![]() |
Atatürk’Ün Bilinmeyen Hizmetleri |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Atatürk’Ün Bilinmeyen HizmetleriAtatürk’ün Bilinmeyen Hizmetleri Elli yedi senelik hayatının her gününü Türk milletine ve cihan sulhuna adayan Mustafa Kemal Atatürk, yıkılan bir imparatorluktan yeni bir cumhuriyet çıkarmak, parça parça olmuş insanlardan bir millet meydana getirmek, her insanı ve dolayısıyla toplumu alakadar eden her hususta inkılâp yapmak suretiyle olağanüstü hizmetlere imzasını atmıştır ![]() Bu büyük işlerinin yanı sıra, hakkında az söz edilen ya da kasten üzeri örtülen bazı hizmetleri vardır ki, onları tane tane araştırıp bir araya getirmek çok önemlidir ![]() ![]() ![]() Renkli Güller Türkiye’yi ve milletini derin hislerle seven Atatürk, vatanının sadece yönetim şeklinin ve zihniyetinin değil, bahçelerinin bile iyi yönde değişmesini arzu ediyordu ![]() Cumhuriyetin kurulmasından sonra 1923 ve 1933 yıları arasında Ankara’da bir orman çiftliği meydana getirmek için kolları sıvadı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Birkaç yıl içinde yeşillendirme çalışmaları, hayvancılık, besicilik gibi faaliyetlere geçildi ve yüksek verim alındı ![]() Çiftliğin bir köşesine de gül bahçesi yapılmasını çok isteyen Atatürk, Profesör Acatay’a emrini verdi ![]() ![]() Atatürk ise daha önceki Avrupa seyahatlerinde gördüğü renkli güllerden Türkiye’de de olmasını istedi ![]() Bu amaçla hazırlıklar tamamlandı; Almanya ve Hollanda’dan gül fideleri kamyonlarla getirildi ![]() ![]() ![]() ![]() Bugün Türkiye’mizin hemen her yerinde gördüğümüz renkli güller, Atatürk’ün getirttiği ve çoğaltımı yapılan güllerin nesilleridir ![]() ![]() Fransa Sözlüğünde Türkler Fransa’nın meşhur sözlüğü Larousse’de “décapiter” kelimesinin karşılığı ‘boynunu vurmak’ olarak yazıyor ![]() Atatürk bu rezaleti görünce Fransız büyükelçisini yemeğe davet ediyor ![]() ![]() Köşke geliyor ve yemekler yeniyor ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürk daha önce çalışanlarına tembih ettiği için sözlük hemen önüne konuyor ![]() ![]() ![]() Atatürk: “Demek ki biz Türkler bugün de esirlerimizi kazığa oturtuyoruz, öyle mi sayın sefir?” Elçi, iki iri çivi gibi duran mavi gözlerin kendisine battığını görüyor ![]() Atatürk devam ediyor: “Sözlüğünüze böyle yazmışsınız, bu doğru mu?” Büyükelçi telaşla sözlüğün önünü arkasını karıştırıyor ve bir kaçamak noktası bularak: “Efendim bu sözlük Katolik Kilisesi'nin matbaasında basılmış, bildiğiniz gibi biz laik bir ülkeyiz ![]() ![]() ![]() Atatürk: "Öyle mi efendim, siz laik bir ülke olduğunuz için demek ki kiliselere karışamıyorsunuz ![]() ![]() Bunu duyan sefir birden ayağa kalkıyor ve: "Ekselans, protesto ederiz!" diyor ![]() Bunun üzerine Atatürk: "Hani sizi ilgilendirmiyordu, karışmıyordunuz?" diyor ve ilgililere dönerek: "Sefire yolu gösterin" diyerek bir anlamda onu kovuyor ![]() Sonra olan olaylar çok açık ![]() ![]() ![]() ![]() Türk Tarihi Tezi Ata’nın 1922 yılında meclisten yaptığı konuşma şöyledir: Efendiler, İnsanlık dünyasında en az yüz milyonu aşkın nüfustan oluşan büyük bir Türk milleti vardır ve bu milletin yeryüzündeki genişliği kadar tarih alanında da bir derinliği vardır! Türk milletinin kökünün dayandığı Türk adındaki insan, insanlığın ikinci babası Nuh Aleyhisselamın oğlu Yasef’in oğlu olan kişidir! Atatürk, “Türkler Anadolu’ya Orta Asya’dan gelmişlerdir” diye başlayan klasik Türk Tarih Tezi ile yetinmemiş ve “Türkler Orta Asya’ya nereden gelmiştir?” sorusu ile yeni bir tarih tezinin kapılarını açmıştır ![]() Bu hususta araştırma yapmak ve en derin bilgilere ulaşmak için 1930 yılında Türk Tarih Kurumu’nu ve ardından Türk Dil Kurumunu kurmuştur ![]() Yıl 1932’de ise emekli general Tahsin Mayatepek, Atatürk’ü ziyaret etmiş ve ona Maya dili ile Türkçe arasındaki benzerliklerden söz etmiştir ![]() ![]() Aradaki uzaklık Ata’nın da ilgisini çekti ve esaslı bir araştırma yapması için Mayatepek’i Meksika’ya gönderdi ![]() Mayatepek orada çok ilginç bulgulara, vesikalara ve kitaplara ulaştı ![]() ![]() ![]() Yapılan araştırmalar sonucunda Türklüğün kökeninin milattan önce 200 bin ile 70 bin arasına dayanan ve bir zamanlar Büyük Okyanus’ta bulunan Mu kıtasına ulaştığını gördü ![]() Yapılan araştırmalara göre Mu kıtasının iklimi tropikaldi ![]() ![]() ![]() ![]() Kıtanın temelden çürümesi ve bir göktaşının düşmesi ile felaket hızlandı ![]() ![]() Orta Asya’ya gelen Mu insanları, sahip oldukları tecrübe ve bilgilerle yeni ve çağdaş kentler kurdular, oradaki yerli halkı eğittiler ![]() ![]() Bu tezi doğrulayan pek çok bulgudan birisi de, Mu uygarlığının kalkan ve davulları üzerinde ay-yıldız sembollerinin mevcut olmasıdır ![]() Ayrıca, Sovyet arkeologlarının 1939 yılında Orta Asya’daki bir mağarada buldukları 150 bin yıllık insan kafatası, bu toprakların altının boş olmadığına bir delil olmuştur ![]() Atatürk’ün araştırmaları sonucu Türk Tarihi Tezi, Türklerin kayıp kıta Mu’dan geldiğini ve Türk uygarlığı tarihinin en eski uygarlıklardan biri olduğunu söylemektedir ![]() Bu önemli ve derin araştırma ile sonucunu, Atatürk’ün zekâsına, emeklerine ve doğru yönetimine borçluyuz ![]() Bu tarih tezi, ne yazık ki, Atatürk’ün vefat etmesiyle kesin bir sonuca ulaşamamıştır ![]() ![]() ![]() Türk Milletini Gerçek Giyimine Kavuşturması Atatürk’ün “Giyim-Kuşam ve Şapka Devrimi”ni herkes bilmektedir ![]() ![]() Bu devrimdeki temel amaç, Batı’nın giyimini örnek almak, taklit etmek ya da siyasal İslamcıların iddia ettiği gibi “Musevilerin ve Hristiyanların dini giysilerinin, Müslüman Türk halkına zorla giydirilmesi” değildir ![]() Bu devrimin asıl amacı, köklü bir geçmişi ve kendine özgün kültürü olan Türk milletini, asıl giyim şekline kavuşturmaktır ![]() Bunu açıklayabilmek ve ispat edebilmek için üç küçük örnek verilebilir: 1- Alma-Ata’da 1970’li yıllarda yapılan arkeolojik kazılarda bulunan, bütün dünyanın “Altın Elbiseli Adam” diye bildiği Türk Kağan’ın giydiği giysi bugün giydiğimiz pantolondur, o Türk Kağan’ın ayağına giydiği çizme bugün giydiğimiz çizmedir ![]() ![]() ![]() 2- Dağı eteklerinde 1960’lı yıllarda yapılan kazılarda bulunan, bugün dünyanın en eski halısı olarak bilinen “Pazırık Halısı”, Türk halısıdır ![]() ![]() 3- Bugün Kırgızistan’dan bol miktarda alınan fotoğraflarda görülen odur ki, Kırgızlı kahramanlarımızın başlarında fötr şapka vardır! Bu şapkalar keçeden yapılmışlardır ![]() ![]() Ata’nın Giyim-Kuşam Devrimi’ni bilmeyen yoktur; fakat asıl bilinmeyen önemli husus, yani giyim-kuşam üzerinde ısrarla durmasının temel amacı, yıllar sonra ele geçen pek çok önemli bulgu sayesinde, kendisini ortaya koymuştur ![]() Türk milletini gerçek giyim şekline kavuşturması, bilinenin ardına gizlenmiş bir hizmetidir ![]() ![]() Türk Diline Hizmeti Kazandırdığı Terimler Konfüçyüs’e “Eğer bir ülkede yönetici olsaydınız, ilk iş olarak ne yapmak isterdiniz?” diye sorarlar; o da: “Kuşkusuz ilk iş dili düzeltirdim!” diye cevap verir ![]() Atatürk, bu güne kadar gelmiş geçmiş pek çok filozofun ütopyasını gerçek kılmıştır, diyenlerin doğruluğuna küçük bir örnek de yukarıda sözünü ettiğim konuşmadır ![]() Kültür, bir toplumun miras bıraktığı her türlü eserdir; dil ise, kültürün yapı taşıdır ![]() ![]() Atatürk de bu durumu çok iyi bildiğinden, yapmayı gerekli gördüğü devrimlerin arasına “Türk Dili”ni de eklemiş ve çalışmaya başlamıştır ![]() ![]() ![]() Bu sebeple işin reçetesi belliydi: Türk dili Osmanlıcadan ayıklanacak, uygarlık peşinde iyi fakat sakat niyetle Türk’ün diline 1000 yıl önce yaptığı hata düzeltilecek, Türk dili temiz güzellikle ve kudretine, kendinde var olan kesinlik ve açıklığına kavuşturulacaktı ![]() Eskiden, İslam’a duyulan sevgi ve saygı nedeniyle Arap harfleri alınmış, fakat Türkçenin sesli harflere dayanan yapısına uymamıştı ![]() ![]() ![]() İslam dini, kalıbı ya da şekli değil, manayı, niyeti ve ifadeyi temel alır ![]() ![]() ![]() Kısa zamanda ilk zaferini kazanan Türkçemiz, kendisini matematik kadar kesinlikle ispat eden ve diğer dillerde az görülür bir kudret ve verimli bir yazıya, yani yeni Türk yazısına kavuştu ![]() ![]() Halkın da bu devrime severek omuz vermesiyle işler tahmin edilenden on kat daha fazla hızlandı ![]() ![]() ![]() İlerleyen zamanda Türk dilinin halk tarafından sırtlanıp yükseğe taşınmasıyla, felsefe, gök bilimleri, yer bilimleri, fizik, hayat bilimleri, kimya, ruh bilim, sanat dalları, spor ve oyunların yanı sıra sağlık, askerlik ve teknik alanlarında dil ve terim çalışmalarına başlandı ![]() ![]() İşte bunlardan bazılarına örnek: Zaviye = Açı; Zarb = Çarpı; Mazrup = Çarpan; Amudi = Dikey; Ehram = Piramit; İhtisar = Sadeleştirme; Maksumunaleyh = Bölen vb ![]() ![]() Atatürk kendi ürettiği bu terimleri kökleştirmek ve açıklamak için 1937 yılında bir geometri kitabı yazmış ve bastırmıştır ![]() ![]() Atatürk ne yazık ki ölüm döşeğindeyken üç gün komada kalmış ve kendine geldiğinde çevresindekilere “arkadaşlara selam, dil çalışmalarını sakın gevşetmeyin” demiş ve söylediği son söz olarak akıllarda bu kalmıştır ![]() Ne acıdır ki, Atatürk’ün hasta halinde bile gönlünden ve beyninden çıkmayan Türkçe, son yıllarda –kendi sahibi olan millet tarafından- en çirkin dönemini ve yabancı dil istilasını yaşamaktadır ![]() ![]() Kur’an-ı Kerim’i Türkçeye Çevirtmesi Ata’mızın en bilinen hizmetlerinden birisi de, İslam dinini Kuran’ın dışına çekip örflere ve hurafelere boğanların elinden kurtarmasıdır ![]() ![]() ![]() Çünkü o günlerde, Ata’nın değimi ile, “Hak olan Kuran, haksızlığı kabule vesile yapılmıştır ![]() Dönemin en değerli ve iyi niyetli İslam bilgini Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ı meclis kararı ile getirtiyor ve “Kuran’ı Türk diline tercüme ve tefsir edeceksin” diyor ![]() Elmalılı Hamdi de Atatürk’ten aldığı vazife üzerine dokuz ciltlik dev bir Türkçe tercüme ve tefsir yapıyor ![]() ![]() Hatta Atatürk, devlet başkanı sıfatıyla, Elmalılı Tefsiri’ni yaptırmakla kalmamış, bu tefsirin telif ve basım harcamalarını da bizzat kendi parasıyla karşılamıştır ![]() Burada sözü edilen olaylar tefsirin ilk baskılarında da önsöz olarak yer almıştır ![]() ![]() İslam’ın anayasası niteliğindeki yüce Kuran-ı Kerim’in bir millet tarafından anlaşılmasını ve okunmasını sağlayan Elmalılı Tefsiri, akademik ve ilmi tarafı bir yana bırakılırsa, Atatürk’ün eserlerinden ve az bilinen hizmetlerinden birisidir ![]() “Atatürk, Hz ![]() ![]() Mevlana Dergâhını Müzeleştirmesi Yıl 1845’tir ![]() ![]() ![]() Atatürk’ün henüz dünyada olmadığı dönemde, sufi-bilgin Kuşadalı İbrahim, tekkelerden söz ederken şu şekilde konuşmaktadır: “Tekkelerde artık hayır kalmamıştır ![]() ![]() ![]() Bu durumdan anlaşılıyor ki, daha o günlerde, din öğretisi adı altında açılan tekke ve zaviyeler gerçek amaçlarından sapmış ve İslam’a zarar verir hale gelmişlerdi ![]() Sene 1923’tür ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürk hazırlıklarını tamamladıktan sonra, dönemin başbakanı İsmet İnönü’yle bizzat görüşmüş, tekke ve zaviyelerin kapatılmasını istemiştir ![]() ![]() Ata’nın isteği yerine getirildikten sonra, 18 Şubat 1931 günü Konya’ya gitmiş ve orada tam bir gününü Mevlana Müzesi’nde geçirmiştir ![]() Atatürk müzenin niyaz penceresinde bulunan Farsça rubainin tercümesini yaptırmıştır: “Ey keremde, yücelikte ve nur saçıcılıkta güneşin, ayın, yıldızların kul olduğu sen ![]() ![]() Atatürk bu sözleri dinledikten sonra şöyle söyler: “Mevlana’nın büyüklüğü burada kendini bir kere daha gösterdi ![]() ![]() ![]() Tarihçimiz Cemal Kutay’ın ifadelerine göre, o gün Ata’nın yanında bulunan yardımcıları şöyle demişlerdir: “Paşam, burayı müze haline getirmeniz üzerine halk buraya akın etmeye başladı ![]() Bunun üzerine Atatürk: “Eğer, Mevlana’yı tanımak ve benimsemek için ziyarete gitmekte olduklarına inansam, öteki dergâhların da açılmasını sağlardım ![]() Şu anda Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından ziyaretçi akımına uğrayan Mevlana Müzesi’nin ve günümüze kadar unutulmadan gelen Mevlevi Kültürü’nün altında, Ata’nın bir hizmeti vardır ![]() ![]() Atatürk’ün Vefatından Sonra Hizmetleri Ulu Önder, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra yapılan antlaşmaların, muhataplarını tatmin etmediğini, galip devletlerin çok ileri giderek haklarından fazlasını gasp ettiklerini görüyordu ![]() ![]() O günlerde ülkemizi ve Ata’yı ziyarete gelen hükümet başkanlarını da elçilerini de bu hususta uyarmış, fakat kimseyi inandıramamıştır ![]() Öngörü ve sezi kabiliyeti çok yüksek olan Atatürk, İsmet İnönü’ye ve devlet erkânına, gerekli uyarılarını yapmış ve patlak vermek üzere olan İkinci Dünya Savaşı’na Türkiye’nin kesinlikle girmemesini vasiyet etmiştir ![]() Vefatından birkaç ay sonra patlak veren bu kanlı savaş, en zengin ülkelerin bile iktisadını çökertmiş, dünya haritalarını değiştirmiş ve milyonlarca insanın ölümüne neden olmuştur ![]() Gencecik Türk devleti, eğer bu savaşa bir şekilde girseydi, Ata’nın öngörüsüyle “Birinci Dünya Savaşı’ndan daha kötü bir istilaya ve çöküşe” uğrayacaktı ![]() İkinci Dünya Savaşı’nın çıkacağını tüm dünyadan önce gören ve bu hususta siyasi ve askeri bir tavır alan genç devletimiz, yürüttüğü akıllıca faaliyetleri Ata’ya borçludur ![]() ![]() Gizli Vasiyetnamasi Atatürk gibi ömrünü ve tüm enerjisini Türk milletine ve kurduğu cumhuriyete veren bir liderin, sahibi olduğu Türk Cumhuriyetinin ve derin hislerle bağlı olduğu milletinin kıyamete kadar yaşamasını arzu etmesi şaşılacak şey değildir ![]() Cumhuriyetinin geleceği ile ilgili istek ve öngörüsünü bildirdiği meşhur bir konuşması vardır: “Benim naçiz vücudum elbet toprak olacaktır ![]() ![]() Temellerini Atatürk gibi dahi bir önderin attığı cumhuriyetin yaşayacağına ve yaşaması gerektiğine inancımız tamdır ![]() ![]() Devletlerin kökeni ne kadar eski ya da sağlam olursa olsun kötü idare edilmesi ve milletinin gafil olması nedeniyle silinip gittiğini günümüzde de görmekteyiz ![]() Atatürk kurduğu cumhuriyetin, kendi vefatından sonra da doğru yönetilmesi ve sonsuza dek yaşaması için bir hizmet daha yapar ![]() ![]() ![]() Bu gizli vasiyetname Genelkurmay Harp Tarihi ve Stratejisi Dairesi’nde saklanmaktadır ![]() ![]() ![]() 10 Kasım 1988 yılında cumhurbaşkanı iken vasiyetnameyi okuyan fakat açıklamayan Kenan Evren, kendisiyle Marmaris’te yapılan özel bir görüşme sırasında, böyle bir vasiyetin doğru olduğunu söylemiş ve “konuya artık ben yetkili değilim” diyerek o gün görevde bulunan yetkilileri işaret etmiştir ![]() Bu olayın hemen arkasından 15 Mayıs 1990 tarihinde Ankara’daki Ziraat Bankası’nda ilginç bir hadise meydana geldi: Tereke Hakimi M ![]() ![]() Gizli Vasiyetname ve Ziraat Bankası’nın özel kasasından çıkarılan belgelerin içinde ne olduğu bir sır olarak durmaktadır ![]() ![]() Bir bölümü Çankaya Köşkü’nde, bir bölümü de Anıtkabir’de bulunan “Atatürk’e ait gizli bir kütüphanenin” varlığını açıkladı ![]() Bültene konuk olan Evren, şunları da ekledi: “Atatürk’ün okuduğu kitaplar arasında el yazması yazılmış bir kitap bunuyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürk’ün gizli vasiyetnamesinde ve sonradan bulunan belgelerinde nelerin gizli olduğu hala bir sırdır, ancak muhtevasına yani içeriğine yönelik bazı gerçekçi tahminler yapmayı sağlayan pek çok konuşması ve belgeler elimizde mevcuttur ![]() Askeri, iktisadi, siyasi ve dini pek çok konuda halkını ilgilendiren önemli vasiyetlerde bulunduğu kesindir ![]() Amerika’nın hızlı yükselişi ve Rusya’nın parçalanması gibi gerçekleşen olayları yıllar öncesinden görebilen ve söyleyen Ata’mızın, ilerleyen senelerde dünyanın alacağı vaziyet karşısında takınmamız gereken iç ve dış siyaset tavrımızı vasiyetinde dile getiriyor ![]() 2000’li yıllara doğru ortaya çıkacak her türlü bilginin ve de arkeolojik çalışmanın ürünlerinden sonra, ilgili kurumların yapması gereken çalışmaları ve basamaklarını anlatıyor ![]() İslam ülkelerinin bağımsızlıklarını kazandığı, güçlendiği ve birbiriyle yeniden ilişki kurmaya yöneldiği bir dönem için devreye girecek, kurumsallaşmış bir hilafet projesine işaret ediyor ![]() İslam ülkelerinin güç ve birliğini artıracak kurumsal hilafet projesinin, elbette ki üye olan devletlerin yönetimine, Türkiye’nin de laik yapısına ve yönetim şekline müdahale etmeyecek şekilde oluşmasını diliyordu ![]() Ata’nın bu öngörüsünü ve geçerliğini Kur-an’ı Kerim’de bulunan Şura suresinin 38 ![]() ![]() “Yine onlar (yani Müslümanlar), Rablerinin davetine icabet ederler ve namazı kılarlar ![]() Atatürk’ün pek çok yazısından ve sözünden de anlaşılacağı gibi, gizli vasiyetinde de doğrudan doğruya cumhuriyetini emanet ettiği Türk gençliğine seslenmektedir ![]() Vefatından 60 yıl sonra bile, bizlere bıraktığı vasiyet ve uyarıları aracılığıyla hizmetini sürdüren Atatürk, öngörü kabiliyetini ve yüceliğini bu gizli tutulan belgelerin açıklanmasıyla yeniden ispat edecektir ![]() Ata’nın vasiyetini açıklatmak, anlamak, yerine getirmek ve onun çok az söz edilen hizmetlerini öğrenmek bizlere önemli birer vazifedir ![]() ![]() KAYNAKLAR Gizli Yönleriyle Atatürk / Ergun Candan Atatürk’ün Kehanetleri / Ali Bektan Atatürk’ten Hiç Yayınlanmamış Anılar / Yurdakul Yurdakul Atatürk ve Devrim / Enver Ziya Karal Allah ile Aldatmak / Y ![]() Baybay Türkçe / Oktay Sinanoğlu Türk Dili / A ![]() ![]() Turgut Özakman Mülakatları Cengiz Özakıncı Mülakatları Tumluer Ailesi Arşivleri |
![]() |
![]() |
|