmesini sağlayan araç ayakları değil, uzun parmaklan ve geniş taraklarıyla iyi kavramasını sağlayan elleriydi Yerde yürüyen in­sanda ise ayaklar, ayakta durmayı, yürümeyi sağlayan ve destek niteli­ğindeki yürüme araçlarına dönüştü

Zamanla, büyük parmaklar küçüldü ve tüm parmaklar biraz daha birbiri­ne yaklaştı Bu nedenle insanlar, maymunlara büyük kolaylık sağla­yan kavrama yeteneklerini kaybetti­ler Kaza ile ellerini kaybeden insan­lar, yoğun egzersizlerle bu yeteneği kısmen tekrar kazanarak ayağıyla ye­mek yiyebiliyor, resim yapabiliyor ve yazabiliyor
En çok yüklenildiği an
Balerin, ayakları üzerinde dans etmeye başlayınca, bedenin tüm ağırlığı 5 tane parmak üzerinde toplanıyor Uzun yıllar çalışılarak kazanılabilecek bir yetenek, Ancak, bu başarı, çoğu zaman ağır ayak hastalıklarını da beraberinde getiriyor
Hayran olduğumuz yetenekli ayaklar, şirin-küçük ayaklar, ayak fetişisti miyiz?

Küçük ve zarif bir kadın ayağı, hoş bir ayakkabı içine girdiği zaman, bazı insanlar ayak fetişisti bile olabiliyorlar Goethe bunlardan biriydi Şair bir yazısında "Güzel ayakları olan yaşlı bir kadına bakıldığında bi­le insanın içinden ayakkabısını öp­mek geliyor" diyordu İsveçli yazar August Strindberg, kadın ayaklarını o kadar çok seviyordu ki, ayaklar on­da psikolojik bağımlılık haline gelmişti "Bir Çılgının Savunması" adlı eserinde bu sorununu edebi olarak çözmeye çalışmıştı "Bir deli, burnu yerde 'bir av köpeği' gibi kadın izini takip ediyor" diyordu
Ohhhh ayak kokuyor
Bu olay, 19yüzyılda yaşayan ve sevgililerinin ayakkabısından şam­panya içen aşıkların öykülerini hatır­latıyor Her halde kimyagerlerin daha birkaç yıl önce buldukları bir gerçeği onlar bilmiyor, ama hissediyorlardı: Ayak teri, bileşim olarak genital or­ganlarda üretilen koku maddelerine benziyor ve dolayısıyla cinsel uyarıcı etki yaratıyordu
Prens Külkedisi'nin nesini beğendi?Yoksa prens ayak şeyi miydi?

Ayakların erotizmine, Grimm'in yazdığı "Külkedisi" adlı masalda da değiniliyordu Çirkin, aptal ve koca­man ayaklara sahip iki kız kardeş, prensin kalbini böyle kazanabilecek­lerine inandıkları için ayak parmakla­rını kesmişlerdi Ama masal onların lehine gelişmiyor Geleneklere uyarak mutlu sonla bitmesi gerektiği için, genç prens seçimini, açgözlü, kötü kalpli üvey annesi tarafından pis işle­ri yapması için mutfağa kapatılan ve zarif, küçücük ayaklara sahip en kü­çük kız kardeş yönünde kullanıyor
Çinliler kadınlarının bu işkenceye katlanmasını neden istediler?
Ama asıl daha önce Gharles Perrault tarafından yazılan "Külkedisi"nde konu çok daha dikkat çekici ele alın­mış: Prens, Külkedisi Sindirella'nın küçücük altın terliklerinden, daha doğrusu onu süsleyecek zarif ayaklarından çok etkileniyor Böylelikle çok eski bir güzellik idealini, yani küçük kadın ayaklarının daha çekici olduğu düşüncesini bir daha günde­me getirmiş oluyordu Masalın böyle bitmesi, kuşkusuz bir rastlantı değil­di Bu masalın kaynağı Çin'den geli­yordu Ve orada, küçük kadın ayaklarına duyulan tutku, iç karartan bir gelenekle en üst seviyeye tırmandırıl­mıştı Küçük ayaklara sahip olması için, üst tabakaya ait kadınların ayak­lan daha altı yaşından itibaren aşağı­ya doğru kıvrılıp bağlanıyordu Daha sonra, her iki haftada bir iki santim daha kısa yem ayakkabılar giydirili­yordu 7,5 santimetre uzunluğa sahip ünlü lotus ayaklan böyle yaratılıyor­du Kadınların küçük ayaklı olması­nın Çinli erkekler için birçok avantajı vardı: Bu ayaklarla kaçamadıkları ve çalışamadıkları için, onlar üzerinde rahatlıkla hakimiyet kurabiliyorlardı Minik adımlarla yürüyebildiklerinden, vajina kasları çok geç yaşlara kadar çalışmış oluyor, erkekler de buna çok değer veriyordu
Avrupalıların ayaklara bakış açısı daha farklı Avrupa kültürüne göre, güzel bir kadın ayağının yüksek ke­merli olması gerekiyor Öyle ki, ayak tabanı ile parmak uçları arasından ince bir su akıntısı, ayak derisine do­kunmadan rahatlıkla akabilmeli Yüksek topuklu ayakkabılar, ayak köprüsünü istenilen yüksekliğe çıkar­tarak arzulanan çekiciliği yaratıyor­lar, özellikle de kaldırımda çıkardığı tak-tak sesiyle
Aslında ayaklar tarih boyunca çok önemsenmişti Eski tarihlerde savaş yapıldıktan sonra kazananlar boş ye­re ayaklarını yenilenlerin sırtına basmıyorlardı Bu, büyük bir zafer gös­tergesiydi Peki yenilen ne yapıyor­du, o da zafer sahibinin ayaklarına kapanıyordu Günlük yaşamda da in­sanlar psikolojik savaşlar yaparken "birbirinin ayağına basmak" deyi­mini sıkça kullanıyorlar
İnançlar ve ayaklar

Engizisyon döneminde kilise, bü­yücülük yapmakla suçladıkları kadınların sihirli güçlerini, ancak ayak­lan yere bastığında gerçekleştirebile­ceklerine inanıyordu Bunun için cadı, ölüm cezası uygulanarak yakılma­dan önce, yere basmaması için ateşin bulunduğu alana kadar bir arabayla götürülüyordu
Papazlar, fakir insanların Tanrı önünde eşit olduklarını vurgulamak için onların ayaklarını yıkıyor
Bir­çok dinde tanrının evindeki kutsal zemine sadece çıplak ayakla basılabiliyor Tanrı, Musa'ya "Ayakkabılarını çıkar, çünkü üzerine bastığın yer, kutsal topraklardır" diyor Bu nedenle birçok insan yılın belirli zamanlarında kutsal toprakları ziyaret ederek hac görevlerini yerine getiriyorlar
Tanrıların izinden yürümek, ister bir inanç isterse de bir gelenek ol­sun, günümüzde de sürüyor Hollywood'un en göz alıcı dönemlerinde sahnelerin kahramanı olan yıldızlar, arkalarında, Los Angeles'taki Hollywood Bulvarı'nda betona dökülmüş ayak izlerini bıraktılar Hemen he­men her gün, gruplarca turist burayı ziyaret ederek, ayak izlerinin büyüsüne kapılıyor Kim, ha­yatında bir kere Humphrey Bogart ya da Greta Garbo'unun ayak izlerine basmak istemez ki?

Ayaklar ma­sa altında gizli dokunuşlarla ifade ederken de bu hassas yapısı çok işe ya­rıyor Ayaklara masaj yaparken de öyle Esoterik uzmanlarına göre, çok sayıda sinir, iç organlarımızı tabanımızdaki deriye bağlıyor Mi­de ve böbreklerimiz, karaciğer ve pankreasımız, eklemler; hatta tek tek dişlerimi­zin hepsinin tabanı­mızda bir temsilcisi var Masajla bu noktalar uyarılarak hasta organa iyileştirici sinyal­ler gönderilip, neredeyse tüm hasta­lıklar tedavi edilebiliyor Hatta varis ve kısırlık bile

Kaynak: Focus Temmuz 2000
Aşağıdaki resim makalede yok Konu ile ilgili olduğundan ilave edilmiştir
Refleksoloji, ayaklara yapılan masajlarla, bedenin kendi kendisini iyileşme gücünün harekete geçirilmesidir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.