Prof. Dr. Sinsi
|
Yağmur Çiçeğim
Sen umudun sabahında dağ çiçekleri ve dağlara serilen sabah güneşi kadar güzeldin Günaydınım, gülaydınlığımdın benim
Seninle bir rüya gibiydi hayat Ve biz o rüyada kuşlar gibi hafiftik Yüreğimiz gökyüzü kadar engin, bulutlar kadar beyazdı Her gözlerimi açtığımda, her kapattığımda seni görürdüm karşımda
Ellerimi her uzattığımda ellerini bulurdum Bütün güzellikleri, sevinçleri yalnız sende yaşardım Sensiz hayatın ne kadar boş, anlamsız olduğunu, sensiz kalınca öğrendim Yağmur çiçeğim
Bir gün çekip gittin, her şeyimi kaybettim Yaşama sevincimi, direncimi, gülüşümü, mutluluğumu, yaşama dair ne varsa hepsini kaybettim, her şeyim yerle bir oldu   Uçurum başlarında, duvar diplerinde kaldım bir başıma Kimse aramadı beni, kimse sormadı  Tut ellerimden alıp beni yüreğine götür dağlar kızı Üşüyorum  Üşüyorum  Güneşe ulaşılmazlığı bilerek soluğunun sıcaklığına sığınmak istiyorum Sıcak yüreğine gereksinimim var  Biliyorum benden çok uzaklarada bir yerdesin, sana ulaşmaya gücüm yok 
Ey gönülçiçeğim Myra  Ey ayışığım  Aytanem, nurtanem, birtanem  Sen olmadan nasıl bakarım gökyüzünün maviliğine Nasıl bakarım engin denizlere, hayat bir dalgaysa eğer  Nasıl yürür sularda sandalım rüzgarın olmadan, dolmadan iliklerime sevdanın iksiri, ufuklara nasıl açılabilirim  
Sen deniz olsan kanasan ben dalgan olurum
Kimsesiz kalsan ağlasan ben dünyan olurum
Sen ateş olsan yansan ben duman olurum
Bir ömür yüreğimde saklarım seni, unutma
Ayışığım canımdın sen anlıyor musun? her şeyimdin benim Yaşamın adı, sevginin tadıydın Seninle yaşadığımı hissediyordum ancak Neye dokunsam sen olurdun, nereye baksam seni görürdüm aynalarda, ne yana dönsem sen dururdun karşımda Aksın vururdu sulara 
Yanımda olduğun zamanlar dünyanın en mutlu insanı olurdum Zamanın geçmesini asla istemezdim Sensiz dakikalar yıl gibi uzar ve geçmek bilmezdi zaman İsterdim ki, her an yanımda olasın Her dakika gözlerinin derinliğinde yitip gideyim Çünkü kendimi en mutlu, en güvende hisettiğim anlar, senin yanında olduğum anlardı  
Yüreğimdekileri her gece kağıtlara dokuyarak, her sabah seher yellerine okuyarak uzak çığırlara, uzak yollara savuruyorum şimdi   
Rüzgarsaçlım sende ansızın bir rüzgar gibi esip girmiştin gönlüme, rüzgarın savurduğu yapraklar gibi de çekip gittin ve her şey bitti Şimdi yüreğim paramparça, hasretim çöl yangını, her ah çekişte tütüyor içim  
Sen gittin masal bitti, hayatla mücadele saflarımın hepsini kaybettim Bu yalancı dünyada tek gerçeğim, tek yaşama nedenim, tek dayanağım, yaşama kaynağımdın
Karanlık bir uçurumun kenarında düştüm düşeceğim şimdi Hiç bir dayanağım, tutamağım yok artık
Sen yanlızlığın, terkedilmişliğin ne olduğunu bilmezsin? Sevipte sevilmenin, sevipte terkedilmenin acısını, uykusuz geçen gecelerin sayısını Sen kahrolmanın, mutsuzluğun acısını bilmezsin? Her gün yavaş yavaş kaybolmanın verdiği çaresizliği Çekilen hasretin, kahreden gurbetin, sensizliğin verdiği acıların hesabını bilmezsin? Karanlığını gecelerin, kanayan sancısını günlerin
Aradan geçen bunca zaman, senden aldığım yaramı iyileştirmedi Hala mutsuz, hala bedbaht ve sensizim
Kaç kez ölümün eşiğinde döndüm, kaç kez öldüm dirildim bilmezsin? Kaç hazan mevsimi esip geçti üzerimden, kaç hüzün mevsimi geçti Dönmedin  Yağmur mevsimleri gelip geçti, ağlama mevsimleri, gözyaşı mevsimleri gelip geçti, sen hala yoksun Hala gelmiyorsun 
Sevmek yüreğe saplanmış bir ok, kahretsin  
|