Prof. Dr. Sinsi
|
Aşkın Ebruli
Gerçek bir Aşk Mektubundan alıntıdır :
"Içime doğdun birden 
Yüreğime düştün 
Damladın yüreğinden yüreğime
Az önce 
Az önceydi 
Aslında hep korkardım;
Bir gün, bir yıldız kayarken, ya ben, ona yetişemezsem veya dileğimi unutursam, ya da dileyecek bir düşüm yokken, bir yıldız kayarsa diye  Ama, senken dileğim, seni dilemişken,
Bir yıldız tuttum, bir dilek kaydı Bir kumsal düşledim o an, ve bir aşk çizdim  Aşkın, ebruli yürek kumsalı  
Sular, zülaliyle habire vuruyor kıyıya  Her vuruşta da, bir parça yontup götürüyor kayalardan  Kayalar eksiliyor  
Yüreğimizin kayaları eksilen  aşınan  Direngenleştirmek için, ne acılar, ne sevinçler kattığımız yürek kayalarımız, aşınmakta olan  Korunaksız kalıyoruz adeta Ama, kumsala vuran her dalga , yığınlarla da, kum tanesi getiriyor beraberinde  Çoğalıyoruz  Yüreğimizin kayalarından ufalanan parçaların taneleri belki de, geri dönenlerden bazıları  Belki de, onarmak için, bu geri geliş 
Ebruli kumsalda, ışıltılı, sedefli kum parçacıklarının kristalinde bir onarış  Doğanın yıkıp yapıcılığı sanki bu  
Ve yüreğin sularının sarışı, sevdiklerini eksiltmelerden çok, çoğaltmalar için, yürek kumsalını   Suyu kumdan, kumu kumsaldan, kumsalı sudan ayırabilmek mümkün mü zaten  ??
Seviyorum o halde seni  
Sonra, bir yürek düşündüm ve bir çadır örüldü düşlerimin önünde, gördüm  Bir koza gibi örüldü  Yüreğin çadırı  
Kumsalın tam ortasında  İçinde, sakınıp saklanılan sevgiler, düşler, umutlar, sevgililer  Aşk bir kumsalsa diye düşündüm, yürek onun çadırı olsa gerek  Yüreğin çadırına girdi mi insan, en güvenli ve en güzel yerindedir evrenin ve o evrendeki kendisinin  Çünkü ne kadar kendimizsek, ne kadar yüreğimizceysek ve ne kadar yüreğimizdensek, mutlu olur ve mutlu ederiz   Kendinden uzağa düştü mü insan, arar durur, yollara düşer, kendinin izini sürer  İz ize eklenir, ama bitmez yol, varılmaz menzile bir türlü  Oysa insan, yüreğinin çadırında olsa hep  olabilse Kavlar dolusu mutluluk meyleri sunacaktır sakiler  Aşk şiir olduğunda, kelimeleri bahar olacaktır çadırın  Bir yaprak titreyişinde, keman notaları gibi, aşka esecektir yürek Bilinmez bir iklimde, bir beşinci mevsim valsinde uzanacaktır eller birbirine, yürek yüreğe  
Camdan deniz kabuklarının, yüreğime batışının acısıyla irkildim bir anda Özlem, kömür parçaları arasındaki bir cam kırığıdır ya sanki, parlar durur kara tozlar arasında  O parladıkça, acır canımız, acıdıkça canımız , daha çok severiz Acıttığı kadar, değerlidir birşeyler bence  birşeyleri değerli kılan, anlamlı kılan acısallığının yoğunluğudur,
bizi mutlu eden şeylere pek değer vermiyoruz sanki  Ve aşk, bu sebeple bunca değerli ve tatlı geliyor olmalı  Aşkı tatlı yapan da, bu acı yanının çokluğudur aslında Aşkın çoğu acıdır zaten   Canım acıdıkça ve cam kırıkları özlemini kanattıkça, özlüyorum seni   Sözler gönlün ortasında oturur, aşk sözün ortasında  Mutluluk uçuruma ses atmaktır  ve yürek o sesi tutar   Ben, aşkın sesini, attım uçuruma ve yüreğin, yüreğimin ortasında tuttu o sesi  
SeS bizim artık, gönlümüzün ortasında 
Peki ya bir gün gelir de, özlemezsem seni, özlemezsen beni, biterse aşkın yüreğimdeki acıtmaları  ?
O zaman, bir uçurtmadan inip, bir gemiye mi bineceğiz dersin ?
Usul usul ilerleyen bir gemi Ve bir limana mı varacağız ?
Limanın dingin ve güvenli sularına mı sığınacak aşkın sevgi çocuğu ?
Aşk uçurtmada mı kalacak  ?
Aşk bir kumsalsa, yürek çadırıdır onun  
Martılar elleri 
Deniz fenerleri gözleridir 
Ebruli, rengidir sularının 
Sular sözleridir, yıldızlara yansıdıkça 
Deniz kabukları özlemidir 
Kumlarsa düşleridir aşkın 
Aşk ebrulidir 
Bu mektup, masalımızın sokaklarından ebruli bir uçurtmadır, sana uçurduğum, seninle uçurduğum Ipsiz bir uçurtma  Seni seviyorum demek için, daima 
Yeniden ve yine Merhaba   "
|