![]() |
Kur’Ân, Bizden Nasıl Bir Konuşma Üslûbu İstiyor? |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Kur’Ân, Bizden Nasıl Bir Konuşma Üslûbu İstiyor?Kur’ân-ı Kerîm, bizleri evvelâ güzel ve düzgün ifâdeler kullanmaya dâvet ediyor ![]() ![]() Anne-babaya karşı “öf” bile deme, onlara; • (kavlen kerîmâ)2, yâni ikramkâr ve iltifatkâr söz söyle, buyuruyor ![]() ![]() Başa kakmak ve gönül incitmek sûretiyle ecri zâyi edilen bir sadakadansa • (kavlün ma’rûfun)4, yâni tatlı bir söz daha hayırlıdır, buyuruyor ![]() Kanadı kırık bir kuş gibi himâyeye muhtaç yetimlere, yakın akrabâya, yoksullara karşı yine •(kavlen ma’rûfâ)5, yâni güzel söz ve tatlı dille konuş, buyuruyor ![]() Kalbinde mânevî hastalık bulunan kimselere karşı herhangi bir töhmete, fitneye veya yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için yine • (kavlen ma’rûfâ)6, yâni yerinde ve uygun bir söz söyleyin, buyuruyor ![]() Zâlimlerin kalbini yumuşatmak için •(kavlen leyyinâ)7, yâni yumuşak söz söyleyin, buyuruyor ![]() ![]() ![]() Yine tebliğ esnâsında •(kavlen belîgâ)8, yâni gönüllere işleyecek tesirli ve belîğ bir söz söyleyin, buyuruyor ![]() ![]() ![]() Ayrıca tebliğ veya irşâdın sıradan sözlerle değil; belîğ, yâni rûha tesir edecek, güzel, hikmetli, edebî ve titizlikle seçilmiş özlü ifâdelerle yapılması da ilâhî emirler cümlesindendir ![]() “(Rasûlüm!) Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle dâvet et! ![]() ![]() Ruhlar hikmete meclûbdur ![]() ![]() “Nükteli ve hikmetli söz ve davranışlarla ruhlarınızı dinlendirin ![]() ![]() Yâni mü’minin dili, ilâhî hakikatlerin bediî ve rûhânî güzelliklerini sergileyen bir hikmet pınarı olmalıdır ![]() Yine Kur’ân-ı Kerîm, kendimiz için doğruluk, adâlet ve hakkâniyetle muâmele görmek istiyorsak, işlerimizin ve hâllerimizin düzelip Allâh’ın bizi affetmesini diliyorsak, bizim de her hususta doğru, samîmî, âdil ve hak-şinas olmamızı emrederek • (kavlen sedîdâ)9, yâni doğru söz söyleyin, buyuruyor ![]() Nitekim doğru sözlü olmak ve hiç kimseyi aslâ aldatmamak, müslümanlığımızın olmazsa olmaz bir şartıdır ![]() ![]() ![]() “-Gel bak sana ne vereceğim!” demesi üzerine hemen kadına, ona ne vereceğini sormuş, kadın da birkaç hurma vereceğini söyleyince: “-Şâyet ona bir şey vermeyecek olsaydın, sana bir yalan günâhı yazılırdı ![]() ![]() İşte hidâyet rehberimiz Kur’ân-ı Kerîm nice âyetiyle biz mü’minleri doğru, düzgün, münâsip, yumuşak ve tatlı ifâdelerle konuşmaya dâvet etmekte, bunların zıddı olan konuşmalardan da sakındırmaktadır ![]() Kur’ân’ın Men Ettiği Konuşmalar Kur’ân-ı Kerîm, şirk ve küfür ehlinin hakîkat dışı ifâdelerinin, “vebâli çok büyük söz”10, “boş söz”11ve “tenâkuz dolu söz”12 olduğunu bildirir ![]() ![]() ![]() Cenâb-ı Hak, kötü sözlerin14 ve bununla birlikte çirkin davranışların -mazlumun hâkim önünde ifâde etmesi gibi istisnâlar hâriç- ulu-orta söylenip alâkalı-alâkasız herkese ifşâ edilmesini yasaklar ![]() ![]() ![]() “Müstehcen konuşmak, münâfıklıktan bir bölümdür ![]() Bir de kötü ifâdelerin dile yerleşmesinden sakınmak lâzımdır ![]() Îsâ -aleyhisselâm- yolda bir domuza rastlar ![]() ![]() “–Bunu şu domuz için mi söylüyorsun?” diye sorarlar ![]() “–Ben, dilimi çirkin sözler söylemeye alıştırmaktan korkuyorum!” cevâbını verir ![]() Lisanda gerekli gereksiz çokça tekrar olunan kelimelere “pelesenk” denir ki, bu bir konuşma zaafıdır ![]() ![]() ![]() “Allah katında en kötü kimse, ağzının bozukluğundan dolayı insanların kendisiyle buluşmayı ve görüşmeyi terk ettiği kimsedir ![]() ![]() Yine Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- konuşma esnâsında kaba ve çirkin kelimelerin kullanılmasını istemez, aynı mânâyı ifâde eden farklı kelimeler varsa, edep ve nezâkete en uygun olanının kullanılmasını tavsiye ederdi ![]() İnsanları aldatmak için sözü allayıp pullamak, bir şeyi olduğundan farklı göstermek maksadıyla mübâlağalı ve yaldızlı lâflar15 kullanmak da Kur’ân’ın men ettiği bir konuşma tarzıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Kim, insanların kalbini çelmek (kendine çekmek) için kelâmın (şatafatlı) kullanılışını öğrenir, (insanları bıktırırcasına) sözü gereğinden fazla uzatırsa, Allah kıyâmet günü ondan ne farz ne nâfile hiçbir ibâdetini kabûl etmez!” (Ebû Dâvûd, Edeb, 86/5006) Bu sebeple sözü fazla uzatmadan, kısa ve öz bir şekilde ifâde etmek gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Güzel konuşmak için, evvelâ dinlemeyi öğrenmek de şarttır ![]() ![]() ![]() ![]() İmam Evzâî (v ![]() “Allah, bir topluluğa şer murâd ederse, onlara gereksiz yere cedel (tartışma) kapısını açar ve onları amelden alıkoyar ![]() Bu yüzden gereksiz çekişmeler ve boş lâkırdılar da konuşmanın israfı cümlesindendir ![]() -aleyhissalâtü vesselâm- buyururlar ki: “İnsanoğlunun konuşmaları lehine değil, aleyhinedir ![]() ![]() “Yâ Hafsa! Çok konuşmaktan sakın ![]() ![]() ![]() ![]() “…Hayırlı şeyler konuşmak, sükûttan daha iyidir; sükût da kötü şeyler konuşmaktan daha iyidir ![]() Dolayısıyla nerede, ne zaman ve ne kadar konuşacağını iyi ayarlamak gerekir ![]() “İki şey akıl hafifliğini gösterir: Söyleyecek yerde susmak, susacak yerde söylemek ![]() Ayrıca muhâtabın durumuna göre ses tonunu da nâzik bir şekilde ayarlamak îcâb eder ![]() Kur’ân-ı Kerîm’in men ettiği konuşmalardandır ![]() Âyet-i kerîmede buyrulur: “Yürüyüşünde tabiî ol, sesini alçalt ![]() ![]() Nitekim bâzı sahâbîlerin, Peygamber Efendimiz’in huzûrunda yüksek sesle konuşmaları üzerine şu ilâhî ihtar gelmiştir: “Ey îmân edenler! Seslerinizi Peygamber’in sesinin üstüne yükseltmeyin! Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber’le yüksek sesle konuşmayın; yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir ![]() Bu da büyüklerin ve hürmete şâyan kimselerin huzûrunda edeben sesi kısmak gerektiğini ifâde etmektedir ![]() Ayrıca dili; dedikodu, gıybet, iftirâ, sû-i zan gibi çirkinliklerle de kirletmemek îcâb eder ![]() ![]() Velhâsıl, Kur’ân ahlâkıyla ahlâklanmış bir mü’min, açılmış bir çiçek gibi güzelliğiyle, hoş râyihasıyla, rûhu okşamalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Ahsen, yâni her işi en güzel olmalı, etrafına dâimâ güzellik tevzî etmelidir ![]() Ecmel, yâni gönle huzur ve ferahlık verecek zarâfet ve letâfette olmalıdır ![]() Ekmel, yâni çok olgun, en mükemmel olmalıdır ![]() Böylesine ideal mü’minlerin her işi ve eseri, İslâm’ın güzelliğini, ihtişâmını, estetiğini, huzûrunu ve güleryüzünü aksettirir ![]() Hilye-i şerîfelerde nakledildiğine göre, Peygamber Efendimiz’in yüzünde nûr-i melâhat, sözlerinde selâset, hareketlerinde letâfet, lisânında talâkat, kelimelerinde fesâhat, beyânında fevkalâde belâğat vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ebû Kursâfe -radıyallâhu anh- şöyle der: “Ben, annem ve teyzem, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e bey’at edip yanından ayrıldığımızda, annem ve teyzem bana: «–Yavrucuğum, bu zât gibisini hiç görmedik! Yüzü O’ndan daha güzel, elbiseleri daha temiz ve sözü daha yumuşak başka birini bilmiyoruz ![]() ![]() ![]() Rabbimiz biz kullarını, Âlemlere Rahmet Efendimiz’in rahmet lisânına âşinâ kılsın! Kur’ân ahlâkıyla ahlâklanıp her hâl ve hareketimizi Kur’ân ölçüleriyle tanzîm edebilmemizi nasip ve müyesser eylesin! |
![]() |
![]() |
|