Prof. Dr. Sinsi
|
Hz Muhammed'in Hayatı Uzun, Tam Alarak Anlatılmış
Hz Muhammedin tam olarak hayatını isteyenler için ekliyorum İslam peygamberinin hayatını ne kadar okursak okuyalım azdır Her bir olayı ayrı bir derstir Onun için Hz Muhammedin hayatını tekrar tekrar okumanızı önceriyorum
Uzun olarka hz muhammedin hayatı, hz Muhammedin hayatı uzun, Hz Muhammedin hayatı tam
Hz Muhammed'in Hayatı Uzun
Hz Muhammed'in (S A V) Hayatı (571-632)
Hz Muhammed (s a s ) Mekke'de doğdu 40 yaşında Peygamber oldu 23 yıllık Peygamberlik hayâtının 13 yılı Mekke'de, 10 yılı da Medine'de geçti Medine'de 63 yaşında vefât etti Bu sebeple:
Hz Muhammed (s a s ) 'in hayâtı (571-632):
a) Peygamberliğinden Önceki Hayâtı (571-610),
b) Peygamberlik Devri (610-632) olmak üzere iki kısma ayrılır
Peygamberlik devri de:
a) Mekke devri (610-622)
b) Medine devri (622-632)
olarak iki döneme ayrılır
Bu sebeple Siyer ve İslâm Târihi ile ilgili kitaplarda, Rasûlullah (s a s )'in hayâtı, "Peygamberlikten (Bi'setten) öncesi" ve "Peygamberlik devri" diye iki devreye ayrılarak incelenmiştir
Peygamberlikten önceki hayatını da:
1- Çocukluk devresi (8 yaşına kadar olan süre),
2- Gençlik çağı (8-25 yaşına kadar olan devre),
3- Evlilik dönemi (25-40 yaşı arasındaki devre) olmak üzere genellikle üç bölüme ayırmışlardır
Peygamber olduktan sonra, "Mekke Devri"nde geçen olayları incelerken, târihbaşı olarak, Peygamberliğin (Nübüvvetin) l 2 veya 5 inci yılı gibi, Nübüvvetin başlangıcını; "Medine devri" olaylarında ise,-Hicretin, 1 , 2 veya 3 üncü yılı şeklinde Rasûl–i Ekrem (s a s )'in Hicret olayını esâs almışlardır
Bu kitapta da aynı usûle uyulacaktır
Birinci Kısım
Hz Muhammed (s a s)'in Peygamberlikten Önceki Hayatı
" Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik "
1-Hz Muhammed (s a s)'in Çocukluk Dönemi
1- Doğumu:
Hz Muhammed (s a s ) Milâddan sonra 571 senesi, Fil Yılı'nda, 12 Rebiülevvel (20 Nisan) pazartesi gecesi sabaha karşı, Mekke'nin doğusunda bulunan "Hâşimoğulları Mahallesi"nde, babasından kendisine mirâs kalan evde doğdu Arapların takvim başı olarak kullandıkları "Fil Vak'ası", Peygamberimiz (s a s )'in doğumundan 52 gün kadar önce olmuştu (18) Abdülmuttalib, torununun doğumu şerefine verdiği ziyâfette çocuğun adını soranlara:
"Muhammed adını verdim Dilerim ki, gökte Hakk, yeryüzünde halk, O'nu hayırla yâdetsinler  " cevâbını verdi Annesi de "Ahmed" dedi (Muhammed, üstünlük ve meziyetleri anılarak çok çok övülüp senâ edilen; Ahmed de Cenab-ı Hakk'ı yüce sıfatları ile öven, hamdeden kimse demektir (19) İslâm târihçileri, Peygamberimiz (s a s )'in doğduğu gece bir takım olağanüstü olayların meydana geldiğini naklederler O gece İran Kisrâsı (Hükümdarı)'nın Medâyin şehrindeki sarayının 14 sütûnu yıkılmış, mecûsîlerin İran'da Istahrâbat şehrinde bin yıldan beri yanmakta olan "ateşgede"leri sönmüş, Sâve (Taberiyye) gölü yere batmış, bin yıldan beri kurumuş olan Semâve deresi'nin suları taşmış, mecûsîlerin büyük bilgini Mûdibân korkunç bir rüya
görmüş, Kâbe'deki putların yüz üstü devrildikleri görülmüştü Gerçekten O'nun doğması ile bütün dünyada hüküm sürmekte olan cehâlet ve küfür ateşi sönmüş, putperestlik yıkılmış, zulmün baskısı son bulmuştur
2-Soyu (Nesebi)
Peygamberimiz Hz Muhammed (s a s )'in babası, Abdülmuttalib'in oğlu Abdullah; annesi ise Vehb'in kızı Âmine'dir Babası Abdullah, Kureyş Kabîlesinin Hâşimoğulları kolundan, annesi Âmine ise Zühreoğulları kolundandır Her ikisinin soyu, bir kaç batın yukarıda, "Kilâb"da birleşmektedir Her ikisi de Mekke'lidir Peygamber (s a s ) Efendimiz, Hz İbrâhim'in büyük oğlu Hz İsmâil'in neslindendir Soyu Adnân'a kadar kesintisiz bellidir (20) Adnân ile Hz İsmâil arasındaki batınların sayısında neseb bilginleri ihtilâf etmişlerdir (21) Peygamber (s a s ) Efendimizin soyu, çok temiz ve çok şerefli bir neseb zinciridir Bir hadisi şerifte Rasûl-i Ekrem Efendimiz:
"Ben devirden devire, (nesilden nesile, âileden âileye) seçilerek intikal eden Âdemoğulları soylarının en temizinden naklolundum, sonunda içinde bulunduğum 'Hâşimoğulları' âilesinden neş'et ettim", buyurmuştur (22) Diğer bir hadisi şerifte bu seçilme işi şöyle anlatılmıştır "Allah, Hz İbrâhim'in oğullarından Hz İsmâil'i, İsmâiloğullarından Kinâneoğullarını, Kinâneoğullarından Kureyşi, Kureyşden Hâşimoğul-larını, Hâşimoğullarından da beni seçmiştir " (23) Bir başka hadis-i şerifinde de Rasûl–i Ekrem Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Allah beni, dâima helâl babaların sulbünden, temiz anaların rahmine naklederek, sonunda babamla annemden ızhâr etti Âdem'den, anne-babama gelinceye kadarki nesebim içinde nikâhsız birleşen olmamıştır" (24) Hz Muhammed (s a s )'in doğumundan iki ay kadar önce babası Abdullah, Suriye seyâhatinden dönerken Yesrib (Medine)'de hastalanarak 25 yaşında vefât etmiş ve orada defnedilmişti Peygamberimiz (s a s )'e, babasından mirâs olarak beş deve, bir sürü koyun, doğduğu ev ve künyesi Ümmü Eymen olan Habeşli Bereke adlı bir câriye kalmıştır (25)
3-Hz Muhammed (s a s) Süt Anne Yanında
Başlangıçta çocuğu (3 veya 7 gün) annesi Âmine emzirdi (26) Sütü yetmediği için, daha sonra amcası Ebû Leheb'in azatlı câriyesi Süveybe tarafından emzirildi (27) Fakat Hz Muhammed (s a s )'in devamlı süt annesi Hevâzin Kabîlesinin Sa'doğlulları kolundan Halîme oldu Mekke'nin havası ağır olduğu için, Mekkeliler yeni doğan çocuklarını çölden gelen süt annelere verirlerdi Çöl ikliminde çocuklar hem daha gürbüz yetişiyor, hem de bozulmamış (fasih) Arapça öğreniyorlardı Hz Muhammed (s a s )'de bu âdete göre süt annesi Halîme'ye verildi Halîme, yetim bir çocuğu emzirmenin kârlı bir iş olmayacağı düşüncesiyle, başlangıçta tereddüt göstermişse de, daha sonra bu çocuğun evlerine uğur ve bereket getirdiğini görmüş ve O'nu öz çocuklarından daha çok sevmiştir Süt kardeşi Şeyma da bakımında annesine yardımcı olmuştur (28) Hz Muhammed (s a s ) süt annesi ve süt kardeşleri ile sonraki yıllarda dâima ilgilenmiştir Halîme kendisini ziyârete geldiği zaman onu "anacığım" diyerek karşılamış, altına elbisesini yayarak, saygı göstermiştir (29) Hz Muhammed (s a s ) dört yaşına kadar, süt annesinin yanında çölde kaldı Dört yaşında Halîme çocuğu Mekke'ye götürerek annesine teslim etti İslâm târihçileri, bu esnada "şakk-ı sadr" (göğüs açma) olayının meydana geldiğini, çocukta görülen bu gibi olağanüstü hallerin Halîme'yi endişelendirdiğini, bu yüzden çocuğu annesine teslime mecbûr kaldığını naklederler (30)
4-Medine Ziyareti
Hz Muhammed (s a s ) dört yaşından altı yaşına kadar, öz annesi Âmine ile kaldı, O'nun şefkat ve ihtimâmı ile yetişip büyüdü Altı yaşında iken, babasının Medine'de bulunan kabrini ziyâret etmek üzere, annesi ve sadık hizmetçileri Ümmü Eymen'le beraber Medine'ye gittiler Medine'deki akrabaları Neccâroğullarında bir ay kadar misâfir kaldılar Dönüşte, Medine'nin 23 mil güneyinde Ebvâ Köyü'nde Âmine hastalandı (31) Henüz doğmadan babasından yetim kalmış olan Hz Muhammed (s a s ) altı yaşında iken annesinden de öksüz kalıyordu Bu acıyı bütün varlığı ile hisseden anne, oğlunu şefkat dolu gözlerle süzdü Bağrına basıp uzun uzun öptü Masûm yüzüne bakarak
"Her yeni eskiyecek, her fâni yok olup gidecek, Ben de öleceğim, fakat buna gam yemem, Namımı ebedi kılacak hayırlı bir halef bırakıyorum  " anlamına bir şiir söyledi Bu sözlerden sonra vefât etti (32) Annesinin ölümünden sonra çocuğu Ümmü Eymen Mekke'ye götürüp dedesi Abdülmuttalib'e teslim etti
Altı yaşından sekiz yaşına kadar, çocuğa dedesi Abdülmuttalib baktı Abdülmuttalib seksen yaşını geçmiş bir ihtiyârdı Peygamber (s a s ) Efendimiz sekiz yaşında iken dedesi de öldü Ölürken, on oğlu içinden Hz Muhammed (s a s ) Efendimizin yetiştirilmesini, öz amcası Ebû Tâlib'e bıraktı (33/1)
Yıllar sonra, Hicret'in 6'ıncı yılı Hudeybiye Barışı dönüşünde Rasûlullah (s a s ) Efendimiz, annesinin kabrini ziyâret edip, teessürle gözyaşı döktü
Annemin bana olan şefkatini hatırlayarak ağladım, buyurdu (33/2)
Bir Gece
Ondört asır evvel, yine böyle bir geceydi,
Kumdan, ayın ondördü bir Öksüz çıkıverdi!
Lâkin, o ne hüsrândı ki: Hissetmedi gözler;
Kaç bin senedir, halbuki bekleşmedelerdi!
Nerden görecekler? Göremezlerdi tabiî
Bir kerre, zuhûr ettiği çöl, en sapa yerdi
Bir kerre de, mâmûre-i dünyâ, o zamanlar ,
Buhranlar içindeydi, bugünden de beterdi
Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;
Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi!
Fevzâ bütün âfâkına sarmıştı zemînin
Salgındı, bugün Şark'ı yıkan, tefrika derdi
Derken büyümüş, kırkına gelmişti ki Öksüz,
Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi!
Bir nefhada insanlığı kurtardı O Mâsum,
Bir hamlede kayserleri, kisrâları serdi!
Aczin ki, ezilmekti bütün hakkı, dirildi;
Zulmün ki, zevâl aklına gelmezdi, geberdi!
Âlemlere rahmetti, evet, şer–i mübîni,
Şehbâlini, adl isteyenin yurduna gerdi
Dünya neye sâhipse, O'nun vergisidir hep;
Medyûn O'na cem'iyyeti, medyûn O'na ferdi
Medyûndur O mâsûm'a bütün bir beşeriyyet  
Yârab, bizi mahşerde bu ikrâr ile haşret
Mehmed Âkif ERSOY
(18) Siyer ve İslâm Târihi müellifleri, Rasûlüllah (s a s )'in doğumunun Rebiülevvel ayında bir pazartesi günü sabaha karşı olduğunda genellikle ittifak etmişlerse de, ayın kaçıncı günü olduğu konusunda birleşememişlerdir Rasûlüllah (s a s ) 1 Rebiülevvel 11 H /27 Mayıs 632 M târihine rastlayan Pazartesi günü öğleden sonra vefât etmiştir (Bkz Tecrid Tercemesi,9/298 ve 11/5-6) Sahih hadislerde, Peygamber (s a s ) Efendimizin 63 yaşında vefât ettiği belirtilmiştir (Bkz Tecrid Tercemesi, 9/298, Hadis No 1442 ve 11/33, Hadis No 1671) Rasûlüllah (s a s )'in, Hz Mâriye'den olan oğlu İbrâhim'in vefât ettiği gün, güneş tutulmuştu (Bkz Buhârî, 2/29-30; Tecrid Tercemesi, 3/428, Hadis No 547) Mısır'lı Muhammed Felekî Paşa, yaptığı hesaplama ve araştırma sonucu, bu tutulma olayının, Milâdi 632 yılının 7 Ocak günü saat 8 30'a rastladığını tesbit etmiştir Rasûlüllah (s a s )'in vefâtı, 1 Rebiülevvel 11 H/27 Mayıs 632 M Pazartesi günü olduğuna göre, Muhammed Felekî Paşa bu tarihten 63 kameri yıl geri giderek, Rasûlüllah (s a s )'in doğumunun 9 Rebiülevvel/20 Nisan 571 veya 2 Rebiülevvel/13 Nisan 571 pazartesi olması gerektiği sonucuna varmıştır (Bkz Asr-ı Saadet 1/191) (19) Peygamberimizin en meşhûr ve Kur'an-ı Kerim'de geçen isimleri; "Muhammed" ve "Ahmed"dir Muhammed (s a s ) ismi Kur'ân-ı Kerîm'de 4 yerde (Âl-i İmrân Sûresi 144, Ahzâb Sûresi 40, Muhammed Sûresi 2 ve Fetih Sûresi 19); Ahmed ismi ise 1 yerde (Saf Sûresi, 6) geçmektedir
Fetih Sûresinde bu ism–i şerif, ayrıca "Rasûlüllah" olarak vasıflanmıştır Saf Sûresinin 6 âyetinde ise: "Meryem oğlu İsâ: Ey İsrâiloğulları! Doğrusu ben, benden önce indirilen Tevrât'ı tasdik edici, benden sonra gelecek ve adı Ahmed olacak bir peygemberi de müjdeleyici olarak, Allah'ın size gönderilmiş bir peygemberiyim demişti  " buyrulmuştur Bu ayet-i celilede Hz İsâ'nın, kendinden sonra "Ahmed" adında bir peygamberin geleceğini müjdelediği bildirilmektedir Bugün elimizde, Hz İsâ'ya indirilen İncil'in orjinal nüshası bulunmayıp, ondan çok sonraki târihlerde kaleme alınmış muharref nüshalar bulunduğundan Hz İsâ tarafından verilen bu müjdenin aslını bugünkü İncillerde aynen bulmak mümkün olmamaktadır Ancak Yunanca'dan Türkçe'ye çevrilen Yuhanna İncili'nin 14 babı'nın 26 âyeti şöyledir: "Baba'dan size göndereceğim "Tesellici", "Babadan çıkan hakikat Ruhu geldiği zaman benim için o şehâdet edecektir " Burada geçen "Tesellici" kelimesi, İncilin Yunancasında "Faraklit" dir İncil'in eski Arapça tercemelerinde bu kelime "Hammâd" veya "Hâmid" olarak terceme edilmiştir Nitekim bir kısım Hıristiyan bilginleri de bu kelimeyi "Hammâd, yani çok hamd eden kimse olarak açıklamışlardır ki aşağı yukarı "Ahmed" anlamındadır İncil'deki "Faraklit" kelimesini "Tesellici" diye terceme etmiş de olsalar, Hz İsâ ile Hz Muhammed (s a s ) arasında
bilinen bir peygamber bulunmadığına ve günümüze kadar da zuhûr etmediğine göre, Hz İsâ'nın gönderileceğini bildirdiği "Tesellici" veya "Faraklit" Rasûlüllah (s a s ) den başka kim olabilir? (Bkz Tecrid Tercemesi, 9/291-293, Hadis No: 1439 ve izâhı )
Buhârî'nin Cübeyr b Mut'ım'den rivâyetine göre, Hz Peygamber (s a s)'in eski kutsal kitaplarda, eski ümmetlerce bilinen üç adı daha vardır: Mâhi, Hâşir, Âkıb Bu konuda şöyle buyurmuştur:
"Bana âit beş yüce isim vardır Ben Muhammed ve Ahmed'im Ben Mâhi'yim, ki Allah benim (nübüvvetim)le küfrü izâle edecektir Ben Hâşir'im ki (kıyamet gününde) insanlar benim ardımdan haşrolunacaklardır Ben Âkib'im, Çünkü peygamberlerin sonuyum (Buhârî 4/11;Tecrid Tercemesi, 9/291, Hadis No: 1439; Müslim, 4/1827, Hadis No: 2354 Rasûlüllah (s a s )'in diğer isimleri için bkz Tecrid Tercemesi, 9/291-294 ve 10/43)
(20) Hz Muhammed (s a s )'in Adnân'a kadar kesintisiz bilinen nesebi sırasıyla şöyledir: Abdullah, Abdülmuttalib, Hâşim, Abdümenâf, Kusayy, Kilâb, Mürre, Kâab, Lüey, Galib, Fihr (Kureyş), Mâlik, en-Nadr, Kinâne, Huzeyme, Müdrike, İlyâs, Mudar, Nizâr, Meadd, Adnân, (el-Buhârî, 4/238; İbn Hişâm, 1/1-2) Annesinin nesebi de şöyledir: Vehb, Abdümenâf, Zühre, Kilâb, Mürre  Görüldüğü üzere her iki tarafın nesebi Kilâb'da
birleşmektedir
|