Prof. Dr. Sinsi
|
Boşanma İle İlgili Hadisler
İbn Ömer'in (r a ) bildirdiğine göre:
Kendisi Resulüllah (a s ) zamanında karısını hayız halinde iken boşamış, Ömer b Hattab (r a ) ise, bu durumu Hz Peygamber'den sormuştur Resulüllah cevaben şöyle buyurmuştur: "Abdullah'a söyle karısını geri alsın Sonra kadın temizlenip tekrar hayız görüp de tekrar temizleninceye kadar ona yaklaşmasın Bundan sonra artık isterse nikâhında tutar, dilerse tekrar biraraya gelmeden önce onu boşar İşte kadının bu iki kirlenmesi ve temizlenmesi müddeti, erkeklerin kadınları boşamaları için Yüce Allah'ın emrettiği iddet müddetidir "
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2675
İbn Abbas (r a )
"Kişinin karısını kendine haram kılması kefaret vermeyi gerektirir" demiştir Yine İbn Abbas Şüphesiz ki, Allah Resulü sizin için pek güzel bir örnektirdemiştir
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2692
Hz Aişe (r ah ) şöyle haber vermiştir:
Hz Peygamber (a s ) Zeynep bt Cahş'ın (r ah ) yanında eğlenip bal şerbeti içerdi Bunun üzerine ben ve Hafsa, kendi aramızda anlaşarak; Peygamber (a s ) hangimizin yanına gelirse, o: "Sende megafir kokusu hissediyorum; megafir mi yedin?" diyecekti Nihayet Peygamber bu iki kadından birisinin yanına girince kadın bu sözü ona söylemişti Hz Peygamber de: "Hayır! Zeynep bt Cahş'ın yanında bal şerbeti içmiştim, bir daha onu içmem" buyurdu Bunun üzerine: Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah'ın sana helal kıldığı şeyi niçin kendine haram kılıyorsun?  ile başlayıp Eğer ikiniz de (Hz Aişe ve Hafsa Allah'a tevbe ederseniz, (yerinde olur) Çünkü kalpleriniz sapmıştı Ve eğer Peygamber'e karşı birbirinize arka verirseniz bilesiniz ki onun dostu ve yardımcısı Allah, Cebrail ve müminlerin iyileridir Bunların ardından melekler de (ona) yardımcıdır sona eren ayetler nazil olmuştur
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2694
Hz Aişe (r ah ) şöyle nakletmiştir:
Resulüllah (a s ) hanımlarını muhayyer kılmakla emrolunduğu zaman bu işe benden başladı ve bana: "Sana bir şey söyleyeceğim; ancak ebeveynine danışmadan cevap vermekte acele etme" buyurdu Aişe sözlerine devam ederek: Hz Peygamber (a s ) annemle babamın ondan ayrılmamı istemeyeceklerini kesinlikle biliyordu Sonra bana şu ayeti okudu: Ey Peygamber! Eşlerine şöyle söyle: Eğer Dünya dirliğini ve süsünü (refahını) istiyorsanız, gelin size boşanma bedellerinizi vereyim de, sizi güzellikle salıvereyim Eğer, Allah'ı, Peygamber'ini ve Ahiret yurdunu diliyorsanız, bilin ki, Allah içinizden güzel davrananlar için büyük bir mükâfat hazırlamıştır Ben hemen: "Bunun nesi için ebeveynime danışacakmışım! Elbette Allah ve Resulü ile Ahiret yurdunu isterim" dedim Daha sonra, Peygamber'in diğer eşleride benim yaptığımın aynısını yaptılar
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2696
Hz Aişe (r ah ) şöyle rivayet etmiştir:
Onlardan dilediğini geriye bırakır, dilediğinide yanına alırsın" ayeti nazil olduktan sonra Resulüllah (a s ) biz kadınlardan birinin nöbet günü geldiğinde her defasında bizden izin isterdi (Hadisi Aişe'den rivayet eden) Muaze, Aişe'ye: "Hz Peygamber (a s ) senden izin istediği zaman, ne derdin?" diye sordu Aişe (r ah ): "Bu iş bana kaldı ise ben kimseyi kendime tercih edemem cevabını verirdim," dedi
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2697
Hz Peygamber (a s ) kadınlarından uzaklaştığı vakit Mescide girdim Bir de ne göreyim insanlar üzüntülerinden çakıl taşları ile yeri eşeliyor ve: Resulüllah hanımlarını boşamış diyorlardı Bu hadise örtünme emri gelmeden önce idi Ömer "Bu işi bugün mutlaka öğrenirim" dedim Aişe'nin yanına vararak: "Ey Ebu Bekr'in kızı! İşi Resulüllah'a eziyet verecek dereceye vardırdın öyle mi?" dedim Hz Aişe: "Benden sana ne, ey Hattab oğlu? sen kendi kusuruna bak!" dedi Bunun üzerine Hafsa'nın yanına vardım ve ona: "Ey Hafsa! Senin şerefin Resulüllah'a eziyet verecek dereceye vardı mı? Yemin olsun, senin de çok iyi bildiğin gibi, Resulüllah seni sevmiyor Ben olmasaydım, seni mutlaka boşardı" dedim Bundan dolayı Hafsa çok ağladı Ben ona: "Resulüllah nerededir?" diye sordum Hafsa: "O yatak odasındaki kilerindedir" cevabını verdi Hemen oraya vardım Birde baktım, karşıma Resulüllah'ın Rabah adındaki hizmetçisi çıktı Kilerin alt eşiğine oturmuş, ayaklarını ağaçtan oyulma (merdiven gibi) bir şeyin üzerine sarkıtmıştı Bu üzerine oturulan şey, Resulüllah'ın inip çıkarken merdiven olarak kullandığı bir hurma kütüğü idi Ben: "Ey Rabah! Resulüllah'ın huzuruna girmek istiyorum bana izin iste!" diye seslendim Rabah bir odaya baktı, sonra bir de bana Fakat bir şey söylemedi Ben tekrar: "Ey Rabah, benim için Resulüllah'tan izin iste!" dedim Rabah yine odaya baktıktan sonra, bana hiçbir şey söylemedi İki defada bana izin verilmeyince, sonra sesimi yükselterek: "Ey Rabah! Peygamber'in huzuruna girmek istiyorum; benim için izin iste! Zannediyorum ki, Resulüllah, benim Hafsa için geldiğimi düşünüyor Yemin olsun, Allah Resulü bana emrederse, Hafsa'nın boynunu vurmaya hazırım" dedim Bu arada sesimi biraz yükseltmiştim Bunun üzerine Rabah bana; yukarı çıkmamı işaret etti Hemen Resulüllah'ın huzuruna girdim O, bir hasır üzerine yaslanmıştı Ben de oturdum Örtüsünü üzerine çekti Üstünde bundan başka bir şey yoktu Hasır yan tarafına iz bırakmıştı Resulüllah'ın odasına şöyle bir göz gezdirip baktım, Sa' miktarı bir avuç arpa, odanın bir köşesinde o miktarda karaz yaprağı, baş ucunda bir de asılı deri Bu manzara karşısında göz yaşlarımı tutamayıp ağlamaya başladım Hz Peygamber: "Niçin ağlıyorsun ey Hattab oğlu?" buyurdu Ben de: "Ey Allah'ın Peygamber'i! Niçin ağlamayayım ki, işte hasır yan tarafına iz bırakmış İşte odan ve içindekiler Diğer tarafta Kayser ile Kisra meyveler ve nimetler içinde yüzmektedirler Sen ise Allah Resulü ve en seçkin kulu olduğun halde işte şu küçücük hüzün yeri olan odacığın!" dedim Resulüllah (a s ): "Ey Ömer! Dünya nimeti onların, Ahiret saadeti de bizim olmasına razı değil misin?" buyurdu Ben de: "Evet! Elbette razıyım " dedim Yanına girdim gireli yüzünde öfke eseri görüyordum Nihayet: "Ey Allah'ın Resulü! Hanımlarının hâlinden gücüne giden şey nedir? Onları boşadı isen şüphesiz, Allah seninle beraberdir Melekler de, Cebrail ve Mikâil, ben, Ebu Bekr ve bütün müminler de seninle beraberiz " dedim Ve Allah'a hamd ederek söylüyorum ki, söylediğim sözü Allah'ın tasdik buyuracağını ummadığım konuşmalarım azdır İşte bunun üzerine şu ayet-i kerimeler nazil olmuştur: Eğer o sizi boşarsa Rabbi ona, sizden daha iyi, kendini Allah'a veren, inanan, sebatla itaat eden, tevbe eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verebilir Eğer ikiniz de (Hz Aişe ve Hafsa) Allah'a tevbe ederseniz, (yerinde olur) Çünkü kalpleriniz sapmıştı Ve eğer Peygamber'e karşı birbirinize arka verirseniz bilesiniz ki onun dostu ve yardımcısı Allah, Cebrail ve müminlerin iyileridir Bunların ardından melekler de (ona) yardımcıdır Ebu Bekr'in kızı Aişe ile Hafsa, Peygamber'in diğer hanımlarına karşı birbirlerini tutuyorlardı Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Sen onları boşadın mı?" diye sordum Hz Peygamber (a s ): "Hayır" cevabını verdi Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Mescide girdiğimde, müslümanlar çakıl taşları ile yerleri eşeleyip: Resulüllah kadınlarını boşamış diyorlardı Aşağıya inipte sizin hanımlarınızı boşamadığınızı onlara haber vereyim mi?" dedim Hz Peygamber: "Evet, istersen haber verebilirsin" buyurdu Yüzündeki öfke alâmetleri ortadan kalkıncaya kadar onunla konuşmaya devam ettim Nihayet dişleri görülünceye kadar tebessüm etti O insanlardan dişleri en güzel olanı idi Sonra Hz Peygamber (a s ) bulunduğu yerden aşağı indi Ben de onunla indim Ancak, ben basamaklı kütüğe tutunarak iniyordum Resulüllah ise yerde yürür gibi ona eliyle dokunmadan indi Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Odada yirmi dokuz gün kaldın " dedim Peygamber (a s ): "Ay, yirmi dokuz gece olur " buyurdu Bunun üzerine ben Mescidin kapısında durarak olanca sesimle: "Resulüllah, hanımlarını boşamamıştır!" diye bağırdım Bu arada şu ayet nazil oldu: Onlara güven veya korkuya dair bir haber gelince hemen onu yayarlar; halbuki onu, Peygamber'e veya aralarında yetki sahibi kimselere götürselerdi, onların arasından işin içyüzünü anlayanlar, onun ne olduğunu bilirlerdi Allah'ın size lütuf ve rahmeti olmasaydı, pek azınız müstesna, şeytana uyup giderdiniz Bu işi ben anlayıp ortaya çıkarmıştım Yüce Allah da tahyir ayetini inzal buyurdu
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2704
Sübeya (r ah ) şöyle rivayet etmiştir:
Ömer b Abdullah, Abdullah b Utbe'ye mektup yazarak, Sübeya'nın yanına varıp, ona kendi hadisini ve Hz Peygamber'e fetva sorduğunda kendisine ne cevap verdiğini sormasını emretmiş Ömer b Abdullah da, Abdullah b Utbe'ye cevabi mektubunda Sübeya'nın kendisine şunları haber verdiğini bildirmiştir: Sübeya, Benu Âmir b Lüey soyundan, Bedir gazvesine katılmış olan Sa'd b Havle ile evliymiş Daha sonra, bu zat hanımı hamile iken Veda haccında vefat etmiştir Kocasının vefatından çok geçmeden karısı doğurmuş Nifasından temizlendikten sonra kendisini isteyecekler için giyinip kuşanmış Bu sırada Abdüddar oğullarından Ebu Senabil b Bakek onun yanına gelip: "Seni giyinip kuşanmış ve süslenmiş olarak görüyorum Anlaşılan evlenmek istiyorsun Yemin olsun dört ay on gün geçmedikçe kesinlikle evlenemezsin!" demiş Sübeya "O zat bana bunu söyleyince geceleyin üzerimdeki elbiseyi çıkardım Sonra Resulüllah'a giderek bu meseleyi ona sordum Bana doğumumu yaptığım andan itibaren evlenmenin benim için helal olduğunu, istersem evlenebileceğimi, söyledi "
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2728
Ümmü Habibe'nin şöyle söylediğini
Zeynep bt Ebu Seleme anlatıyor: Ben, babası Ebu Süfyan vefat ettiği zaman Peygamberin (a s ) hanımı Ümmü Habibe'nin yanına vardım Ümmü Habibe, içinde sarı renk bulunan bir koku, "haluk" yahut başka bir şey istedi Bundan, önce bir cariyeye sürdü Sonra da bu boyadan kendi iki yanağına sürdü ve şöyle dedi: Yemin olsun, benim böyle koku ve boya ile süslenmeğe ihtiyacım yoktur Ancak ben Resulüllah'ın minber üzerinde şöyle buyurduğunu işittim: "Allah'a ve Ahiret gününe iman eden bir kadına ölü için üç günden fazla yas tutmak helal değildir Sadece kocası için dört ay on gün yas tutabilir "
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2730
|