Prof. Dr. Sinsi
|
Sevginin Gül Rengi
Ne zaman bayram dense
Gizli bir körük yelpazelenir yaram üstünde Tozu gözümü yakar, közü yüreğimi Bir yerde sevgiler ağlar benimle
Küçücük bir çocuktum o zamanlar Yedi veya sekiz yaşlarında Kokusuna doyamadığım, sıcaklığını doyasıya içime sindiremediğim annemi kaybetmiştim Saçımı okşayacak bir anam yoktu artık Ne de sırtımı örtecek şefkatli bir el Amansız bir hastalık dediler adına, çocuk aklım ermedi Çocuk aklım ermedi anayı yavrusundan ayıran, eti tırnağından söken, sevgileri linç eden, adına ölüm denen bu göç ü Geceler benimle ağladı sessiz sessiz  Günler benimle  Sabahlar benimle 
Bulutlarda yüzü şekilleniyordu sanki anamın gökyüzünde, her özlediğimde baktığım Yağmur yağmur iniyordu elleri yüzümü okşarcasına Yağmurun elleri anam kadar sıcaktı  Bir okadar soğuktum ben, bir okadar ürkek, bir okadar masum ve korunmaya muhtaç Hani yaprağı titrer ya bir çiçeğin; Bilmez niye  Titrer ya içi bir çocuğun, hüzün iner gözlerine   Üzülür, üşür ve koynuna sokar ellerini ısınmak için Bir avuç bulamadığından kendine 
Bulutlar ve ben hep aynı yerdeyiz hala Özlemlerin vuslatında Kimsesizliğin ayazında  Bulutlarda bir resim
Elimden tutuşunu hatırlıyorum bir gün babamın Hadi gel deyişini Köye gidiyoruz, ninenler bizi bekliyor, seni oraya bırakacağım Küçücük yüreğimden taşan acılarımla son bir kez daha bakıp odama selamlıyorum bulutları
Yeşilin her tonu, göz alabildiğince, sözleşmişçesine, burada toplanmıştı sanki Adını bilmediğim dünya kadar böcek ve kuş Gökkuşaği bir halı gibi serilmişti çiçek çiçek  Toprağın sesi yükseliyordu çıplak ayaklarımın altında Mutluydum 
Bulutlar ve ben hep aynı yerdeyiz hala  
Yaşamımı renklendiren analı kuzuyu orda tanıdım işte, adını Berfin koyduğum Küçücüktü Simsiyah gözleri, ağzı ve kulaklarıyla bir sevgi yumağıydı sanki İçimdeki boşluğu dolduruvermişti bir anda Hissetmiş miydi ne öksüzlüğümü? Ne zaman dalıp gitsem dünlere, bitiveriyordu yanı başımda türlü türlü oyunlarla Al bu kuzu senin olsun, istediğin gibi bak ona dediler Dünyalar benim olmuştu sanki Bir kuzum vardı artık Yalnız değildim Ben, kuzum ve de anası  
Sonradan Serfin de katıldı aramıza Serfin: evimizin haşarı bir o kadar da sevimli köpeği
Artık, Serfin ve Berfin in bakımları bana aitti Bu sorumluluk altında her sabah erkenden kalkıyor ellerimle onları doyuruyordum Ne güzeldi Berfinin annesinin peşinden koşması! Annesiyle oyunlar oynaması ne güzeldi! Ama, ne yazık ki uzun sürmedi bu analı kuzu mutluluğu Bir eve bir öksüz yetmezmiş gibi acı bir haber dağlayıverdi yeni baştan çocuk yüreğimi Kuzucuğumun anası yediği bir ottan zehirlenerek ölmüştü
Ölüm bir kez daha çöreklenmişti kapımıza
Kuzucuğum öksüz kalmıştı Daha bir sıkı sarıldım sanki bu olaydan sonra Berfin e Ona yalnızlığını unutturmam lazımdı Öksüzlüğünü  Serfin olayların farkında gibiydi Ya da bana öyle geliyordu Ne zaman melemeye başlasa Berfin, hemen onun yanıbaşında bitiverip, bir şeyler yaparak onu neşelendiriyordu
Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum Biz üçümüz üç dost, üç kardeş, üç sırdaş gibiydik Biraz geç uyansam ikisi birden kapımda bitiveriyordu
Yemyeşil kırlar bizimdi uçsuz bucaksız
Bir de bulutlar vardı
Mavi bulutlar
Beyaz bulutlar
Bulutlarda şekiller vardı
Bulutlarda iki resim
Yağmur daha çok yağıyordu sanki
Bulutlar ve ben aynı yerdeyiz hala
Bulutlar kuzum köpeğim ve ben
Bir tatlı koşuşturmaca başladı günlerden bir gün evin içinde Bir telaş Çarşı pazar alışverişleri Hadi sana bayramlık alalım dedi ninem Hep beraber şehire gidip bir şeyler aldık Çizgili beyaz gömleğim, mavi pantolonum ve yeni Trabzon derbey lastiklerim çok güzeldi Gül rengi kırmızı kravat ve kurdele de isterim diye tutturdum Berfin e, Serfin e ve bana Kırmadılar Aldılar Birazda kına alalım dedi ninem Ellerimize yakarız Berfin i de kınalarız Sevindim
hayvan pazarı dedikleri yer çok kalabalıktı Hiç bu kadar insanı bir arada görmemiştim Meydanlar koyun, kuzu ve danalarla doluydu Kınalanmıştı kimisi, kimisi renk renk boyanmıştı Bir anlam veremedim Çocuk yüreğimin coşkusuyla yarının heyecanı sarıvermişti içimi Yarın bayramdı  Kurban bayramı  
Ne zaman bayram dense
Gizli bir körük yelpazelenir yaram üstünde
Tozu gözümü yakar, közü yüreğimi
Bir yumruk tıkanır genzime, kelimeler titrer
Titrer yüreğim
Bir yerde sevgiler ağlar benimle
Bulutlar ağlar
Kınalar yakıldı ellerime Berfin in başına kınalar yakıldı o gece Anlayamadığım bir fısıltı vardı evin içinde Sanki duymamı istemiyorlarmış gibi gizli gizli konuşmalar Berfin ve Serfin çoktan uyumuştu Ben de uyumalıyım Yarının heyecanı daha şimdiden sarmıştı içimi Ayakkabılarımı sildim, ninemin kınalı ellerimi bağladığı bezlerle, parlattım Bir daha sildim Şimdi daha parlak olmuştu Elbisemi kapının arkasına astım Gözümün önünde dursun diye Uyandıkça bakarım Kırmızı kravatım, iki tane de kırmızı kurdele duruyordu başucumda Biri benim için, biri kuzucuğum, diğerini de köpeğimin boynuna bağlayacağım
Kınalı ellerimin kokusu karıştı bahar kokulu odama Gece bir başka güzeldi sanki Perdemi araladım, bulutlar yıldızlara bırakmıştı gökyüzünü Göz kırptı biri, diğeri yer değiştirdi  Kaydı gitti  Tutamadım 
Boğuk bir ulumayla uyandım Köpeğim, kapımın önünde havlıyordu Önce ellerimin bağını çözdüm kurumuş kınaları topladım Kapıyı açar açmaz yatağıma atladı Serfin Paçamı tutup bir yerlere götürmek istercesine gözlerimin içine baktı Acı çektiği her halinden belliydi Daha yataktan kalkmamıştım ki kuzucuğumun acı meleyişini duydum Birden bahçeye attım kendimi Kınalı kuzumun gözleri bağlıydı ve sürüklenircesine bir ağacın altına yatırılıyordu Kocaman bir çukur açılmıştı yanı başında
Hani titrer içi bir çocuğun, korkar, üşür, üzülür, ağlar ve koynuna sokar ya ellerini, tutacak el, sığınacak kucak bulamadığından kendine  Oradayım işte!
Ninemin sesi duyuldu Berfin i kurban ediyoruz Sana başka bir kuzu daha alırız sonra Bugün kurban bayramı
Toprak kaydı ayaklarımın altından
Bulutlar kaydı ayaklarımın altına
Sesler çığlıklara karıştı
Kızıla döndü yeşil
Ellerimdeki kına sızladı
Kapının arkasındaki gül rengi kravatım
Çaresizliğim büyüdü kocaman çocuk gözlerimde
Hiç bir şey yapamamanın acizliğiyle yandım
Gök yere indi gürültüsüyle
Şimşek şimşek
Yanağımdaki damla utandı
ışıldadı ıslak gözlerim, ve  
Başımı sokup yorganın altına
Yitip giden sevgilere ağladım  
Ne zaman bayram dense
Gizli bir körük yelpazelenir yaram üstünde
Tozu gözümü yakar, közü yüreğimi
Bir yerde sevgiler ağlar benimle
Bulutlar ağlar
Bulutlar ve ben hep ayni yerdeyiz hala
Bulutlarda üç resim
Haykırabilseydim nefreti
Haykırabilseydim sevgiyi
Anlatabilseydim dostluğu
Yapamadım
Kara bir bulut gibi çöreklendi o bayram sabahı küçücük yüreğime
Kimse anlamadı
Kimseye anlatamadım 
Bayramları neden sevmediğimi  
Nuri CAN
|