Prof. Dr. Sinsi
|
Sarhoş
Geceydi  Bir yaz gecesi, yıldızlar gökyüzünü aydınlatırken içimde bir bunalım, bir bungunluk, bir sis hissediyordum  Aslında hergünki bir geceye benziyordu, sıradan
Hani sizlere de olur mu bazan? Sanki az sonra bir şeyler olacak, kötü bir anın içinde buluverecekmişsin gibi kendini, zayıf hissedersin kimi zaman  Korkulu, yıkık ve perişan  Bir depreme hazırlanır gibi, sanki az sonra kıyamet kopacak gibi  Etraftaki evlerin kiminin ışıkları yanıyordu, kimisi çoktan kapatmışlardı geceye gözlerini  Işıklar, aydınlıklar, alacakaranlık, geçmiş ve gelecek, hüzün, masumiyet, hayat! Hepsi sanki bu geceye hapis  Her biri bir dünya, her yanan ışıkta ne gizli sırlar, acılar,mutluluklar, yaşanmış ve yaşanmamışlıklar vardır kimbilir?
Umudu konuşturmayalı yıllar almış, içindeki sesi konuşturmayalı asırlar geçmiş, çaresiz birlikteliklerle dolu duvarların arkasında neler sakladığını, kim bilebilir?
Geceydi, yine geç kalmıştım herkesten geç ve yazı hazırlayan bir başlangıca açmıştım ellerimi  Balkona çıktım, yıkanmış çamaşırları ipe sermeye, ipe asmaya düşüncelerimi, ayrımsamaya, askıya vermeye belki de  Belki de düşünmeye bir mola  Bazan düşünmekten de arınmak ister insan, boşluğa salıvermek beynini  Çünkü en büyük yorgunluk düşünmekten gelir 
Kendi kendine konuşan, gür bir sesle ürperdim düşüncelerimi ipe sererken; acı çeken ve çektirmeyi iş edinmiş bir sarhoştu  Yas tutuyordu sanki  Kimin ve neyin, hangi yaşanmışlığın, belki de yaşanmamışlığın yasını, hüznünü haykırıyordu bilebilmek mümkün mü?  Geceyi ve uyuyanları umursamadığı belliydi, benim yaktığım ışığa da umarsız, belli ki içtiği şeyin beynini bulandırmasına izin vermişti, arkasına saklanarak, güç alarak, konuşabilmek için  Konuşmak, konuşmak, suskunluğunu içtiği şeyden aldığı kuvvetle, saklanarak bozmak için, daha büyük bir suskunluğun uçurumuna atladığını bilmezmiş gibi  O dışarıdaydı balkonda, içeridekilerin tedirginliği ve korkusunu hissettim canevimde  Çamaşırı ilgisizmişcesine serdim iplere, ama içimde duyduğum acıyı konuşturamadım, belli etmedim karanlığın içine Balkon köşesine konmuş alkolün arkasındaki adama umarsızca bakmayı bile denememiş gibi, sessizce çekildim  Bir ara balkona bakan odadaki kıpırtı, perdenin aralanışı, bir şey yapamamanın verdiği çaresiz, umutsuz bir hareketsizlik görünce, kendimi orada hissettim  Maziden bir yara, yeniden kanadı yüreğimde, onlarlaydım, yanlarında, yakınlarında, aralarında  Belki birazdan bir şarkı tutturacaktı sarhoş;’sevemedim karagözlüm, seni doyunca ’ 
Bazan içerdeyken de dışarıda kalmış gibi olursunuz, başka bir yerde bulursunuz benliğinizi, içiniz titrer, üşürsünüz yaz sıcağında  Yüreğiniz acının tam göbeğindedir, tam da ortasındadır yaşanılanlara küskünlüğün  Yardımı imkansız, ama imdat eden bir bakıştı yakaladığım  Utandırmak, gördüğümü ve bildiğimi, bu acıyı onlarla paylaştığımı bilmesinler istedim  Çekildim  
Uzun bir süre kendini konuşturduktan sonra, on sekizyaşının olgunluğuyla babasına babalık yapan bir gencin yalvarışlarından sonra içeriye alabilidiler sarhoşu  Dışarıda kaldı umutsuzluğunun sesi  Dışarıya, geceye bıraktı utancını, sabaha silinsin diye, yaşanmamış gibi, her şey yolundaymış gibi sahte bir güne hazırdı artık gülümsemeler 
Hayat çok kısa Ve insanlar çok yakın ölüme, yok olmaya, silinmeye   Bu kadar biribirine eziyet etmenin anlamı var mı? Başkaları niçin bir başkasının hayatına ve özgüvenine bu kadar etkili bir umutsuzluk, çözümsüzlük versin ki? Başkalarının cehenneminde bir cennet yaratarak kendimize bir yol açmaya çalışmak niye? Buna katlanmak niye? Ne diye bir başkasını mutsuzluğumuza ortak koşarak rahatlamaya calışırız? Niçin bu kadar benciliz? 
Sanırım yaşamayı bilemediğimizden mutsuzluğumuz  Gerçek yaşam yaşayabildiğinin farkında olmaktır bence  Yaşama sanatı, yaşamayı bilmenin içinde  Sen yaşadığını hissetmezsen, başkasına nefes aldırabilir misin?  
Bol soluklu, huzur dolu bir yaşam, diliyorum  Bunu hepimiz hakkediyoruz  
ferkul
|