Atatürkün Hayatı |
07-13-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Atatürkün HayatıATATÜRK'ün HAYATI Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV yüzyıllarda Konya ve Aydın'dan Makedonya'ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir Annesi Zübeyde Hanım ise Selânik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır Milis subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi Atatürk'ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına değin yaşadı Küçük Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti Bu sırada babasını kaybetti (1888) Bir süre Rapla Çiftliği'nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu bitirdi Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye'ye girdi Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına "Kemal" i ilave etti 1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdâdi'sini bitirip, İstanbul'da Harp Okulunda öğrenime başladı 1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu, Harp Akademisi'ne devam etti 11 Ocak 1905'te yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı 1905-1907 yılları arasında Şam'da 5 Ordu emrinde görev yaptı 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu Manastır'a III Ordu'ya atandı 19 Nisan 1909'da İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı 1910 yılında Fransa'ya gönderildi Picardie Manevraları'na katıldı 1911 yılında İstanbul'da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı 1911 yılında İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı 22 Aralık 1911'de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı 6 Mart 1912'de Derne Komutanlığına getirildi Ekim 1912'de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katıldı Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915'te sona erdi Bu sırada I Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek zorunda kalmıştı Mustafa Kemal 19 Tümeni kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi 1914 yılında başlayan I Dünya Savaşı'nda, Mustafa Kemal Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf Devletlerine "Çanakkale geçilmez! " dedirtti 18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19 Tümen Conkbayırı'nda durdurdu Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferini kazandı Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II Anafartalar zaferleri takip etti Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253000 şehit veren Türk ulusu onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir Mustafa Kemal'in askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri cephenin kaderini değiştirmiştir Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları'dan sonra 1916'da Edirne ve Diyarbakır'da görev aldı 1 Nisan 1916'da tümgeneralliğe yükseldi Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı Şam ve Halep'teki kısa süreli görevlerinden sonra 1917'de İstanbul'a geldi Velihat Vahidettin Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu Bu seyahatten sonra hastalandı Viyana ve Karisbad'a giderek tedavi oldu 15 Ağustos 1918'de Halep'e 7 Ordu Komutanı olarak döndü Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi Bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelip Harbiye Nezâreti'nde (Bakanlığında) göreve başladı Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9 Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı 22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını " ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılandı 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı Türk Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'I işgali sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması'nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşan I Dünya Savaşı'nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye - ordu bütünleşmesini sağlayarak savaşı zaferle sonuçlandırdı Mustafa Kemal yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır: Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü'nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı Çukurova, Gaziantep, Kahramanmaraş Şanlıurfa savunmaları (1919- 1921) I İnönü Zaferi (6 -10 Ocak 1921) II İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921) Sakarya Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921) Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos 9 Eylül 1922) Sakarya Zaferinden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı Böylece Sevr Antlaşması'yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı 23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu müjdelenmiştir Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı 1 Kasım 1922'de hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı Böylece Osmanlı İmparatorluğu'yla yönetim bağları koparıldı 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi 30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet'in ilk hükümeti kuruldu Türkiye Cumhuriyeti, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ve "Yurtta barış cihandabarış" temelleri üzerinde yükselmeye başladı Atatürk Türkiye'yi "Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak" amacıyla bir dizi devrim yaptı Bu devrimleri beş başlık altında toplayabiliriz: 1 Siyasal Devrimler: · Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922) · Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923) · Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924) 2 Toplumsal Devrimler · Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934) · Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925) · Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925) · Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934) · Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934) · Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü (1925-1931) 3 Hukuk Devrimi : · Mecellenin kaldırılması (1924-1937) · Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine geçilmesi (1924-1937) 4 Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler: · Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924) · Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928) · Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932) · Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933) · Güzel sanatlarda yenilikler 5 Ekonomi Alanında Devrimler: · Aşârın kaldırılması · Çiftçinin özendirilmesi · Örnek çiftliklerin kurulması · Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması · I ve II Kalkınma Planları'nın (1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılması Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934'de TBMM'nce Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadı verildi Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi Bu başkanlık görevi, Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi 1927,1931, 1935 yıllarında TBMM Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi İlgililere aksayan yönlerle ilgili emirler verdi Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye'yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını, başbakanlarını, bakanlarını komutanlarını ağırladı 15-20 Ekim 1927 tarihinde Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan büyük nutkunu, 29 Ekim 1933 tarihinde de 10 Yıl Nutku'nu okudu Atatürk özel yaşamında sadelik içinde yaşadı 29 Ocak 1923'de Latife Hanımla evlendi Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü Çocukları çok seven Atatürk Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa adlı çobanı manevi evlat edindi Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı Yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı 1937 yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı Mirasından kızkardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a çok değer verirdi Zengin bir kitaplık oluşturmuştu Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi Doğayı çok severdi Sık sık Atatürk Orman Çiftliği'ne gider, çalışmalara bizzat katılırdıFransızca ve Almanca biliyordu ATATÜRK'ÜN SON YILLARI VE ÖLÜMÜ Atatürk'ün ilk hastalık belirtisi 1937 yılında ortaya çıktı 1938 yılı başlarında Yalova'da bulunduğu sırada, ciddî olarak hastalandı Buradaki tedavi olumlu sonuç verdi Fakat tamamen iyileşmeden Ankara'ya yaptığı yorucu yolculuk, hastalığının artmasına sebep oldu Bu tarihlerde Hatay sorununun gündemde olması da onu yormaktaydı Hasta olmasına rağmen, Mersin ve Adana'ya geziye çıktı Kızgın güneş altında askerî birliklerimizi teftiş edip tatbikat yaptıran Atatürk, çok yorgun düştü Ülkü edindiği millî dava uğruna kendi sağlığını hiçe saydı Güney seyahati hastalığının artmasına sebep oldu 26 Mayıs'ta Ankara'ya döndükten sonra tedavi ve istirahat için İstanbul'a gitti Doktorlar tarafından, siroz hastalığı teşhisi kondu Deniz havası iyi geldiği için, Savarona Yatı'nda bir süre dinlendi Bu durumda bile ülke sorunlarıyla ilgilenmeye devam etti İstanbul'a gelen Romanya kralı ile görüştü Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti 4 Temmuz 1938'de Hatay Antlaşması'nın yürürlüğe girmesi Atatürk'ü çok sevindirip moralini düzeltti Temmuz sonlarına kadar Savarona'da kalan Atatürk'ün hastalığı ağırlaşınca Dolmabahçe Sarayı'na nakledildi Fakat hastalığı durmadan ilerliyordu O'nun hastalığını duyan Türk halkı, sağlığıyla ilgili haberleri heyecanla takip ediyor, bütün kalbiyle iyileşmesini diliyordu Hastalığının ciddiyetini kavrayarak 5 Eylül 1938'de vasiyetini yazıp servetinin büyük bir kısmını Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarına bağışladı Ekim ayı ortalarında durumu düzelir gibi oldu Fakat, çok arzuladığı hâlde, Ankara'ya gelip cumhuriyetin on beşinci yıl dönümü törenlerine katılamadı 29 Ekim 1938'de kahraman Türk Ordusu'na yolladığı mesaj, Başbakan Celâl Bayar tarafından okundu "Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferlerle beraber medeniyet nurlarını taşıyan kahraman Türk ordusu!" sözü ile Türk Ordusu'nun önemini belirtmiştir Yine aynı mesajda "Türk vatanının ve Türk'lük camiasının şan ve şerefini, dahilî ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni, her an ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam bir inan ve itimadımız vardır" diyerek Türk Ordusu'na olan güvenini belirtmiştir Atatürk 1 Kasım 1938'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış töreninde de bulunamadı Hazırladığı açılış nutkunu Başbakan Celâl Bayar okudu Atatürk bu nutkunda ülkenin imarı, sağlık hizmetleri ve ekonomi konularındaki faaliyetleri açıkladı Bundan başka eğitim ve kültür konularına da temas edip gençliğin millî şuurlu ve modern kültürlü olarak yetişmesi için İstanbul Üniversitesi'nin geliştirilmesi, Ankara Üniversitesi'nin tamamlanması ve Van Gölü civarında bir üniversitenin kurulması için çalışmaların yapıldığını belirtti Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarının çalışmalarından duyduğu memnuniyeti açıkladı Ayrıca Türk gençliğinin kültürde olduğu gibi spor sahasında da idealine ulaştırılması için Beden Terbiyesi Kanunu'nun uygulamaya konulmasından duyduğu memnuniyeti belirtti Atatürk, ölümüne kadar memleket meselelerinden bir an olsun uzak kalmamıştı Atatürk'ün hastalığı tekrar şiddetlendi 8 Kasımda sağlığıyla ilgili raporlar yayımlanmaya başlandı Bütün memleketi tekrar derin bir üzüntü kapladı Her Türk'ün kalbi onun kurtulması dileğiyle çarpıyordu Ancak, kurtarılması için gösterilen çabalar sonuç vermedi ve korkulan oldu Dolmabahçe Sarayı'nda 10 Kasım 1938 sabahı saat dokuzu beş geçe, insan için değişmez kanun, hükmünü uyguladı Mustafa Kemal Atatürk aramızdan ayrıldı Bu kara haberle, yalnız Türk milleti değil, bütün dünya yasa büründü Büyük, küçük bütün devletler onun cenaze töreninde bulunmak üzere temsilciler göndererek, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusuna karşı duydukları derin saygıyı belirten mesajlar gönderdiler 16 Kasım günü Atatürk'ün tabutu, Dolmabahçe Sarayı'nın büyük tören salonunda katafalka konuldu Üç gün üç gece, gözü yaşlı bir insan seli ulu önderine karşı duyduğu saygı, minnet ve bağlılığını ifade etti Cenaze namazı 19 Kasım günü Prof Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırıldı On iki generalin omzunda sarayın dış kapısına çıkarılan tabut, top arabasına konularak, İstanbul halkının gözyaşları arasında Gülhane Parkı'na götürüldü Buradan bir torpido ile Yavuz zırhlısına nakledildi Büyük Ada açıklarına kadar, donanmamız ve törene katılmak için gelmiş olan yabancı gemilerin eşlik ettiği Yavuz zırhlısı cenazeyi İzmit'e getirdi Burada Yavuz zırhlısından alınan cenaze, özel bir trene kondu Atalarına son saygı görevlerini yapmak üzere toplanan halkın kalbinde derin bir üzüntü bırakarak Ankara'ya getirilmek üzere hareket edildi Atatürk'ün vefatı üzerine cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, bakanlar, Genelkurmay Başkanı, milletvekilleri ile ordu ve devlet ileri gelenleri tarafından karşılanan cenaze, Türkiye Büyük Mîllet Meclisi önünde hazırlanan katafalka kondu Ankara halkı da onun cenazesi önünden saygıyla geçerek son görevini yaptı 21 Kasım 1938 Pazartesi günü, sivil ve askerî yöneticiler ile yabancı devlet temsilcilerinin hazır bulunduğu ve on binlerce insanın katıldığı büyük bir tören yapıldı Daha sonra Atatürk'ün tabutu katafalkta alınarak Etnografya Müzesinde hazırlanan geçici kabre kondu Türk milleti daha sonra, bu büyük insana lâyık, Ankara Rasattepe'de bir Anıtkabir yaptırdı 10 Kasım 1953'te Etnografya Müzesinden alınan Atatürk'ün naaşı Anıtkabir'e getirildi Burada yurdun her ilinden getirilmiş olan vatan topraklan ile hazırlanan ebedî istirahatgâhına yerleştirildi İKİNCİ PAYLAŞIM AMA HEPSİ ACAYİP UZUN(+REP) |
|