Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Nesil Bilinçlendirme Kampı - Gizli Tehlikeler & Tehditler > Atatürk Köşesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
1931, atatürk'ün, bastırdığı, hakkında, islâm, kitabı, tarih, yazmaları, yılında

Atatürk'Ün 1931 Yılında Bastırdığı Tarih Kitabı Ve İslam Hakkında El Yazmaları

Eski 07-13-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Atatürk'Ün 1931 Yılında Bastırdığı Tarih Kitabı Ve İslam Hakkında El Yazmaları



KABE VE SAİR MABETLER VE KAHİNLER
Arabistan'ın muhtelif yerlerinde insan heykellerinden ve nebat resim ve suretlerinden ibaret ağaçtan ve taştan putların muhafazasına mahsup yerler vardı Muhammed'in neş'et etmiş olduğu Mekke'de ki Kabe denilen mabet bu yerlerin en büyüklerinden idi Her mabet kahinler tarafından idare olunurdu Kahinler nezirleri sadakaları kabul ve ayinler icra ederlerdiGüya gayıptan haber verirler, rüyaları tabir ederlerdi

Syf 85 Kabe, mikap yani tavla zarı şeklinde demektir Filhakika, kabe zar şeklinde, insan boyunda dört duvardan ibaretti, duvarlar harçsız adi taştan yapılmıştı Binanın çatısı da yoktu, dört köşesinde dört taş vardı Bunların en meşhuru Haceriesvet denilen bir karataştı Kabe çok eskidir Ne vakit ve kimler tarafından yapıldığı bilinmiyor Arap ananesi, kabenin inşasını İbrahim peygambere atfetmektedir
Bu mukaddes karataş ananesi aynen Frikler'de de vardı Friklerin mukaddes sayarak ihtiram ve ibadet ettikleri karataş bugünkü Afyon Karahisar şimalinde kadim Pessinüs şehrinde bulunuyordu Bunun kutsiyeti ananesi bu şehrin Romalılar tarafından zaptına kadar devam etmişti Demek ki, Kabe'nin bir köşesindeki karataşın kutsiyet almasından, ziyaret tavaf edilmesinden çok evvel Friklerde karataşın mabet ve ziyaretgah esası olması adeti teessüs eylemiş bulunuyordu Kabe bidayette mahalli bir mabet iken Mekke ahalisi burasını bir milli mabet derecesine yükseltmişlerdi Mekkeliler Arapları kendi mabetlerine celbedebilmek için Arap yarımadasının muhtelif yerlerinde mabut tanınan 360 putu Kabe'de yerleştirmişlerdi Kabe'nin kutsiyetini Yahudi ananelerine de raptetmişlerdi Bu uydurmalara göre İbrahim karısı Hacer ile oğlu İsmail'i buraya getirmişti Zemzem'de onlar için fışkırmıştı İbrahim oğlu İsmail ile birlikte Kabe'yi bina etmişlerdi Cebrail kendilerine o zaman beyaz ve mücella olan Haceriesvedi getirmişti, bu taş sonradan günahkarların ellerini sürmelerinden dolayı kararmıştı Bunların hepsi, bittabi sonradan uydurulmuş masallardır
Kureyşliler, Kabenin teşkilatınada ehemmiyet vermişlerdi, ayrı ayrı dini vazifeler ihdas etmişlerdi Kabe kapıcılığı ve hacılara su temin etmek ve fakir hacılara meccanen yemek tevzi eylemek gibi Arapları celbedecek işleri görmeğe mahsus bir takım memuriyetler ihadas edilmişti Bu itina neticesinde Kabe bütün Arabistan'ın dini ve milli bir merkezi oldu Bundan başka Mekke'de bir panayır tesis edildi Ticaret Kureyşliler elinde olduğundan bu panayırdan çok istifade ederlerdi Panayırda şiir ve hitabet müsabakaları açmak sureti ile de Mekke ve havalisinin ehemmiyeti büyütülmüştü Ticaretlerinin inkişafı ve Kabeyi ziyaret etmek üzere hacıların gelmesi için emniyet ve asayişin temini lazım olduğundan Mekke'nin etrafında

Syf 86 muharebelerin men'i maksadı ile birtakım kaideler konmuştu Bunların herbirine dini şekiller verilmişti Kabe'nin İbrahim tarafından bina edilmiş olduğu söylenerek dört ay etrafında muharebe etmek men olunmuştu Bu tedbirlerin herbiri Mekke ve Kabe'nin ehemmiyet ve şerefini arttırmıştı Arabistan'da az çok Hristiyanlar da bulunduğundan, diğer putlar arasına elinde çocuğu İsa olduğu halde Meryem'in de resmi konulmuştu İşte bu şeriat içinde Kabe Kureyşliler için iktisadi ve ticari menfaatler teminine yarayan bir vasıta oldu

Syf 90
1- Medineniler ile Mekkeliler arasında derin bir düşmanlık ta vardı Medinelileri Muhammed'in davetine icabet etmeye sevk eden başlıca sebepler işte bunlardır Bu anlatım, öncelikli olarak, Medinelilerin
İslam'ı kabul etmelerinin, doğrudan İslam'la bağlantılı olmadığını belirtiyor Ayrıca, bilindiği gibi, bütün Müslümanlar, peygamberlerinden bahsederken isminin başında mutlaka yücelik ifadesi olarak Hz sıfatını kullanırlar
2- Muhammet te Mekke'den kalkıp Medine'ye kaçtı Buna Hicret denildi
Hiçbir İslami anlatımda rastlanmayacağı gibi, bir Müslüman tarafından yazılmış hiçbir tarih kitabında, Muhammed'in, Mekke'den Medine'ye kaçışı için, kaçtı ifadesi kesinlikle kullanılmamıştır
3- Muhammed'in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kuran denir
İslam inanışına göre Kuran, Muhammed'in koyduğu esaslar değil, Allah'ın koyduğu hükümlerdir Muhammed ise, bu esasları vahiy yolu ile alan peygamberdir
4- Bu esasları ihtiva eden cümlelere ayet, ayetlerden mürekkep parçalara da sure derler İslam an'anesinde bu ayetlerin Muhammed'e Cebrail adında bir melek vasıtası ile Allah tarafından vahiy, yani ilham edildiği kabul olunur
Buradaki ifade de görüldüğü gibi, ayetlerin Allah tarafından geldiği değil, Allah tarafından geldiğinin İslam an'anesi tarafından kabul edildiği belirtilmektedir Böyle bir ifadeden, ancak Kuran, Allah'tan gelen bir vahiy olmasa da, İslam gürüşünün şekli budur anlamını çıkarmak mümkündür Kuran'ın, Allah tarafından gelen bir vahiy olduğuna inanan bir Müslüman'ın, insanı düşünmeye zorlayarak, kafasında böylesine soru işaretleri bırakan bir anlatımda bulunması mümkünmüdür ?
5- Muhammet birdenbire Allah'ın Resulüyüm diye ortaya çıkmamıştır O, Arapların ahlak ve adetlerinin pek fena ve pek iptidai ve ıslaha muhtaç olduğunu anlamış, bunları ıslah için tenha yerlere çekilerek senelerce düşünmüş ve yıllarca tefekkürden sonra kendisinde vahiy ve ilham fikri doğmuştur
Vahiy insanda fikir olarak doğmaz ve bir insan hiç bir şekilde vahiy almaya karar veremez Bir insanın kendisinde vahiy fikrinin doğması, ancak çevresine böyle bir telkinde bulunarak insanlar üzerinde etki sağlamaya çalışması fikrine kapılması şeklinde açıklanabilir Burada da Muhammed'in aynı kavram içinde bulunduğu çok açık bir şekilde belirtilmektedir Tenha yerlere çekilerek, yıllarca tefekkürden kastedilen Hira dağında geçirdiği zamandır
6- Vahiy, ilham fikri Muhammetten evvel de Araplarca meçhul değildi
Yani, Muhammed'in vahiy fikrine kapılması için, kendiliğinden böyle bir fikri bulması da gerekmiyordu Kendisinden önce de aynı konuma gelmiş kişilerden vahiy konusunu bilmekteydi
7- Bütün iptidai kavimler gibi, Araplar da, şairlerin akıl erdiremedikleri kuvvetlerden ilham aldıklarına inanırlardı
Burada da, Muhammed'in, Arapların bu tür inançlarını, kendi vahiy inançları doğrultusunda kullanmaya çalıştığı anlatılmak istenmiştir
Syf91
8- Bu kuvvetler Araplar için cinlerdi Cinler güya, kahinlere gayıptan haber vermek kudretini ilham ederlerdi Bu nevi itikatlar Arabistan da herzaman o kadar canlı ve derin olmuştur ki, Muhammed dahi cinlerin vücuduna samimi olarak inanmıştır
Muhammed dahi cinlerin vücuduna samimi olarak inanmıştır ifadesi, Muhmmed hakkındaki düşünceyi bir defa daha açık olarak vurgulamaktadır
9- Araplar şairleri bir kahin gibi telakki ederlerdi Muhammed'in Musa, İsa, dinlerine dair öğrendikleri de, kendisinde bu itikadı kuvvetlendirmiştir Bu peygamberler de melekler vasıtası ile ilham aldıklarını söylemişlerdi
Atatürk el yazılarında, ' Tarih bize öğretir ki, bütün dinler, milletlerin cehaletlerinin yardımıyla, utanmaksızın Tanrı tarafından gönderildiğini söyleyen adamlar tarafından tesis olunmuştur' demektedir İslam'da bütün dinler kapsamındadır ve aynı yaklaşım burada da geçerlidir
10- Muhammet başlangıçta herhalde şedit bir heyecana maruz oldu
Muhammed'in peygamberliğine kendisinin de inandığını ancak, bunun bir heyecana kapılarak oluştuğunu düşünmektedir
11- Hakikatte peygamberin ilk söylediği Kuran ayetlerinin ne olduğu kati surette malum değildir
Burada da, ayetlerin Muhammed tarafından söylendiği belirtilmekte
12- Muhammet uzun bir devirdeki tefekkürlerin mahsulü olan ayetleri luzum ve ihtiyaçlara göre takrir ediyordu
Ayetlerin Muhammed'in düşüncelerinin bir mahsulü olduğunu belirten bir açık ifade daha
13- Bununla beraber kendisini tahrik eden kuvvetin tabiat fevkinde bir mevcudiyet olduğuna samimi surette kani idi Muhammedi harekete getiren ilk amil bu samimi heyecanlar olmuştur
İfadelerden anlaşılacağı gibi, Muhammed'i harekete getiren, gerçekte Cebrail'i görmüş olması değil, bir kuvvet tarafınan tahrik edildiğini sanarak, kendi peygamberliğine inanması ve harekete geçmesidir
Syf 92
14- Muhammet davet ettiği dinin, kendinden evvel, Musa, İsa ve sair peygamberler tarafından davet edilen İbrahim ve Tevhid dini olduğunu söylemiştir
Bu söylem, Kuran'da ayet olarak yer almaktadır ve dolayısı ile Allah'ın söylemidir Ancak, burada da, Muhammed'in söylemi olarak geçmektedir
Syf 93
15- Caminin kıblesi Kudüs idi sonraları Mekke'ye döndürüldü Burada, Allah'ın yanılmaz iradesine dikkat çekilmektedir Kıble, madem ki Kabe olacaktı ki, önceleri öyledir Sonradan Kudüs'e çevrilmiştir Öyleyse neden daha sonra tekrar Mekke'ye çevrilerek ikide bir fikir değiştiren bir irade ortaya çıkmıştır
Bakınız, Kıble'nin Değiştirilmesi
Syf 94
16- Muhammet Medinede yerleştikten ve az çok teşkilat yaptıktan sonra Mekke ile Suriye arasında gelip giden tüccar kervanlarına tecavüzlere başlamıştı Suriyeye ticaret içingitmiş bir kervan hepsi Kureyş kabilesine mensup 70 kadar suvari ile Mekke'ye dönüyordu Bunların başında Ebu Süfyan vardı Sahil yolu ile yürüyorlardı Muhammet bunu haber aldı Kervanın yanında nekadar servet olduğunu ve kuvvetlerinin azlığını da öğrenmişti Muhammet Müslümanları topladı Onlara vaziyeti anlattı ve bu kervanı vurmak üzere Medine'den hareket olundu
Yukarıdaki ifadeler, açıkça bir soyguncu çetesinin yaptıklarını alatmaktadır Bu soygunlar İslam adına yapılan talanlardır Soyguncu çetesinin başındaki de İslam peygamberi Muhammed'dir Konu için bakınız Seriyye Atatürk'ün bu gerçekleri Tarih kitabına koymasındaki en büyük amaç, Türk Gençliğine İslam'ı bütün yönüyle göstermek istemesiydi hiç kuşkusuz
Syf 95
17- Medineye dönüldüğü zaman Müslümanlar arasında ganimetlerin taksimi yüzünden ihtilaf çıktı Muhammet bu ihtilafı teskin için Ganaim denilen ayetleri tebliğ etti
Dikkat edilecek olursa burada da, ayetleri tebliğ eden Allah değil, gene Muhammed'dir Ganimetlerin dağılımı konusu ile ilgili olarak bakınız Ganimet ve Ganaim Ayetleri
Syf 119
18- Kuran ayetlerini bir cilt halinde toplayarak, Kuran denilen kitabı ilk vücuda getiren Ebubekirdir
Atatürk'ün, çok kitap okuyan ve kitaba karşı saygılı olan bir şahsiyet olduğu bilinir Burada, Kuran denilen kitap ifadesi ile, Kuran'a ne kadar saygı gösterildiği meydandadır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.