Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dindeki, hadis, yeri, önemi

Hadis Nedir?? Dindeki Yeri Ve Önemi??

Eski 07-12-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hadis Nedir?? Dindeki Yeri Ve Önemi??



"Hz Peygamber (sas)'in sözleri, fiilleri, takrirleri ile ahlâkî ve beşerî vasıflarından oluşan sünnetinin söz veya yazı ile ifade edilmiş şekli Bu mânâda hadis, sünnet ile eş anlamlıdır,

Hadis kelimesi, "eski"nin zıddı "yeni" anlamına geldiği gibi, söz ve haber anlamlarına da gelir Bu kelimeden türeyen bazı fiiller ise haber vermek, nakletmek gibi anlamlar ifade eder Hadis kelimesi, Kur'ân'da bu anlamları ifade edecek biçimde kullanılmıştır Sözgelimi, "Demek onlar bu söze (hadis) inanmazlarsa, onların peşinde kendini üzüntüyle helak edeceksin" (el-Kehf, 18/6) âyetinde "söz" (Kur'ân); "Musa'nın haberi (hadîsu Musa) sana gelmedi mi?" (Tâhâ, 20/9) ayetinde "haber" anlamına gelmektedir "Ve Rabbinin nimetini anlat (fehaddis)" fiili de "anlat, haber ver, tebliğ et" anlamında kullanılmıştır

Hadis kelimesi zamanla, Hz Peygamber'den rivayet edilen haberlerin genel adı olarak kullanılmaya başlanmıştır Kelime, bizzat Rasûlullah (sas) tarafından da, bu anlamda kullanılmıştır Buhârî'de yeralan bir hadîse göre Ebû Hüreyre, "Yâ Rasûlullah, kıyamet günü şefâatine nail olacak en mutlu insan kimdir?" diye sorar

Hz Peygamber şöyle cevap verir: "Senin "hadîse" karşı olan iştiyakını bildiğim için, bu hadis hakkında herkesten önce senin soru soracağını tahmin etmiştim Kıyamet günü şefaatime nail olacak en mutlu insan, "La ilahe ill" diyen kimsedir" (Buhârî, ilim; 33)

Hadisin Dindeki Yeri ve Önemi:

Rasûlullah (sas), Allah'tan aldığı vahyi yalnızca inanlara aktarmakla kalmamış, aynı zamanda onları açıklamış ve kendi hayatında da tatbik ederek müşahhas örnekler hâline getirmiştir Bu nedenle O'na "yaşayan Kur'ân" da denilmiştir İslâm bilginleri genellikle, dinî konularla ilgili hâdislerin Allah tarafından Hz Peygamber'e vahyedilmiş olduklarını kabul ederler; delil olarak da, "O (Peygamber), kendiliğinden konuşmaz; O'nun sözleri, kendisine inderilmiş -vahiyden başkası değildir" (en-Necm, :3-4) âyetini ileri sürerler Ayrıca, "Andolsun ki; Allah, mû'minlere büyük lütufta bulundu Çünkü, daha önce apaçık bir sapıklık içinde bulunuyorlarken, kendi araladan, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir elçi gönderdi" (Âlu Irnrân, 3/164) âyetinde sözü edilen "hikmet" kelimesinin, "sünnet" anlamında olduğunu da belirtmişlerdir Nitekim, Hz Peygamber ve O'nun ashabından nakledilen bazı haberler de, bu gerçeği ortaya koymaktadır

Rasûlullah'tan (sas) şöyle rivayet edilmiştir: "Bana kitap (Kur'ân) ve bir de onunla birlikte, onun gibisi (sünnet) verildi" (Ebû Dâvûd, Sünen, II, 505) Hassan İbn Atiyye, aynı konuda şu açıklamayı yapmıştır: "Cibrîl (as) Rasûlullah (sas)'e Kur'ân'ı getirdiği ve öğrettiği gibi, sünneti de öylece getirir ve öğretirdi" (İbn Abdilberr, Câmiu'l Beyâni'l-ilm, II, 191)

Yukarıda zikredilen âyet ve haberlerden de anlaşılacağı gibi, Kur'ân ve hadîs (daha geniş ifadesiyle sünnet), Allah (cc) tarafından Rasûlullah (sas)'a gönderilmiş birer vahiy olmak bakımından aynıdırlar Şu kadar var ki; Kur'ân, hadîsin aksine, anlam ve lâfız yönünden bir benzerinin meydana getirilmezliği (i'câz) ve Levh-i Mahfûz'da yazı ile tesbit edildiği için, ne Cibrîl (as)'in ve ne de Hz Peygamber'in, üzerinde hiçbir tasarrufları bulunmaması noktasında hadîsten ayrılır Hadîs ise, lâfız olarak vahyedilmediği için, Kur'ân lâfzı gibi mu'ciz olmayıp, ifade ettiği anlama bağlı kalmak şartıyla sadece mânâ yönüyle nakledilmesi caizdir

Hz Peygamber'den hadîs olarak nakledilen, fakat daha ziyade, O'nun (sas) sade bir insan sıfatıyla, dinî hiçbir özelliği bulunmayan, günlük yaşayışıyla ilgili sözlerinin, yukarıda anlatılanların dışında kaldığını söylemek gerekir O'nun (sas) bir insan sıfatıyla hata yapabileceğini açıklaması (Müslim, Fedâil, 139-140-141) bunu gösterir Nitekim bazı ictihadlarında hataya düşmesi, bu konularda herhangi bir vahyin gelmediğini gösterir Ancak bu hataların da, bazan vahiy yolu ile düzeltildiği unutulmamalıdır

Vahye dayalı bir fıkıh kaynağı olarak hadis, Kur'ân karşısındaki durumu ve getirdiği hükümler açısından şu şekillerde bulunur:

1 Bazı hadisler, Kur'ân'in getirdiği hükümleri teyid ve tekit eder Ana-babaya itaatsizliği, yalancı şahitliği, cana kıymayı yasaklayan hadisler böyledir

2 Bir kısmı hadisler, Kur'ân'ın getirdiği hükümleri açıklar, onları tamamlayıcı bilgiler verir Kur'ân'da namaz kılmak, haccetmek, zekât vermek emredilmiş, fakat bunların nasıl olacağı belirtilmemiştir Bu ibadetlerin nasıl yapılacağını hadislerden öğreniyoruz

3 Bazı hadisler de, Kur'ân'ın hiç temas etmediği konularda, hükümler koyar Hadîsin başlı başına müstakil bir teşri' (yasama) kaynağı olduğunu gösteren bu tür hadislere, ehlî merkeplerle yırtıcı kuşların etinin yenmesini haram kılan, diyetlerle ilgili birçok hükmü belirten hadisler örnek olarak verilebilir

Buraya kadar anlatılanlar, hadîsin (sünnet) İslâm dinindeki önemli yerini gözler önüne sermektedir Din açısından, Kur'ân'dan hemen sonra gelen bir hüküm kaynağı olarak hadislere gereken önemin verilerek Hz Peygamber'in sünnetine uyulması, başta Allah (cc) olmak üzere, O'nun Rasülü Hz Muhammed (sas) tarafından da çok kesin ifadelerle emredilmiştir Bu konuda Kur'ân'da şu ayetlere yer verilmiştir: "Ey Peygamber de ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız, bana uyunuz ki; Allah da sizi sevsin ve günâhlarınızı bağışlasın" (Âlu imrân, 3/31);

"Ey Peygamber de ki: Allah'a pevgamber'e itaat ediniz Eğer yüz çevirirseniz, biliniz ki Allah kâfirleri sevmez" (Âlu Imran, 3/32;

"Allah'a ve Peygamberlere itaat ediniz, umulur ki rahmet olunursunuz" (Âlu İmrân, 3/132);

"Peygamber size neyi getirmişse onu alın, neyi yasaklamışsa ondan sakının" (el-Haşr, 59/7)

Görüldüğü gibi bu âyetlerde, Rasûlullah (sas)'e itaat, Allah'a (cc) itaat ile birlikte emredilmiş, hatta Peygamber (sas)'e itaatin Allah'a (cc) itaat demek olduğu açıkça belirtilmiştir

Rasûlullah (sas) da bir hadîsinde: "Şunu kesin olarak biliniz ki, bana Kur'ân ve onunla beraber onun bir benzeri (sünnet) daha verilmiştir Karnı tok bir halde rahat koltuğuna oturarak;' Şu Kur'an'a sarılın; O'nda neyi helâl görürseniz onu helâl, neyi koram görürseniz onu da haram kabul ediniz' diyecek bazı kimseler gelmesi yakındır Şüphesiz ki, Allah Rasûlünün haram kıldığı şey de Allah'ın haram kıldığı gibidir" (Ebû Davûd Sünnet, 5; ibni Mace, Mukaddime, 2; Ahmed b Han-bel, Müsned, 1V131) buyurarak, sünnetini küçümseyip dinden ayırmak isteyenlere karşı müslümanları uyarmış ve dinin sünnetsiz düşünülemeyeceğini vurgulamıştır

Nitekim, Hz Peygamber'in burada geleceğini ikaz ettiği kişi ve gruplar Hicri birinci ve ikinci asırlarda ve bir de XlX-XX asırlarda müsteşriklerin etkisiyle, Hindistan (Ehl-i Kur'an Cemiyeti) ve Mısır'da (Tevlik Sıdkı, Mahmud Ebû Reyye) ortaya çıkmış, fakat bunların hadis ve sünnete hiçbir etkisi olmamıştır" (Şamil İslam Ans Hadis Başlığında: İsmail Lütfi Çakan, sh:109-110)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.