Prof. Dr. Sinsi
|
Zaman Kaçakları
Sessizliğin içinde öylece bekliyordu Selma Buz gibi camlara dokundu elleriyle Ruhsuzluğu böylesine hissetmemişti hiç İçindeki karmaşa onu , ezeli rüzgârlara savuruyordu sanki Ve korkuyordu Yüreğinin diyeceklerinden korkuyordu Kendisiyle konuşurdu sık sık , ama bu kez durum çok başkaydı İç sesinin söyleyecekleri , onu pişmanlığa benzer dahası suçluluk duymasına sebep olacak bir ruh haline sokabilirdi şimdi ve bunu kaldıracak durumda değildi Yoğun bakımın soğukluğu onu yeterince üşütmüştü zaten Bir de üstüne , geçmişin dondurucu esintileri hiç çekilmezdi 
Tam 35 sene önce , Kemal'le birbirlerini severek evlenmişlerdi Mutluluk hayallerinde kızgın çanlar çalmaya başladığında , inanası gelmemişti önce Geçer diye düşündü hep Biter dedi içinden Oysa hiç bitmeyecek bir savaşın tam da ortasındaydı Hem de daha ilk günlerden itibaren 
Kemal , öylesine agresif ve saldırgan bir tutum içindeydi ki , Selma duygusal bir felç geçiriyormuşcasına , asla tepki veremiyordu Anne ve Baba'sıyla görüşmeleri yasaklandı önce , sonra da kardeşleri ve diğer akrabalarıyla Ancak bir kaç sene geçtikten sonra , Selma ailesine gidebilme hakkını geri alabilmişti yalnızca , onlar yine gelemiyorlardı evine Oysa nasıl da özlüyordu Ailesine evde bir yemek daveti yapmayı , onları keyifle ağırlamayı Ama yasaktı 
Önce ilk oğlu dünyaya geldi Ardından ikincisi    Selma artık kurtulma hayallerini kuramıyordu bile Deli bir çarkın içinde kalmış , yazgısına boyun eğmiş , debelenip gidiyordu zamanın içinde Eziyetlerin tiryâkisi olup olmadığını sorguluyordu zaman zaman , ama cevap bulamıyordu Çocukları , her şeyden önemliydi artık , kendisinden bile Yıllar sonra , bir de kızı oldu Artık , yapabileceği hiç bir şey kalmamıştı ne yazık ki Bu onun yazgısıydı ve yaşamak zorundaydı 
Ailesi de artık bu durumu kabullenmiş , onu arada sırada görmeye razı olmuşlardı Zaten yapacak başka bir şeyleri yoktu Selma , rüzgârın yönünü değiştirememişti ama yelkenlerini rüzgâra doğru değiştiriyordu durmadan Çocuklar giderek büyüyorlardı Selma , ruhen çok yorgundu , Kemal ise halâ hiç bıkmadan , saldırganlığıyla ve agresif tavırlarıyla , çevresindeki herkese hayatı zehir etmeye devam ediyordu Sanki dünyaya geliş sebebi buydu Gülümsediği zaman hemen hemen hiç yok gibiydi Nasıl yaşanırdı böyle ? İnanması çok zordu Yıllar geçiyordu Büyük oğlu evlendiğinde , Kemal yine yapacağını yapmış , bu kez de gelinini onaylamamış , onlara evine gelmeyi yasaklamıştı Selma , tek başına oğluna gidip hasret gideriyordu Ardından küçük oğlu evlendi Kızı , üniversiteye başladı Değişen tek şey çocukların büyümeleriydi Acılar , sorunlar aynen devam ediyordu Selma giderek , benliğinden uzaklaşmaya başlamıştı Yaralı bir ceylan kadar ürkekti artık Hiç bir talebi ve isteği kalmamıştı hayattan 
Bunca yıl , dışardan bakıldığında pek çabuk geçmiş gibi görünebilirdi elbette Ama , Selma geçmişi düşünmeye bile korkar olmuştu Aynı acıları tekrar hissetme ihtimali vardı Maziden kaçar gibiydi Başka seçeneği de yoktu zaten 
Ve , bir gün ansızın Kemal'i yerde yatarken buldular mutfakta Beyincikte bir kanamaydı ve yoğun bakıma alınmıştı hemen Doktorlar hiç bir umut olmadığını söylemişlerdi Üç gün sonra ise, Kemal'in beyin ölümü gerçekleşmişti 
Selma , yoğun bakım bölümünün soğuk camlarından Kemal'i seyrediyordu Ve o Artık , huysuzluk yapamıyordu Kimseye yasak da koyamıyordu Öylesine   sanki çok masummuş gibi yatıyordu derin bir sessizlik içinde İçindeki hisler korkutuyordu Selma'yı Yeterince üzülemediğini biliyordu Ama , sanki yanılacak ve bu duruma sevinecek diye de çok korkuyordu kendisinden İntikam ona göre bir duygu değildi Hele şimdi böyle bir durumda , asla olmazdı Fakat , neden   neden çok üzülemiyordu ? Bunun suçlusu kimdi ? Saldırgan tavırlara , feda edilen koca bir ömrün hesabını verecek olansa , orada sakince yatıyordu 
Şu an , deliler gibi üzgün olmayı nasıl da çok istediğini farketti Selma Ama olmuyordu işte Bu vicdan azabından sıyrılmalıydı Yoksa , Kemal giderayak ona yine son bir oyun oynamış olacaktı Sonunda    
--Bana neler yaptın bir ömür boyu , yetmedi mi ? Halâ mı uğraşıyorsun benimle ? Orada , öyle çaresizce yatarken bile !    Ve şu durumuna yeteri kadar üzülemiyorsam eğer , bu benim suçum değil Ama , sana beddua da etmeyeceğim Edemem ki , çocuklarımın Baba'sısın ne de olsa    sadece Allah'a vereceğin hesabın var Ben helâl ettim hakkımı sana Ve bağışladım seni Çünkü , tüm yaptıklarını değiştirebilme hakkı verilseydi bu gün , eminim ki sen de pişman olurdun ve hemen değişirdin Sadece , yıllarımıza yazık ettin Hayatımızı param parça yaşattın hepimize Kahrolmuyorsam , ağlayamıyorsam benim değil senin yüzünden Yaşarken çektiğin huzursuzluklar , umarım artık seni rahat bırakır Artık dinlenme vakti Rahat uyu , hayatımın zor adamı ! Güle güle , yolun açık olsun !   
diyerek vedalaştı onunla Selma Artık , üzülemediğine , üzülmüyordu Bu onun seçimiydi Herkes , kendi seçimlerini yaşıyordu Ve Kemal , nedendir bilinmez asla sevilen biri olmayı istememişti yaşarken Ve işte , sevilmeyen bir Baba , damat , eş ve insan olarak gidiyordu bu dünyadan Kimbilir neden ? Neden ?
Nilgün Paksoy
|