Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
muhammed, peygamberimiz, sav

Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) ...

Eski 07-12-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) ...



Yaratilis kitabi (Tekvin) bize Ibrahim'in çocugu olmadigini, çocuk sahibi olmaktan ümit kestigini ve Allah'in çadirindaki Ibrahim'e söyle seslendigini söyler: "Simdi göklere bak ve sayabilirsen gökteki yildizlari say" Ibrahim gözlerini yildizlara çevirdi ve söyle bir ses duydu: "Senin soyun da ayni sekilde çogalacak"
Hanimi Sare 76, Ibrahim ise 85 yasinda idi; hanimi Ibrahim'e Hacer adinda Misir'li bir cariyeyi ikinci hanim olmak için verdi Fakat hanimla cariyesi arasinda geçimsizlik ortaya çikti Hacer, Sare'nin kizginligindan kaçti ve üzüntü içinde Allah'a yalvardi Allah ona melekle bir mesaj gönderdi: "Senin soyunu o kadar çogaltacagim ki, onu saymak mümkün olamyacak" Melek ona sunlari söyledi: "Iste, bir çocugun olacak, bir erkek çocugu dünyaya getireceksin ve adini Ismail koyacaksin; çünkü Allah senin kederini isitti" Sonra Hacer, Ibrahim ve Sare'nin yanina döndü ve onlara melegin söylediklerini haber verdi; çocuk dogdugunda, Ibrahim ona "Tanri isitir" anlamindaki Ismail adini koydu
Çocuk 13 yasina geldiginde, Ibrahim 100, Sare 90 yasindaydi; Allah tekrar Ibrahim'e seslendi ve Sare'nin bir erkek çocugu dünyaya getirecegini, adini Ishak koymasini söyledi Büyük oglunun Allah katinda degerinin düseceginden korkan Ibrahim Allah'a yalvardi: "Ismail senin katinda yasamaya devam etsin" Allah ona söyle cevap verdi: "Ismail'le ilgili söylediklerini duydum? Üzülme, selamim onun üzerine olsunBen onu büyük bir millet yapacagim Fakat benim ahdim (sözüm), Sare'nin gelecek yil bu vakitte dünyaya getirecegi Ishak ile yerine gelecek"
Sare, Ishak'i dünyaya getirdi ve onu kendisi emzirdi Ishak sütten kesildiginde, Ibrahim'e artik Hacer ve Ismail'in kendi evlerinde kalmasina gerek kalmadigini söyledi Ibrahim, Ismail'i çok sevdigi için buna üzüldü Fakat Allah tekrar Ibrahim'e seslendi ve Sare'nin teklifine uymasini ve üzülmemesini söyledi; ve Ismail'in korunanlardan olacagini tekrarladi
Ibrahim bir degil iki büyük milletin atasi olacakti -iki büyük millet, yani hidayete erdirilmis iki büyük güç, yeryüzünde Allah'in emirlerini yerine getirecek olan iki büyük araç- çünkü Allah din disi (profan) olan bir seyi rahmet olarak vadetmez ve Allah katinda ruh yüceliginden baska büyüklük yoktur
Iki manevi irmak, iki din, Allah için iki dünya, iki merkez nokta Bir yer, asla orasini insanlar seçtigi için degil, fakat göklerde seçildigi için mukaddes olur Ibrahim'in sahasi dahilinde iki mukaddes merkez vardi; bunlardan biri yaninda, öteki belki de daha henüz bilmedigi bir yerdi: Arabistan'da bir vadi Hacer ile Ismail vadiye varip da susuzluktan kavrulmaya basladiklarinda, Hacer oglunun ölmesinden korktu Atalarinin geleneklerine göre, Ismail yattigi yerden Tanri'ya yalvardi ve annesi biraz ötedeki tasin üstüne çikip, yardim gelip gelmedigini arastirdi Kimseyi göremeyince karsidaki yüksek tepeye kadar kostu, fakat yine kimseyi göremedi Yari çilgin bir halde iki nokta arasindan yedi kez geçti, yedincisinde dinlenmek için kayanin üstüne oturdugu sirada melek geldi Allah, Ismail'in topugunun oldugu yerden bir su kaynagi fiskirtti ve bu su daha sonra "zemzem" adini aldi
Ismail ve Hacer gittikleri yere ulastiklarinda, Ibrahim'in daha yetmisbes yillik ömrü vardi ve oglunu o kutsal yerde ziyaret etti Hacc Suresi 26 ayette Allah'in Ibrahim'e, Ismail'le birlikte zemzem kuyusunun yanina insa edecekleri mabedin yerini gösterdigini söyler; nasil yapacaklarini da Bu mabede, sekil olarak "küp"e benzedigi için Kabe adi verilir; dört kösesi, pusulanin dört yönüne göredir Mabedin yapimi bittiginde Allah tekrar Ibrahim'e seslendi ve ona Bekke'ye, veya daha sonra adlandirildigi gibi Mekke'ye hac gelenegini kurmasini emretti
Daha sonra Ibrahim söyle dua etti: "Rabbimiz gerçekten ben, çocukalrimdan bir kismini Beyt-i Haram (kutlu ve korunmus ev'in)yaninda ekini olmayan bir vadiye yerlestirdim; Rabbimiz dosdogru namazi kilsinlar diye (öyle yaptim), böylelikle Sen, insanlarin bir kisminin kalblerini onlara ilgi duyar kil ve onlari birtakim ürünlerden riziklandir Umulur ki sükrederler"
BIR BÜYÜK KAYIP
Ibrahim'in duasi kabul oldu Kabe'ye akin akin ziyaretçi gelmeye basladi Ishak'in soyundan gelenler de, Kabe'yi Ibrahim tarafindan yapilan kutsal bir tapinak olarak ziyaret ediyorlardi Fakat yüzyillar geçtikçe tek-tanri'ya olan ibadetin safligi bozulmaya ve kirlenmeye basladi Ismail'in soyundan gelenler, Mekke vadisine sigmayacak kadar çogaldilar; uzaklara göç edenler bu kutsal tapinaktan taslar alip, Kabe adina ona saygi gösterdiler Daha sonralari komsu putperest topluluklarin etkisiyle bu taslara putlar da eklendi; ve sonunda hacilar bu putlari Mekke'ye tasimaya basladilar Bu putlar Kabe'nin çevresine yerlestirildi, iste o zaman yahudiler Ibrahim'in tapinagini ziyaret etmemeye basladilar
BIR OGUL KURBAN ETMEYE IÇILEN AND
Abdulmuttalip, cömertligi ve akilliligi ile Kureys'ten saygi görüyordu Yakisikli, zengin bir adamdi Bütün bunlarin üstüne Zemzem'in tekrar insa edilmesine vesile olan seçilmis kisi olmasi da ekleniyordu Fakat daha önce bir ogul sahibi olmanin eksikligini hiç bu kadar hissetmemisti Sadece bir tek erkek çocuga sahipti Allah'a bunun için daha çok dua etmeye basladi Duasina, eger O, on evlat verirse ve hepsi de büyüyüp bülug çagina gelirse, onlardan birini Kabe'de kurban edecegini de ekledi
Duasi kabul olmustu Yillar sonra dokuz oglu daha olmustu Ogullari büyüdügünde içmis oldugu and aklina gelmeye basladi Fakat kurban etmek için hangi oglunu seçecegini bilemiyordu En sonunda Kabe'de kura sonucu ok en çok sevdigi oglu Abdullah'a çikti Abdullah'in annesi olan Fatima diger hanimlarina nazaran Mekke'deki en güçlü kabilelerden biri olan Mahzum Kabilesi'ndendi, yani Kureysli'ydi Abdullah'in kurban edilmesine izin vermediler Bunun üzerine Abdulmuttalip Yesrib'de yasayan akilli bir kadinin yanina gitmeye karar verdi Kadini uzun bir yolculuktan sonra Hayber'de buldular Kadina olayi anlattiklarinda, onlara ruhla konusmasi gerektigini ve ertesi gün gelmelerini söyledi Abdulmuttalip Allah'a dua etti, ertesi gün kadin sunlari söyledi: "Memleketinize dönün ve kurban edeceginiz adami bir tarafa, on deveyi bir tarafa koyun ve aralarinda kura çekin Ok adamin alehine çikarsa on deve daha koyun ve tekrar kura çekin Fal develere çikincaya kadar develeri arttirin Develeri kurban edip adami saliverin" dedi
Mekke'ye döndüler ve kadinin dediklerini yaptilar Develerin sayisi yüzü buluncaya dek ok Abdullah'in aleyhine çikti En sonunda Abdullah kurtuldu ve develer kurban edildi
HZ PEYGAMBERIN DOGUMU
Putlari kabul etmenin ve onlarin etkili olduguna inanmanin tek delili ve mesruiyeti gelenekti: Babalari, babalarinin babalari ve daha büyük atalari hep öyle yapmisti Bununla birlikte Allah, Abdullah için büyük bir gerçeklik ifade ediyordu
Ibrahim'in dinini tam anlamiyla sürdüren bir kaç kisi vardi ve daima olmustu Onlar putlara ibadetin geleneksel olmaktan çok, sonradan ortaya çikmis bir tehlike (bid'at) oldugu kanaatindeydiler Hubel'in Israilogullarinin altin buzagisindan pek farkli olmadigini görebilmek için tarihe bir göz atmak yeterliydi Kendilerine Hanifler adini veren bu sahislarin putlarla hiç ilgisi yoktu ve putlari Mekke'yi pisleten ve alçaltan varliklar olarak görüyorlardi Taviz vermekten uzak oluslari ve çogu seye karsi çikislari onlari Mekke toplumunun disinda kalmaya zorluyordu Onlara karsi takinilan tavir, hosgörü, saygi veya kötü davranma, bir bakima kisiliklerini, bir bakima da kendilerini korumaya hazir olan kabileler tarafindan belirleniyordu
FIL YILI
Abdulmuttalip dört tane Hanif taniyordu ve onlarin en saygini olan Varaka hristiyan olmustu O bölgedeki hristiyanlar arasinda bir peygamberin gelisinin yakin oldugu fikri yaygindi Bu inancin bu kadar yayilmasinin sebebi ise dogudaki kiliselerden bazilarinin bu inanci desteklemesi ve astrologlarla kahinlein de bu inanci paylasmasiydi Yahudilere gelince, onlar da son gelen peygamberin Isa oldugunu bildikleri için yeni bir peygamberin gelecegi konusunda hemfikirdiler Yahudi alimleri onlara peygamberin çok yakinda gelecegini, onun gelecegine delalet eden birçok isaretin görüldügünü ve muhakkak onun seçilmis kavim olan yahudilerden çikacagini söylüyorlardi Varaka'nin da içlerinde bulundugu bir grup hristiyan ise bu konuda süphedeydiler; onlara göre peygamberin Arap olmamasi için hiç bir sebep yoktu Araplarin, yahudilerden daha çok peygambere ihtiyaçlari vardi, çünkü en azindan yahudiler tek Tanri'ya tapma bakimindan Ibrahim'in dinini takip ediyor ve putlara tapmiyorlardi Araplarin bu yalanci tanrilara tapmalarini ise sadece bir peygamber önleyebilirdi Kabe'nin içinde ve çevresinde toplam 360 put vardi; bunun yanisira Mekke'de her evde, evin merkezini olusturan bir put bulunurdu Bu uygulamalar sadece Mekke'ye özgü degildi, tüm Arabistan'a yayilmisti
Develer kurban edilir edilmez, Abdulmuttalip kurtulan oglunu evlendirmeye karar verdi Biraz arastirdiktan sonra, Vehb'in kizi Amine'yi uygun bir es olarak seçtiler Abdulmuttalip, Amine'yi ogluna, kizkardesi Hale'yi de kendine istedi
Abdulmuttalip o sirada yetmis yaslarindaydi, fakat yasina göre her bakimdan hala genç görünüyordu Abdullah güzellikte zamanin Yusuf'u gibiydi ve o da yirmibes yasindaydi Dügün yerine giderken yolda Varaka'nin kardesi Kuteyle'nin yanindan geçmislerdi ki "Ey Abdullah" diye bir ses duydular Abdullah yüzünü Kuteyle'ye çevirdi, kadin ona nereye gittigini sordu Abdullah "Babamla gidiyorum" diye cevap verdi Kuteyle: "Beni simdi burada al ve benimle evlen, sana yerine kurban edilen develer kadar deve verecegim" dedi Abdullah ise "Babamla beraberim, onun isteklerinin disina çikamam ve onu birakamam" diye cevap verdi
Dügünden bir kaç gün sonra Abdullah yine Varaka'nin kardesi Kuteyle'ye rastladi Kadinin gözleri yüzünü öyle arastirir bakislarla tariyordu ki, konusmasini bekler bir sekilde yaninda durdu Kadin bir sey söylemeyince, bir gün önce söylediklerini neden tekrarlamadigini sordugunda Kuteyle'den su cevabi aldi: "Dün yüzünde varolan isik bugün yok Bugün benim senden istediklerimi bana veremezsin"
Evlenmelerin meydana geldigi yil MS 569 idi Bunu takip eden yil Fil Yili olarak bilinir ve birden fazla sebeple önem tasir
RAHIP BAHIRA
Abdulmuttalib'in mallari hayatinin son döneminde oldukça azalmisti, ölümünden sonra ogullarina sadece çok küçük bir miras biakmisti Ogullarindan bazilari, özellikle Ebu Leheb olarak taninan Abdu'l Uzza, kendiliklerinden zengin olmuslardi Fakat Ebu Talib fakirdi Bu nedenle yegeni kendisini, yasamini kazanmak için elinden geleni yapmaya zorunlu hissediyordu Yasamini keçi ve koyunlara çobanlik ederek kazaniyordu ve gün geçtikçe Mekke'nin üstündeki tepelerde veya ötesindeki ovalarda yalniz geçirdigi günler artiyordu Buna ragmen amcasi onu bazen beraberinde yolculuga götürüyordu Bunlardan birinde, Muhammed (SAV) dokuz, bir görüse göre de oniki yasindayken bir ticaret kervaniyla Suriye'ye kadar gitti Busra'da, Mekke kervaninin her zamanki konak yerlerinden birinde, içinde nesilden nesile bir hristiyan rahibin yasadigi bir hücre vardi Biri öldügünde, digeri onun yerini aliyor ve eski el yazmalarini da içeren manastirdaki bütün esyaya varis oluyordu Bu el yamalarindan birinde Araplara bir peygamber gelecegi kayitliydi Manastirda yasayan Rahip Bahira bu kitaplarin hepsinden haberdardi Bu konuyla ilgilenmesinin asil sebebi ise Varaka gibi onun da peygamberin kendi yasam süresi içinde gelecegine inanmasiydi
Bahira, Mekke kervaninin manastirdan pek uzak olmayan konak yerinde konakladigini bir çok defa görmüstü Fakat bu sefer daha önce hiç karsilasmadigi bir seyle karsilasti ve dona kaldi: alçak ve küçük bir bulut onlarin üstünde yavas yavas ilerliyor ve sürekli yolculardan bir veya ikisi ile günesin arasinda yer aliyordu Büyük bir ilgiyle onlarin yaklasmasini izledi Birden ilgisi saskinliga dönüstü Çünkü konakladiklari anda bulut hareket etmeyi durdurdu ve altinda gölgelendikleri agacin üstünde sabit olarak kaldi Agaç ise dallarini asagiya indirerek onlarin iki kat gölgede olmalarni sagliyordu Bahira böyle bir mucizenin öneml oldugunu biliyordu Sadece yüce bir sahsiyetin varligi bu olayi açiklayabilirdi ve aniden beklenen peygamber aklina geldi
Manastira kisa bir süre önce büyük miktarda yiyecek gelmisti, elindekilerin hepsini birlestirerek kervana söyle bir haber gönderdi: "Ey Kureysliler! Sizin için yiyecekler hazirladim ve buraya gelmenizi istiyorum Yasli-genç, köle-hür hepinizi davet ediyorum"
Bunun üzerine hepsi manastira geldiler, fakat Bahira'nin tembihlerine ragmen Muhammed (SAV)'i develerin ve yüklerin yaninda gözcü olarak biraktilar Bahira oradakiler içinde kitapta tarif edilene benzer bir yüz göremeyince eksikligi farketti "Ey Kureysliler! Geride kimse kalmadigindan emin misiniz?" diye sordu "Baska kimse kalmadi" dediler, "sadece en küçügümüz olan bir erkek çocuk kaldiç" Bahira "Ona öyle davranmayin, onu da çagirin; bizimle beraber yemekte bulunsun" dedi Sonra çocugu yemege çagirdilar
Çocugun yüzüne bir kez bakmak Bahira için bu mucizeleri açiklamaya yetti Yemek boyunca onu dikkatle incelediginde yüz ve vücut özelliklerinin kendi kitabinda anlatilanlara ne denli yakin oldugunu gözledi Yemekten sonra rahip bu genç misafirin yanina gitti ve ona yasam sekli, uykulari ve genel konulardaki tavirlariyla ilgili bazi seyler sordu Çocuk ona bu konularda ayrintili cevaplar verdi; çünkü adam saygidegerdi, sorular ise saygili ve hürmetkarca soruluyordu Hatta rahip sirtina bakmak istediginde, gömlegini siyirmakta tereddüt etmedi Bahira zaten kesinlikle onun peygamber oldugu kanaatindeydi Bir de sirtindaki iki kürek kemigi arasinda, kitabinda anlatilan yerde peygamberlik mührünü görünce tüm süpheleri silindi Bahira Ebu Talib'e döndü ve "Bu çocukla akrabalik dereceniz nedir?" diye sordu Ebu Talib "Oglumdur" dedi Rahip, "Oglunuz degil, bu çocugun babasi sag olamaz" dedi Ebu Talib "Kardesimin ogludur" dedi "Peki babasina ne oldu?" dedi rahip Öteki "Daha annesi ona hamileyken öldü" dedi "Iste bu dogru" dedi Bahira, "Kardesinin oglunu ülkene geri götür ve onu yahudilerden koru Çünkü benim bildigimi onlar da bilirler ve görürlerse ona kötülük yaparlar Kardesinin oglunun geleceginde büyük seyler gizli"
EVLILIK TEKLIFLERI
Mekke'deki zengin tüccarlardan birisi bir kadindi -Esed kabilesinden Huveylid'in kizi Hatice Ayni zamanda hristiyan olan Varaka'nin ve kardesi Kuteyle'nin de kuzeni idi O zamana dek iki kez evlenmisti ve ikinci kocasinin ölümünden beri kendi adina ticaret yapacak bir adam görevlendirmeyi adet edinmisti Bunlardan biri de artik Mekke'de el-Emin (güvenilir), serefli olarak taninan Muhammed (SAV)'di Bu söhreti isekendisine emanet edilen ticaret kervanlarinin sahiplerinden yayiliyordu Hatice, O'nu bir kölesini de yanina vererek ticaret kervaninin basina getirdi Gidip dönene kadar yanindaki köle bir çok mucizelere sahit olmustu Bunlari Hatice'ye anlatti, Hatice de Kuzeni Varaka'ya Varaka "Eger bu dogruysa, Hatice, Muhammed (SAV) kavmimize gönderilen peygamberdir Uzun süreden beri bir peygamberin gelecegini biliyordum ve iste geldi"
Hz Hatice, Hz Muhammed (SAV)'e evlilik teklifi götürdü Hz Muhammed (SAV) maddi imkansizligini ileri sürerek "Ben böyle bir evliligi nasil yapabilirim?" dedi Araci Nuseyfe "Orasini bana birak!" deyince Hz Muhammed (SAV) "O halde benden tarafi tamam" dedi Gereken her sey yapildi ve aralarinda Hz Muhammed (SAV)'nin yirmi disi deve vermesi kararini aldilar
ÇOCUKLARI VE HZ ZEYID
Damat amcasinin evinden ayrildi ve gelinle birlikte yasamak üzere onun evine yerlesti Hatice kocasina bir es oldugu kadar, onun en yakin arkdasi ve ideallerini ve isteklerini paylasan bir dostu idi Acilar ve kayiplar olsa da evlilikleri çok mutlu geçiyordu Hz Hatice, Hz Muhammed (SAV)'e alti çocuk dogurdu, iki erkek ve dört kiz En büyük çocuklari Kasim adinda bir oglan çocuguydu Bundan sonra O'na Ebu'l Kasim (Kasim'in babasi) denmeye baslandi Fakat çocuk iki yasini doldurmadan vefat etti Ikinci çocuklari Zeyneb adinda bir kizdi, onu üç kiz çocugu daha takip etti: Rukiyye, Ümmü Gülsüm ve Fatima Son çocuklari ise yine çok az bir süre yasayan bir erkek çocuguydu Evlendigi gün Muhammed (SAV) babasindan miras kalan sadik cariyesi Bereke'yi azat etti Hatice ise O'na kölesi Zeyd'i hediye etti Zeyd iyi bir ailedendi, fakat yillar önce kaçirilarak köle olarak satilmisti Muhammed (SAV)'in kölesi olduktan aylar sonra bir gün daha önce yakalayamadigi bir firsati, ailesine haber gönderme imkanini yakalamisti: Mekke sokaklarinda kendi kabilesinden adamlara rastladi Eger onlari bir önceki yil görmüs olsaydi, duygulari çok farkli olurdu Böyle bir karsilasmayi uzun süredir arzuluyordu, fakat simdi saskinliga düsmüstü Rahatinin iyi oldugunu ve geri dönmek istemedigini anlatmak üzere birkaç misra yazip gönderdi Ailesi haberi aldiginda hemen yola çiktilar ve Hz Muhammed (SAV)'e Zeyd'i kendilerine satmasini teklif ettiler Hz Muhammed (SAV) "Birakin kendisi seçsin, eger sizi seçerse hiçbir ücret istemeden onu size veririm; eger beni seçerse, ben; beni seçen birinin üstünde karar verici degilim"dedi Zeyd'e soruldugunda sunlari söyledi: "Senin üstüne baska adam seçecek degilim Sen bana annem ve babam gibisin" Ailesi hayret etti
Hz Muhammed (SAV) daha sonraki konusmalari kisa keserek onlari Kabe'ye davet etti Hicr'de ayakta durarak yüksek sesle sunlari söyledi: "Ey burada bulunanlar, sahid olun ki, Zeyd benim oglumdur, ben onun, o da benim varisimdir" O günden sonra Zeyd, Zeyd Ibn Muhammed diye anilmaya basladi
KABE'NIN YENIDEN INSASI
Hz Muhammed (SAV) 35 yasinda iken Kureys'liler Ka-be'nin tekrar insasina karar verdiler Kabe yikildiktan sonra Hacerü'l Esved'in bulundugu kösede Süryanice bir yazi buldurlar ve onu bir yahudiye okuttular "Ben Allah'im ve Bekke (Mekke)'nin Rabbiyim Mekke'yi ve gökleri ben yarattim, Ay'a ve Günes'e sekil verdigimi ve Günes'in etrafina dokunulmaz olan yedi melegi yerlestirdigim gün yarattim O (Mekke), insanlara süt ve su ile yardim eden iki tepe varoldukça varolmaya devam edecektir" yazmakta idi Bir parca yazida Ibrahim makaminda Kabe'nin kapisi yaninda Hz Ibrahim'in ayak izini tasiyan kayanin altinda bulundu "Mekke, Allah'in kutsal evidir Onun sürekliligi üç yönden gelir O'nun yakinindaki insanlar onu ilk kirletenler olmasin"
Ka-be'nin yapilmasinda bütün kabileler çalisti ve yeniden yapildi Sira Hacerü'l Esved tasinin yerine konulmasina geldiginde yerlestirme serefine tüm kabileler nail olmak istemekte idiler Aralarinda anlasamiyarak ihtilafa düstüler Bu tartisma bir kaç gün sürdü ve yasli bir adam söyle bir öneri getirdi: "Mescid'e ilk giren hakem olsun" Tam busirada Hz Muhammed kapidan içeri girdi Hepsi Muhammed Emin'dir karari kabulumuzdür dediler Durumu kendisine anlattilar Hz Muhammed bana bir kumas getirin dedi Kumasi yere serdi Hacerü'l Esvedi kendi elleriyle kumasin üzerine yerlestirdi Her kabilenin reisi bezin ucundan tutsun dedi Tas yükselincede onu yerine kendi elleriyle yerlestirdi Böylece insaatin kalan kismina devam edildi ve sorun çözüldü
ILK VAHIY VE PEYGAMBERLIK
Hz Muhammed'e bazi haller olmaya basladi Bunlarin nasil oldugu soruldugunda "uykuda iken gelen sabahin aydinligi gibi gerçek görüntüler" oldugu söylerdi Hira dagindaki bir magaraya inzivaya çekilmeye basladi Sehirden ayrilip magaraya yaklastiginda "Ey Allah'in Rasülü, sana selam olsun" seslerini duyardi Geriye dönüp bakinca agaçlar ve taslardan baska hiç bir sey göremezdi Ramazan ayinda kirk yasinda iken insan seklinde bir melek geldi ve O'na "OKU" dedi O, "ben okuma bilmem" deyince, Melek onu eline aldi ve dayanabilecegi son nokyata kadar sIktI Sonra tekrar "OKU" dedi "Ben okuma bilmem!" Üçüncü kez ayni olay tekrarladindi ve biraktiginda söyle dedi:
Insana bilmedigini ögretti (A'lak Suresi 1-5) Bunlar Kur'an-i Kerimin ilk gelen ayetleridir
O bu sözleri melegin arkasindan tekrarladi ve melek onu birakip gitti (Bu melek vahiy meledigi Cebrail AS'di) Sonra Peygamberimiz Hira magarasindan evine döndü Olaylari Hz Hatice validemize anlatti Hz Hatice O'na "-Senin peygamber olacagini umuyordum Ne mutlu sana Müjdeler olsun sana!" dedi Hz Hatice hemen amcasinin oglu Varaka Bin Nevfel'e olanlari anlatti Varaka'nin cevabi: "-Bu gördügün Allah-i Tealanin Musa'ya indirdigi Namus-u Ekber'dir (Cebrail'dir) Ah keske senin davet günlerinde genç olsaydim Kavmin seni çikaracagi günlerde hayatta bulunsaydim" dedi ve Rasulullahin mübarek baslarindan öptü
Ilk vahiyden sonra vahiy belli bir süre kesintiye ugradi Bu sessizlik döneminden sonra onu temin edici bir vahiy geldi (Duha Suresi 1-11)
ILK EMIR NAMAZ
Hz Muhammed (SAV) en yakin ve sevgili buldugu kisilere Melek ve Vahiy hakkinda gördüklerini anlatmaya basladiBir gün Cebrail ona geldi ve topuguyla çimenlige vurdu Oradan hemen su fiskirmaya basladiNamazdan önce nasil temizlenecegini peygambere gösterdi ve abdest aldi Peygamber onu taklit ettive namazi nasil kilacagini, kiyam, rüku, sücud ve tesehhüd mikteri oturmanin nasil yapilacagini ögretti ve namaz vakitlerini ögretti Peygamber evine dönünce ögrendiklerini Hatice'ye de ögretti ve birlikte namaz kildilar
Din artik abdest ve namaz esalari üzerine kurulmustuHatice'den sonra bu esalari ilk uygulayanlar Ali, Zeyd, Ebu Bekir idi
AILENI UYARIP KORKUT
Henüz Islam'a açik bir çagri yapilmamisti, fakat gün geçtikçe mü'minler grubuna kadin-erkek bir çok genç katiliyordu Peygamberin kuzenleri de dahil bir çok akrabasi yeni dine girmelerine ragmen amcalarindan hiçbiri onun pesinden gelmeye yatkin görünmüyordu Ebu Talib, Hamza ve Abbas Peygamberi kisisel olarak sevdikleri halde, Ebu Leheb açikça yegeninin sapik oldugunu söylüyordu
"(Öncelikle) en yakin hisimlarini(asiretini) uyarip korkut"(Suara :214) ayetinden sonra Peygamber(sav),Ali!yi çagirip Abdulmuttalib ogullarini bir araya toplamasini, onlara yemek verecegini söyledi Hasim Kabilesi gelince 1 koyun budu ve bir masrapa süt bütün kabileyi doyurmaya yetti
KUREYS KARSI ÇIKIYOR
Islâm'in ilk günlerinde, müslümanlar sik sik Mekke'nin disina gider ve topluca namaz kilarlardi Bir gün birkaç putperest,onlar namaz kilarken alay edince Zühre Kabilesinden Sa'd kafirlerden birini yaraladi Bu Islam' da ilk kan dökülmesi oldu Fakat Peygamber Efendimize sik sik gelen vahiylerde sabrin tavsiye edilmesini dikkate alarak o günden sonra siddetten kaçinmaya karar verdiler "Onlarin demelerine karsi sen sabret ve onlardan güzel kopma(düsünce ve eylem bakimindan köklü bir tutum )ile kopup ayril" ve "Sen simdi o küfretmekte olanlara mühlet ver, kendilerine az bir süre tani"(Müzemmil:10-11)
Kureys'ten bir grup Ebu Talib'e gelip yegenini engellemesini, yoksa savas çikaracaklarini söylediler O da yegenine haber göndererek kendini korumasini istedi Kureysin korkusu o sene hacca gelecek olanlarin Muhammed (sav) ve taraftarlarinin putlari horgördügünü farkedip, bir daha Mekke'ye gelmemeleri ve bunun sonucu olarak da hem ticaret hem de Mescit koruyucularinin seref ve haysiyetinin kötü duruma sokulacak olmasiydi
Kureys bu durumu önlemek için çesitli yöntemler aradiMekke'ye gelen Arap'lara, Muhammed' in (sav) araplari temsil etmedigi anlatilmaliydi Bunun yanisira baska seyler söylemek gerekliydiÖnce mecnun (deli) veya sair demeyi düsündüler, fakat daha sonra büyücü demek konusunda hemfikir oldular Çünkü biliyorlardi ki Muhammed insan kazanmak konusunda çok basariliydi
Planlarini titiz bir sekilde uygulamalarina ragmen, nasibi olanlarin Islam'a girmesine engel olamadilar Mekke'ye gelen hacilar,kendilerine düsmanlarindan farkli bir hikaye anlatan Peygamber (sav) taraftarlariyla karsilastilar ve her biri yaratilisinin geregi olarak iman ettiArabistan'in her yerinde, özellikle de Yesrib'de yaygin olarak yeni dinden bahsedilmeye baslandi
EVS VE HAZREÇ
Evs ve Hazreç kabileleri kendileriyle birlikte Yesrib'de yasayan bazi yahudi kabileleriyle müttefiktiler Fakat çogunlukla aralari kötü idiÇünkü tek tanrici yahudiler, Allah'in seçilmis kullari olarak, çok tanrili Arap'lara güçlerinden dolayi saygi duymalarina ragmen kisaknçlik besliyorlardi Yahudi alimleri ve kahinler,peygamberin nereye gelecegini soranlara Yemen tarafini isaret ederlerdi Yesribliler Mekke'de bir peygamber gelecegini duyunca dikkat kesildiler, çünkü zaten akide olarak tek tanrici akideye asina idiler Yahudiler, onlarla iyi geçindikleri zamanlarda, Tanri'nin biriligini ve insanin esas amacinin ne oldugunu anlatirlar ve bu konuyu birlikte tartisirlardi
Yahudiler peygamber gelecegine inaniyor; fakat "Allah nasil olur da seçilmis olmayan bir milletten birini peygamber olarak gönderir"diye inanmiyorlardiBunun yaniisra Hazreçliler, simdi bir peygamber oldugunu iddia eden ve daha önce çocukken annesiyle, sonralari da Suriye'ye giderken birçok kez ugramis Yesrib'e ugramisolan bu adamla aralarinda güçlü kan bagi oldugunun farkindaydilarHacilar ve Mekke'yi ziyaret edenlerin getirdigi haberlerle desteklenen tüm bu faktörler, vadi halkinin üzerinde etkisini göstermeye basladi
Evs ve Hazreç Kabileleri arasinda; -2 kisi arasindaki bir çatismadan dolayi- savas baslamisti ve bu baslica sorun haline gelmistiBu nedenle Evs'in ileri gelenleri, Mekke'ye,Kureyslilerden Hazreç'e karsi yardim istemek üzere bir delege göndermeye karar verdiler Delegeler,Kureys'ten cevap beklerken Peygamber(sav) yanlarina geldi; o da görevinden ve teblig etmekle yükümlü oldugu dinden bahsetti,Kur'an'dan bir bölüm okuduMuaz oglu Ilyas ona inandiBu nedenle o,Islam'a giren ilk Yesrib'li sayilabilir
EBUCEHIL VE HAMZA
Mekke'deki Mü'minlerin sayindaki artis,beraberinde kafirlerin düsmanligini da arttirdi Islam'in en kötü düsmanlarindan biri, ailesi ve arkadaslari arasinda Ebu'l Hakem diye anilan,mü'minlerinse adini Ebu Cehil(cehaletin babasi ) koyduklari Mahzum kabilesinden Amr idi O zaman Mahzumilerin basinda bulunan Velid'in de yegeni oluyordu ve onun yerine geçeceginden emindi Peygamberi kötülemek için çalisanlarin en usanmazi ve onu büyücü diye adlandiranlarin en bagirgani idi Çaresiz Mü'minlere karsi acimasizlikta çok asiri idi ve diger kabileleri de buna tesvik ediyordu
Bir gün Peygamberimizi (sav) Mescid'in disindaki Safa kapisi yakininda otururken gördü Karsisina geçerek agzina gelen bütün küfürleri söyledi Peygamber(sav) ona sadece bakti, hiçbirsey söylemedi Ebu Cehil Kureyslilerin yanina döndü O sirada avdan dönen Hamza karsidan gözüktü Onun yaklastigini görünce, Safa kapisina yakin olan evinden bir kadin çikti ve onu durdurdu Peygambere bagli olan bu kadin, Ebu Cehil'in Peygambere(sav) küfürlerini duymus ve sinirlenmisti Hamza'ya; Ebu Cehil'in yegenine küfür ve hakaret ettigini, onun da karsiliginda hiçbirsey söylemedigini anlatti Kabe' yi isaret ederek Ebu Cehil'in orada oldugunu belirttiHamza yumusak huylu bir insandi,bununla birlikte Kureys'in en cesuru idi,kizdirildiginda ise en sert adami olurdu Su anda güçlü yapisi kizginliktan sarsiliyordu Kabe'ye giren Hamza, Ebu Cehil'in yanina giderek yayi tüm gücüyle arkasina indirdi "Ben de onun dinindenim, onun iddia ettiklerinin hepsini onayliyorum Eger karsi çikmaya gücün varsa bana karsi çik" Ebu Cehil kendisine yardim etmek isteyenleri durdurarak söyle dedi: "Birakin, Ebu Umare istedigini yapsin, çünkü Tanri'ya andolsun ki onun yegenine çirkince küfrettim"
KUREYS'IN ISTEKLERI VE TEKLIFLERI
Hamza'nin müslüman olusundan sonra Kureys artik Peygamber'e, Hamza'nin koruyacagini düsünerek, direkt saldirilarda bulunamiyorlardi Bunun için Muhammed (sav)'e teklif götürmeye karar verdiler O'na "Sen, bildigin gibi kabilenin soylularindansin ve senin soyun sana serefli bir konum sagliyor Fakat sen halkina ciddi ve tehlikeli bir mesele getirdin, bununla onlarin toplulugunu birbirinden ayiriyor, onlarin yasam tarzinin saçma oldugunu söylüyor, dinlerini ve tanrilarini küçümsüyorsun ve onlarin atalarina kafir diyorsun Eger istedigin zenginlikse, mallarimizi birlestirir seni aramizda en zengin kimse yapariz Eger istedigin serefse, seni liderimiz yapariz ve senin sözünden hiç çikmayiz Ve eger kral olmak istiyorsan seni kral yeperiz Eger sana musallat olan cinden ve hastaliktan kurtulamiyorsan sana bir hekim buluruz ve iyilesene dek senin için tüm servetimizi harcariz Peygamber (sav), ayetlerle etkileyici bir cevap verdikten sonra okumasini su sözlerle bitirdi:
"Gece, gündüz, günes ve ay O'nun ayetlerindendir Siz günese de, aya da secde etmeyin Allah'a secde edin ki, bunlari kendisi yaratmistir Eger O'na ibadet edecekseniz"
Onlarin tek cevabi daha önce kaldiklari yerden devam etmeleriydi Eger onlarin tekliflerini kabul etmiyorsa, Allah'in elçisi olduguni ispatlayacak birseyler göstermeliydi, o zaman mesele hallolurdu "Rabbinden çevremizdeki daglari kaldirmasini, topragi dümdüz yapmasini ve ülkemizdeki daglari kaldirmasini, topragi dümdüz yapmasini ve ülkemizden Suriye ve Irak gibi nehirler akitmasini iste Veya bizin için bunlari istemeyeceksen kendin için bir seyler iste Allah'tan senin sözlerini dogrulayip bizimkileri yalanlayacak bir melek indirmesini iste ki senin Allah katinda ne kadar degerli olduguni görelim" Peygamber onlara su cevabi verdi: "Ben Allah'tan böyle seyler isteyecek degilim, çünkü O beni uyarmam ve müjdelemem için gönderdi" Onu dinlemeyi reddederek söyle dediler: " O zaman gökyüzünü parça parça üzerimize indir" Bunu su ayete karsi söylüyorlardi: "Eger biz dilersek onlari yerin dibine geçirir, ya da gökten üzerlerine parçalar düsürürüz" "Karar verecek olan Allah'tir, dilerse yapar" diye cevap verdi Peygamber (sav)
KUREYS'IN ILERI GELENLERI
Peygambere tabi olanlar sürekli artiyordu Fakat bunlarin hemen hepsi ya köle ya azatli ya da Mekke disindaki Kureyslilerden olusuyordu Abdurrahman, Hamza ve Erkam istisna hepsi zayif idiler, bunlar da liderlik vasfindan uzaktilar Bu nedenle Peygamber (sav), içinde amcasi Ebu Talib'in de bulundugu Kureys liderlerinden hiç olmazsa birkaçini kazanmak istiyordu Eger Ebu Cehil'in amcasi Velid'in destegini kazanirsa, davetini daha kolay yapabilecekti Bir Gün Peygamber (sav) Velid'le sohbete dalmisken, Islam'a henüz girmis kör bir adam yanlarindan geçti; Peygamberin (sav) sesini duyunca kendisine Kur'an'dan bir parça okumasini rica etti O da biraz sabirli olmasini istedi Adam israr edince Peygamber (sav) hiddetlendi ve ondan yüzünü çevirdi Sohbeti yarim kalmisti Fakat bunun bir kaybi yoktu, çünkü Velid mesaja tamamen kapaliydi
O anda vahiy geldi"Surat asti ve yüz çevirdi;kendisine o kör geldi diye"
Kisa süre sonra Velid "Ben Kureys'in en üstünü oldugum halde bana gelmiyor da Muhammed'e mi vahiy geliyor?" diyerek kendini begenmisligini ortaya koyuyordu Ebu Cehil de ondan geri kalmiyordu: "Biz, Abdu Menaf ogullari ile aramizda seref konusunda yaris ederizSimdi onlar ' Bizim adamlarimizdan biri Peygamber'dir Ona gökten vahiy geliyor' diyorlar Biz onun bir esini ne zaman elde edecegizTanri'ya andolsun ki biz ona inanmayacagiz" diyordu
Digerleri de Ebu Cehil kadar olmasa da ayni seyi düsünüyorlardiHepsi de degisik derecelerde vahyin diline ve üslûbuna duyarliydilarFakat anlamina gelince babalarinin hiçbirsey kazanmadigini ve onlarin tüm çabalarinin bosa gittigini vurgulayan âyetlere gönüllerini kapatmislardi: "Bu dünya hayati, yalnizca bir oyun ve (eglence türünden) 'tutkulu bir oyalanmadir'Gerçekte ahiret yurdu ise, asil hayt odurBir bilselerdi"(Ankebut:34)
KORKU VE ÜMIT
Elbette gençlerin ve zayiflarin hepsi ilahi daveti hemen kabul etmemisti; fakat hiç olmazsa küçük yasamlarini bir klarnetin notalari gibi bölen davet ve vaazlarin önem ve siddetine karsi kulaklarini tikamalarina neden olacak kendini begenmislikleri yoktuOsman'in çölde duydugu:"Ey uykudakiler, uyanin" sesi vahyin kendisiydive daveti kabul edenler uykudan uyanmislardi
Kafirlerin tutumu su sözlerle ifade edilebilir:"Bu dünya hayatimizdan baskasi yokturVe bizler diriltilecek de degiliz"(en'am:29)Bu sözlere ilahi cevap da suydu:"Biz gögü, yeri ve ikisi ikisi arasindakileri oyun olsun diye yaratmadik"(Enbiya:16;Duhan:3 8) "Bizim bos bir amaç ugruna yarattigimizi ve sizin gerçekten bize döndürülüp getirilmeyeceginizi mi sanmistiniz?"(Mü'minûn:115)Bu ayetlerse henüz küfrün yerlesmedigi kimselerde etkisini gösteriyorduve bunda emirleri getiren elçinin etkisi çok büyüktü
"Süphesiz:'Bizim Rabbimiz Allah'tir'deyip dosdogru bir istikamet tutturanlar (yok mu) onlarin üzerlerine melekler iner (ve der ki):'Korkmayin ve hüzne kapilmayin,size vadolunan cennetle sevininBiz dünya hayatinda da ahirette de sizin velilerinizizOrda nefislerinizin arzuladigi hersey sizindir ve istemekte oldugunuz hersey de sizindirÇok bagislayan, çok esirgeyen (Allah)'tan bir agirlanma olarak"(Fussilet:30-32)
Benzer bir ayet:
"Bu mu daha hayirli, yoksa takva sahiplerine vadedilen cennet mi? Ki onlar için bir mükafat ve son duraktirIçinde ebedi kalicilar olarak, orada her istedikleri onlarindir, bu rabbinin üzerinde istenen bir va'didir"(Furkan:15-16)
Gerçek Mü'minler "Bizimle Karsilasmayi umanlar"diye tanimlanmistirOysa kâfirler:"Bizimle karsilasmayi ummayanlar,dünya hayatina razi olanlar ve bununla tatmin olanlar ve bizim ayetlerimizden habersiz(gafil) olanlar"dir Mü'min'in tutumu, her konuda kafirinkinin aksi olmalidir Hakk'a uyanik olmak sadece ümitlerin bu dünyadan Ahirete çevrilmesi degil, Dünyada her tarafa serpilmis olan ayetlerden ders almasidir:
"Gökte burçlari kilan, onlariniçinde bir aydinlik ve nurlu bir ay vareden (Allah) ne yücedirO gece ile gündüzü birbiri ardinca kilandir;ögüt alip düsünmek ya da sükretmek isteyenler için"(Furkan:61-62)
Kureys liderleri küstahça peygamberlerden bu ayetleri (isaret ve mucizeleri) göstermesini istedilerGökten onu destekleyen bir melegin gelmesini veya onun göge yükselmesini istiyorlardi Ve bir gün dolunayin aydinlattigi bir gecede, bir grup kâfir gelerek, eger gerçekten Allah'in Resûlü ise Ay'i ikiye bölmesini istediler Mü'min ve kararsizlari da içeren büyük topluluk, Ay'i ikiye ayrilmis görünce büyük bir saskinlik yasadilar Peygamber(sav) "Iste sahit olun" dedi Bu mucizeyi asil isteyenler inkar ettiler ve bunun büyü oldugunu söylediler Diger taraftan inananlar sevindi, kararsizlarin bazilari iman etti, bazilari da imana yaklasti
"Kendileri bakmiyorlar mi o deveye, nasil yaratildi? Göge nasil yükseltildi? Daglara; nasil oturtulup-kuruldu? Yere; nasil yayilip dösendi?"(Gasiye:17-20)
Inananlardan beklenen korku ve ümidin her ikisi de Allah'a götüren davranislardir Allah'a sükrün belirtisi olarak söylenen "Hamd alemlerin Rabbi olan Allah'adir" sözü ayni zamanda korku da tasir "Rahman ve Rahim olan Allah'in adiyla" sözü insani ümitle ayni yöne yöneltir Bu, en belirgin sekilde Fatiha sûresinde yer almistir : "Hamd, alemlerin Rabbi, Rahman, Rahim ve din gününün maliki olan Allah'adirBiz yalnizca sana ibadet eder ve yalnizca Senden yardim dilerizBizi dosdogru yola ilet, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna, gazaba ugrayanlarin ve sapiklarinkine degil" Kur'an'in son sürelerinden Ihlas suresi de Islam ögretisinin en güzel ve tam ifadesini yazan bir sûredir
"De ki: O Allah birdir Allah Samed'dir O dogurmamis ve dogrulmamistirVe hiç birsey O'nun dengi degildir"(Ihlas Sûresi)
ES-SAA (KIYAMET)
Kafirlerin siki sik öne sürdügü seylerden biri de, eger Allah gerçekten vahiy gönderdiyse bir melek göndermeliydi fikri idi Buna karsi Kur'an'in cevabi suydu:
"Eger yeryüzünde (insan degil de) tatmin bulmus yürüyen melekler olsaydi, biz de onlara göklerden elçi olarak elbette melek gönderirdik"(Isra:95)
Cebrail'in zaman zaman yeryüzüne inmesi onu Kur'anî anlamda elçi yapmiyordu Elçi olabilmek için, mesaj getirilen insanlar arasinda yeryüzüne yerlesmek gerekliydi Kur'an söyle diyordu:
"Bize kavusmayi ummayanlar dediler ki: 'Bize meleklerin indirilmesi ya da Rabbimizi bir görmemiz gerekmez miydi? 'Andolsun onlar kendi nefislerinde büyüklüge kapildilar ve büyük bir azginlikla bas kaldirdilar Melekleri görecekleri gün, suçlu günahkârlara bir müjde yoktur Ve ogün (melekler onlara) derler ki:'(Size sevinçli haber) yasaktir,yasak' "(Furkan:21-22)
Bu yasaklama, onlarin dünya ile ahiret arasina bir perde çekilmesi için yalvarmalarina, ama kibir içinde yalvarmalarina karsiliktir Sema ile direkt baglantiya geçildiginde ve dünya yerle bir olup zaman ve mekan anlamsizlastiginda ebedi son gelmis olacaktir "Insanlarin, her yana dagilmis 'pervaneler gibi olacaklari gün ve daglarin da etrafa saçilmis' renkli yünler gibi olacaklari gün" ve çocuklarin saçlarini agartan gün", "Gerçekten Rabb'inin katinda bir gün, sizin saymakta olduklarinizdan bin yil gibidir"
Kiyameti beklemek, muhakemeyi beklemektir Kur'an, dogruyu yanlistan ayiran bir vahiy kitabidir Çünkü vahiy ezeli ebedi olanin fani iolanda görünmesidirve bu nihai muhakemeye öncülük eder Bu muhakeme sonucunda Cennet'le Cehennem açikça görülür Iyilik ve kötülügün izleri artik ortaya çikmistir Peygamberin(sav) dogru yola çagirmasi kendisine karsi koyanlarin sapikligini tespit ettigi gibi, kendisine tabi olanlari da mükemmellik derecesine ulastirir
Bu konuda birçok ayet indirilmistir:
"Andolsun, biz bu Kur'an'da çesitli açiklamalar yaptik, ögüt alisverisi düsünsünler diyeOysa bu, onlarin daha da uzklasmalarindan baskasini getirmiyor"(Isra:41)
"Biz onlari korkutmayizFakat (bu) onlarda büyük bir azginliktan baska birsey artirmiyor"(Isra:60)
ÜÇ SORU
Kureysliler toplandikleri her seferde, kendilerince en büyük problem telakki ettikleri konu hakkinda mutlaka konusurlardiBu defa da Yesrib'deki Yahudi Alimlerine danismaya karar verdiler"Onlara Muhammed'den bahsedin , onu tarif edin ve söylediklerini iletin ;Çünkü onlar ilk kutsal kitaba inaniyorlar ve mutlaka peygamberler hakkinda bilgileri vardir, bizim se hiçbir bilgimiz yok" dedilerYahudi alimleri su cevabi verdi"Ona bizim söyleyecegimiz 3 soru sorunEger bunlara cevap verebilirse, o Allah'in peygamberidir, fakat cevap veremezse yalanci ve sahtekârdir Ona eski günlerde ülkesini terk eden genç adamlari, onlara ne oldugunu ve ilginç hayat hikayelerini sorun Yeryüzünün ötesine, dogusuna ve batisina ulasan uzak yollarin yolcusundan haber vermesini isteyinBir de Ruh'u, onun ne oldugunu sorunEger size bunlari söylerse ona uyun, çünkü o bir peygamberdir"
Elçiler gelince Kureys liderleri bu 3 soruyu sordu Peygamber(sav) de "Yarin size bunlarin cevabini verecegim" dedi, fakat "Insaalah" demeyi unuttu Ertesi gün Kureysliler cevap için geldiginde onlari geri gönderdi O günden itibaren onbes gün boyunca hiçbir vahiy gelmediCebrail de hiç yanina ugramadi Mekkeliler onunla alay ettiler, o ise bu sözler için bekledigi yardimi alamadigi için üzülüyordu En sonunda Cebrail, onu teselli eden ve 3 soruya da cevap veren vahyi getirdi Bu uzun bekleyisin sebebi su ayetlerle açiklaniyordu: "Hiç bir sey hakkinda 'Ben bunu yarin mutlaka yapacagim' demeAncak: 'Allah dilerse'(yapacagim de)"
Vahyin bu gecikisi peygamberi üzmesine ragmen mü'minlere güç kazandirmistir Her ne kadar kâfirler bu gecikmeden sonuç çikarmayi reddettilerse de, kafalarinda süphe olan birçok Kureys'li için bu, vahyin Peygamber tarafindan uydurulmadigina, bilakis Allah'tan geldigine delil idi Eger Muhammed (sav) daha önceki vahiyleri uydurdu ise, bu alay edilme ve üzüntüye ragmen bu kez vahyi geciktirmesi anlamsiz degil miydi?
Inananlar herzaman oldugu gibi vahyin kendisinden güç aliyorlardi Kureysliler, eski günlerde ülkesini terkeden gençlerin hikayesini sorduklarinda _bu hikâyeyi o zamana kadar Mekke'de hiç kimse duymamisti_bu hikayenin o anki durumlariyla ilgili oldugunu, inananlarin yüceligini ve inanmayanlarin kötülügünü anlattigini bilmiyorlardi Efes'li uyuyanlarin hikayesi söyle anlatilir : Milattan sonra IIIyyin ortalarinda halki putperestlige sapmis olan bir grup genç Allah'a imani muhafaza ediyorlardi, halk da onlari bu yüzden cezalandiriyordu Bu eziyetlerden kaçmak için bir magazaya sigindilar ve orada 300 yil kadar uyudular
Yahudilerin o zamana dek bildiklerinden baska Kur'an-i Kerim'deki kissa hiçbir insanin görmedigi ayrintilardan da bahsederÖrnegin, uyuyanlarin uyandiktan sonra yüzyillar boyu uyuduklarini nasil farkettiklerini ve köpeklerin ön ayaklarini kapinin esigine nasil uzatarak yattigini anlatir
Ikinci soruya gelince, bu büyük yolcu Zü'l-Karneyn'dir Vahiy onun doguya ve batiya yaptigi yolculugu anlatir ve sorulandan fazlasina cevap vererek 3yolculuktan bahseder Zü'l-Karneyn iki dagin arasinda yasayan bir topluluga rastlar ve o topluluk Zü'l-Karneyn'e kendilerini Yecüc, Mecüc ve cinlerden koruyacak bir duvar yapmasi için yalvarirlarAllah da ona cinleri ve kötü ruhlari bir yere toplama gücü verir O belirli günde, bu kötü ruhlar yeryüzünde büyük karisikliklara sebep olacaklardir Onlarin ortaya çikisi, Kiyamet saatinden önce olacaktir ve vaktin yaklastigini gösteren isaretlerden biri olacaktir
Üçüncü soruya cevap olarak Vahiy, insanin aklî kapasitesinin ruhu kavarmaya yetmeyecegini söyler: "Sana ruhtan sorarlar, de ki:'Ruh, Rabbimin emrindedir, size ilimden yalnizca az birsey verilmistir' "(Isra:85)
Yahudiler, Peygamberin(sav) sorulara verdigi cevaplari ilgiyle karsiladilar ve son cümledeki "ilmden az verilmistir" ibaresinin yahudileri mi yoksa Araplari mi kasdettigini sordularPeygamber:"Her ikisini de" cevabini verince kendilerinin her türlü konuda bilgi sahibi oldugunu söyleyerek karsi çiktilarÇünkü onlar ,Kur'n'in da tasdik ettigi gibi herseyi ayri ayri açiklayan(En'am:154) bir kitap olan Tevrat'i okuyorlardiPeygamber onlara söyle dedi: "Sizin bildikleriniz Allah'in ilmi yaninda çok azdirFakat yine de eger uygulasaniz bildikleriniz size yeter"Bundan sonra su ayet nazil oldu:"Eger yeryüzündeki agaçlarin tümü kalem ve deniz de -onun ardina yedi deniz eklenerek -(mürekkep) olsa, yine de Allah'in kelimeleri yazmakla tükenmez"(Lokman:27)
Kureys liderleri yahudi alimlerini sözüne uymadilar,Yahudi alimleri de tüm sorulara cevap vermesine ragmen onu kabul etmedilerFakat bu cevaplar baskalarinin Islâm'i kabûl etmesine neden olduPeygamberin taraftarlari arttikça düsmanlari yasam tarzlarinin tehlikeye girdigini daha çok anliyor ve kabilelerindeki müslümanlara iskenceler yapiyor, onlari dövüyor, aç ve susuz birakiyorlardi
Iskence yapanlarin en acimasizi Ebû Cehîl'di Eger yeni dine giren kisinin kendisini koruyacak güçte bir ailesi varsa ona iskence edemiyor fakat hakaret ediyirdu Zayif kimselere iskence ediyor, diger kabileleri de buna tesvik ediyorduKabilesindeki Yasîr,Sümeyye ve ogulleri Ammar'a (ra) inkence edilmesine ve bunun sonucunda Sümeyye'nin ölümüne o sebep olduDiger kabiledekiler onlar kadar dayanikli olamadilar Içlerinden gelmese de " Lat ve Uzza da Allah gibi sizin tanrilariniz degil mi? diye soruldugunda "Evet" diyorlardiBu insanlar artik Islâm'i açikça yasayamiyorlar, çogu gizli olarak bile yasayamiyordu Peygamber(sav),kendisi iskenceden kurtulabildigi halde, diger mü'minlerin sürekli iskence çektiklerini görünce onlara söyle dedi:"Eger Habesistan'a giderseniz, orada hiç kimseye haksizlik adaletsizlik yapmayan bir kral bulacaksinizOrada dine simsiki bagli bir yasam vardirAllah size çektiklerinizden bir kurtulus yolu gösterene dek orada kalan kalin"Bunun üzerinebir grup mü'min Habesistan'a gitmek üzere yola koyuldu Bu, Islâm'daki ilk hicret idi
MIRAÇ
Ebû Talib'in karisi Fatimâ müslüman olmustu, Ali ve Cafer'in kizkardesleri olan Ümmü Hani (ra) de Islâm'a girmistiFakat kocasi Hubeyre, Allah'in birigine kapali idi Bununla beraber peygamber her geldiginde onu iyi karsilar, namaz vaktiyse evdeki müslümanlar cemaatle namaz kilarlardi Böyle günlerin birinde Peygamber (sav), namazini kildiktan sonra Ümmü Hani 'nin teklifini kabul ederek geceyi onlarda geçirdi, fakat uyuduktan kisa bir süre sonra kalkarak Mescid-i Haram'a gittiÇünkü geceyi orada geçirmeyi severdi Oradayken uyku bastirdi ve uyudu: " Cebrail geldi ve beni ayagiyla dürterek uyandirdi Bundan sonra, beni kolumdan tutup kaldirdi, birlikte Mescid'in kapisindan çiktik Orada esekle katir arasi beyaz bir binek vardi Iki yaninda bacaklarini oynattigi yerde kanatlari vardi ve her adimi gözün görebilecegi uzakliga variyordu"
Daha sonra Peygamber (sav), Burak adli binege Cebrail'le nasil bindigini, Cebrail'in göge yükselirken binegin hizini, yönünü nasil ayarladigini, kuzeye, Yesrib ve Hayber'in ötesine gidip Kudüs'e vardiklarini anlatti Orada bir grup peygamberle - Ibrahim, Musa, Isa ve digerleri - karsilastilar Mescidde namaz kilarken bütün peygamberler onun arkasinda namaz kildilar Daha sonra önüne iki fiçi kondu Biri süt, biri sarap doluydu Peygamber (sav) süt dolu fiçidan aldi ve sarap fiçisina hiç dokunmadi Cebrail söyle dedi:" Sen dogru yola yöneltildin, sen de halkini o yöne yönelttin ve sarap sana yasaklandi"
Daha sonra bu dünyadan semaya yükseltildi Kudüs topraginin ortasindaki bir tasin üstünden Burak'a tekrar binerek yedi kat göge yükseldi Her sema katinda Peygamberlerden biriyle görüstü Onlari dünyevi olarak degil, semavi olarak görüyordu Sonra Cennet ve Cehennemi gördü Cennetteki bahçeleri söyle anlatir: " Yay büyüklügündeki bir cennet parçasi, günesin dogup battigi tüm alandan daha iyidir Eger Cennet kadinlarindan biri yeryüzünün insanlarina görünse, gökle yer arasindaki bütün alani isik ve güzel koku doldurur" Kendi manevi varligi hakkinda söyle demistir: "Adem henüz su ile çamur arasi bir seyken ben peygamberdim"
Göge yükselisinin zirvesi Sidret'ül Münteha idiBir tefsirde sunlar geçer:"Sidr kökünün kökü Taht'tadir ve bu agaç peygamber olsun, Cebrail olsun herkesin bilme noktasinin sinirini belirler Onun ötesi Allah'tan baska herkese gizlidir" Evrenin bu kisminda Cebrail (as) Muhammed (sav) 'e asil sekliyle, yaratildigi gibi göründü Daha sonra âyette geçtigi gibi: "Sidre'yi örten örtmekte iken, göz kayip sasmadi ve (siniri) tasmadi Andolsun, O, Rabbi'nin en büyük âyetlerinden olanini gördü"
Sidr Agacinda Peygamber ümmetine elli vakit namaz farz kilindi Söyle anlatir:"Dönüsümde Musa'nin - o size ne iyi bir dosttu! - yanindan geçerken bana:'Sana kaç rekat namaz farz oldu? diye sorduBen elli vakit oldugunu söyleyince, HzMusa: 'Namaz agir bir ibadettir Rabbine söyle, ve bunu hafifletmesini iste'dedi Bunun üzerin egeri döndümAllah on vakit indirdi ve geri gönderdiFakat HzMusa yine çok buldu ve geri dönmemi söyledi Her seferinde beni geri gönderiyorduSonunda bes vakit namaz farz kilindi Musa (as) yine ayni seyleri söylüyordu Ben: ' Rabbime gittim ve utanana dek azaltmasini istedim; artik geri dönemem' dedimIhlas ile kilinacak her namaz on kati sevap kazandirir"
Peygamber (sav) ve Cebrail (asv) , Kudüs'teki otasin yanina indikten sonra geldikleri yoldan, güneyden gelen kervanlari görerek Mekke'ye döndüler Kâ'be'ye vardiklarinda hâlâ geceydi Peygamber oradan Yine Ümmü Hani'nin evine gitti Sabah olunca namaz kildilar Sonra Peygamber ona : " Sizinle aksam namazini kildim Daha sonra Kudüs'e gittim ve orada namaz kildim Simdi de gördügün gibi namazi birilikte kildik" dediÜmmü Hani ona: "Bunu baskalarina söyleme, çünkü onlar sana yalanci der ve seninle alay ederler" O ise :"Allah'a yemin ederim ki söyleyecegim" dedi
Ertesi gün Peygamber bu olayi anlatinca müsrikler inanmadilar "Ona deli demek için delil bulduk" dediler Çünkü hepsi Kudüs'e gidip gelmenin bir ay sürecegini biliyorlardi Sonra bir grup HzEbu Bekir'e gittiler "Simdi bakalim arkadasin hakkinda ne düsüneceksin? O bize dün Kudüse gidip oarada namaz kildigini söylüyor" dedilerEbu Bekir: "Eger o söylediyse dogrudur Bunda sasilacak ne var" dedi Ve onun yanina giderek herkesin içinde onu tasdik etti Bazi kararsizlar dönmek üzereydiler, Peygamber, Mekke'ye dönerken yolda gördügü kervanlari anlatiyor, O kervanin kaç gün sonra ve ne sekilde gelebileceklerini söylüyordu Kervanlar Resulallah'in tarif ettigi sekilde gelince gerçekler ortaya çikmis oldu
GÖÇLER
Peygamber (sav), Mekke'deki müslümanlari Yesrib (Medine)'e hicret etmeye tesvik ediyordu Ikinci Akabe Biatindan sonra Kureysli müslümanlar yavas yavas hicret etmeye basladilar Ebu Bekir ve Ali disinda tüm müslümanlar hicret edince, Ebu Bekir (ra), Peygamber (sav)'den hicret etmek için izin istedi Peygamber (sav) ona: "Acele etme, belki Allah sana bir arkadas verir" dedi Ebu Bekir (ra), Peygamber (sav)'i beklemesi gerektigini anladi
Kureysliler müslümanlari, göçten men etmek, için ellerinden geleni yapiyorlardiGidecegini haber aldiklari mü'minleri iskence ile dinden döndürmeye çalisiyorlardiBu sekilde Hisam ve Ayyas, yalan söylenerek yollarindan çevrildiler, ve iskence ile Islam'dan döndüklerini açikladilar Kisa zaman sonra bunun affedilmeyecek bir suç oldugunu anladilar Fakat bir süre sonra su ayet nazil oldu:"De ki:Ey aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü tasiran kullari, Allah'in rahmetinden ümit kesmeyin Süphesiz Allah bütün günahlari bagislar Çünkü O, bagislayandir, esirgeyendir Azab size gelip çatmadan evvel, Rabbinize yönelip- dönün ve ona teslim olun Sonra size yardim da edilmez"(Zümer:53-54)
Hisam bu ayetleri okudu ve Ayyas'a gösterdi Ikisi de Islam'a girdiler ve kaçmak için bir firsat beklemeye basladilar
HICRET
Kureys bos durmuyorduSik sik toplanarak bu tehlikeden kurtulmak için planlar yapiyorlardi En son Ebu Cehil'in fikriyle her kabileden güçlü, güvenilir, silahli bir genç seçilecek ve hep birlikte, ayni anda Muhammed (sav) 'e saldirip O'nu öldüreceklerdi Böylece Beni Hisam, bütün Kureys kabileleri ile ugrasamayacak, Kureys de onlarin öne sürdügü diyeti ödeyecekti
Peygamber (sav), Ebu Bekir'in yanina giderek, Yesrib' e hicret etmeleri için izin çiktigini ve birlikte gideceklerini söyledi Sonra da HzAli'yi kendi yerine birakarak Yasin suresini okumakta iken disari çikti Kapi önünde bekleyen müsrikler, O'nu göremediler, yanlarindan geçip gitti Sabaha kadar beklediler, Peygamber (sav) yerine Ali'yi gördüler ve O'ndan bir iz bulamayarak kabilelerine geri döndüler
Peygamber(sav) ile Ebu Bekir geride Ali'yi birakarak Medine'ye dogru yola koyulmuslardi Mekke'li müsrikler durumun sonradan farkina varabildiler ve iki güzel insanin pesine köpekler gibi düstüler En son bir magaranin yanina geldiklerinde peslerindekiler iyice yaklasmisti "Üçüncüleri Allah olan iki kisi" magaranin içinde, adamlar magaranin disindaydi Adamlarin hepsi de kararli bir sekilde içeriye girmeye gerek olmadigini, çünkü orada kimsenin bulunamayacagini söylediler Daha sonra geldikleri yoldan geri döndülerPeygamber ve Ebu Bekir, kalkip baktiklarinda gördüler ki, magaranin önünde, sabah orada olmayan bir akasya agaci var ve tüm magara agzini bir örümcek ag örerek kapatmistiYine girisin çukurunda bir güvercin yuva yapmis ve yumurtasi üzerinde oturmaktaydi
Amr onlari Yesrib'e kadar götürecek henüz müslüman olmamis, fakat sözüne güvenilir bir rehber getirdi Bu adam onlari Yesrib'e sadece gerçek bir çöl adaminin bilebilecegi yollardan götürecekti
Günlerce önce, Mekke'de Peygamber (sav)'nin kayboldugu ve onu bulana 100 deve ödül verilecegi haberi vahaya ulasmisti Kuba'lilar her sabah yanlarinda baskalarini da götürerek yola çikiyor ve O'nu ariyorlardi Gelis zamani gecikmisti Nihayet o gün geldi O'nun geldigini ilk gören bir yahudi idi Komsularindan nasil biri oldugunu ögrenmis ve onu hemen tanimisti Yahudi bagirarak onlarin geldigini söyledi Bu çagriyi duyan kadin ve erkekler evlerinden firladilar ve onu selamlamaya kostular Iki gün sonra Ali de onlara katilmisti Karsilayanlar arasinda, Iranli bir ailenin genç yasta hristiyan olmus oglu, Selman da bulunuyordu O da bunca senedir Peygamber (sav) 'i beklemisti
MEDINE YOLU
Peygamber, vahâya 27 Eylül MS 622, Pazartesi günü ulasti Medine'lilerin Peygamber (sav) Kuba'ya geldigi için sabirsizlandiklari haberi geldi Bu yüzden Peygamber (sav) Kuba'da üç gün kaldi Ve ayrilmadan önce Islam'in ilk camisinin temeli atildi Cuma sabahi Kuba'dan ayrildi; o ve arkadaslari, onlari bekleyen Hazreç'li Beni Salim kabilesiyle namaz kilmak için Ranuna ovasinda durdular Bu, o zamandan itibaren yurdu olacak olan ülkede ilk kilinan Cuma namaziydi Namazdan sonra Peygamber (sav), Ebu Bekir (ra) ve diger Kureysliler de develerine bindiler ve Medine'ye dogru yola çiktilar Hz Peygamberi karsilamak için bütün halk yola dökülmüstü O'nu O'na yakisir bir sekilde coskuyla karsiladilar Herkes O'nu evinde misafir edebilmek için birbiriyle yarisiyordu:"Buraya buyur ey Allah'in Resulü, çünkü biz sizleri koruma gücüne sahibiz" diyorlardi
Peygamber (sav) se, devesinin çökecegi yerde kalacagini söyledi Kesva isimli deve, bos bir bahçeye çöktü Peygamber orayi satin alarak, evlerini oraya yaptilar Hz Peygamber de sahsen bu çalismaya katildilar Ev yapilana kadar da, Ebu Eyyub (ra) 'in evinde misafir oldu
Peygamber (sav) yeni aldigi bahçeye, bir cami yapilmasini istedi ve cami yapimina hemen baslandi Bu arada Medine'li müslümanlara yardimcilar anlamina gelen Ensar, Mekke'den gelen ve diger kabilelerden olan müslümanlara da Muhacir denilmeye baslandi O arada Medine'de yasayan yahudiler ve müslümanlar arasinda, esit statülere sahip olacaklari bir anlasma imzalandi Fakat yahudiler için bu anlasma yalnizca polititk bir anlam tasiyordu, ve Peygamber(sav) olduguna inanmiyorlardi
Evs ve Hazreç arasinda Islamiyet hizla yayilmaya devam ediyordu ve eskiden düsman olan bu iki kabile birlesmislerdi Bunu çekemeyen yahudiler, sesi güzel birini bularak, onlarin savastiklari zamandan kalma siirlerini, Evs ve Hazreç kabilelerinin bir arada bulundugu bir toplulukta okuttularEvs'liler kendi siirlerini, Hazreçliler de kendi siirlerini alkisladilar Sonra birbirlerine hakaret ederek, "Silahlanin, Silahlanin" demeye basladilar Peygamber (sav), onlara hitaben:"Ey müslümanlar! Allah, Allah! Cahiliye devrindeki gibi mi davranacaksiniz? Aranizda olmama, Allahin sizi dogru yola ulastirip sereflendirmis olmasina ragmen hâlâ bunu mu yapiyorsunuz?" dediBunun üzerine aglayarak birbirleiryle kucaklastilar, Peygamber (sav) ile birlikte Medine'ye gittiler
Zamanla Islam'in tüm emirleri ortaya çikmisti Namaz, oruç, zekat farz kilinmis, helaller ve haramlar belirlenmisti Fakat müslümanlarin namaza nasil çagrilacagi konusu belli degildi Sonra Abdullah Ibn Zeyd, bir rüya gördü ve bu rüyayi Peygamber (sav) 'e anlatti:"Üstünde iki parça kumastan yesil elbiseli bir adam yanimdan geçti, elinde bir nakus (çan) vardi Ben 'Ey Allah'in kulu!, o nakusu bana satarmisin?' dedimNe yapacagimi sordu 'Onunla insanlari namaza çagiracagim' dedim'sana ondan daha güzel bir yol göstereyim' dedi'Allahü Ekber demelisin'Bunu dört defa tekrarladiSonra da ikiser defa sehadet kelimelerini okudu" dedi
Bunun üzerine Peygamber (sav) :"Bu gördügün hak bir rüyadir Bunu sesi güzel olan Bilal' e ögret" dedi Bilal artik her sabah ezani büyük bir sevkle okuyordu
Caminin yapimi tamamlanmak üzere idi Peygamber (sav) bu arada Aise (ra) ile evlendi
BEDIR SAVASI
"Kendilerine zulmedilmesi dolayisiyla, onlara karsi savas açilma (mü'minlere savasma) izni verildi Süphesiz Allah, onlara yardim etmeye güç yetirendir Onlar, yalnizca: 'Rabbimiz Allah'tir' demelerinden dolayi, haksiz yere yurtlarindan sürgün edilip çikarildilar"(Hacc:39-40)
Bu vahiy, Peygamber (sav)'e Medine'ye ulastiktan kisa bir süre sonra indi Peygamber buradaki iznin emir anlaminda oldugunu biliyordu Yahudilerle yapilan anlasmada da, savas gerekleri belirlenmisti Baslangiçta sadece Kureyslilerin kervanlarina baskin yapilmakla yetinildi
Müslümanlar,Kureys'le savas halindeydiler ve muhacirler bir Kureys kervanini izliyorlardi Su anda çok önemli bir karar asamasindaydilar Çünkü haram aylardan sonuncusu olan Receb'in son günüydü, fakat saldirmazlarsa yarina kadar Mekke'ye ulasacaklar, böylece haram bölge ile korunacaklardi Bir müddet kararsizliktan sonra saldirmaya karar verdilerGanimet Peygamber'e getirilince O, bunu kabul etmedi Haram aylarda savasmanin yasak oldugunu söylediBunun üzerine su ayet nazil oldu:
"Sana haram olan ay'i, onda savasmayi sorarlar De ki: Onda savasmak büyük (bir günahtir) Allah katinda ise, Allah'in yolundan alikoymak, onu inkar etmek, Mescid-i Haram'a (ziyaretçilerin girmelerine) engel olmak ve halkini oradan çikarmak daha büyük (bir günahtir) Fitne ise, katilden beterdir" (Bakara:217)
Peygamber (sav) bu ayeti söyle yorumladi:"Haram aylarda savasmak yine haramdir, fakat bu durum istisnadir" O Saban ayinda önemli bir ayet daha nazil oldu:
"Biz, senin yüzünü çok defa göge dogru, saga sola çevirip- durdugunu görüyoruz Simdi elbette seni hosnut olacagin kibleye çevirecegiz Artik yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir Her nerede bulunursaniz yüzünüzü onun yönüne çevirin"(Bakara:114)
Böylece kible tayin edilmis oldu
Peygamber (sav), Muhacir ve Ensardan olusan 305 kisilik bir ordu kurdu(Bu arada kizi Rukiyye hasta oldugu için damadi Osman orduya katilmamisti) MS 623 yilinin 17 Martinda (Hicretin 2 yili 17 Ramazan) da iki ordu karsi karsiya geldiOrduyu düzene soktu ve elinde bir okla hem onlara moral verdi, hem de saflari düzene soktu Kureysliler dokuz-on bin kisi kadardilarKat kat fazla olmalarina ragmen Allah'in yardimi görüldü ve melekler de mü'minlerin yaninda savastilar Kafirler büyük bir hezimete ugradilar ve hala sayica çok fazla olan sekiz yüz kisilik ordulari kaçmaktan baska çikar yol bulamadilar Savas sonunda alinan esirler de fidye karsiliginda ailelerine geri verildiler Savas Bedir Kuyulari'nin yaninda yapildigi için bu ismi aldi
Bu siralarda Peygamberimiz kizlari Rukiyye'yi kaybetmislerdi Savastan bir süre sonra Peygamberimizin en küçük kizlari ve o zaman yirmi yaslarinda olan Hz Fatima evlilik yasina gelmisti Eshabda ona en uygun kisi Ali (ra) 'di ve Fatimayi istemesi hususunda onu tesvik ettiler Yapilan sade bir törenle evlendiler
UHUD SAVASI
Yenilgiyi hazmedemeyen Mekkeli müsrikler bunun intikamini almak için and içmislerdi Muhakkak acisini çikaracaklardiBunun için üçbin kisilik bir ordu ile medine'ye dogru yola çikti Orduda Habisistan'li köle Vahsi de bulunuyordu Sahibi eger Hamza'yi öldürürse onu ödüllendirecegini söylemisti Bu konuda çok ustaydi Bunu duyan Ebu Süfyan'in karisi Hind'de Hamza'yi öldürdügünde ona ödül vermeyi vaad etti Müslümanlar onlarin bu düsüncelerini ögrenmekte gecikmediler ve her iki taraf da savas hazirliklarina basladilar Bu sirada Fatima Hasan adinda bir erkek çocugu dogurmustu
Savasin seyri, bir önceki Bedir Savasinda oldugu gibi müslümanlarin lehine ilerliyordu Peygamber (sav), okçularina her ne surette olursa olsun asla yerlerinden arilmamalarini tembihlemisti Bir ara öyle bir an gelmisti ki müsrikler kaçacak delik aramaya ve savas meydanini terketmeye basladilar Okçular, ilk saflardaki arkadaslarinin ganimet kazanmak için giristikleri çabayi görebiliyorlardi Bundan dolayi okçular da savas alanina girmek istediler Liderleri Peygamber(sav)'in ne olursa olsun yerlerinden ayrilmamalari gerektigine dair emrini hatirlatti Fakat onlar dinlemediler "Savas bitti ve kâfirler kaçti" dediler
O zamana kadar Mekke ordusunun süvarileri hiçbir ise yaramamislardi Fakat Halid o anda karsida tarafta neler oldugunu farketti ve hemen bütün adamlarini okçularin bulundugu yere yöneltti Bu andan itibaren savas müsriklerin lehine döndü Öyle bir noktaya gelindi ki, artik kaçan kafirlerden bir kismi da gelip mü'minlere arkadan saldiriyorlardi Savas nârâlari birden bire degisti ve Kureyslilerin "Ey Hubel! Ey Uzza!" sesleri alani doldurdu Müslümanlar büyük kayip verdiler Sag kalanlar da geri çekiliyorlardi Müslümanlar geriye çekildikçe kalabalik da tepeye dogru yaklasiyordu Fakat cansiperâne bir sekilde Peygamber (sav)'i korumaya çalisiyorlardi
Savasta Peygamberimizin amcasi Hz Hamza (ra), Vahsi tarafindan sehit edildi Savastan sonra Vahsi meydana tekrar gelip HzHamza'nin karnini yarip karacigerini çikarmisti Bunu Hind'e götürüp verdi Karsiliginda da Ganimetlerden Hind'e düsen payin tümünü aldi Cigeri eline alan Hind, bir parça isirip, çigneyerek yuttu Sonra da cesedin yanina giderek cesedi parçaladi Diger kadinlari da bu sekilde yapmalari konusunda tesvik ettiSavasta Peygamber (sav) de yaralandi Bu savasin müslümanlara biraktigi en önemli ders, her ne sekilde olursa olsun emirlere itaâtsizligin kazanilmak üzere olan bir savasi kaybettirecegi gerçegidir
HENDEK
Hayber'e yerlesen Beni Nadir yahudileri, kaybettikleri topraklari tekrar kazanmaya kararliydilar Ümitleri, Kureys'in Peygamber (sav) üzerine düzenleyecegi son ve büyük saldirida yogunlasiyordu Islam'in besinci yilinin sonlarina dogru -MS 627'nin baslari- bu hazirliklar, Huyay ve Hayber'deki diger birkaç yahudi liderinin Mekke'yi ziyaret etmesiyle karara baglandi Ebu Süfyan'a "Muhammed'i ortadan kaldirmada seninleyiz" dediler
Anlasan taraflar plan hazirlamaya koyuldular Yahudiler, Medine'den hoslanmayan tüm Necd kabilelerini ayaklandirma görevini üzerlerine almislardiBeni Gatafan da onlaar katilacakti
Kureys ve müttefikleri toplam dört bin kisiyi buluyordu Müslümanlar Uhud'da üç bin kisiydiler, simdi ise sayilari on bini bulmustu Planlarina uygun yola çiktilar Peygamber (sav) durumu haber aldiginda hazirlanmak için sadece bir haftasi kalmisti Istisare toplantisi yapip nasil bir strateji izleyeceklerine karar verdiler Toplantida Selman-i Farisi'nin önerisi kabul edilmisti Selman önerisini söyle dile getirmisti: "Ey Allah'in Rasulü, biz Iran'dayken atlilarin saldirisindan korktugumuzda etrafimiza hendek kazardik Simdi de etrafimiza hendek kazalim" Herkes Uhud'daki stratejiyi tekrarlamak istemedigi için Selman'in önerisini kabul etti Hendegin yapimi toplam alti gün sürmüstükazilan hendeklerin derinlik ve genisliklerini Selman biliyorduyahudiler de anlasmanin bozulmamasi taraftari olduklari için, kazma kürek ve çapalarini ödünç verdiler Savas basladiginda müslümanlar soguk ve nemli bir hava ve kitlikla karsi karsiya gelip daha önce hiç düsünmedikleri kadar büyük bir zayifliga kapildilar
Hendegin bitmesine az bir zaman kala Kureys ordusu yaklasmisti Kadinlar ve çocuklar, kalelere yerlestirilmisti Mü'minler de sehrin disinda kamp kurdular
Ebu Süfyan müsrik ordusunun basindaydiDüsman da sehir disinda kamp kurmustu, cesaretleri arttiBu bir meydan muharebesi olacakti Kendi sayilari çok fazla oldugu için onlari rahatlikla yenebilirlerdi Fakat biraz daha yaklastiklarinda genis ve derin hendegi görünce sasirdilar Karsiya geçmeleri imkansizdi bu yüzden karsilikli ok yagmuru basladi Müslümanlarin komsusu, anlasmali olduklari Beni Kurayza yahudileri onlar yardim etmisti Müsrikler simdi onlarida kendi taraflarina geçmeleri için ikna etmeye karar verdiler Onlarla görüsmeye giden Beni Kurayza Huyay'dan oldum olasi korkardi Yaptigi konusmayla Sefleri Ka'b Ibn Esed'i ikna etti O da anlasma metnini yirtti Onlar, Kureys'in zaferinden emindiler ve müslümanlara savas açtilar Savas hala karsilikli ok atislariyla devam ediyordu Günler süren kusatmadan sonra hendegin endar yerindeki korumalar nöbetlerden yorgun sekildeydiler Müsrikler bundan yararlanmak istediler Üç kisi birikte atlarini sürdüler, tam o sirada Hz Ali orayi korumak için geldi ve onlardan Amr'i öldürdüMüsrikler de hendegin asilabilecegini anlayip bazi noktalara asker yigdilar
"Ey iman edenler, Allah'in sizin üzerinizdeki nimetini hatirlayin Hani size ordular yönelip gelmisti, böylece biz de onlarin üzerine, bir rüzgar ve sizin görmediginiz ordular göndermistik" ayetinin müjdesiyle savas Bedir gibi müslümanlarin zaferiyle sonuçlandi
Sonra ayni 3000 kisilik Islam ordusu Analsmayi bozmus olan Beni Kurayza yahudilerine giderek kalelerini kusatti
APAÇIK BIR ZAFER
Müslümanlar Mekke'ye girmek ve Kabe'yi ziyaret etmek istiyorlar, buna karsilik Kureysliler bu istegin gerçeklesmesine engel olmaya çalisiyorlardi Kureysliler Süheyl'i ve yaninda birkaç kisiyi bir anlasma imzalamak üzere gönderdiler Peygamber (sav)'le tartistilar Sahabe disaridan onlarin sesinin yükselip alçalmasini dinleyerek, anlasip anlasmadiklarini anlamaya çalisiyordu Sonunda bir anlasmaya vardilar Kureysliler anlasma metnine besmele ve "Allah'in Rasulü" ibaresini koydurmadilar Anlasma metni söyle devam etti:
"Onlar on yil boyunca savas yükünü kaldirdilar Bu süre içinde insanlar güvenlikte olacak ve birbirlerine saldirmayacaklar Su sartla ki, velisinin izni olmadan Kureys'ten Muhammed (sav)'e gelen kisiyi, Muhammed (sav) geri gönderecek; fakat Muhammed (sav)'le birlikte olanlardan biri Kureys'e siginirsa o geri gönderilmeyecek Ihanet ve kaçamak yapilmayacak Kim Muhammed'in tarafina geçmek isterse geçebilir, kim de Kureys'in tarafina geçmek isterse geçebilir" Her iki taraf da anlasmayi karsilikli olarak kabul ettiklerini beyan ettikten sonra, iki kabilenin reisi de imzaladi Antlasma su cümlelerle bitiyordu: "Sen, Muhammed, bu yil bizden ayrikacaksin ve biz orada bulundugumuz sürece Mekke'ye girmeyeceksin Fakat gelecek yil biz Mekke'den çikacagiz ve sen arkadaslarinla gireceksin Orada üç gün kalacaksiniz, yolcu silahlarindan baska silah tasimayacaksiniz ve kiliçlariniz kininda olacak"
Anlasma müslümanlarin aleyhine görünüyordu Bu durum müslümanlar arasinda sikintiya neden oldu Fakat Peygamber (sav), sabretmeleri gerektigini ve kendilerine apaçik bir zaferin vadedildigini müjdeleyerek kalblerini teskin etti
HAYBER
Hayber, yahudilerin yasadigi ve Islâmiyet için büyük bir tehlike teskil eden bir sehir idiÇünkü liderleri Gatafan sürekli Kureyslileri onlara karsi kiskirtiyordu ve Medine'ye düsmandiBu yönde bir girisimde bulunulmasi gerekliydi Çünkü Bir süre önce gelen bir vahiydeki yakin ve ganimetleri bol zaferin Hayber'in fethi anlamina geldigine emindiBöyle bir fetihde, bedevilere görev verilmemeliydi, çünkü vahiy onlarin maddi kaygilarla sefere katildigini söylüyorduBu da müslümanlarin nisbeten daha az olmasi demekti
Bu olay duyuldugunda kimse inanamadi Hayber'in asilmaz bir kale oldugunu herkes biliyorduHayber de buna inanmadi ve müttefiklerine haber vermediAncak haber gelince sefleri Kinane Gatafan'a giderek dörtbin kisilik asker yardimi aldiBöylece onbin kisi oluyorlardiMüslümanlar ise sadece altiyüz kisiydi
Bu sirada, Medine halki çok fakirdi Ve birçogunun ailelerine birakacak bir seyi yoktu Peygamber onlara: "Siz gerçekten fakirsiniz Fakat nefsimi kudret elinde tutana yemin olsun ki, bir müddet daha yasarsaniz bolluk içinde yasayip ailelerinizi de bolluk içinde yasatacaksinizBir yigin dirhem ve paraya sahip olacaksiniz ve bu sizin için hiç de iyi olmayacak"dedi
Seferde iken orduyu durdurup güzel sesli Ibn el-Ekva (ra)'ya sarkilar söylettirdi ve kederli bir hava olustu Sarki sonunda Peygamber ona:"Allah sana rahmet eylesin"dedi Bu, onun sehit olacagi anlamina geliyordu
Sehre gece karanliginda ve çok sessizce yaklasmislardi Sabah namazini da sessizce kildilar Günes yükseldiginde karsilarinda sessiz bir orduyla karsilasan Hayber halki çok saskindi "Muhammed ve ordusu" diyerek sehre kaçistilar Hz Muhammed (sav), Allahû Ekber dedi ve zafer dolu bir sesle "Hayber harab oldu" sözlerini ekledi Daha sonra Allah'in anlari cezalandirtacagini haber veren bir ayet okudu
Hayber'liler surlarinin saglamligina güveniyorlardi Oysa en zayif noktalari, birlikten yoksun olmalariydi Karsilarindaki, küçük ama birlik içindeki orduyla savasmak onlar için bir sanssizlikti
Müslümanlar, ilk gün küçük bir grupla en yakin kaleye saldirdilar Bu bir taktik idi Yaralananlar için de kampin gerisinde bulunan kadinlar görev aliyorlardi Sabirla hareket ediyorlardi Fakat alti gün boyunca bir degisiklik olmamisti Son gece bir casusu yakalamislar ve o da (ailesine ve mallarina dokunulmamasi karsiliginda) kaleler hakkinda bilgi vermisti Ilk önce en az korunan ve güçlü bir savas aletine sahip bir kaley saldirmalarini önerdi Ertesi gün müslümanlar kaleyi ele geçirdiler Kendi savas aletlerini buraya çikardilar Böylece diger zayif kaleleri teker teker düsürdüler"
"Beni Gatafan nerede?" sorusu Hayber'de sikça sorulan bir soruyduGatfanlilar gerçekten yola çikmislardiBir günlük yol bitince, nerden geldigini anlayamadiklari: "Halkiniz! Halkiniz! Halkiniz!" seklindeki sesi üç kez arka arkaya duydularAilelerinin tehlikede olduklarini düsünerek, geri döndüler Herseyin yerli yerinde oldugunu gördüler Bir bakima, Düsmanin yenilmesinde paylari olamayacak kadar geç kaldiklarini düsünerek ikinci kez yola çikmayi göze alamadilar
Hayber'deki en güçlü kalelerden biri Zübeyr Hisari denilen kaleydi Diger kalelerden kaçanlarin çogu bu kaleye siginmislardi Kale üç gün kusatma altinda tutuldu Günün sonunda diger kalelerden gelen bir yahudi, onlara kaleyi sonsuza dek koruyacak kaynak bulundugunu, eger kendisi ve ailesi garanti altina alinirsa bu sirri onlara açiklamayi teklif etti Bu sir kalenin altindan su geçiyor olmasiydi Müslümanlar bu kaynagi engelleyerek onlari susuz biraktilar Siddetli bir çarpismadan sonra kaleyi aldilar
Son kale Kâmus kalmisti Bu kale, güçlü ve zengin Kinane ailesine aitti Yardim gelmemesi en çok onlari hayal kirikligina ugratmisti Ondört gün direndiler Sonra Peygamber'in Kinane'le konusma istegi üzerine görüsmeye karar verildi Görüsmeler sonucunda, yahudilerin Hayber'i ve tüm mallarini müslümanlara birakip gitmeleri sartiyla onlara ve ailelerine birsey yapilmamasina ve esir alinmamasina karar verildi Fakat kisa bir süre sonra hem müslümanlar hem de yahudiler mallarin büyük kisminin gizlenmis oldugunu farkettiler Medine'den getirilen o meshur Beni Nadir serveti nerdeydi ? Peygamber (sav) bunu Kinane'ye sordu O da mallarinin çogunu sattiklarini ve mallarinin azaldigini söyledi Yahudiler onun yalan söyledigini biliyorlardi Bir Peygamber karsisinda olduklarina artik inanmislardi ve onun yalan söylediginin anlasilacagindan korkuyorlardi Kinane'nin en sevdigi adamlari ona hiçbirsey gizlememesi için yalvardilar O ise onlari tersledi Ertesi gün hazinenin varligi ortaya çikmisti Kinane ve ona yardim eden kuzeni ölüm cezasina çarptirildilar Ailesi de esir alindi
Bundan sonra diger iki kale kendiliklerinden teslim oldular Hayber yahudileri toplanip bir karara vardilar Çiftçilikten iyi anladiklarini söyleyip hasat parasinin yarisini vergi olarak verip Hayber'de kalmak isteyeceklerdi Peygamber bunu kabul etti O sirada müslümanlarin Kuzydogudaki zengin vaha olan Fedek'e sefer düzenleyecekleri söylentisi çikti Fedek yahudileri Hayber'e uygulanan sartlarla teslim olmak istedikleri haberini gönderdiler Böylece Fedek de, savas ypilmadan kazanilmis oldu
MEKKE'NIN FETHI
Hudeybiye anlasmasina ragmen, Bekr kabilesinden bir grup, Huza'a kabilesi ile aralarinda varolan kan davasini sürdürüyorlardi Huza'a kabilesinin Beni Ka'b kolu, derhal Medine'ye giderek Peygamber'den yardim istediler Mekke anlasmayi bozmustu
Bu defa da korktuklari için Ebû Süfyan'i elçi olarak, Peygamber'e gönderdilerEbu Süfyan'in kizi Ümmü Habibe Peygamber'in hanimiydiÖnce onun evine gitti Fakat kizi ona iltifat etmedi Sahabilere gitti Onlar da ancak Peygamber'in izin verdigi ölçüde onu himaye edebileceklerini söylediler Ebu Süfyan en son olarak akrabasi olan HzAli'nin yanina gittiO da:"Yaziklar olsun sana Ebu Süfyan Allah'in Resûlü senin teklifini geri çevirmeye karar verdi Hiç kimse onun aleyhinde oldugu bir konu hakkinda olumlu bir ricada bulunamaz" dedi
Ebu Süfyan son olarak Mescid'e giderek yüksek sesle "Ben insanlara tek tek himaye veriyorumMuhammed'in de beni onaylayacagini umuyorum" dedi Peygamber (sav):"Bu senin düsüncen" dedi ve sefer hazirliklarina baslanmasini emretti Ebu Süfyan üzüntüyle Mekke'ye geri döndüTehlikenin yakinligini gören Kureys, Ebu Süfyan'i tekrar gönderdi Tekrar gittigi zaman onlar Mekkeye yaklasmislardi Ebu Süfayn anlasmayi yenilemelerini istedi Peygamber de anlasmayi bozanin onlar oldugunu söyledi ve onun müslüman olmasini istediO da müslüman oldu ve kandi evine siginanlarin güvenligi konusunda garanti alarak Mekke'ye geri döndü
Ebu Süfyan, Mekke'ye ulasinca herkesin onun evine gelmesini, ancak bu sekilde güvencede olacaklarini anlatti Onlar:"Allah seni kahretsin Senin evin bizi alir mi?" dediler Kalabalik dagilarak kimi kendi evine kimi Mescid'e girdi Ordu sehirden fazla uzak olmayan Zu Tuva'da kamp kurdu Bir sene önce umre için 3 günlük izin almis ve hiç kimseyle karsilasmamislardi Simdi de o zamanki gibi bombostu Ama artik süre sinirlamasi yoktu
Peygamber (sav) orduyu düzenledi Sonra sehre girdi Kureys'ten sadece Birkaç kisi ( Ikrime, Safvan ve Süheyl), Kureys'ten ve müttefikleri Bekr ve Huday kabilelerinden küçük bir grup asker toplamislardi
Dövüsmeye kararliydilar Müslümanlarin ilk grubu olan Halid'in sehre girmek üzere yaklastigini görünce onlara saldirdilar Fakat Halid'le basedemeyeceklerini anlayarak kaçtilar
Peygamber geçitten sehre girerken çatisma çoktan sona ermisti Sehirde ilerlerken yanindakilere:" Hiç bir eve girmeyecegim" dedi Amcasinin kizi Ümmü Hani'nin evine giderek, gusül abdesti aldi ve sekiz rekat namaz kildiBir saat kadar da dinlendi Sonra kilicini kusanarak HzEbu Bekir ile birlikte Mescid'e gittiler Kabe'nin güney-dogu kösesindeki Hacerü'l Esved'e dokundu Yanindakiler tekbir getirmeye basladilar Allahu Ekber sesleri, Kâbe ve tüm Mekke'de yankilaniyordu Sonra Kâbe'yi tavaf etti Putlara yönelerek su ayeti okudu: "Hak geldi, batil yok oldu Kusku yok, batil yok olucudur"(Isra:81)
Sonra putlarin hepsini yüz üstü düsürdü ve Kâbe'nin anahtarini Abdu'd Dar kabilesinden Osman'a verdi Kâbe'nin önündeyken :"Vadinde duran, kuluna yardim eden ve kabileleri bir araya getiren Allah'a hamdolsun" dedi Oradan çikip Safa tepesine çekildiOrada daha önce kendisine düsman olup, simdi biat etmek isteyen kadinli erkekli bir grupla karsilasti Yüzlerce kisi vardi
HUNEYN SAVASI VE TAIF KUSATMASI
Peygamber'in (sav), Mekke üzerine yaptigi son ve kesin harekete ragmen Havazin'liler kuvvetlerini artirmayi durdurmadilar O'nun Mekke'yi fethetme ve tüm putlari kirma haberi de onlarin düsüncelerini degistirmeye yetmemisti Kendi tanriçalari Lat ve bir esi olan Uzza'nin kirilmasi onlari alarma geçirmisti Mekke'nin fethinden üç hafta sonra yaklasik yirmibin kisilik bir ordu topladilar
Peygamber (sav), Mekke'nin basina güvendigi bir adami birakarak, Kuureysli ikibin kisinin de katilmasiyla kalabaliklasan ordusuyla birlikte yola çikti Kureyslilerin çogu Peygamber'e biat etmelerine ragmen, bir kismi hâlâ biat etmemisti Onlar da Mekke'yi Havazinlilere karsi korumak için katilmislardi Henüz müslüman olmamis Safvan'in verdigi 100 zirh ve silah bir o kadar da deve ile birlikte sefere devam ettiler
Onlara karsi hazirlanan Havazin kabileleri Sakîf, Nasr, Cüsem ve Sa'd Ibn Bekr idi Bu topluluga genç olmasina ragmen, gücü ve yöneticiligiyle ün yapan otuz yaslarinda olan Nasr'li Malik kumanda ediyordu Malik, karsi çikilmasina ragmen kadin ve çocuklarin da ordunun arkasindan getirilmesini emretmisti Böylelikle askerler daha gayretle çarpisacaklardi
Malik, Mekke ordusu hakkinda bilgi almak için iç gözcü göndermisti Fakat üçü de çok kisa süre sonra korkudan dizleri titreyerek ve konusamayacak kadar dehset içinde geri döndüler Bir tanesi:"Ala atlar üzerinde beyaz adamlar gördük Ve bir anda gördügünüz hale geldik"dedi Bir digeri: "Bunlar dünya insanlari degil, sema insanlari Tavsiyemize uyun ve geri çekilin Çünkü adamlariniz bizim gördüklerimizi görürlerse bizim gibi olurlar"dedi Malik:"Utanin Siz buradaki en korkak kisilersiniz" diyerek ordunun onlari görüp etkilenmemeleri için uzak bi yere yerlestirilmelerini emretti Malik, kendisine yapilan tavsiyeleri dinlemeyerek, karanlikta, düsman yolu üzerindeki, Huneyn vadisine dogru ilerleme emri verdi Ordunun bir kismini düsmanlarin rahatça gözlenebilecegi vadi yataklarina, geri kalanlari da vadinin tepesindeki yolun üstüne yerlestirdi
Peygamber (sav) o gece vadinin ucuna yakin yerde kamp kurduSabah namazini kildaiktan sonra admlarina, sabirli olurlarsa davayi kazanacaklari müjdeleyerek yola çikma emri verdi Hava o gün çok puslu oldugu için vadi yatagi hala karanlikti Ordu vadiye dogru ilerlemeye devam ederken, Malik'in birden emir vermesiyle Havazin'li süvariler birden ve vahsice müslümanlara saldirdilar Arkalarindaki grup da hizla geri çekilmeye basladi Peygamber, Ebû Bekir ve yanindakiler ise güvenli bir yere sigindilar Peygamber yüz kadar kisiyi yanina toparlayarak, onlari geçide dagitti Bu sekilde birden bire düsman saldirisini kontrol altina aldilar
Düsman yeni bir saldiriya hazirlaniyordu Peygamber (sav): "Allah'im, senden va'dini yerine getirmeni istiyorum"diye dua etti Daha sonra da bir avuç çakil tasini düsmanin yüzüne dogru firlatti Ve görünürde hiç bir neden olmamasina ragmen savasin akisi degisti Simdi, mü'minlerin biraz önce yasadiklari yenilgiyi düsman yasiyordu Düsman büyük bir bozguna ugramisti Malik önceleri cesurca dögüstü, sonra sakifilerle birlikte surlarla çevrili Taif'e çekildi
Savas sonucunda, arka saflardaki kadin ve çocuklar esir alindi Ganimetler ve esirler Ci'râne Vadisine gönderildi Esirler arasinda Peygammber'in süt kizkardesi Seyma da bulunuyordu Müslüman olarak kabilesine geri döndü Peygamber de ordusuyla Taif'e dogru yola çikti 20 gün kadar süren kusatmadan sonra, birkaç kisinin müslüman olmasindan baska birsey elde edememislerdi Bunun üzerine Peygamber (sav), kusatmanin kaldirilmasi emrini verdi"Allahim, sen Sakiflilere hidayet ver" diye dua etti
VEDA HACCI
Peygamber, Medine'de iken Ramazan ayi ortalarinda on gün kadar Mescid'de itikaf etmeyi adet haline getirmisti O sene ise yirmi günü itikafta geçirdi Hicretin onbirinci senesiydiO sene Cebrail geldiginde Peygamberimize, Kur'an-i Kerim'i bastan sona iki defa okuduHalbuki önceleri bir defa okurduCebrail Nasr sûresini okuduktan sonra:"Ya Cebrail, ölümümün yaklastigini hissediyorum"dedi
O sene hacca peygamberin öncülük edecegi duyurulduBu yüzden her yerden insanlar, Peygamberimizle hac yapabilmek için akin akin gelmeye basladilarBu Hac, yüzyillardir yapilan haclara benzemeyecek, hacilarin tümü tek Allah'a inanan kimselerden olusacak ve hiçbir putperest Kutsal Ev'i kirletemeyecektiAyin sonuna dogru peygamber, otuzbin kadin ve erkegin basinda Medine'den yola çikti Ayrilisinin onuncu gününde Vadi'ye inmeye basladilarPeygamber Kâbe'yi gördügünde sag elini yukari dogru açip dua etti:"Allah'im bu evin insanlardan gördügü saygi, lütuf, baglilik ve rahmeti artir"Mescide girdi, tavaf ettikten sonra Ibrahim makaminda namaz kildiSonra Safa ve Merve arasinda yedi defa gidip geldiYanindakiler her gittigi yerde okudugu dualari ezberlemeye çalisiyorlardi Peygamber (sav) tüm kabilelere, Veda Hutbesi'ni verdi
SEÇIM
Peygamber hacdan döndükten sonra, çesitli karisikliklar yasanmaya baslamisti Bir yil önce müslüman olmus Yemameli, Beni Hanife kabilesinden; Müseyleme adli bir kisi çikmis, kendisinin peygamber oldugunu iddia ediyordu Bir süre sonra, Müseyleme'nin kabilesinden iki kisi Peygamberimize gelerek: "Allah'in Resûlü Müseyleme' den Allah'in Resûlü Muhammed'e selâm üzerine olsun! Otoriteyi seninle paylasma görevi bana verildi Dünyanin yarisi bizim diger yarizsi da günahkâr olmalarina ragmen Kureyslilerin" seklinde yazili mektubu getirdi Peygamberimiz onlara bu konuda ne düsündüklerini sordu Onlar da ayni fikirde olduklarini söyleyince Resûl:"Vallahi, Eger elçiler öldürülmez diye bir kural olmasaydi, sizin basinizi keserdim" Sonra Müsyleme'ye hitaben bir mektup yazarak elçilerle gönderdi:" Allah'in Resûlü Muhammed'den, yalanci peygamber Müsyleme'ye Selâm, dogru yolda olanlarin üstüne olsun Gerçekte yeryüzü Allah'indir, O, kullarindan diledigine onu miras birakir, isin sonu Allah'tan korkanlarin lehinedir
Bu surada ortaya çikan yalanci peygamberlerden biri, Beni Esed'in baskani Tuleybe, digeri de Yemenli Kâb Bin Esved'diYemenli bir süre bölgesinde etkili oldu Fakat bir süre sonra gurur ve kibiri yüzünden taraftarlari da ona karsi çikip, öldürdüler Tuleyhe de en sonunda dize getirilerek Islâm'in en güçlülerinden biri oldu Müseyleme de aylar sonra Vahsi'nin attigi bir mizrakla öldüBunlar Islamiyet için potansiyel bir tehlike olusturmustu Sace isimli bir kadin da, kadin peygamber oldugunu iddia ediyordu Fakat Peygamberimiz (sav) bunlarla ugrasmak istemiyor, kuzeydeki Mute yenilgisini düsünüyorduZeyd savasta sehid olmustuBuna bir karsilik verilmeliydi Bu yeni ordunun kumandanligina Zeyd'in oglu Üsame getirildi
Peygamberimiz sik sik cenneti tasvir ediyordu Bu yüzden ölümden çok sik bahsediyordu Bir gün basi hiç agrimadigi bir sekilde agrimisti Fakat yine de mescide gitti Namazdan sonra minbere çikip son defa yapiyormus gibi Uhut sehitlerine rahmet diledi Daha sonra: "Allah'in kullari arasinda bir kul var ki, Allah onu dünya ile kendisi arasinda bir seçim yapmasi konusunda serbest biraktiO da Allah'i seçtiBunun üzerine Ebû Bekir -Peygamberimizin kendisini kasdettigini anlayarak- aglamaya basladiPeygamberimiz de aglamamasini söyleyerek "Ey insanlar, insanlar arasindaarkadasligi il e en lütüfkâr olan kisi Ebû Bekir'dir" Minberden inmeden önce söyle dedi: "Ben sizden önce gidiyorum ve sahidinizim Sizinle simdi su durdugum yerden gördügüm havuzda bulusacagim Sizin Allah'in yaninda baska ilahlar edineceginizden korkmuyorum Sizin iççin bu dünyadan korkuyorum, ola ki dünyevi seyler için birbirinize rekabet edersiniz"
Mescidden çikinca Aise'nin yanina gittiPeygamberimizin yüzünde ölümcül hastaligin izleri görülüyordu Hastaligi öylesine artmisti ki namazi ancak oturarak kildirabiliyordu Bir sonrakinamaz vaktinde oturabilmesine ragmen namazi kildiramayacagini hissetti Hanimlarina: "Ebu :Bekir'e namazlarda imamlik etmesini söyleyin" dedi HzAise buna karsi çikarak babasinin duygulu bir adam oldugunu, bu isi baskasinin yapmasinin daha uygun olacagini söyledi Diger hanimlrinin da HzAise gibi konusmasina ragmen o, israr ederek namazi Ebu Bekir'in kildirmasini istedi
HzMuhammed, çok aci çekiyordu Acinin çok agirlastigi bir anda karisi Safiye (ra) ona: "Ey Allah'in peygamberi, senin çektigini keske ben çekseydim! dedi
Hicret'in onbirinci yilinin Rebi-ul Evvel ayi Pazartesi günü Peygamber'in atesi düstü ve çok güçsüz olmasina ragmen Mescid'e gitti O, gittiginde namaz baslamisti ve mü'minler öyle sevindiler ki neredeyse namazdan çikacaklardi Fakat, Resûl-i Ekrem, devam etmelerini isaret ettiOnlardaki takvayi görerek sevinçle yüzü parladiEbû Bekir onun namaza devam etmesini istediPeygamber (sav) ise onun arkasinda namaz kildi
Mü'minler Peygamber (sav)'in iyilesmis oldugunu düsünüyorlardi Oysa ki, O, namazdan sonra odasina çekilmis, güçsüz bir sekilde Aise (ra)'in kucaginda yatmakta idi Bir süre kendini kaybetti Sonra gözlerini açarak:"Cennette bulusmak üzere" dedi
"Allah'in kendilerine nimet verdigi Peygamberler, dogrular( ve dogrulayanlar) sehitler ve salihler beraberdir Ne iyi arkadastirlar onlar"(Nisa:69)
Sonra, onun tekrar:"Allah'im, cennette bulusmak üzere" dedigini duydu Bunlar son kelimeler oldu
CENAZENIN GÖMÜLMESI VE HILAFET
Ilk olarak Abbas'in dikkatini çeken bazi belirtileri, bir süre sonra digerleri de farkettilerHzMuhammed vefat etmeden önce, Seferdeki orduya Peygamber'in durumu iletilmisti Içinde Ömer'in de bulundugu Ashab' dan bir çok kisi; sehre geldiklerinde vefatin gerçeklestigini duydular Ömer (ra) bunu reddetti Insanlara, O'nun sadece ruhen yok oldugunu geri gelecegini anlatiyordu O sirada gelen HzEbu Bekir (ra),:"Yavas ol Ömer!" dediAllah'a hamd ettikten sonra söyle dedi:"Ey insanlar, kim Muhammed'e tapiyor idiyse - gerçekten Muhammed ölmüstür; kim de Allah'a tapiyor idiyse -gerçekten Allah diridir ve ölmez" Sonra su ayeti okudu
" Muhammed yalnizca bir Peygamberdir Ondan önce nice Peygamberler gelip geçmistir Simdi o ölürse ya da öldürülürse siz topuklariniz üzerinde gerisin geriye mi döneceksiniz? Iki topugu üzerinde gerisin geri dönen kimse, Allah'a kesinlikle zarar veremez Allah, sükredenleri pek yakinda ödüllendirecektir"(Âl-i Imran: 144)
Ebu Bekir herkesi sakinlestirmisti Ömer de Allah'in Resûlünün öldügüne artik inanmisti
Islam toplulugunun basina kimin geçecegini tartismak için bir toplanti düzenlenecektiBu toplantida Ebu Bekir, Ömer gibi Ensar ve muhacirler bulunacakti Ensar'dan biri konusuyordu Muhacirleri de biraz övmesine ragmen, Ensar'i överek göklere çikariyordu O konusmasini bitirince HzEbû Bekir, kesin bir dille konusmaya basladi Ensarin önemini kabul ettigini, fakat Islâm'in Arabistan'da yayildigini ve araplarin Kureys'ten baska birinin otoritesini kabul etmeyecegini, çünkü tüm Araplar nezdinde Kureys'in essiz bir yeri oldugunu belirtti Konusmanin sonunda Ebu Ubeyde ve Ömer'in ellerinden tutarak, "Iki adamdan birisini öneriyorum Hangisini dilerseniz ona biat edin" dediEnsardan biri kalkarak iki otoritenin olmasi gerektiginden bahsettiYeni baslayan tartismayi Ömer (ra) su sözlerle durdurdu:" Ey Ensar, Allah Resûlünün, namazlarda imamlik yapma görevini Ebû Bekir'e verdigini bilmiyor musunuz?" "Biliyoruz "dediler " Peki aranizda kim onun önüne geçmek istiyor?" dedi "Allah korusun, onun önüne geçemeyiz" dediler Bunun üzerine Ömer, Ebû Bekir'in elini tutarak ona biat ettiSa'd hariç orada bulunanlar da Ebû Bekir'e biat ettilerSa'd hiçbir zaman biat etmedi
Ertesi gün sabah Ebû Bekir namazi kildirmadan evvel minbere oturduÖmer ayaga kalkarak Ebû Bekir!e biat etmleri gerektigini söyleyerek onu söyle tanimladi:"Sizin en iyiniz, Allah Resûlünün arkadasi; ' Ikisi magarada oturduklarinda, ikinin ikincisi'(Tevbe:40) " Tüm cemaât bir agizdan ona baglilik yemini ettiler
Ebû Bekir Allah'a hamd ederek söze basladi: "Sizin en iyiniz olmadigim halde, üzerinize hakim oldumDogru yaparsam bana yarddim edin, yanli yaparsam beni dogrultunBen Allah ve Resûlüne itaat ettigim sürece bana itaat edin Fakat ben onlara itaât etmezsem siz de bana itaât etmeyinNamaza kalkin Allah size merhamet eylesin" Namazdan sonra, Peygamberi (sav) gömmeya hazirlamak gerektigine karar verdiler Bunun nasil olacagi konusunda anlasmazliga düstülerAllah Hz Ali'ye uyuklama verdi, ve rüyasinda Resûlallah, ona kendisini elbiseleriyle yikamalarini söyledi O'nu yikadilar O gün vücudu nefes alip vermemesine ragmen,sicaklik ve yumusakligini kaybetmis olmasina ragmen, hâlâ uykuda imis gibiydi
Gömülecegi yer konusunda anlasmazliga düstülerBazilari onun çocuklarinin yanina gömülmesi fikrinde idiFakat Ebû Bekir onun :"Öldügü yer gömülmeyen hiçbir peygamber yoktur" dedigini hatirladi Bunun üzerine mezar,HzAise'nin odasinin zeminine kazildiSonra tüm Medine'liler O'nu ziyaret ederek cenaze namazini kildilar
"Hiç süphesiz, Allah ve melekleri Peygamber'e salat etmektedirlerEy iman edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle selam verin"(Ahzab:56)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.