![]() |
Herşeyi Çürütür Zaman |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Herşeyi Çürütür ZamanKalplerimizin kuytu yerlerinde bize özel sığınaklar vardır; o sığınakların gündemleri, hayatın hay huyundaki vasat gündemlerle örtüşmez… Orada bazen buruk, ağlamaklı, bazen de kasırgalar gibi dolaşır durur düşlerimiz ![]() Kalplerimizdeki düşleri üşüttüğümüzde, ateşi bilincimizi sarar ve o ateş, giderek içimizin sokaklarında bir kaos başlatıp iç barışımızı bozar ![]() O zaman ya düşlerimizin iniltilerini teskin edip o ateşi düşürmemiz veya hep acıyan, acıtan o ateşle ve içimizin sokaklarındaki tedirgin sorularla yaşamayı kanıksamamız gerekir ![]() Çünkü düş oldukça peşi sıra insandır; çünkü en çok düşlerimizin bize hesap sormaya hakkı vardır ![]() Sonra kalplerinizin kuytu yerlerindeki sığınaklarda kendi kendimize telkin ve terapi seans-larıyla bekleriz…Bekleriz…İnsanı, aşkı, olmayı, onarılmayı ve zamanın açtığı yaraları yine zamanın sarmasını bekleriz ![]() ![]() Düşüp kaldığımız ya da itilip unutulduğumuz derin, karanlık kuytularda sabırsız ve tedirgin kederlerle beklerken, küçük sevinçler, küçük yolculuklar hep bir kenarda durur, hep erteleriz…O kitabı sonra okuyacak, akşam yürüyüşlerine sonra çıkacağızdır; hele şu işimiz de bitsin, filancalar gelip gitsindir, elbette zaman olacaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Derken zaman, yani o büyük ve gizemli güç, hayatın düşlerimizin gerisindeki kırıntılar olduğunu anlatır bize ![]() Belki okyanuslara gider, kasırgalarla boğuşur, ama bir damlaya yenilip döner ve zamanın, hep ertelediğiniz ne çok şeyi nasıl öğüttüğünü, küçümsediğimiz nehirleri nasıl kuruttuğunu; ihmal ettiğimiz küçük sevinçlerin, sevgilerin nasıl solduğunu ve ileride, bir gün yürümeyi düşündüğünüz ıssız yollara devasa binaların inşa edildiğini fark edince, tıpkı bir İspanyol atasözünde olduğu gibi,“Don Kişot olmaya giderken, evimize bir Şanso Panço olarak dönmek”le kalmayıp, burun kıvırdığımız o küçük şeyleri de büsbütün yitirdiğimizi görürüz ![]() Çünkü avuçlarına bırakılan dostlukları, sevgileri çürütür zaman ![]() Yaşadığımız gezegen milenyumu kutlarken, ben o tarihte“düşünce suçu” mahkumi-yetlerimin bir yenisi için bir cezaevindeydim ![]() ![]() ![]() Koğuşumuzun havalandırmasında bazalt taş duvarlar, bir basketbol potası, koridorlarda küf kokusu, kasvet ve karanlık, dışarıda ise kışkırtıcı bir bahar vardı ![]() ![]() ![]() O bahar, koğuş pencerelerinin tam karşısındaki avlunun taş duvarlarına boydan bo-ya sarmaşık ekmeye karar verip, ceplerine üç beş sıkıştırdığım gardiyanlara rica minnet poşetler dolusu toprak getirttik ![]() ![]() Birkaç ayda gelişip uzayan sarmaşıklar, havalandırma duvarında çivilere çaktığımız iplere boylu boyunca sarılmakla kalmayıp, kimileri duvarları aşarak dışarıya göz kırpma-ya başladılar ![]() Ancak koğuştakiler, şarmaşıklar yüzünden basketbol oynayamıyor ve o bana arada bir tedirgin bir sesle:“Top oynayabilsek çok iyi olurdu hani,” diye mırıldanıyorlardı ![]() ![]() ![]() Yeni bir sonbahar geliyordu ve biz, bütün kışı tabut gibi daracık bir koğuşta balık istifi geçirecektik ![]() ![]() Bir gün ranzalarına uzanmış koğuş arkadaşlarıma dönüp,”Sarmaşıkları artık sökebiliriz," dedim…Onlar ranzalarından sıçrayıp sevinçle avluya yöneldiklerinde, ben de o infazı görmemek için cezaevi kütüphanesine gittim ![]() ![]() Beni görünce bir an duraksayıp yüzüme mahcup bir ifadeyle baktılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O tohumları bir kalem kutusuna bırakırken, onları bir gün, dışarıda diledikleri gibi büyüyebi-lecekleri bir alanda ekeceğime kendi kendime söz verdim… Zaman geçti, içeriden çıktım ![]() ![]() Dördüncü yıl taşındığım müstakil evde bir ilkbahar, o tohumları evimin duvarının ön cephesindeki toprağa ektim ![]() Şimdi dönüp geriye, upuzun yıllara bakıyorum; aşklar vardı, dostlar vardı, gidilecekti…Söyleyeceklerim aklımın, yazacaklarım kalemimin ucundaydı; kalbimin ve zamanın avuçlarından nasıl da kayıp gittiler… Gittiler… ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Oysa tam sorunlarımı çözdüm, işte oturdum ve artık gidebilirim derken, bir baktım ki git-mek istediğim pek fazla yer de kalmamış… Bu yüzden siz olun, tutkularınızı, düşlerinizi, sevgilerinizi ve yolculuklarınızı hiç ertelemeyin; çünkü çürürler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yılmaz Odabaşı |
![]() |
![]() |
|