Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hikayesi, şahmaran

Şahmaran Hikayesi

Eski 07-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Şahmaran Hikayesi



Mezopotamya’da bin yıldan beri anlatılır bu masal Anadolu’da, Koçgiri’de bu masal geceleri genç yaşlı herkesin toplandığı köy odalarında bilge dervişlerin, gözleri deryalaşmış masal anlatıcılarının ağzında bal gibi düşer karanlık gecelerde

İnsanlığın en büyük utancıdır Şahmaran En büyük utancıdır der bilge adam, nedenini öğrenmek istiyorsan dikkatlice bu hikayeyi dinleyeceksin ve dersini kendin çıkaracaksın

Yılanların şahıymış Şahmaran Ama ondan sadece yılanlar değil doğadaki tüm canlılar çekinirmiş İşin gerçeği ise, ondaki bu güç aslında kimseyi korkutmazmış, çünkü Şahmaran diğer hükümdarlar gibi kimseyi tehdit etmez, gücünü kimseye göstermezmiş Gücünü bilgelikten alırmış Şahmaran Kainatın tüm bilgisine hakimmiş Hakikatın yolundaymış Bu sayede tüm bildiklerini, özelliklerini, tüm hayvanların dilini, her taşın tarihini bilirmiş Ama gerçek bilge olduğu için bilgisini kullanmaz, kendi gücüne güç katmaya çalışmazmış

Şahmaran en çok insanlardan kaçarmış, onların bencil arzularını iyi bilir bu sebeple bilgisini onlardan gizlermiş Fakat Şahmaran insanlıktan uzak değilmiş, çünkü yarı insan yarı yılan görünümündeymiş Yani ne tam insan ne tam yılan, yarı ateş yarı su Yarı gece, yarı sabah gibi Belden yukarısı şeytani denecek kadar büyüleyici güzel bir kadınmış Başında boynuzları taç gibi görkemli kılıyormuş onu Ama belden aşağısı ise yılanmış Her birinin ucunda bir yılan başı olan tam oniki ayaklı güzel bir kadınmış Şahmaran Bilge, güzel ve hikmet sahibi biriymiş yılanların taptıkları Şahmaran

Onun masalını dengbejler oniki gün oniki gecede ancak bitirirler Bizim anlatacağımız bölüm sadece hikayenin sonu Yani insanın masaldaki son ihaneti

Masalın sonuna kadar Şahmaran hem insanlardan kaçmış, hem de onları özlermiş Tam bir yılan olmadığı için yılanların arasında da kendini yalnız hissediyormuş Arada bir dertleşmek, insani duygularını insanla, insanoğluyla paylaşmak istiyormuş Gel gelelim bin yıllar boyunca insandan sadece ihanetin binbir yüzü olduğunu görmüş Her insan ona bencilce yaklaşmış, onun arkadaşlığından çok onlar için onun bilgisi değerliymiş Ve insan için bilgi güç demekmiş İnsanoğlu biliyormuş ki, Şahmaran’ın etinin suyu bilgeliğin belki de ölümsüzlüğün yolunu açacak

Şahmaran ise bin yıllardır kaçış halindeymiş İnsanlar yüzünden ülkesini hep taşımak, sürekli izini kaybettirmek zorunda kalmış Onun ölümü sadece insan elinden olabilirmiş Eğer ona insan ona dokunmazsa kıyamete kadar yaşayabilirmiş İşt böyle insanlardan ve aynı zamanda yılanlardan da kaçarak yaşamını sürdürürmüş Şahmaran

Bu zamanların birinde üç genç ormanda top oynuyormuş Derken gençlerden topu yakalamaya çalışan Cansap’ın ayağı taşa takılmış ve oradaki kuyuya düşmüş Arkadaşları Tansap’ı kuyudan çıkarmak için çok uğraşmışlar ve tüm çabaları sonuçsuz kalmış Arkadaşlarını kurtaramadıkları için ailelerinden çok korkan gençler, olan biteni gizlemişler ve Cansap’ı hiç görmediklerini söylemişler Ve o günden sonra ne kuyunun yanına, ne de ormana bir daha hiç gitmemişler Aralarında Cansap’ın adını dahi anmaz olmuşlar

Ya Cansap ?

Kuyuya düşen Cansap ise ölmemiş Aşağı düştüğünde kendini yeni bir hayatın içinde bulmuş Kuyudan aşağı çok yumuşak bir düşme olmuş ve düştüğü yer ise çayır çimenmiş Önce öldüğünü ve cennete geldiğini sanmış Her taraf bin bir çeşit meyve, kuş ve çiçekle doluymuş Çevresine baktıkça gördüğü manzaradan büyüleniyormuş Zamanla çevresindeki yılanları fark etmiş Fark ettikçe de gözleri büyümeye devam etmiş Boa, engerek, kobra, çıngıraklı, karayılan… Her çeşitten onlarca, yüzlerce, binlerce yılan çevredeymiş

Korkunç bir çığlık atmış Cansap Kendi çığlığından kendisi korkmuş ve susmuş Çünkü yılanların tümü dile gelmiş ve konuşuyorlarmış

- “Korkma bizden, misafirimizsin burada, hoş geldin !”

- “Biz insana düşman değiliz, insanlar bize düşman …”

- “Bakma yerlerde süründüğümüze, bizim de yüreğimiz var

- “Bize dokunmayana bizim zararımız olmaz

- “Görünüşümüzden korkma, üzme bizi…”

- “Şimdi bekle, seni Şahmaran’ın huzuruna çıkaracağız İnsanlardan o kadar büyük zararlar gördük ki, buralarda saklanma nedenimiz sadece kendimizi korumaktır İstemezdik burayı öğrenmeni, ama oldu bir kere, artık başımızın üzerinde yerin var


Çok beklememiş Cansap ve kısa süre sonra karşıdan Şahmaran ağır ağır gelmeye başlamış Şahmaran’ın güzelliğini gördükten sonra Cansap’n gözleri bir kez daha faltaşı gibi açılmış ve kamaşmaya başlamış Şahmaran’ın kalbi de Cansap’ı gördükten sonra hızla atmaya başlamış Duyguları ve bildikleri bir türlü barışmıyormuş Sevinç ve üzüntü Heyecan ve kararlılık Tereddütler yaşamaya başlamış

Şahmaran da, Cansap’ın karşısına dikildiğinde bir deprem olmuş sanki içinde Gövdesi kuyruğundan kopacakmış gibi hissetmiş Bin yıllık yaşamında ilk kez böyle bir duyguya kapılmış Şahmaran Sanki daha önceki bin yıllık yaşamı silinmiş Göz göze gelmişler Cansap özür dileyerek başlamış sözlerine Arkadaşlarıyla kuyunun yanında oyun oynadıklarını, kuyuya düşüşünü, köyünü, annesini ve oraları şimdiden özlediğini anlatmış

- “Olmaz” demiş Şahmaran “Bir daha insanlara güvenmeyeceğime dair olarak kesin yeminim var yılanlara” demiş

- “ Sakın israr etme !


Cansap’ın israrları fayda etmemiş Yalvarmaları bir işe yaramamış Şahmaran, ihanetle, firarlarla geçen yaşam öyküsünü anlatmaya başlamış Cansap’a Her gün bir parçasını öğrenmiş genç adam Uzun süre ne köyünü, ne arkadaşlarını anımsamamış Öykü ilerledikçe Cansap daha da meraklanmış Azar azar bin yıllık tarihi, sadece Şahmaran’ın değil, insanların da tarihini dinlemiş ve öğrenmiş

Gel gelelim gün gelmiş, Şahmaran’ın anlattığı hikaye sona ermiş Hikaye bitince de Cansap’ın merakı da tükenmiş

İnsan dediğin merakı tükenince yüzünü başka yöne çevirir, bilmediği başka meraklar peşinde koşarmış Zamanla merakın yerini sıkıntılar almış, özlemler almış ve bir gün Şahmaran’ın karşısına çıkmış

- “ Ben artık gitmek istiyorum ey bilge Şahmaran ! Sana minnetarım, bana çok şey öğrettin Sayende her şeye başka bir gözle bakıyorum Ama içimdeki özlem dayanılmaz oldu Burada duramam, yapamam ben Burada yaşlanıp ölemem İnsanları özlüyorum ben” demiş

- “Olmaz ! ” demiş Şahmaran “Yeminim var !” demiş


Ama Cansap çok israr etmiş
- “Ben diğerlerine benzemem Sana ihanet etmem Yemin ederim Güven bana İnsana güvenilebileceğini ispat edeceğim sana” diye devam etmiş sözlerine

- “Hayır ! Hayır ! Sen de ihanet edersin Çünkü insansın, çünkü insan zayıftır Unutma ! Her insanın bir zayıf tarafı mutlaka vardır İhanetin ise bin bir çeşidi” Diyerek tartışmayı bitirmiş

Böylece günler günleri kovalamış Günler geçtikçe de Cansap sararıp solmaya başlamış Ağzını açıp tek sözcük söylemez olmuş O sustukça da Şahmaran üzüntüden beter olmuş Ve :
- “Evet” demiş kendi kendine “ Yarı insan değil miyim ? İnsanlığımın zayıf noktası çıktı karşıma Aşk ölümündedir bu topraklarda Tanrı olsun, Şah olsun kar etmez


Yanına çağırmış Cansap’ı

-“Sakın bu sefer yemin etme Yemininden dönmeni istemem Çünkü biliyorum ki, eninde sonunda bana ihanet edeceksin İhanet zayıf noktada yeşerecek Yanımda kalmadığına göre, o hayatı özlediğine göre bu böyle olacak Ama senden istediğim bir şey var Hiçbir zaman hamama gitme ! “

Bunları söyledikten sonra da gözden kaybolmuş Yılanlar Cansap’ı sırtlayıp kuyunun ağzına kadar taşımışlar


Cansap ise yeminini içten emişmiş aslında Bu nedenle de kendi köyüne uğramadan uzaklara, bir başka köye gidip orada kendi halinde bir marangoz olarak yaşamaya başlamış Ne çok söz söylemiş, ne de çok söz dinlemiş

Bu sırada kral mı, bey mi dersiniz, diyelim ki Padişah O bölgede hüküm süren şah hastalanmış ve yataklara düşmüş Bu işe en çok da sevinen Vezir olmuş Vezirin de en büyük arzusu Şahmaran’ı bulmakmış Şahmaran’ı bulup onun etinin suyunu içerek bilgiye kavuşmak ve böylece ölümsüzlük ağacını bulup meyvesinden yemek, sonuçta ölümsüz olmakmış amacı

Nice zaman padişaha yalvardıysa da, Şahmaran’ı arayıp bulmak için padişahtan izin alamamış vezir Padişah korkak bir insanmış ve Şahmaran’la uğraşmak istememiş Gelgelim padişah yataklara düşünce vezir son kozunu oynamaya karar vermiş

-“Hünkarım… Hastalığınıza çare bulamadı hiçbiri Hangi hekim geldiyse aynı şeyi söylüyor İlacınızı bilse bilse Şahamran bilir Derman Şahmaran’da İzin verin Şahmaran’ı bulup getireyim” demiş

-“Hiç vakit kaybetmeyin ! Bulun getirin yılanların şahını !” demiş insanların şahı


Ve tüm ülke halkı hamamlara sokulup çıkarılarak Şahmaran aranmaya başlamış Cansap boşuna denenmiş Hamamda Cansap’ın teni pul pul olmuş ve tutmuşlar kolundan Haftalarca süren işkencelerde ağzını açıp tek kelime söylememiş Cansap

İşkenceler sonucunda ölümün kıyısına dayanmış Vezir öleceğinden korktuğu için işkenceyi sona erdirmiş Ve kurnazca bir plan uygulamaya başlamışApar topar Cansap’ın hücresine dalmış ve :

-“Ne yaptılar sana böyle evlat ? Benim bundan haberim yok Acımasızlığın bu kadarı da olmaz Hepsinin kellesini vuracağım Haydi gel seni saya götüreyim İyileşene dek misafirim ol !” demiş


Vezir, Cansap’ı sarayda kuş sütüyle beslemiş ve etrafında dört dönüyormuş Cansap’ın

Cansap kendine gelince, vezir omuzları çökük bir halde Cansap’ın yanına oturmuş ve :

-“İnan bana ! Bizim Şahmaran’a çok büyük saygımız var Ama başımızda öyle bir tehlike var ki, çok fena Çaresiz kaldık


Vezir, halkın içinde bir salgın gezdiğini, bu hastalığın vebadan beter olduğunu, eğer önlem alınmazsa tüm insanlığa yayılacağını ve bir süre sonra bir tek insanın bile sağ kalmayacağını, ve daha neler neler söylemiş Cansap, dinledikçe şaşkınlığı artmış

Vezir en son olarak demiş ki :

-“Şahmaran’ı biz istemiyoruz Sadece var git yanına De ki, senden başka danışacak kimsemiz kalmadı Bu hastalığın ilacı hangi bitkide gizli ? Bize söyle !


Cansap evine dönmüş Geceler boyu uykusuz kalıp düşünmüş taşınmış Ve sonunda bir şafak vakti yola çıkmış

Kuyunun yanına vardığında, vezirin askerleri yakalamışlar Cansap’ı Meğer Cansap takip altındaymış uzun süredir Sarayda bekletmişler onu Beklerken ölüp ölüp dirilmiş Ama son pişmanlık fayda etmezmiş

Şahmaran’ı altın bir tepside getirmişler Başı gururlu ve dimdikmiş Şahmaran’ın Cansap’tan başka kimseye bakmıyormuş Gözleri sadece ve sadece ona kilitliymiş Bir süre sessizlik olmuş Ve sonra Şahmaran dile gelmiş…

-“Ben sana bu topraklarda Aşk ölümünedir demiştim Ve zayıf olan ölümü hak eder Benim zayıflığım sana aşık olmamdır maalesef Sen bana, ben de yılanlara ihanet etmiş oldum böylece Başımın suyu zehirlidir Bilgi kuyruğumdadır Ceza istiyorsan zehirimi iç


Bu sözlerden sonra Şahmaran oracıkta kesilmiş İki ayrı kazan kaynamış Zehir kazanı ve bilgi kazanı

Vezir Şahmaran’ın sözlerini dinleyerek kuyruk suyunu dikmiş başına Cansap ise ölümden başka bir şey düşünmeden zehir dolu tası içmiş

Vezir, hemen yıkılmış, vücudunun her yerinden kanlar fışkırmaya başlamış

Cansap, içindeki yangının azar azar söndüğünü hissetmiş ve yavaşça çıkmış gitmiş saraydan

O günden beridir, o topraklarda , yoksul halkın arasında bir lokman hekim olarak almış yürümüş Şahmaran…

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.