Prof. Dr. Sinsi
|
Yetinebilmek
Sizler de yapar mısınız bilmem? Çok fazla hayatını tahlil eden biriyim  Yaşanılanları, yaşanmışlıkları, yaşanılması gerekenleri, olmayanları, olanları, istediğim ve istemediklerimi hep bir masaya yatırmakla gecti kırkbir yılım  Sanırım yaşamak; yaşadıklarının ve olacakların hepsini birden tahlilatından ibaret  Önce hayaller kuruyorsun, mesela ben 2009 yılında nerede olacağımı çok merak ederdim 89lu yıllarda  Sonra yıllar geçtikçe hayalllerin yerini emeller alıyor, emellerden de ümidi kesince kabullenişler, yaşlandıkça da kendine yakıştıramadığın bir elbisenin içinde görüyorsun kendi  Halbuki bu elbisenin rengi ne sana uyuyor, ne de bedeni denk geliyor, üstü dar, altı bol, kesimi de tamamen senin tarzın değil  Ama elde olan bu, yetinmek adına, dolanıyorsun, geziyorsun, yürüyorsun, çalışıyorsun, konuşuyorsun, görüyorsun  Hatta bazan kendini bir başkasını yaşarken yakalıyorsun, şaşırıyorsun! ’Bu elbise benim değil’, demek bile bazan fazla geliyor, susuyorsun  Sadece düşüncelerinde ’ mı’,olmalıydı_lar kaplıyor beynini  Tabii yastığa başını koyup da kendinle baş başa kaldığın anlarda yakıp da yıkamadığın, yıkıp da yakamadıkların geliyor gözlerinin önüne  Tek tek, sıra sıra diziliyor yıllar, günler, haftalar ve bir resim şeridi gibi hayat  
İşte o zaman anlıyorsun ki, yetinmek, yenilgiyi baştan kabullenmektir  Yetinmekle baştan kaybediyoruz galiba hayat kavgasında, baştan çekiyoruz beyaz bayrağı ve, teslim oluyoruz  Teslimiyet de bir bakıma kendini akan suya salıvermek değil midir? Nereye götürürse götürsün; 'al, beni yüreğimi, ister taşa çal, ister yemyeşil bir dere kenarında biten bir küçük fidana sarılayım,' der gibi, salınmak   
Çoğunlukla herkes gibi'yi yaşamaya çalışırken, kendimi soyutlamış buluyorum hayattan  Ne kadar içinde de olsam bir tarafın dışarıda kalmış gibi, bir eksiklik, bir fazlalık, tanımlayamadığım , cümlesini kuramadığım bir arayış oldu benim için hayat  Bunu sanırım genelleme yaparak da söyleyebiliriz, bir tür arayış ve bulamayışın hikayesidir hepimizin hayat romanının kısa özeti  
Bir de inançlar, inanışlar var tabii  İnanacak ve sığıncak bir rabbimiz var, şükür  Yaratıcıdan, sığındığımız ve sarıldığımız, yalnızlığımızın ve yanılgılarımızın tek şahidi olan yüce rabbimizden el açıp da istediklerimiz, bilerek ve düşünerek de olsa yaptığımız her hatadan sonra yüz sürüp el açıp yine o’na döndüğümüz  Ve tekrar tekrar ister istediklerimizin devamı için, isterse, tövbe için yeniden kapısına gidip, bir daha, bir daha her tövbeden dönüşümüz  Ve bu kısır döngü içinde de olsa yaratanın geniş hoşgörüsü içinde kendimizi buluşumuz  İnanıyorum ki ben, bir annenin yavrusuna kızgınlığı kadar öfkesi olan rabbimiz, hepimizi, kullarını affedecek sonunda  Ki hiçbir annenin kızgınlığı beş dakikadan fazla sürmez yavrusuna  O ki dünyayı ve alemlerin yaratanı, tabii ki rahmeti bir anneninkinden daha çok yağacaktır üzerimize, rahmet gibi, yağmur gibi, sağnak sağnak,yağacak ve ıslatacak   
İster teslimiyyet, ister yenilgi, isterse bir tahlilattan ibaret olsun, ne kadar hüzünlensek de, acılarla da geçmiş olsa yaşamımız, bir türlü giymesini, üstümüzde taşımasını bilemediğimiz bir elbiseyle de gezsek, yine de güzel bir şey yaşamak, yaşadığını düşünebilmek, tahlil edebilmek, hissedebilmek ve hatta en önemlisi farkında olmak galiba, güzel  
Farkındalık  Arayış ve bulamayış hikayesinin içinde bile kendini okumak  Hüznü en içten kelimelerle olmasa da, sezdirmek ve içinde yaşatmak   Sanırım bir yere varmak, ulaşmaktır   Orası senin istediğin, olmak istediğin yer, olmasa da çabalayıp da vardığın noktanın farkında olmak   
Ve yazmak, ferkulu ne şekilde olursa olsun yazarken yaşatmak çabası var ya, hani o yazdığı hüzünlü yazıların sabahında gözlerinde beliren o ışıltı, parlaklık var ya, yaşadım cümlesini yazarken, kendi yazılarının içinde kaybolurken beyninde kurulması ve en güzel yeri alması;
Var ya   Bu, değer   
|