[KAPLAN]
|
Lost Popüler Filmler ile Yarışıyor...
Lost TV serisi kült mertebesine yaklaştıkça, gözümüz üstünden ayrılmıyor Eğer siz de vizyondaki Ölüm Fısıltısı filmine, Lost'un Sawyer'ı Josh Holloway rol alıyor diye gidenlerdenseniz, bu yazı kesinlikle sizin için  Lost'un başarısının arkasında şüphesiz sinema türleri ve estetikleri ile kurduğu yakın ilişki saklı Gelin bu ilişkiye yakından bakalım  Kısa sürede ciddi bir hayran kitlesi edinen Lost televizyon dizisi, bir zamanlar The Twilight Zone ve Twin Peaks'in geçmişte başardığını, günümüzde gerçekleştiriyor  İzleyiciyi tam kalbinden vurarak    Son zamanların zirve yapan korku, gerilim ve fantastik gibi film türlerini popüler bir formatta harmanlayan dizi, sinema izleyicisi ile yakın bir ilişki kurarak başarının formülünü yakalamış gözüküyor  Üçüncü sezon bitti, ama fanatik lost izleyicisi dördünce sezon için geri sayıma başladı bile   Lost'u diğer dizilerden farklı kılan sinema ile kurduğu bu kadar sıkı fıkı ilişkinin ötesinde, kendisinin sinemasal bir deneyim olma çabası Her bölümün kısa bir film havasında tasarlanmış formatı var Herbirinin damakta bıraktığı tad bir TV şovunun ötesinde sinemasal bir deneyim  Peki nasıl başarıyor bunu? Sinemanın hangi ögelerini kullanarak bizi cezbediyor? İşte neler ve nasıllar Lost'un gizemli ve sinematik dünyasına hoşgeldiniz 
Hikayesini Nasıl Anlatıyor? Lost her oyuncusuna başı ve sonu olan bir hayat hikayesi vererek, her oyuncu üzerinden kısa filmler yaratıyor Dizilerin devamlılığını da bu hayat hikayelerinin eksik kalan parçalarını bir sonraki bölümlerde göstererek sağlıyor Bu kısa filmlerin, ana kahramanı tek bir karakter olurken, yan karakterler de hikayeyi besleyen dinamikler halinde işliyor Sanki daha önceden yazılmış uzun bir senaryo bölümlere ayrılmış gibi duruyor
Sinemanın hikaye anlatımında sıkça başvurduğu geri dönüş estetiği (flashback), Lost'un olmazsa olmazı Dizinin fantastik atmosferine bu geri dönüşler ile masalsı bir hava kazandırılıyor Her karakterin gerçek yaşam hikayesi adadan anlatılan masallar gibi Karakterler de aynı çizgisel ilerleyen bir filmde olduğu gibi yeni bir bölümde yeni bir boyut kazanıyor Böylece sinemada olduğu gibi sırası ile gelişen olaylar, karakteri daha da yakından tanımamıza yarıyorlar  Genel olarak söyleyebiliriz ki, Lost, klasik sinema anlatımının çizgisel gücünden faydalanırken, sadece basit bir paralel kurgu manevrası ile kendisine istediği gücü kazandırıyor İşte Lost farkı 
Bol Kepçe Paranormallik
Lost günümüz popüler fantastik sinemasının ve gerilim sinemasının beslendiği sinemasal ögelerden çok boyutlu bir şekilde beslenerek ilginç bir kolaj sunuyor Eminim bazılarımız Walt karakterinin ormanda farklı karakterlere belirdiği andaki halini, Japon gerilim sinemasının bolca kullandığı birdenbire beliriveren ürkütücü hayalet çocuk motifini andırdığını farketmiştir
Adadaki "diğerleri" tarafından kaçırılan Walt'un, sudan çıkmış, tehlikeli bir hayaleti andıran hali ile dizideki Shannon karakterinin ölümüne sebep olması Japon Ringu serisinin göründüğü kişiyi öldüren çocuk hayaleti ile büyük bir paralellik taşıyor Son zamanların çok tutan parapsikoloji kullanımının dizideki her karakter açısından farklı sonuçları olması filmi daha bir zengin yapıyor
Çıkışı olmayan ada ise tüm bu karakterlerin bilinçaltlarını yansıtan bir ayna görevini görüyor adeta Yüzleşemedikleri korkular, işledikleri suçlar, kendileri ile yaşadıkları hesaplaşmalar ada içinde açığa çıkıyor Üstelik gerilimin kendisinden ustaca faydalanan yapısı ve gizemi sürekli bölümden bölüme taşıma mahareti ile iyi ve heyecanlı bir gerilim filminden eksik kalır yok Lost'un
Ayrıca, popüler izleyiciyi hafife almayıp gerilimin boyutlarını olabildiğince yükseltiyor İç içe geçmiş olaylar, karakterler, hikayeler ve hatta mucizeler büyüleyici bir adanın haritasını işliyor Lost'un yeni bölümleri için gün sayan izleyicilerin olması şaşılır birşey değil gerçekten
Mitolojik Cevherler
Gerilim türünün ustaca kullanımının yanında, fantastik sinemanın en büyük dayanağı olan mitolojinin en ince kullanımları da bu dizide  Mitolojinin en büyük kahramanlarından birisi olan "canavar" imgesi, ıssız adaya düşen kahramanlarımızı daha ilk gününde karşılıyor Kahramanlara bazen saldıran, bazen de hayatlarını bağışlayan figür olarak ilginç bir şekilde adanın anlaşılamayan, çözümlenemeyen ilahi gücü gibi
Bazı iddialara göre bu canavar Yunan mitolojisinde Cerberus adlı yaratığı temsil ediyor  Cerberus, Hades'ten (Yunan mitolojisindeki yerin altı olarak bilinen yer) çıkışı engellemekle görevli bir yaratık    Lost'taki canavarın Cerberus olup olmadığı henüz çözümlenemişse de, bu canavarın adanın güvenlik sistemi olduğu Lost kahramanlarından birisi tarafından açıklanıyor
Kahramanlarımızın hayaletler görmesini ve geçmişleri ile hesaplaşmalarını sağlayanın da bu canavar olması, canavarın insanların kaderlerine yol veren bir araç olarak mitolojik boyutunu diziye sağlam temellerle yerleştiriyor Lost son dönemlerde popüler olmuş Harry Potter, Yüzüklerin Efendisi, Karayip Korsanları gibi serilerin sırtlarını yasladıkları mitolojiye korkusuzca dalıyor ve sonuç en az bu filmlerle kadar ilgi çekmeyi başaran bir tv dizisi  
Yoksa Bir Bilim Kurgu mu?
Paranormal olaylar, mitolojik referanslar derken Lost'un hızının kesildiğini sanmayın Lost'un bir boyutu da bilim kurgu türüne yakınlığı Adanın hem utopik, hem de bunun tam karşıtı distopik ve kaotik havası, bu diziyi yazanlara şapka çıkartmayı zorunlu kılıyor
Daha önce adada bilimsel deneyler yapmak için gelmiş olan Dharma ekibinden geriye kalan eski bilgisayarlar, yeraltı çalışma istasyonları, bu deneylerle ilgili videoya çekilmiş görüntüler, 50'li yılların B filmler olarak nitelendirilen düşük bütçeli bilim kurgu filmlerinin havasının andırıyor Geçmişten kalmasına rağmen, oldukça komplike ve ileri boyuttaki teknolojik yapı, eski James Bond filmlerindeki Rus yapımı teknolojik donanımlarına da oldukça benziyor
Bir yandan "Diğerleri" olarak nitelendirilen ada halkı, tüm bu teknolojik yapıya hakim, ama aynı zamanda ada içinde mutlu mesut yaşayan utopik bir komün olarak temsil ediliyorlar Öte yandan yine görüyoruz ki, aynı teknolojik sistemin her an kaotik bir hal alma tehlikesi mümkün, ya da insanları gözetlemek ve kontrol etmek için kolaylıkla manipüle edilebilir
Bu yönü ile de 80'lerde ortaya atılmış ve bilim kurgu filmlerinin, edebiyatının, mangalarının delice kullanmaya başladığı "siberpunk" türünün felsefesini akla getiriyor
Ada halkı, dünyanın sonunun geleceğinin varsayımı ile 108 dakikada bir eski bir bilgisayarın "execute" tuşuna basarak, adeta bu teknolojik sistem tarafından kontrol edilen kurbanlara dönüşüyorlar Siberpunk kategorisine giren Bıçak sırtı, Matrix gibi filmlerde olduğu gibi, ada halkı hayatta kalabilmek için hem bu teknolojiye bağımlı, ama aynı zamanda onun gücüne karşı çıkmak için mücadele veren yanlız kahramanlar konumundalar
Yukarıda adı geçen tüm film türlerinden akıllıca faydalanarak, ortaya oldukça bir kolaj ortaya çıkararak, Lost sinemadan aldığımız zevki aşacak kadar önemli bir konumda  İlham aldığı filmlere, kitaplara doğrudan gönderme yaparak, ne derece bilinçli bir şekilde dışarıdaki kaynaklardan faydalandığını da gösteriyor
Birçok Hollywood film yapımcısının popüler izleyiciyi kaçırırız endişesi ile dozlarını azaltarak kurguladığı bilim kurgu, fantastik ve gerilim filmlerine iyi bir örnek de oluşturuyor Belki de bu dizinin zengin malzemesinden ders çıkartabilecek yapımcılar, bize çok katmanlı, izleyicisini hafife almayan filmler ortaya çıkarmayı düşünebilirler artık Ama bu arada keyfiniz kaçarsa, Lost izleyin, Lost'suz kalmayın!
Bige Akdeniz
|